Her çarşamba Sürekli Eğitim Merkezi’nde yapılan Tarih ve Kültür Sohbetlerinin bu haftaki konuğu "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türk Müziği'nin Serencamı" konulu konuşmasıyla TRT Sanatçısı, Udi, Bestekar, Gazelhan Hüseyin İpek oldu. Musikinin toplumda ve tarihte çok önemli bir yer tuttuğunu belirtirken, millet olma sürecinde musikinin yüzde 50 etkisinin olduğunu söyledi. Türk musikisinden eserler seslendiren İpek, Türk musiki hakkında şu bilgileri paylaştı:

“Kahramanlık türkülerimiz var”

“Musiki deyince bizi var eden değerlerin en başında geleceğini düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde Çanakkale’yi andık. Çanakkale’yi ne ile andık? ‘Çanakkale içinde vurdular beni, ölmeden mezara koydular beni’ diyor şair ve Anadolu insanımızda bunu en güzel şekilde bir ağıt olarak bunu şehitlere yakıyor. Herkes bu ağıt ile birlikte kendisini Çanakkale’nin içerisinde buluyor. Kahramanlık türkülerimiz var, marşlarımız var. Millet olma bilincinin yüzde 50’sini musiki ile anlıyoruz. Batıda da böyledir. Gitmiş olduğumuz bütün ziyaretlerde, yapmış olduğum bir hicaz namesinin ban vermiş olduğu güçle ecnebinin karşısında ‘ben burada varım’ diyorum. Niye varım diyorum. Tarihten aldığım güçle varım diyorum. Çünkü müzik insanı edebiyatla, tarih ile iç içe.

“Sevgilerin imparatorluğunu kuralım”

Biliyorsunuz Osmanlı’da bir mehteran vardır. Bir katı 13, toplamda 90 kat mehteranla giderlermiş. 90 kat mehteranın büyüklüğünü siz düşünün. Orada, ‘Vur pençeyi’ derken gerçek manada Türk’ün orada güveni artıyor ve karşısındakinin de ödü kopuyor. Sadece korkutmakla değil ama o körsün içinde bir o kadar okyanuslar gibi büyük merhamet var. Ankara’da Hacı Bayram Veli türbesi’nde bir Gül Baba vardır. Hemen onun dibinde yatar. Ben o Gül Baba’yı ziyaret ederken bir taraftan da hayalen Budin’de yatan bir babayı ziyaret ederdim. Gül Baba, sana geldim ama aslında öbür Gül baba var onun için gelmişim gibi. Bir Yahudi profesör hanım Macaristan’da Müslüman oluyor. 2010 yılında bana görev verildi ve ben oraya gittim. Aynı zamanda Kur’an’ı Macar diline tercüme etmişler. Orada be nasıl durduysam, ‘Hüseyin bey, siz çok merhametli bir milletsiniz. Siz çok özel bir milletsiniz. Sizin yapmış olduğunuz musiki de o var. Sizin bu haliniz, sizin yine gebe olduğunuz bir haldir.’ dedi. Nedir o hal diye sordum. ‘Sizin Osmanlı İmparatorluğunuz vardı. Siz yine ona gebesiniz.’ dedi. Biz sevgilerin, vefanın, sadakatin imparatorluğunu kuralım.  Bunların hepsi musikide var.

“Musiki aynı zamanda bir dengedir”

Bunun Abdülkadir Meragi ile başlayan bir süreç diyemeyeceğim. Musiki insanlığın varolduğu günden beri var. Ruhlar aleminde Allah, ‘Ben sizin rabbiniz değil miyim?’ dediği zaman Yarabbi, ‘Sen bizim rabbimizsin’ demiş olduğu o muhteşem konuşma ile başlar. Yahya Kemal, ‘her konuşma bir musikidir’ der. Uzun yıllardır radyo programı yapıyorum. İnsanlar nasıl etki altına alınacak, nasıl etki altına alınmayacak, nerede ne yapılacak biraz kestirebiliyorum. İşte insan o güzelliği arıyor. Bunu da musiki ile arıyor. Musiki aynı zamanda bir dengedir. Her insanın kalbi tik tak çalışır. O bir nim sofyan usulüdür. Makinelerin tıkır tıkır çalışmasını yavaşlatın lafza-i celali gösterir. Allah Allah der ama biz farkında olmayız.”

 

Editör: TE Bilişim