Önceki gün Maklubeci Ahmet’in şahsım ve aileme yönelik iftira ve ithamları ile ilgili yazımı yazmış, sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de Ahmet Gürses’in Kalemşörlüğüne soyunan ve şahsıma ithamda, iftiralarda bulunan birkaç yorumcuya ilişkin yazımı kaleme alıyorum, vallahi sonuna kadar okursanız ağzınız açık, hayretler içinde kalabilirsiniz.

Ahmet Gürses, bu dönemde Belediye Başkan Yardımcısı ve bir makamı var, elbette ona yağcılık yapmak isteyenler çok olacaktır. Zaman çabuk geçer 4 yıl sonra o makam, koltuk gidince bakalım Maklubeci Ahmet Gürses etrafında bu kadar yağcı, goygoycusunu görebilecek mi? Önemli olan hoş seda bırakabilmektir.

SGK’ya neden kaç TL ceza ödediniz, hakkınızda devam eden 2 Müfettiş soruşturması var mı?

Ahmet Gürses’in basın açıklamasını benden dolayı kuyruk acısı olan Sakarya Gazetesi haberim üzerinden nemalanarak manşetine taşıyıp, ballandıra ballandıra renklendirerek haber yaptı. Çünkü işlerine geliyordu kendileri gibi iftiracı bulmuşlardı, manşetlerine taşıdıkları, sosyal medyalarında paylaştıkları haberde sadece beni eleştiren yorumları yayınlamışlar.

Onların 2 yıl önce bana yazdığı ve itham ettikleri yazılar birebir Ahmet’le aynı, hatta Gürses, gösterdiği resmi bile onlardan almış, Sakaryacılara dava açtım, şahitlerimi sundum, ben her yazdığımı belgeledim.

Mahkemede hiçbir iddialarını kanıtlayamadılar, şahitler gösteremediler. Artık Ahmet Gürses şimdi sen onlara şahitlik yaparsın, havada uçuyorlardır yakın zamanda sonuçlanmak üzere, bakın ne belgeler çıkacak ortaya şimdi sadece şu kadarını söylüyorum, ey Sakaryacılar sizler bana çamur atacağınıza, iftiralar atacağınıza siz önce kendi kapınızın önünü süpürün, siz değil misiniz çalıştırdığınız insanların emeklerini çaldığınız iddiası ile dava kaybeden, siz değil misiniz sigortasız işçi çalıştırmaktan dolayı SGK’ya binlerce TL para cezası ödeyen, sorarım hakkınızda SGK’da halen devam eden 2 tane ayrı ayrı dosyadan Müfettiş soruşturması var mıdır, yok mudur? Yüksek rakamlı cezalarda yoldadır bekleyip göreceğiz. Bunun belgeleri elimde mahkeme sonuçlansın tüm kamuoyuna açıklayacağım.

Ama sizce sorun değil, nasıl olsa yıllarca AK Partili Belediyelerden kazandığınız paralar ile ödersiniz.

Siz önce arkanızı Vali’ye, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Seviye hanımefendiye dayayıp, dolambaçlı yollarla, yıllarca burada basıp ilçelerde kapalı matbaları, makinası bile olmayan reklam ajanslarını basım yeri göstererek haksız şekilde resmi ilan aldığınız gazeteleri açıklayın. Hepsinin belgesi, resimleri, videosu elimde Valilik gerekeni yapmayınca Basın İlan Kurumu’na ve Cimer’e yazdım gereken belgeleri gönderdim, bir ili yöneten bürokratlar böyle işlere göz yummak yerine engellemelidirler.

Gelelim klavye delikanlılarına

Pazaryeri’ndeki bilgisayarcı seni arıyor

Bu zat defalarca bana sataştı, muhatap bile almadım. Bu zatta basın toplantısına bile davet edilmediği halde Sakarya Gazetesi’nin haberini almış aynen kopyala yapıştır yapmış (her zaman yaptığı gibi) çünkü onda da benden dolayı kuyruk acısı var. Kendisini gazeteciyim diye ilan eden, vekil ağababasının gazı ile herkese klavye delikanlılığı yapan bu zat, 3-4 sayı haftalık gazete çıkardım diye kendisini birşey zannetmeye başladı. Bakıyorum da ortada gazete de yok. Yazmış facebook künyesine; yok Kanal 11 televizyon yayıncılık sahibi, yok Bozüyük Birlik, Osmaneli Birlik, Pazaryeri Birlik gazeteleri imtiyaz sahibi (sadece tek sayı çıkardı), vallahi ben ortada ne televizyon kanalı, ne de gazete göremiyorum. Gören varsa söylesin vatandaş 3-4 sayı haftalık gazete çıkardım diye kendini protokole yazdırdı. Savcılık ve Valilik bu kişiye gazeteler nerede diye sormuyor. O zaman önüne gelen tek bir sayı gazete çıkarsın, Savcılığa sunsun, gitsin Valilik’te kendini gazeteciyim diye protokole yazdırsın ne güzel vallahi.

