Cafer Elmas

Bilecik sokaklarında son günlerde bir hareketlilik yaşanıyor. Deli Yürek, Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi gibi dizilerin ünlü oyuncusu Ahmet Yenilmez’in yazdığı ve yönetmenlik koltuğuna oturduğu sinema filmi, “Sevdan Gözlerimde Kaldı” nın çekimleri, şehrin farklı noktalarında devam ediyor. Film, 12 Eylül öncesinde bir patlamada gözlerini kaybedip, Bilecik Şeyh Edebali Türbesi’ne gelip yıllarca orada yaşayan Mahir’in hikayesini anlatıyor. Bilecik’in tanıtımına katkı sağlayacak filmin bu sene Eylül ayı içerisinde vizyona girmesi planlanıyor.

Bilecik Belediyesi önünde gerçekleşen çekimler sırasında bir araya gelen Belediye Başkanı Selim Yağcı ve Yönetmen  Ahmet Yenilmez’e mikrofon uzattık ve projenin ilimize katacaklarıyla ilgili düşüncelerini aldık. Bilecik’in sadece Türkiye için değil, tüm Müslüman coğrafyası için son derece önemli bir merkez olduğunu belirten Ahmet Yenilmez, Bilecik’in beyaz perdede daha çok gösterilmesi gerektiğini söyledi. Yenilmez Bilecik ve projesiyle ilgili şöyle konuştu:

“Bilecik küllerinden doğan bir şehir”

“Bilecik’imiz sadece bizim açımızdan değil, dünya tarihi açısından da son derece önemli. Burada bir rüya görüldü, bir kapının kızına aşık olan bir yürek gördü o rüyayı. Aslında kara Osman gelip burada Şeyh Edebali’nin kızına aşık olmuştu. İstetti, vermediler. Sonra Bey oldu. Kızı aldı ve yükseldi. 600 yıl. Ama sonra birileri geldi, o kadar çok kinlenmiş ki, o rüyanın hikayesini öldürmekle kalmadı o rüyanın görüldüğü yeri yakmaya geldi. Ve yaktı. Öldürdüğünü zannetti. Bizim filmimizin bir final sahnesi var, bu ülkenin geçirmiş olduğu son 300 yılın resmi olacak o. Evet birileri öldürdüğünü zannediyordu ama o küllerden bir Zümrüdüanka kuşu gibi yeni bir doğum oldu.

“Bilecik bütün Müslümanların şehridir. Bu yüzden filmimizde Bilecik’i gösteriyoruz.”

Ben 85’ten beri Bilecik’e geliyorum. Burada enteresan bir şey gördüm. Bilecik’in tarihini bilmeyi bir kenara bırakın, İstanbul’a bu kadar yakın olup da buranın Türk sineması ve dizilerinde gösterilmemesi iyi niyetli değil. Mardin gösterildi, gösterilmeli, Hakkari gösterildi, gösterilmeli, buna bir itirazımız yok. Ama ben Bilecik’in 100 yıllık Türk sinemasında sadece “Bir Millet Uyanıyor” filminde gösterilmesinin iyi niyetli olduğuna inanmıyorum. Sayın Başkanımızla biz ilk döneminde tanıştık. O günden beri hep Bilecik’in tanıtımı için ne yapabiliriz konuşuyoruz. Çünkü burası bütün Müslümanların şehridir. Bilecik bütün Müslümanların şehridir. Bu yüzden filmimizde Bilecik’i gösteriyoruz. İstiyoruz ki Şeyh Edebali Türbesi görünsün, yanan camiler görünsün ve çocuklar babalarına sorsunlar. “Babacığım burası nere?” babası bilmiyorsa bile utanma pahasına araştırsın. “Babacığım bu camiler niye böyle? Sadece minaresi var” Biz Bilecik’i bilirsek bu günkü hale bir daha düşmeyiz. Habire kendi topraklarımızdan şehit kaldırmayız.

