Özel Bilecik Şehir Koleji ilimizin eğitim hayatına merhaba diyor. Kuruculuğunu; İstanbul’un önemli eğitim kurumlarından olan Gökyüzü Koleji’nin yönetim kurulu üyesi tecrübeli eğitimci Şükrü Özger, Belediye Başkanı Selim Yağcı’nın oğlu Av. Emin Yağcı ve SMMM Hakan Özger tarafından üstlenilen okulun tüm izinleri ve ruhsatları 15 gün önce alındı. Beşiktaş Mahallesinde bulunan Kafadar Villalarında kiralanan iki villa hızla okul haline getirildi. Bu yıl bir anasınıfı ile ilkokul 1-2-3 ve 4’üncü sınıflara eğitim verecek olan okulun anaokulunda  20, ilkokulunda ise 68 kontenjan bulunuyor. Okulun kurucuları Bilecik basınıyla kahvaltıda buluşarak misyonlarını ve hedeflerini açıkladılar. Okulun hiçbir eğitim kurumuna bağlı olmadığını, Bilecik Vergi Dairesine bağlı ve Bilecik’e ait bir özel okul olduğunun altını çizen Şükrü Özger, öğrencilerin yeteneklerinin belirlendiği, milli ve manevi değerlerine bağlı bireyler yetiştirmek amacında olduklarını ifade etti. Özger düzenlenen basın açıklamasında şunları söyledi:


İsmim Şükrü Özger. Eğitimciyim. Kayseriliyim. Kayseri İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Aynı zamanda Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Mezunuyum. Lise öğretmeniyim. 17 yıldır İstanbul’da Gökyüzü Kolejimiz var. Gökyüzü Kolejini kurduk. Şu anda kolejimiz eğitim hizmetleri vermekte. Kolejimiz İstanbul’da kayda değer bir okul olmuştur. Ben okulun kurucularındanım. Aynı zamanda yönetim kurulu üyesi ve ortaklarındanım. Dostlarımız olan bu genç arkadaşlarımız Bilecik’te de bunun bir eksikliği olduğunu söylediler. Burada da bir girişim yapmayı teklif ettiler. Ben de konuyla ilgili araştırma yapmalarını istedim. Şartlar uygun olursa Gökyüzü’nün bir ünitesini Bilecik’e de açabileceğimizi söyledim. Yalnız şunu belirtmek istiyorum; buraya açtığımız okulumuz Gökyüzü Koleji’nin bir şubesi değildir. Gökyüzü Koleji yönetim kurulunda yaptığımız toplantıda alınan karar göre Gökyüzü Koleji İstanbul dışına çıkmama kararı almıştır. Kolejin hedefleri İstanbul içinde büyümek ve Gökyüzü Üniversitesi’ni açmaktır. Bilecik’te açtığımız okulumuz ise Bilecik Şehir Koleji adında, Bilecik Vergi Dairesine bağlı, kendi yönetim kurulu olan bir özel okuldur. Buraya açtığımız Bilecik Şehir Koleji’miz Gökyüzü Koleji’nin tecrübelerinden faydalanacaktır. Burada gerekli girişimler yapıldı. Hatta beni de davet ettiler. Kamu kurumlarıyla da iletişim kurduk. Yani Vilayet, İl Milli Eğitim, Belediye hatta bazı muhtarlarla bile, şehrin kanaat önderleriyle bile görüşmelerimiz oldu. Dediler ki Bilecik’te kayda değer bir okul olursa cidden güzel hizmetler verir. Ve böyle bir boşluk olduğundan bahsedildi. Konuyla ilgili genç arkadaşlarımızdan çalışma yapmalarını ve bir yer temin etmelerini istedik. Olabilecekse ona göre bir çalışma yapalım dedik. Kafadar’ın villalarında 2 adet villa tedarik edildi. Ve olanca hızla, büyük bir gayret ve çalışmayla hemen Milli Eğitimin bütün ruhsat ve altyapı çalışmaları yapıldı ve tamamlandı. Ruhsatımızı alalı bir 10-15 gün oluyor. Bu sene 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılına başlıyoruz inşallah.



