Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ile Şeyh Edebali Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen kariyer günleri programında üniversite öğrencilerinin karşısına geçen Mali Müşavir Nevin Tan, kendini anlatarak adeta hayat dersi verdi.

Üniversitenin konferans salonunda düzenlenen programda konuşan Nevin Tan, hayat hikayesini anlattı.

Tan’ın dokunaklı bir şekilde anlattığı hayatı, zaman zaman salonda duygulu anlar yaşanmasını sağladı.

Kariyer günleri etkinliğinde öğrencilerle aynı platformda buluşmasının sebebinin belkide bugün sahip olduğu ve icra ettiği mesleğine pekte kolay kavuşamamış olmasından kaynaklanabileceğini belirten Nevin Tan, “öğrencilerimize gelecekten korkmadan yürümek için cesaret verebilirsem, birgün kararlarınızı verirken aklınıza bir ışık olarak düşüverirsem, kendinizi daha iyi hissederseniz işte o zaman kariyer yapmış sayacağım kendimi.


İnsanların hedeflerine ulaşma düşüncesi çok stres yaratan bir durumdur. Bu stres bazen sizi günden güne hedeflerinizden uzaklaştır bazen de hedeflerinize yaklaştırır. Bizler toplum olarak birbirimize, çocuklarımıza başarı odaklı yaklaşırız. Kişileride buna göre değerlendiririz. Sırf birey olduğu için, insan olduğu için değer verip sevemeyiz başarılarını bilmek isteriz. Aslı belki böyle olmasada böyle hissettiririz nedense. Bu durum gençlerde büyük sıkıntı yaratmaktadır. Özellikle bluğ çağındaki gençler ailesi ve toplum tarafından sırf kendisi olduğu için hiçbir başarı öyküsü olmasa dahi kendisine değer verildiğini varlığının her şeyden çok daha önemli olduğunu bilmek ister. Bazen sırf bu durumu kanıtlayabilmek ve başarıları olmadan da ailesinin onu nekadar çok sevdiğini deneyimleyebilmek, kendisini buna inandırmak için başarıyı yakalamak yolunda yapması gerekenden bilerek uzaklaşmayı tercih eder. Kafasında birçok konu flu olan konuları henüz netleştirememiz gençlerimizi en çok yoran bu süreç kısır bir döngüye sebep olur. Sizi dünya getiren insanların sizi sevmemesi mümkünmü. Gençler biliniz ki çok seviliyorsunuz. Birkere bu konu ile kendinizi gereksiz yere meşgul edip kendinizi üzmeyiniz. Ebeveynler olarak bizler size sevgimizi doğru göstermemiş olabiliriz. Ama siz birkere şunu çok iyi bilinizki sizler ne olursanız olun ya da olmayın seviliyorsunuz. Şartlı sevgi değil bunun adı başarılarınız olmasa da sırf siz olduğunuz için kendinizden ötürü seviliyorsunuz. Algılamalarınızı yeniden gözden geçiriniz. Aileniz, değerli hocalarınız ve belki şuanda gördüğünüz ben tarafından seviliyorsunuz. Fakat günümüzde yaşayabilmek için, ergin, sezgin ve yetkin olmak gerekiyor. Bireylerin ayakta kalabilmeleri için her alanda rekabetçi konuma gelmeleri zorunluluk haline gelmiştir. Kalite kavramı ön plana çıkmıştır. İşte biz büyüklerinde bütün endişesi bu noktadadır. Kamu ve ticari kurumlarda tükettiğimiz ürünlerde olduğu gibi insan dediğimiz canlılarda da aynı durum söz konusudur ve geçerlidir. Üretken olmak ve verimlik esastır. İyi bir eğitim almış olmanız yanında fark yaratabilecek ölçüde bilgili, yetkinliliğini verimliliğe dönüştürebilen, kendini çok yönlü olarak geliştirebilen, tesir kabiliyetine sahip, sosyal sorun ve olaylara duyarlı, üretken ve azimli bir insan olmak için azimli olmak gerek” dedi.


“İLK ÖNCE BEN TABLOSU ORTAYA ÇIKARTMALIYIZ, SINIRLARIMIZI ORTAYA KOYMALIYIZ”