İstenmediği halde her yere kendini zorla davet ettiren bu zat, bana çamur atılan haberi yayınlayacak, önce o da aynada kendine bakacak, kendi kapısının önünü temizleyecek.

Ulusalda çıkan dergi ve gazetecilerin, köşe yazarlarının yazılarını alıp, kopyala yapıştır yaparak kendi yazısı gibi internet sitesinde yayınlayan “Serdar Kara yazdı” diyerek fikir hırsızlığı yapıyorsun.

Hepsi arşivlerimde, hepsini zamanı gelince çıkarırım ortaya kimden kimin yazısını çalıp kendi yazın diye koymuşsun. Bir de orada öyle kelimeler var ki o yazılarda sorsanız bu zata vallahi ne anlama geldiğini bilmez.

Bu kişi hangi habere gelmişte haber yapmış, gönderilenleri koymaktan ve kendi şahsi çıkarları için maması kesilince eleştireceğim diye yazdığı köşe yazılarından başka.

Son zamanlarda Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin ile uğraşıyor çünkü seçimde iyiydi, Semih Başkanla mama geliyordu arkadaşa, kimlik koyup AK Parti’ye oy verip (onun da belgesi elimde), utanmadan CHP’nin seçimi kazandığı akşam Cumhuriyet Meydanı’nda sevinçle otobüsün tepesinden inmiyordu.

Semih abisi bir sürü reklam parası verdi, onun kirasını bile ödüyordu, vallahi bunu kendisi açıkladı, kendisi yazdı ben söylemiyorum.

Bilecik’te barınamadı çünkü herkes ne olduğunu biliyordu, sonra ilçelere dadandı, buralarda gazete çıkarmaya başladım yalanı ile Pazaryeri’nde sadece tek sayı basarak ilçelerde de gazetem var demeye başladı. Esnaftan aldığı malzemelerin bile borcunu ödemeyen bu zat, yıllar önce Yarın Gazetesi’ne ‘Pusula’adında bir gazete çıkartıp yüzlerce bastırıp parasını bile ödememiştir. Aylarca merdiven arasında kalan gazeteler çöpe gitti. Bir ara kaybolan bu zat, yeniden çıktı piyasaya şimdi gazeteciyim ayaklarına herkese ahkam kesiyor. Kurduğu WhatsApp grubunda klavye delikanlılığı yapan ve onun bunun hakkında bir sürü iftiralar atan, küfürler saydıran bu kişi, şimdi köşe bucak alacaklılarından kaçıyor.

Allah kimsenin işini bozmasın ama özel hayata girerek insanlara ithamda bulunanlar ve yazanlar önce aynada kendilerine bakacak, WhatsApp grubundan millete atıp tutacağına yazabiliyorsan isim verip, belgesini koyup sitenden yap. Bak ne davalar açılıyor hakkında, yok şöyle gazetem var, televizyon kuruyorum, şöyle firmam var, diyerek insanları kandıran bu zatın eski bürosuna astığı elektronik düzeni satın aldığı adamın parasını ödemediği için gelip sökmesinin yanında, geçtiğimiz günlerde de Pazaryeri’nde bir esnaftan satın aldığı milyarlarca liralık bilgisayar ve televizyon parasını alamadığı için adam gelip bilgisayarı söküp aldı götürdü, yalan mı Serdar Kara efendi. Hatta geçtiğimiz günlerde bir esnaf beni arayıp senin telefonunu istedi, aldığın benzin parasını bile ödememişsin icraya verecekmiş bilgin olsun.

Sen göreceksin döngel kerhanesini. Daha öncede Beşiktaşlılar Derneği Başkanı iken yaptıklarına girmeyeyim istersen, şimdi kalkmış elalem üzerinden bana da klavye delikanlılığı yapıyor. Sen benim rahatsızlığım ile dalga geçenlerin haberlerini kopyala yapıştır yapacağına, yaklaşık bir yıl önce neden hastaneye kaldırıldın onu açıkla istersen. Benim herkese diyecek lafım ve sözüm vardır, senin gibi klavye delikanlılarına da pabuç bırakacak değilim, seni asla muhatab almıyordum, bana bulaşmayacaktın, bel altı öyle değil böyle vurulur Serdar efendi.