“Çocuklarımızın yeteneklerini keşfetmek zorundayız”

Burada bir anasınıfı ve bir ilkokul kurduk. Bizim eğitim sektöründe farklı bir bakış açımız var. Bu farklı bakış açımızı yeni gelişen dünyada, yeni eğitim sisteminde Bilecik’e de yaşatmak istiyoruz. İstanbul’da biz bunu kurduk. İnsan çok farklı yaratılmış. İnsanın doğuştan gelen keşfedilmesi gereken özellikleri var. Yetenekleri var. Bu yetenekleri keşfetmek lazım. Mesela daha önceden bilinmezdi parmak izleri. Göz İzleri. Her insanın dokusu, kokusu, rengi, parmak izi farklı. Bugün 7 milyar insan var dünyada Her birinin de farklı yetenekleri var. İlmi literatürde diyor ki, “her insan bir mesajla doğar.” Her insan farklı yaratılmıştır. Bu yüzden,  bu farklılıkları görüp o farklılıklara göre eğitmemiz lazım. Onların bu yeteneklerini keşfetmemiz lazım. Literatürde, çocukların yeteneklerinin 4 yaşına kadar keşfedilmezse kaybolduğu söyleniyor. Bu gerçekten böyledir. Mesela klasik eğitimde bunu genellikle uyguluyorlar. Klasik eğitimde öğrenciye basmakalıp bir beden elbise giydiriliyor. Bütün çocuklara aynı beden elbise giydiriliyor. Kimine dar geliyor kimine bol geliyor. O çocukların fiziksel, yeteneksel kabiliyetleri keşfedilmeden onlara böyle bir eğitim verildiğinden o eğitim onları kasıyor. İtiliyor, kakılıyor, öteleştiriliyor. O yüzdendir ki özel eğitimde dar küçük sınıflarda her bir öğrenciyle ilgilenmek, öğrencinin yeteneklerini keşfetmek, testler yaparak değil ayriyeten belirli atölyelerde, yani laboratuarlarda onları uzun süreli testlerden ve takiplerden geçirerek bu çocukların yeteneklerini keşfedebiliriz. Ve o yeteneklerine göre eğitimlerini verebilirsek taşı gediğine koymuş oluruz. Yetenek keşfetmekle ilgili bizim yetenek araştırma merkezimiz İstanbul’daki Gökyüzü Kolejimizde vardır. Çok büyük yararlarını gördük. Bunlara eğitimciler, pedagoglar, psikologlar muhakkak getiriyoruz. Ve bunlarla ilgili rehber sunumlar yapıyoruz. Yetenek araştırma merkezini inşallah Bilecik Şehir Koleji’mize de kuracağız. Çocuklarımızın yeteneklerini keşfetmek zorundayız. Ve ona göre eğitim vermek zorundayız.



“İnsanın 3’te 2’si duygudur”