Mali Müşavir Nevin Tan, öğrencilere verdiği hayat dersinde ilk önce kaliteli bir insan olmak için insanın kendisini tanıması gerektiğini belirterek, “kaliteli bir insan olmak için kişi önce kendini tanımalıdır. İlgi alanlarınız nelerdir, hangi konularda ve işlerde daha becerikliyiz, tercihlerimiz neler, güçlü ve zayıf yanlarımız nelerdir bu tespitleri yazarak ve kendimize samimi cevaplar vererek ilk önce ben tablosu ortaya çıkartmalıyız, sınırlarımızı ortaya koymalıyız. Sınırlarımızı bilmek neyi hangi sürede ve nasıl yapabileceğimizin bilincinde olmaktır. Bana sorarsanız herşeyi yapabilirsiniz. Örneğin muhteşem bir yeteneğe sahip olamayabilirsiniz ama bir müzik enstrümanını çalmayı öğrenebilirsiniz. Spor yarışmalarında rekor kıramayabilirsiniz ama tenis, yüzme, jimnastik, halkoyunu öğrenebilirsiniz. Bilmemiz gereken tek şey öğrenmemiz gereken şeylerin sadece 1 günde gerçekleşmeyeceğidir. Hedef koymaktan, kararlı olmaktan koyduğumuz hedefe ulaşmada yılmamaktan ve azimli olmaktan bahsediyorum. Yaşamınıza yön verebilmenizi kolaylaştırabilmek için bu tür organizasyonların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sizler ülkemizin geleceğine şekil verecek olanlarsınız. Bu yüzden sizlerin karşınızda çok heyecenlanıyorum” ifadelerine yer verdi.

İŞTE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE DERS NİTELİĞİNDEKİ HAYAT DERSİ…

“1958 yılı Bilecik doğumluyum. Babam öğretmendi. Benimde öğretmen olmamı istiyordu. Yatılı öğretmen okulu sınavına girdim kazandım. 6 yıllık Bolu Kız Öğretmen Okulu’nda buldum kendimi. Çok kolay değildir yatılı okulda öğretmen olmak. Eğitim süresi önce 7 yıla çıkarıldı biz 6. Sınıfa geldiğimizde yeniden 6 yıla düşürüldü ve ilk uygulama gurubu olarak bizler öğretmen olamadık ve öğretmen lisesi olarak mezun edildik. Ne boykot ve yürüyüşler yaptık ise de bizler kaybolan haklarımızı geri alamadık. Bu okulda geçe 6 yıl gelecekteki benin şekillenmesi için temel taşların dizilimi oldu. Müzik yeteneğimin olduğu anlaşılınca 6 yıl piyano dersi aldım. Müzik bölümüne gönderilmek üzere sınav parçalarıma kadar hazırlandım. Hiç kuşku yoktu ki ben zaten ilkokul öğretmeni olmayacaktım ve müzik bölümünde eğitimimi devam ettirecektim. Oysa ikisinide olamadım. O zamanlar yatılı okulun sıkıntılarını bu duygu ile hisetmiyordum. Üniversite sınavını kazandım. Yetenek sınavı için Ankara Gazi Üniversitesi’ne gidecektik. O gün geldiğinde babamla karşılıklı oturduk ve babam bir öğretmen maaşıyla beni okutamayacağını, yaptığımız evin borçları olduğunu, bu sebeple onu affetmem gerektiğini ve gönderemeyeceğini söyledi. Çünkü kaynaklar sınırlıydı,3 çocuk, eş, inşaatı devam eden bir ev yetmezdi ve haklıydı. Ertesi gün Söğüt Seramik Fabrikası’na giderek annem ve kendim için iş başvuru yaptım. Ne olarak çalışacağımın önemi yoktu. Tek sorun aciliyetti. Çalışacak, borçları bitirecek ve okuyacaktım. 