Sen kimsin de “bu Bilecik ikimize dar geliyor, ya sen ya ben” deme cesareti buluyorsun, bak önce nüfus cüzdanına Iğdır’lı Serdar efendi, senin cürmün yetmez bana, sonra konuş, beni doğduğum memleketten senin gibiler mi gönderecekmiş. Önce efelik yapıp ta, sonra abicim çekmeyeceksin bana, türbedeki gibi. Ben buradayım, Allah’tan başka hiç kimseden korkum yoktur, her davete de icap ederim, herkese hodri meydan.

İnşallah bana yine bulaşırsın da bak nelerini sereceğim ortaya, Belediye Başkanları senden bezmiş, bazıları seni Belediye’ye bile sokmuyor be daha da açtırma ağzımı. Maklubeci Ahmet Gürses’te dahil herkes benim hakkımda bir şeyler arıyor, sende ara bul her zaman dediğim gibi çiğ yemedim karnım ağrısın, bana iftiralar ile ithamlar ile değil belgeler ile gelin.

Aslında sana da kızmıyorum sana gaz verip piyasaya süren, senden medet umanlara kızmak lazım. WhatsApp grubunda acaba bugün kime iftira atacak, kime küfür edecek diye merakla bekleyen o grubundakilere kızmak lazım.

Seni arabasına alıp Ankara’dan getiren, senden “muhalefet yap, CHP Belediyelerini eleştir” diye medet umanlara gülüyorum. Şantajcıymış kimin şantajcı olduğu ortada, kimlere mesaj attıklarını ben biliyorum.

Gariban lokantacılara bile üç-beş kuruşluk yemek yiyip şantaj yapacak kadar küçülen adam, bana birilerinin üzerinden haber yapacak ha, klavye delikanlısı inşallah cevap verir de, inkar ederde bak daha nelerini çıkaracak Cafer Elmas ortaya. Bundan sonra bel altı ise herkese bel altı, hodri meydan. Her vereceğin cevaba okkalı cevap alırsın şahitli ve belgeli.

Oğlun neden gözaltına alındı, delikanlı isen açıkla?

Bir diğer basın toplantısına davet bile edilmeyen, kopyala yapıştırıcı, Sakarya’nın haberini alıp sitesine koyan Bursa’lı Ziya Beşkardeş. Bunun da benden dolayı kuyruk acısı var, bakıyorum kuyruk acısı olanlar sıraya girmiş, bu zatta benim hakkımda Sakarya Gazetesi’ne “kanserden ölmedi” diye sahte isim ile yorum yazan zat, IP’si Savcılık tarafından tespit edildi. Ona da dava açtım bilgisayarlarına el konuldu, sahte fake hesapları açan, sahte isimlerle insanlar hakkında iftira ve ithamda bulunan biri.

Kimmiş bakalım bu nam-ı diğer sahte fake hesaplı Genco Azad, yani Ziya Beşkardeş, Bursa’dan buraya cemaat ayaklarında gelmiş, muhafazakar bir aile gözüken ama maşallah tam tutucu. Bu şahıs beraber ortak oldukları Haber11’in sahibi Durmuş Günsur, FETÖ’den gözaltına alınınca kendi durumunun korkusundan mıdır nedir Adliye önünde gelip resim çekti. Durmuş Günsur’a o kadar kızmama rağmen ben bile gitmedim, Ziya’nın bu tavrını o zaman haber yaptım tıklanma rekoru kırdı, haber de “öküz öldü ortaklık bozuldu” şeklindeydi. Durmuş Günsur ile sitede yayınlanan reklam paralarını öleşirken iyiydi, her yeri arayıp “bak haberini yapıyorum” diye aba altından sopa gösteren sen değil misin Ziya efendi. Geçtiğimiz günlerde de bir Daire Müdürü’nü aradın mı aramadın mı?

Maklubeci Ahmet, esas şantajcılar senin yanında, bana itham ettiğin fakat kanıtlayamadığın kalemşörün, bu zat çok sevdiğim küçük oğlu Ömer’in üzerinden kendisini acındırarak herkesten yardım ister, eeeyyyy Ziya Beşkardeş, geçtiğimiz Ramazan’da Ömer kardeşimizi alıp kaç tane işyeri gezdin, fitre istedin açıkla.