İkincisi, duygu eğitim merkezi. Bizde bu da vardır. Eğitimimizin genel perspektifinde bu kategorilerde sunum ve çalışmalarımız var. Duygu eğitim merkezi. İnsanın 3’te 2’si duygudur. Dünyanın 3’te 2’si su olduğu gibi, insanın da 3’te 2’si duygularla kaplıdır. Duygusu olmayan insan olmaz. Duygusu olmayan insan midesinin altında yaşayan insan gibidir. Ama insan çok duygusaldır. Sunumun ardında gizlenen değerler önemlidir. Çocukların sunumunu görüyorsun. Anlatıyor… Ezbercilik. Eskiden kerrat tablosu boyuna ezberletilirdi. Arkasından bir şey sorulduğunda cevap verilemezdi. Düşünme kabiliyetini hiç ortaya getirmezdin. Önemli olan o sunumu ve ardında gizleneni o değere katmak. Beraber yaşaması lazım. Ezbere değil. O yüzden duyguları eğitmek önemli bir şeydir. Biz duygu eğitim merkezimizi de bu amaçla kuruyoruz. Duygu eğitim merkezinde önemli olan değerler eğitimi. Değerler eğitimine çok önem vermemiz lazım. Bizim ülkemizde son zamanlarda Milli Eğitimimizce bütün okullarda değerler eğitimine ciddi bir akım var. Bu eğitimi biz zamanında vermediğimizden çocuklarımızın değer yargılarını çok değiştirdik. Sadece koşup oynayan, sadece midesinin peşinde gezen, sadece para kazanmak isteyen, vatan sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi, Allah sevgisi veyahut iyi bir insan olma sevgisi… Bugün bütün dini kuralları ele alıp avucumuzda sıksak bir tek damla damlar. Onun manası şudur; din bile en iyi insan olmayı öğreten bir kurumdur. İyi bir insan olma sanatıdır. O yüzden eğitirken değer yargılarımıza karşı hassas olmak zorundayız. Çocuklarımızı iyi bir insan olarak eğitmeliyiz. Bu değer yargıları elerdir? Adalet ilkesi. Hoşgörü ilkesi. Empati kurma ilkesi. Kendisi için düşündüğünü başkaları için de düşünmek. Kendisi için düşünmediğini başkaları için de düşünmeme. Empati kurmak. Bu değer yargılarımız bizim 1000 yıllık tarihi geçmişimizde, bu toprağın insanlarının genlerinde bu yatıyor. Yardımlaşma duygusu, merhamet duygusu, Şimdi öyle şeyler oluyor ki, şurada bir adam trafik kazası geçirmiş, şimdiki insanlarda değer yargısı olarak acıma, merhamet etme duygularını verelim ki bir şeyler olsun. “Ona nasıl yardım edebilirim?” duygusunu okullarımızda vermemiz lazım. Sadece trafik lambalarını öğretmekle iş bitmiyor. Bu değer yargıları eğitim sektöründe bizim için önemli bir aktivitedir. Biz bu değer yargılarına önem vererek çocuklarımızı eğiteceğiz.


“Özel okul sayısının artması lazım”

Dünyada özel okul statüsü %10, 15, 20, hatta gelişmiş ülkelerde %25’e doğru seyrediyor. Yani ülke çağında özel okulun oranı. Türkiye’de %2,5. Türkiye’de özel okulun gelişmesi lazım. Özel eğitimin mutlaka gelişmesi lazım. Aslında özel eğitim ve özel okullar bir sürükleyici, önder, rehber ve dinamizm veren kurumlardır. Şunu ifade edeyim, ben devlet okulunda yöneticilik de yaptım, müdürlük ve müdür yardımcılığı yaptım, köy okullarında olsun, şehir okullarında bile af edersiniz tuvaletlerin bile her biri bir tarafta. Özel okulda bunu göremezsiniz. Oranın Milli Eğitimdeki ilgili yöneticileri burada o okulları örnek gösteriyorlar. Veya veli geliyor, ben çocuğumu bu okulda okutmayayım, biraz cebimden kısayım, çocuğumu özel okula vereyim. Yani ne oluyor? Bu özel okullardaki o bakış açısı, o yenilik, yeni bir vizyon, yeni bir misyon yüklenmesi bakıyorsun diğerleri için de sürükleyici oluyor. O yüzden özel okul farklı bir şeydir. Yani özel diyoruz. Özel insan. Özel eğitim. Özel kültür. Devletimiz de elinden geldiği kadar eğitime ağırlık veriyor. Ama özel okullar dış dünya ülkeleriyle de entegre oluyorlar. Ve o beğendirme olaylarına gidiyor. Albenili yapma olayına giriyor. Devlette öyle bir şey yok. Hatta biz öğretmenlik yaparken bazı arkadaşlar derdi, “bu kadar maaşa bu kadar iş görülür”. Çok yanlış. Esas burada söylemek istediğim; Türkiye’de %2,5 olan özel okul oranının büyümesi lazım. Hatta devlet bunu bildiğinden bu tür sektörlere destek vereceğini açıkladı. Mesela dediler ki; dershaneler, etüt merkezleri vs, “siz okul olun”. Ve onlara da teşvikler getirildi. Şu anki Milli Eğitim’in teşviki de bu meyandadır. Ve bu husustaki açıklığı kapatmak istiyor devlet. Mesela biz AB giriş platformunda AB bize dedi ki “Türkiye’deki okur yazar sayınız kaç?” İkincisi “Türkiye’deki ehliyetli kişi sayısı kaç? Bir de bakıldı ki seviye çok düşük. Onlar %60-70’lerde, bizimki %3-5’lerde. Rahmetli Özal döneminde bakıldı ki olacak gibi değil. Emniyette ehliyet almak baya bir sıkıntılı. Çözüm olarak her tarafa insanları kolay ve hızlı bir şekilde ehliyet almalarını sağlayan sürücü kursları açıldı. Dışarıdan okul bitirme ve halk eğitim merkezlerinin amacı okur yazarlık oranını arttırmaktır. Ha dendi ki, “bizim raporlarımızda da okuryazarlık oranı şu oldu. Ehliyet oranı yükseldi şu oldu.” Bu nedenle özel okulların seviyesinin %2-3’lerde gezmemesi lazım. Yükselmesi lazım. Buna teşvik veriliyor. Şu anda eğitim sektörünün içerisinde olduğumuzdan, bizler de kendimizi bu işe adadığımızdan üzerimize düşenleri yapıyoruz. Bu devre biz Pendik Belediyesinin yapmış olduğu bir anaokulu vardı. Bir tanıtım yaptılar. Orayı hemen biz kiraladık. Gökyüzü’nün yeni 2 anaokulu oldu. Yani yayılmacı bir eğitim politikası izliyoruz. Hal böyleyken Bilecik’te de böyle bir durum keşfedildi, görüldü. Çocuklar başarılı, gayretli. Dediler “Hocam böyle bir şeyi burada da yapalım. Bize rehber olun.” Ben de onlara rehber oldum. Kurucu Müdür ben oldum. Ve bu meyanda da çalışmayı başlattık. İnşallah başarılı olacağız. Eğitim sektöründeki, bu zamana kadar olan kamudaki çalışmalarımda edindiğim bilgi birikimim buradaki okula katkı yapacaktır. O bilgi birikimimizi buraya aktaracağız inşallah. Bilecik Şehir Koleji’ni çok başarılı bir kolej yapacağız.