2 yıl çalıştım, fayanslardan kanayan parmaklarıma bakıp ağlardım geceleri, piyano çalacak bu işçi elleri acıyor ve kanıyordu şimdi. İçimde kan ağlıyordu zaten. Bu 2 yıl içinde de şimdiki eşimin ailesi kapımızı aşındırıyorlardı sanki evlilik görünüyordu. Babam bir gece konuşmamız gerektiğini söyledi ve şimdiki eşim ile yuva kurmamı istiyordu. Fakat hani okul, eğitim artık konu kapanmıştı. 1978 yılında görücü usulü dediğimiz bir evlilik gerçekleşmişti. Üretmeden tüketmek çok zor, çok aşağılayıcı bir durumda benim için. İş arıyordum fakat her yerde olumsuzluklarla karşılaşıyordum. 1980 yılında ilk çocuğum doğdu. Kitap okuyor kendimi geliştiriyordum hatta İngilizce öğrenmeyi oğlumla birlikte oyun haline getiriyordum. Bu süreçtede hep bir ticarethane açmak istiyordum fakat bankacı olan eşim varolanı da kaybetme korkusuyla buna sıcak bakmıyordu. 1984 yılında eşimin işi nedeniyle Çeşme’ye gittik. Çeşme İzmir’in şirin bir ilçesi, 1-2 yıl deniz, eğlence oyalandık fakat olmuyordu. Yarım kalan eğitimimin boşluğunu hiçbirşey dolduramıyordu. Bir yanım hep ezik ve eksikti. Hep bir iş kurmak istiyor ya da bir yerde çalışmak istiyordum. Harcanmayan para kazanılan paradır felsefesini ilke edinmiştim kendime. Eşim birgün elinde üniversite başvuru formuyla geldi. Açıköğretim diye bir şey varmış üniversiteye devam mecburiyeti olmadan okunulabiliniyormuş. Madem bukadar sıkılıyorsun dedi ve formları masaya bıraktı. Sınava 1 ay gibi kısa bir süre vardı. Hemen ilkokul, ortaokul ve lise kitaplarını toparlayıp hepsini şöyle bir gözden geçirdim ve sınavı kazandım. Tercihim iktisat bölümü oldu. Ders kitaplarımın dışında tek yardımcı kaynak sabah 04.00 ve 16.00’da TRT 4’de yayınlanaa ders anlatımı programıydı. Bu açıköğretim sistemini kuran Yılmaz Büyükerşen’e büyük bir hayranlık duyuyordum. 4 yılda üniversite bitmiş oldu. Üniversite mezunu olarak iş bulacağımın sevinciyle içim içime sığmıyordu. Sanıyordum ki hemen iş bulup çalışacağım fakat olmadı. Evde öğrencilere ders verdim, komşu çocuklarıyla birlikte ders çalıştık, ödev yaptık. Kumaş boyama kursuna gittim. Fular boyayıp sattım eşimden gizli. Çünkü eşim bu durumdan rahatsız oluyordu. Değişik kurslara gittim, Anadolu Lisesi’nde, Süper Lise de müzik derslerine girdim. Sözleşmeli öğretmen olarak çalıştım. Özel günler için koro hazırladım. Öğretmenlik yanımdan keyif alsamda geçici işler olduğu için çokta keyif alamıyordum. Sivil toplum kuruluşlarında çalıştım.  Kadın olarak ilk terzi dikim ve giyim evini açtım. Ama adi ortaklık halindeydi sözle yapılmıştı yürütemedik. Kiracı olsakta 240 haneli bir sitede ev sahibimin bana verdiği vekalet ile site başkanlığı ve apartman yöneticiliği yaptım yıllarca. Kendime oyalanacak iş alanları yaratıyordum aslında. Diğer taraftan siyasi parti çalışmalarına katılıyordum aktif olarak. Bir dönem inşaat işleri ile de uğraştım. Başkasının yanında çalışamayacağımı anladığımda eğitimimin yetersiz olduğunu, kariyer yapmak gerektiğini anladım ve Mali Müşavir olmaya karar verdim. Nasıl olunur öğrenip gereğini yaptım ve başvurdum.