Ey Ziya Beşkardeş, bana atılan iftiraları yazacağına, bana yorum yapacağına sen önce oğlun neden gözaltına alındı, Adliye’ye götürüldü onu söyle. Açıkla ben girmemeyim istersen oralara, sahte fake hesapları açarak, sahre rumuzlar ile insanlara iftira atmakla olmuyor bu işler Beşkardeş, bel altıysa al sana bel altı.

Kadın satmaktan Cezaevi’ne girenler bana çamur atamaz

Maklubeci Ahmet Gürses beyefendinin canlı yayını ve haber yapan internet sitelerine gelen bazı yorumlar var birçoğunu aldım haklarında suç duyurusunda bulunuyorum. Bu süreçte çok güzel oldu, gerçek dost ve düşmanlarımı öğrenmiş oldum, tüm yorumları kopyaladım, zamanı gelince hepsine birkaç sözüm elbette olacak ama içlerinde bir kaçı var ki onlara üç-beş bir şey yazmadan duramayacağım.

Biri kadın satmaktan Cezaevi’ne düştü, kalkmış bana şimdi yorum yapıyor, ahkam kesiyor, iftira atıyor. Neymiş zamanında “Belediye’de danışman Osman’ın açığını bulda koparalım” demişim ya güleyim mi, ağlayayım mı, ben seninle yıllardır muhatap bile olmadım hayatımda. O zamanlar Osman’ı koparanlar belliydi, el altından Belediyelerde ne kadar iş aldın söyle bakalım, bakıyorum şimdide Semih Başkana yanaşıyorsun, hep Belediye’de görüyorum seni, sizler devrin adamısınız.

Gelelim Savcı’ya; ben Vali, Savcı, Kaymakam, Müdürler ile ilgili çok haber yaptım, dostluk kurdum, kişilerin özelini bilemem fakat sen değilmiydin o Savcı’ya yalvaran, ellerin kelepçeli Adliye’ye getirilirken resmini çektiğimde, “çek çek yakışıklı olsun” diyen, ardından tutuklandığını duyunca da o Savcı’ya, “Cafer’e söyleyin de resmimi koymasın” diyen, o Savcı rica etti de senin yüzünü kapattım, çıkarayım istersen o resmi ve haberi de millet kimin ne olduğunu görsün, bana çamur atacak adam önce aynaya bakacak, karakterine bakacak, sabıkasına bakacak.

“Yetim hakkı yiyen Veli Yetim ihraç edildi”

Bir kendini bilmez daha, Ahmet’e yağcılık yapan yorumcu da benim için arşivlerimi araştırmamı istemiş. Vallahi bende arşivlerimi araştırdım, bakın ne çıktı karşıma, “Yetim hakkı yiyen Veli Yetim, Sosyal Hizmetler İl Müdürüyken yetimlerin, Huzurevi yaşlılarının paralarını zimmetine geçirmekten önce Müdürlük’ten memurluğa, ardından Bakanlıkça memurluktan da ihraç edilmişti.”

Bu haberimin de detayını paylaşacağım, Yarın Gazetesi arşivlerinden diye. Herkes kimin ne olduğunu bilsin, vallahi bana çamur atanlar, ithamda ve iftirada bulunanlar önce kendilerine bakacaklar, iğneyi kendilerine çuvaldızı başkasına batıracaklar, kendi durumlarını örtecekler, kendi kapılarının önünü temizleyecekler.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyayı kısıtlamasını onaylamıyorum ama bir takım düzenlemeler getirmesini de taktir ile karşılıyorum.

Çünkü onun da kızına iftiralar atıldı, her önüne gelenin fake hesap ve sahte isimlerle insanların özel hayatı ile ilgili iftira ve ithamlarda bulunması engellenmelidir.

Bana hakaret eden yorumcuların hepsini kayıt altına aldım ve hepsi hakkında tek tek suç duyurusunda bulundum. Hepinizle yargıda da hesaplaşacağım.

Tekrar söylüyorum çiğ yemedim karnım ağrısın. Şahsım, ailem ve kan bağım olup soyadı Elmas olan biri ile ilgili gayrimeşru bir işle ilgili bir belge sunun ben bu mesleği bırakacağım.

Verilecek her cevaba gereken okkalı cevap verilecektir. Kim olursa olsun fark etmez ben gemileri yaktım, herkese HODRİ MEYDAN.

Sizleri özel hayatımla meşgul ettiğim için çok özür dilerim ama bel altı vuranlara da her zaman verecek cevabım vardır.

Kalınız sağlıcakla…

Editör: TE Bilişim