 

Bilecik’te Beşiktaş Mahallesi’nde Ana okulu ve Şehir okulu olarak Şehir Koleji olarak anılan bir eğitim kurumu kurduk. Bu eğitim kurumumuz Bilecik eğitim hizmetleri limitet şirketi uhdesinde kurulmuştur. Bunların da ortaklarından bir Emin Yağcı ikincisi Mustafa Hakan Özger'dir. Ben İstanbul Gökyüzü Eğitim Kurumları kurucu ortaklarındanım. Aşağı yukarı 17 yıldır Gökyüzü Kolejimiz hizmet vermektedir. Gökyüzü ile ilgili yeterli, kaliteli hizmetler sunduk. Oradaki bilgi birikimimiz gerekli eğitim hizmetlerimizin bir yerlere daha hizmet edilmesi amacıyla Emin Yağcı ve Mustafa Hakan Özger Bilecik'te böyle bir noksanlıklar ve ihtiyaçlar olduğunu beyan ederek Gökyüzü Kolejinin de burada bir ünitesi olur mu gibi teklifler sundular. Ben de yardımcı olurum dedim. Bir eğitimci olarak kurucu müdürlüğünü yapmak üzere burada bir şehir kolejini kurmuş olduk. Bilecik'imize, ülkemize, insanlığa hayırlı olsun. Şehir kolejinde gelecekte bir orta okul ve liseyi kurcağız. Bu sene biraz geç başlayınca ana okulunu ve ilk okulu yetiştirebildik. Başarı ile ruhsatımızı aldık, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılında hizmetimizi sunacağız ve kayıtlarımıza başlamış bulunuyoruz. Bilecik'te Valilik bünyesinde milli eğitim müdürlüğü bünyesinde ve bir takım kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde, belediyeye yardımlarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. Hepsi Bilecik'te böyle bir ihtiyacın olduğu beyanla bize destek verdiler. Bizde bu destekler ile Bilecik'te en güzel okulu açmış olduk. Hiçbir vatandaşımızı, Bileciklileri utandırmayacağız, en başarılı çocukları eğiteceğiz.

“Görüntünün arkasında gizlenen değerleri de yaşayan, bilen ve onlarla hemhal olan bir çocuk yetiştirmek istiyoruz.”