Önce ikamet ettiğiniz yerdeki mali müşavirler odasına gidiyorsunuz. Staja başlamak için bir dosya oluşturuyorsunuz. Ayrıca sınavda da başarılı olmalısınız. Resmi bir mali müşavir yanında staj yapmanız gerekmekte. Ankara, İzmir ve İstanbul’da yapılan 7 dersten oluşan uzmanlık sınavını başarı ile geçmeniz gerekmekte. 2 yılda 5 sınava girme hakkınız var. Veremezseniz yeniden staj yaptığınız duruma geri dönüyorsunuz. Ben açık öğretim ile üniversiteyi bitirmiş, 2 çocuk sahibi bir ev kadını olarak mali müşavir olacağım dediğimde herkes abesle iştigal olmaz öyle şey dedi. Olamayacağıma dair iddiaya girenler bile oldu fakat daha sonra özür dileyerek sana hiçbir konuda olamazsın deme şansımız kalmadı diyerek telafi ettiler durumu. Ankara’da sınav öncesi katıldığım kursta açıköğretimli olduğum için aşağılandım. ‘Bizler bile zorlanıyoruz sen bu sınavı ne sanıyorsun’ diyorlardı. Hiçbir arkadaşım ders aralarında benimle gelip bir çay içmiyordu. Çünkü onlar adı büyük üniversitelerden mezun, çalışma tecrübeleri olanlardı. Bense gerçekten deneyimsizdim haklı olabilirlermi acaba diyordum ama sadece sınava hazırlanıyordum. Bu sınavı kazanamazsam, bu konuyu başarı ile tamamlayamazsam Bilecik’e nasıl dönerim diye düşünüyordum. Bana başaramayacağımı söyleyenlere tek bir cevabım oluyordu sizin beni yeteri kadar tanımadığınızı düşünüyorum. Bekleyin göreceğiz diyordum. Onların her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İnanın gelişmemdeki katkıları küçümsenmeyecek kadar etkili oldu. Çevrenizde size kötü söylediğini düşündüğünüz, sizi üzen, sinirlendiren insanlara kulak verin. Onlar sizin gelişmenizdeki en değerli öğretmenlerinizdir aslında. Asla olumsuzluğa kaptırmayın kendinizi teşekkür edin onlara benim gibi. 2. Sınavda bütün dersleri başarı ile verdim. Hemen büro açmayı düşünmek yoktu aslında hedefimizde, tecrübesizdim, iş deneyimi konusunda çok yetersizdim. Fakat azmimi taktirle karşılayan büyüklerimden birisi boş bir dairesini bana kiraya verebileceğini, hatta ofis malzemelerni çok uygun fiyata tedarik edebileceğini söyledi. Biranda faksına kadar dayalı döşeli bir işyerim olmuştu. Sonra birgün ofise geldiğimde bir arkadaşım işyeri hediyesi olarak işyeri tabelasını taktırıyordu. Bunlar 42 yaşında azim ederek meslek sahibi olan birine taktir ödülleriydi. Mali Müşavirlik ofisimin açılışını yaptığımda, o koltuğa oturduğumda içimdeki darlık pazıl parçalarının birleştiğini bütünlendiğimi hissettim. Tek duydu buydu. Tanımadığım yaşlı bir amca geldi o gün tebrik etmeye, ‘bak kızım’ dedi. ‘Ben senin hikayeni duydum sen hiç defter tutmasanda ve bu işten hiç para kazanmasanda hiç önemi yok sakın üzülme sen öyle bir iş yaptınki o tabelayı asmakla genç çocuklarımızdan birisi bile seni örnek alarak açıköğretimli birinin bir iş kurabileceğini anlasa ve okusa sen görevini yapmış olacaksın bunun için seni tebrik ediyorum’ dedi. Çok duygulandım, ilk kez kendimle kıvandım komplesklerim gitmişti artık. Meslek sahibi olmakla çalışmak bitmiyor arkadaşlar. Uygulamaya yönelik araştırmalarla geçiyordu günlerim. Muhasebesini tutacağım müşterilerimin işlerini hatasız tutabilmek için, defterlerim denetlendiğinde başımı öne eğmemek için sınava hazırlandığım süreçten daha çok çalışıyordum ve başardım. Mali Müşavirler adli bilirkişilikte yapabiliyor arkadaşlar. Bunu öğrendiğimde çok mutlu oldum hukuka duyduğum ilgiyi bu konu ile doldurdum. Sulh hukuk, asliye hukuk, icra alacak davaları, savcılık soruşturma dosyalarında bizler inceleme yaparak bilirkişi raporu düzenleyerek mahkemeye sunuyoruz. Buna göre hakim karar veriyor. Bilgi ve sorumluluk isteyen tarafsız olmayı gerektiren bir konu. Halen yazmış olduğum 275 raporum var. Sizlere yön vermesi ve örnek olması için bir kitap altında toplamayı düşünüyorum. 2012 yılında Samsun’da kadın hikayeleri 81 il 81 kadın adı ile düzenlenen organizasyona Bilecik’i temsil etmek üzere rol model kadın olarak gönderildim. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle bağımsız denetçilik mesleği geleceğin en önemli kariyer mesleği haline geldi. 2013 Mart ayında Sakarya Üniversitesi meslek mensupları eğitim programında lisanüstü seviyede gerçekleştirilen eğitimi başarı ile tamamlayarak bağımsız denetçi ruhsatını almaya hak kazandım. Bu anlamda Türkiye’de ilk 1000-1500 kişi arasında yeralmaktan çok mutluyum. Şimdi ise yerel yönetimlerde yapılan her hizmetin bir kariyer hizmeti olduğunu düşünüyorum. Genel ve siyasi hayatta ancak kadınlarla yapılan çalışmalarda hedeflerin en üst mertebesine ulaşılabileceğine inanıyorum. Çağdaş bir Türk kadını olarak, bir anne, bir eş, bir iş kadını olarak Bilecik Belediye Başkan aday adayıyım. Donanımlarımı, birikimlerimi Bilecik’te yaşayanlar için kullanmak istiyorum. Özetle, daima, hayal et, yaratıcı ol, olumlu düşün, planla, hesaplı risk al, çok çalış ve uygula. Başarılarınızı sadece kendi yetenek ve becerilerinizle yakalayabileceğinizi çok iyi bilmeniz gerek arkadaşlar. Ortaklıklarla bu işler yürümez. Sizde varsa vardır siz beceriyor ve başarıyorsanız ancak o zaman başarıya ulaşabilirsiniz aksi halde sadece zaman kaybedersiniz. İyi insan olmakta çok önemlidir. Tecrübe insanın başına gelen şey yada şeyler değildir. O insanın o başına gelenlerle ne yaptığıdır. Gelecekten korkmayın arkadaşlar.”


Editör: TE Bilişim