“İlk defa bir yerel yönetim bir sanat eserine her şeyiyle seferber oldu”

Sayın Başkana çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Türk sinemasında ilk defa bir yerel yönetim bir sanat eserine her şeyiyle seferber oldu. ben burada özellikle belediye başkanıma çok teşekkür ediyorum. Burada üniversiteyi de kullanıyoruz. Tiyatro kulübünü kullanıyoruz. Yerel halkı kullanıyoruz. Burada çoğunuzun esnaf olarak tanıdığı insanlar oyuncu diye karşınıza gelecek. Şaşıracaksınız. Ben sayın Başkanıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Başkan Yağcı: “Bilecik’in tanıtımı açısından çok önemli bir proje”

Ahmet Bey’in de ifade ettiği gibi, dizi ve sinema çekimleri şehirlerin tanıtımı noktasında çok önemli. Ama bu zamana kadar burada bir film çekimi için bir gelişme sağlanamamıştı. Ahmet Bey’le çok uzun zamandan beri bir ağabey kardeş ilişkimiz var. Her zaman dertleşiriz. Ve bu konu gündeme geldiğinde, böyle bir projenin yapılmasının Bilecik açısından iyi olacağı gibi, yapılacak eserin de çok değerli olacağı kanaatine vardık. Sağ olsunlar kendileri de burada gerekli düzenlemeleri organizasyonları yaptılar. İnşallah Bilecik’imizde bu bir ilk. Şehrin tanıtımı noktasında çok önemli olduğuna inanıyorum. Devamı da gelecek. Şehrimizin hem kültürünün, hem sosyal hayatının, hem tarihinin hem de insanının tanıtımı noktasında keyif verici bir olay. Bu çalışmayı yaptıkları için Ahmet Bey’e ve ekibine canı gönülden teşekkür ediyorum. Biz de karınca kararınca bu işin oluşumu noktasında destek verme çabası içerisindeyiz. Baştan beri “Hep birlikte daha iyiye daha güzele” diyoruz. Bizim ortak değerimiz Bilecik. Ve Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti. Hakikaten birlik ve beraberlik hamurunun karıldığı topraklar. Ülke içinde ihtilaf olduğunda aslında her şey kendi küllerinden doğar. Başladığımız nokta burası, toplanacağımız nokta da burası. Buranın nemini, havasını uygun şartlarda tutmak, “Ben Türküm, Müslümanım” diyen herkesin görevi olduğuna inanıyorum. Biz buranın hizmetkarıyız. Bu topraklara can-ı gönülden bağlı olan böyle kardeşlerimize de can-ı gönülden teşekkür ediyoruz.

Yapım Koordinatörü Mustafa Yılmaz: “Bilecik halkıyla olan birlikteliğimizden çok keyif alıyoruz”

Filmle ilgili bilgi veren Proje Yapım Koordinatörü Mustafa Yılmaz, Ahmet Yenilmez’in il yönetmenlik denemesi olan filmin Bilecik’teki çekimlerinin 10 gün süreceğini söyledi. Bilecik’te olmaktan mutluluk duyduklarını, çekimlerde Valilik, Belediye ve Emniyetle ortak keyifli bir çalışma yürüttüklerini belirten Yılmaz, İstanbul’un karmaşasından sonra Bilecik’e gelip, burada destek görmekten dolayı çok mutlu olduklarını ifade etti. Özellikle Bilecik halkıyla olan birlikteliklerinden çok keyif aldıklarını belirten Mustafa Yılmaz, filmin çekimi için neden Bilecik’in seçikleri sorumuza ise şöyle yanıt verdi:

“Hikaye sürpriz bir sonla Bilecik’te bitiyor”

“Şeyh Edebali Türbesi’nin bulunduğu yer, 600 yüzyıl önce bir imparatorluğun kurulduğu rüyasının görüldüğü yer. Osman Bey’in rüyayı gördüğü ve Şeyh Edebali’nin ona müjdeyi verdiği yer. Yani 600 yıllık bir başlangıcın olduğu bir yer. Şeyh Edebali Türbesi’nin başka bir önemi de, 600 yılın sonunda o rüyanın karşısında olan düşünce bu toprakları işgal ettiğinde buraya kadar dayanıyor. Şeyh Edebali Türbesini ve çersinde bulunan camileri yakıyorlar. Daha sonra yanan bu yerlerden bu millet yeniden doğuyor. O yüzden Mahir de küllerinden yeniden doğmak için Şeyh Edebali Türbesi’ne yerleşiyor. Daha sonra kendi yaşadıklarını yaşamayan ve yaşamak için uğraşan gençlerle İstanbul’a gidiyor. Tekrar Mahir’in geçmişi onunla birlikte olmaya başlıyor. Hikaye sürpriz bir sonla Bilecik’te bitiyor.”

 

Editör: TE Bilişim