Bilecik Şehir Kolejinde önemli olan eğitim ve öğretimin kaliteli olması için çocukların farklılıklarına, yeteneklerine ve çocuğu adam yerine koyan bir eğitim sistemi sunacağız. Eskiden olduğu gibi eti senin kemiği benim hesabı değil. Çocuğu adam yerine koyan, çocuğun yeteneklerini keşfeden kurum olacağız. Eğer çocuğun yeteneklerini keşfetmezsek 4 yaşından sonra o yetenekler kendiliğinden yok oluyor. Çocuğumuz iki, üç yaşında iken çok kabiliyetliydi, okula gönderince hoca devam etmedi, hoca çocuğa iyi davranmadı ve çocuğumuzun yetenekleri kayboldu diyen velililerimize tanık olduk. Biz diyoruz ki eğitimde çocuklarımızın yeteneklerini keşfedelim. Yetenek araştırma merkezimizi diğer şubelerimizde kurduğumuz gibi Bilecik Şehir Kolejimizde de kuracağız. Bir takım keşif atölyelerinde çocuklarımızın yeteneklerini keşfedeceğiz, ona göre eğitim statüsü izleyeceğiz. İlave olarak bu toprağın insanının kanında yatan değerler vardır. Bu değerler ihmal edilmiştir. Bu değerleri göz önünde bulundurarak eğitim vermek bizim bir şiarımız olacak. Bütün milli eğitimin devlet okullarında ve özel okullarında hassasiyetle özen gösterilmektedir. Ayrıca eğitimde izleyeceğimiz hususlardan birisi çağdaşlıktır. Biz çağdaş eğitim kurumları için varız. Bugün eğitimde çağdaşlığı yakalayan Avrupa ise, Avrupa'nın bir takım noktalarında eğitim ileri biz çağdaşlığı yakalamak için oradayız. Yarın çağdaş ülke belki Çin, Ortadoğu ya da Türkiye olacak. Çağdaş, kaliteli eğitim sistemi neredeyse biz onu örnek alacağız. Vizyonumuz ve misyonumuz olarak eğitimde estetiği, güzeli, kaliteyi yakalamak şiarımız olacaktır. Kaliteli değerleri yakalayabilmek için eğitim sektörümüzde duygu eğitim merkezimiz olacak. Duygu eğitim merkezinde çocuklarımızın değer yargılarımızı iyi vermek için, onların estetiği, güzeli hoşgörüyü yakalayabilmesini amaçlıyoruz. Çocuk sadece görüntüde var olan ezberci çocuk değil. Görüntünün arkasında gizlenen değerleri de yaşayan, bilen ve onlarla hemhal olan bir çocuk yetiştirmek istiyoruz. Bu çocuğun kalitesi, çağdaşlığı ve yeteneklerinden gelen bir çocuk ortaya çıkaracağız. Okulumuzda ana okulu ve ilk okulu faal durumdadır. Yatay geçişler yaparak her sınıfımıza öğrenci alabileceğiz. 66 ayı dolduran yavrularımız ilk okulumuza müracaatta bulunabilirler. 60 ayı dolduran çocuklarımız da isteğe bağlı olarak müracaatta bulunabilirler. Ana okulumuza da 48 ayı doldurmuş çocuklarımız kayıt olabilirler. Ücret politikamızda önemli olan burada kaliteyi yakalamak. Kalite belirli bir ekonomik yapıyla olur. Çocuklarımıza kaliteli eğitim vermek, iyi yemek sunumu yapmak, kaliteli araç gereçleri sunmak açısından en asgari müştereklerde belirleyeceğimiz bir fiyat belirleyeceğiz. Kar amaçlı değil yani kendine dönüşlü bir politika izleyerek eğitimimize başlıyoruz. İlkokulumuzda 7500 TL, anaokulunda ise 5500 TL olarak fiyat politikası izleyeceğiz. Bunları taksitlendirme yaparak Bilecikli çocuklarımızın hizmetine sunmuş olacağız. Biz çocuklarımızı noksan, yetenekleri iyi keşfedilmemiş, değerleri iyi verilmemiş çocuk yetiştirmek istemiyoruz. Derler ya yarım doktor candan, yarım hoca dinden diye işte yarım hoca da eğitimden eder. Çocuğumuza yazık etmiş oluruz, o yüzden bazı anne ve babalar yemeden içmeden kesere ama çocuğumun bu kabiliyetleri yok olmasın diyor. Bizde o anne ve babaya katkılar sunarak, bir takım ekonomik olarak uzlaşarak o çocuğu eğitmek bizim düsturumuz ve davranışlarımız olacaktır. Asgari müştereklerde çocuklarımızı en iyi şekilde eğitmeyi hedeflemiş olacağız. Biz çocuklarımızı en iyi şekilde eğitelim ki geleceğimiz bizimle olsun. Şeyh Edebali'nin her yerde yazılı olan sözünde der ki: "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." Biz çocuklarımızı yaşatalım ki geleceğimiz de yaşasın."

