ŞELALE, ULUSAL BASINDA

Bilecik’in en beğenilen restaurantlarından Şelale Restaurant damak tadı, lezzeti ve kalitesi ile Türkiye’nin en çok okunan gazetesi olan Hürriyet Gazetesi’nde geniş yer buldu.

Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Altan Tanrıkulu, Şelale Restaurant’ı kaleme aldı. Köşe yazarı Tanrıkulu, Şelale isimli köşe yazısında maçlara gidenler orada mola verir, etlerini yer, yollarına devam eder şeklinde vurgu yaparak, Şelale Reastaurant’ın Bilecik’in tanıtımına sağladığı katkıyı birkez daha ortaya koymuş.

Tanrıkulu, Şeyh Edebali’nin vasiyetinden bir bölümüde alarak Bilecik’in tarihel dokusuna ışık tuttuğu yazısında Şelale Restaurant’ın Bilecik’in tanıtımına sağladığı katkıyı da özetlemiş.

Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Altan Tanrıkulu’nun köşe yazısı şöyle:

“Eskişehir arasında çok güzel bir restoran vardır, Şelale adında.. Maçlara gidenler orada mola verir, etlerini yer, yollarına devam eder.. İlk kez Melih Gümüşbıçak götürmüştü beni.. Şimdi sıra sende.. Gidip görmeni isterim orayı.. Çünkü burnun çok büyük genç kardeşim.. Çok büyük.. Şelale’nin eti, ayranı, salatası, biberi ayrı güzeldir.. Ama asıl ferahlık giriş kapısındadır.. Duvarında yazılı olandadır.. Lizbon yolculuğundan önce vakit bulursan git, gör derim.. Sadece ve sadece o yazıyı okumak için.. Kaybolup gitmemek için..
Antalya maçında bir hata yapmıştın hatırlarsan.. Gol olmuştu.. Fenerbahçe iç saha yenilmezlik unvanını kaybetmişti.. Başka maçlarda da ufak tefek hataların oldu.. Ama hocan sana sabırla şans verdi.. Arkadaşların destek oldu.. Başkanın arkanda durdu.. Ama en önemlisi o büyük taraftar Amsterdam Yolu’na yaptığı bestede tek Türk olarak senin ismine yer verdi.. Üç futbolcudan biri olarak sen yer aldın o bestede.. Bu yaşta anlayamayacağın kadar büyük bir onur o senin için..

* * *

48 numaralı formayı giyiyorsun.. O toprakların çocuğusun.. Ege kanı var damarlarında.. Sıcak bir kan.. Kaynayan bir kan.. Asi bir kan..
Dik başlısın bu yüzden belki de.. Küçümsemelerine kızıyorsun seni.. Ama bakacağın “aynayı” çok iyi seçmen lazım artık.. O forma; giyeni büyütmez güzel kardeşim.. O forma; herkesi ayrıcalıklı yapmaz.. O forma; paylaşmayı, çalışmayı, mücadeleyi ve en önemlisi alçakgönüllü olmayı ister.. Yoksa çıkartır seni, atar bir kenara.. Ne olduğunu anlamazsın bile..
Şelale’ye git, Salih.. İsmin gibi güzel bir kalbin olduğuna eminim.. Ama kızlarla, gecelerle, şanla, şöhretle aşağı iniyorsun.. Kaptırdığın topların arkasından koşmuyor, sana kızan büyüklerine yanıt veriyorsun.. O yüzden git Şelale’ye..
Sadece birkaç satır sana o duvardan.. Gerisi sana kalmış.. İster dinlersin büyük sözü, ister eğlendirirsin gönlünü..
“Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!..” “Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır..”
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler..”

 

Editör: TE Bilişim