OSMANLI’DA MODERNLEŞME ( BATILILAŞMA )( 2 )
3. Selim Döneminde Modernleşme Çalışmaları (1789-1807) :
3. Selim tahta çıktığı zaman Osmanlı orduları Rusya ve Avusturya ile iki yıldan beri savaş halinde idi. Tahtta bulunan amcası 1. Abdülhamit Özi kalesinin Ruslar tarafından alındığı haberini okurken felç geçirerek vefat etmişti. Saraydaki kafesinden çıkıp tahta oturan 3. Selim şehzadeler içinde devletin uzun zamandır gördüğü en yetenekli, bilgili ve tecrübeli sultandı.
3. Selim, gün geçtikçe çözülüp anarşiye gömülen müesseseleri Batı usulleriyle yenilemeye karar verdi. Ne var ki, Batı’yı doğru dürüst tanımıyordu. Devlet adamları içinde de tanıyan yoktu..Bu sebeple, yakınlarından, Ebu Bekir Ratip Efendi’yi, Batı müesseselerini görüp incelemek üzere Avrupa’ya gizli memuriyet ile gönderdi.* Ebu Bekir Ratip Efendi Avrupa’dan 500 büyük sayfalık bir risale ile İstanbul’a döndü. (1793) Türk elçisi, bu ve diğer müşahedeleri ile, Batı’da din ile dünya işlerinin ayrılmış olduğunu görmüş ve Batı devletlerinin, filozofların ve devlet işlerinden anlayan kimselerin düşünce ve bilgilerine göre geliştirdiklerini belirtmiştir. 3. Selim’in orduda ve donanmada yapmak istediği Batılılaşma hareketi bile dine aykırı görüldü ve önce Ebu Bekir Ratip Efendi boğduruldu; sonra da ıslahatçı ekibi ile, şeriat adına katledildi.(1807)
Savaş meydanlarında alınan yenilgiler ve verilen kayıplar dolayısıyla modernleşmede öncelik orduya verildi. Bunun için bile Avrupa’nın organizasyonu ve tekniğinden faydalanmak gerekiyordu.3. Selim, önceliği askeri alana verdiğinden, “ Nizam-ı Cedid ” adıyla bir askeri ocak oluşturuldu. Nizam-ı Cedid yeni düzen demekti. Deniz Harp Okulu (1773) ve Topçu Okulu (1794 ) açıldı. Bu okulların açılmasında ve eğitim programlarının hazırlanmasında Fransa örnek alındı ve eğitmenler oradan temin edildi.**
3.Selim devrinde yapılan en önemli diplomatik yenilik daimi elçiliklerin kurulmasıdır. Avrupa’lılar yüzyıllardan beri Osmanlı devletinde daimi elçilikler bulundurdukları halde Osmanlı Devleti, üstünlük psikolojisinden dolayı Avrupa’da elçilik bulundurmamıştır. 1793’de Paris, Viyana, Berlin, Londra elçilikleri açıldı.
18. Yüzyıl, Türk ve Batı tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Amerika’nın bağımsızlık hareketi (1776) ve Fransız İhtilali (1789) bu yüzyılın ayrıca iki önemli olayı idi. Fransız Devrimi Kilise’nin Devlet yönetimi üzerindeki mutlak hegemonyasına son veren Avrupa’daki ilk toplumsal ayaklanmaydı. Özellikle Fransız İhtilali kıta Avrupa’sını dalga dalga sarsarken Manş’ın ötesinde İngiltere’de yepyeni üretim ve iktisat sistemlerinin temelleri atılıyordu. Teknolojide çok önemli gelişmeler olmuş, endüstride kol gücünün yerini makine ve buhar gücü almıştı. Bütün bu gelişmelerden Osmanlı maalesef çok uzak kalmıştı.
Hatta ulema, birkaç asırdır, Avrupa’lıların kafirliğinden söz ederek, kamuoyunu, kaynağı Garp olan her şeye karşı tepki göstermeye ya da onu küçük göstermeye alıştırdı. Batı lisanlarını öğrenmek, ilmiye sınıfı mensupları için “ küfür ” alameti olarak bile görüldü. Batı’nın “ kafir ”, matbaanın “gavur” icadı olduğunu bu sınıf ilan etmiştir. Bu yüzden Osmanlı yönetici ve aydını Avrupa lisanlarını bilmediği için, devletin dış politikası, Rum ve Ermeni’lerin eline geçti.**
Osmanlı’da siyasi-idari değişme, yönetimden halka empoze edilen bir süreç izlemiştir. Halkın bu hareketlerde aktif bir rolü yoktur. Bunlar tepeden bir ‘ihsan’ olarak verildiği için, yine tepeden kolayca geri alınabilmektedir. Halkımızda, kendi hakları ve özgürlükleri için mücadele etme kültürü gelişmemiştir. Oysa Batı’daki değişiklikler halktan yönetime doğru olmuştur. Halk. Kendi çabasıyla haklarını elde ettiği için, bunu korumak konusunda da hassas davranmaktadır.**
Bütün bu reformcu çabalarına rağmen 3.Selim kendini, yenilikleri bir türlü kabullenemeyen mutaassıp Ulemanın ve zorba Yeniçerilerin elinden kurtaramadı. Bütün gerici güçlerin kendi aleyhinde birleştiğini gören 3.Selim kardeş kanı dökülmemesi uğruna bir Hatt-ı Hümayun yayınlayarak Nizam-ı Cedid’i kaldırdığını ilan etti ve tahttan ayrıldı. Kabakçı Mustafa’nın başını çektiği isyancılar hal fetvası ile görevden alınan Sultan Selim’in yerine yeğeni 4. Mustafa’yı tahta çıkardılar. (1807-1808) Ayaklanmadan kurtulup kaçan yenilikçiler Rusçuk Ayan’ı Alemdar Mustafa Paşaya sığındılar. 3. Selim’i tekrar tahta çıkarmak ve Nizam- Cedid’i tekrar kurmak isteyen Alemdar ve taraftarları saraya yürüdü. Bunu gören 4. Mustafa 3. Selim’i öldürttü. Kardeşi 2. Mahmut’u da öldürtmek istediyse de bunu başaramadan kendisi ve isyancılar Alemdar tarafından öldürülerek 2. Mahmut tahta çıkarıldı. (1808-1839)
Nizam-ı Cedid gibi geniş bir program, 3. Selim gibi aydın bir hükümdar Ulema ile Yeniçeri’lerin işbirliğine ezilmişlerdi. Bir kere daha, bir ıslahat teşebbüsü bir irtica hareketiyle bastırılmıştı. Üstelik buna İngiltere ve Fransa gibi batılı ülkelerde bizzat yardım etmişti.***
Bundan sonraki ıslahat çalışmaları 2. Mahmut tarafından devam ettirilecektir.
(*): Prof.Dr. Bernard Lewis / Modern Türkiye’nin Doğuşu/ Arkadaş Yay.
(**): Prof.Dr. Bilal Eryılmaz/ Tanzimat ve Yönetimde Modernleşme /İşaret Yay.
(***): Prof.Dr. Tarık Zafer Tunaya / Türkiye’nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri
İstanbul Bilgi Ün.Yay. SEZAİ BALTA