Okulun kurucularından Av. Emin Yağcı ise yaptığı kısa açıklamada şunları söyledi:

"Hakan Bey ile İstanbul'da yaptığımız görüşmelerde Bilecik'te böyle bir hizmetin yapılması gerektiğini konuşuyorduk. Yaklaşık bir senedir böyle bir fikir aklımızda vardı. Bayramdan sonra hızlandırarak bakanlıktan gerekli izinlerimizi aldık ve okulumuzu hazır hale getirdik."

Okulun bir diğer kurucusu Hakan Özger ise şöyle konuştu:

"Burada Bilecik halkının hizmetine sunduğumuz, 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı itibariyle de    öğrencilerimize devam ettireceğimiz okulumuzun ufku ya da bizim çocuklarımıza baktığımız ufku ifade etme açısından misyonumuza da bir katkı sağlaması için şunu belirtmek isteriz. Eğitime bakış açımızda şöyle bir realite var, toplumun bir parçası olduğumuz için toplumdaki tüm etmenlerden hepimiz etkileniyoruz. Biz eğitimi eğitim için yıllarca İstanbul'da da bu şekilde yaptık. Burada da eğitim için eğitim ve insan için eğitim amacımızdır. Günümüz dünyasında eğitimi çıkarımsal bir hale getirmiş faaliyetlerde bulunanlar olabilir. Eğitimi angaje aracı olarak kullananlar da olabilir. Bizlerin amacı kurumların, toplumun herhangi bir yerin angaje olmasından çıkarıp kendi toplumunda bir birey olarak, ailesine ve milletine, ahlaki açıdan kendini geliştirmiş bir birey yetiştirmek üzere vizyonumuzu değerlendirebiliriz. Moderniteyi biçimlendiren batı medeniyeti günümüz dünyasını tek tipleştirmektedir. Bizlerin yetiştirdiği nesiller kendi değer yargıları ile tek tipleştirme ile mücadele edebilecek gençler olmalıdır. Bu misyon ile de yolu çıktığımızı dile getirmek isterim.

Cafer Elmas’ın sorduğu “Kayıt süresi şuanda bitti. Sizin okulunuza kayıt olmak isteyen öğrenciler kayıtlarını yaptırabilecekler mi?” sorusuna Hakan Özger şu cevabı verdi:

“Teşvik sırasında çeşitli muammalar da oluyor. Bu sene ilk olduğu için bir bilgi kirliliği bulunuyor. Velilerimiz bu konuda teşviklere başvurdular, kurumlarda kendileriyle ilgili il milli eğitime kurum kodu belirtmek üzere isimlerini verdiler. Biz bu süreye yetiştik. Bakanlık bu dağılımı kendi nezdinde bölgedeki okulların teşviğin, kişilerin sayısına göre dağılımını yapacak.  Yani teşvik süresinin sona ermesiyle bizi ilgilendiren eksi ya da artı bir durum yok.”

“Devletin yaptığı teşvikten sizin okulunuzda öğrenciler faydalanabilecek mi?” sorusuna ise Şükrü Özger şöyle yanıt verdi:

"Biz milli eğitim müdürümüzle görüştüğümüzde teşvikten yararlanacak okullar listesini, devlet okullarına bildirdiler. Okul isimlerini bizzat devlet okullarına bildirdiler. Okullara bildirilen listede biz de varız. Tercih edilen bir statüdeyiz. Ruhsatımızı alarak, teşvik için başvurumuzu yaptık. Teşvik için veliler gerekli ekonomik bildirimlerini sunması gerekiyor. Veliler ekonomik bildirimlerini sunuyor ve okul yöneticileri şu okullara başvurabiliyorsunuz şeklinde yönlendiriyorlar."


Editör: TE Bilişim