Bilecik Valiliği, Bursa Teknik Üniversitesi ve Orman Genel Müdürlüğü’nün birlikte gerçekleştirmiş olduğu “Doğal ve Kültürel Değerleri ile Dirilişin Beşiği Bilecik” paneli ile kuruluşun ve kurtuluşun şehri Bilecik’in doğal ve kültürel zenginlikleri masaya yatırıldı.

Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Atanur moderatörlüğünde gerçekleşen panele; Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Şeyh Edebali Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Coğrafya Bölümü’nden Prof. Dr. Nurfeddin Kahraman, Eşkişehir Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Cengiz Türe, Şeyh Edebali Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yakın Çağ Tarihi Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Refik Arıkan, Şeyh Edebali Üniversitesi Bozüyük Meslek Yüksekokulu Grafik Tasarımı Programı’ndan Öğr. Gör, Yeliz Okşak, Şeyh Edebali Üniversitesi M.Y.O. Peyzaj ve Süs Bitkileri Programı’ndan Öğr. Gör. Sultan Ece Altınok Çalışkan ve Eko Turizm Uzmanı Ersin Demirel panelist olarak katılım sağladılar.

Diğer yandan üniversite öğrencileri ve halktan yoğun ilgi gören panelde konuşma gerçekleştiren Vali Tahir Büyükakın, Orman Bölge Müdürü Yalçın Akın ve Orman Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Şahin, Bilecik’in doğal ve kültürel zenginliklerine dikkat çektiler.

“Bilecik; Doğal ve Kültürel Değerleri ile Dirilişin Beşiğidir”

Panelde ilk konuşmayı gerçekleştiren Orman Bölge Müdürü Yalçın Akın, Bilecik’in doğal, kültürel değerlerine vurgu yaptığı konuşmasında şunları ifade etti:

“Bilecik, şanlı tarihimizin derin izlerini taşıyan ve yeni nesillere bir tarih okulu olmaya muktedir bir ilimizdir. Kayı Boyu’nun Reisi Ertuğrul Gazi’nin yurt edindiği, Domaniç- Hayme Ana’dan Söğüt’e ve Şeyh Edebali Türbesi’ne kadar giden güzergah ve civarı Osmanlı köylerindeki doğal ve kültürel değerlerimizin tanıtılması mutlak bir ihtiyaçtır diye düşünüyorum. Bilecik; Doğal ve Kültürel Değerleri ile Dirilişin Beşiğidir.

Yörenin tarihi, kültürel, doğal ve inanç değerleri yanında, yöre yemekleri, köylünün geçim kaynağı yöre ormancılığı, av turizm potansiyeli, el sanatları tanınmaya ve tanıtılmaya gerçekten muhtaç bir durumdadır.

Bilecik İlinin %54'ü, proje sahamızın %75'i ormanlık alan olup, halkın en büyük geçim kaynağı ormancılıktır. Dolayısıyla bu bölgeye hizmet etme anlamında kendimizi kurumsal olarak sorumlu hissediyoruz.

Teşkilatımızın ve proje paydaşlarımızın bu bölgede Eko Turizm Projesine fikir verecek paneli Bilecik ilimizde yapmaktan gurur duyuyoruz.

Projenin ülkemizin doğasever gençlerine yönelik eko turizm projesi olması yanında bir tarih, kültür ve inanç değerleri eğitim projesi olması hedefimizdir.

Şuan ülkemizin %28,6 ’sı, Bilecik’in ise %54’ü ormanlarla kaplıdır. Dolayısıyla bu kutlu yolda Genel Müdürlüğümüze sağlayacağınız değerli katkılardan dolayı siz değerli katılımcılara şükranlarımı arz ediyorum.”

“Bölgesel kalkınmaya hizmet edilecek”

Orman Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Şahin ise panelde gerçekleştirmiş olduğu konuşmasında orman kaynaklarının korunup, geliştirilip, genişletilmesi noktasında çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

Müdür Yardımcısı Şahin, konuşmasında; “Orman Genel Müdürü Bekir Karabey’in 2018 yılı Mayıs ayı içerisinde Bursa Orman Bölge Müdürümüze vermiş olduğu talimatlar gereği, daha önce bu bölgede çalışmış olması hasebiyle bölgenin sahip olduğu kaynak değerlerini bildiğinden bu bölgeye yönelik olarak kırsal kalkınmaya hizmet edecek bir proje yapmasını talimatladı. Bunun üzerine Bölge Müdürlüğümüzce Bilecik Valiliği ve Bursa Teknik Üniversitesi ile yapılan görüşmeler neticesinde bugünkü panelin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Panelimizin bölge halkına, ormancılığımıza, ülkemize hayırlar getirmesini temenni diyorum.Yine, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’in daha önceden planlanmış programı dolayısıyla yurtdışında olduğundan dolayı bugün aramıza katılamadı. Sizlere selamlarını ve saygılarını gönderdi” dedi.

“Göç Yolu’ ve tarihi ‘İpek Yolu’ üzerinde bulunan köylerimize katkı sunmalıyız”

Müdür Yardımcısı Şahin, Göç Yolu ve Tarihi İpek Yolu üzerindeki köylerin ormancılık açısından geliştirilmesi gerektiğini söyleyerek konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bizler Orman Genel Müdürlüğü olarak sahip olduğumuz orman ve orman kaynaklarının koruyup doğaya yakın bir anlayışla geliştirip, genişletip ekosistem bütünlüğü içerisinde sürdürülebilir bir şekilde topluma faydalar sağlayacak çalışmaları yapıyoruz.

Bu bağlamda sürdürülebilir orman yönetimi uygulamaları olarak en iyisi olma gayreti içerisindeyiz. Öncelikli olarak sahip olduğumuz bu kaynak değerlerini koruma diye görevimizi sürdürüyoruz. Bu bağlamda tarihsel gelişimimize baktığımızda, ormancılığın Osmanlı dönemindeki mübadil mubaha anlayışıyla ormanlardan istifade edildiğini bilmekteyiz.

Ormancılıkla ilgili düzenlemeye Tanzimat Fermanı ile 1839 yılında İstanbul’da Orman Müdürlüğü kurularak başlanmış ve bu dönemde ordunun, tersanenin, sarayın odun hammaddesi ihtiyacını karşılamak üzere bu önlem alınmıştır. Daha sonraki yıllarda 1937’de Orman Genel Müdürlüğü kurulup mevcut ormanların idaresini ele almıştır.1950 ve 1960 yıllarında Orman suçlarıyla ilgili çıkarılan 4 af yasası ile birlikte ormanların tahrip edilmesi hızlanmış nasıl olsa af çıkıyor diye. Tahribat gittikçe artmış ve buna önlem olarak 1961 Anayasası’na ‘Ormanların mülkiyetinin devredilemeyeceği, koruma altına alınması, genişletilmesi, devlet eliyle işletilmesi ve orman halk ilişkilerinin düzenlenmesi ve kalkındırılması hususları’ konulmuş. Bu bağlamda orman köylüsünün kalkındırılmasına yönelik olarak Anayasa’ya giren bu husus,orman köylüsünün durumunu iyileştirerek 1981 Anayasası’na da aynen girmiştir.1981 Anayasası’nda 44’üncü maddede ‘Toprak Mülkiyeti’ başlıklı 46’ncı maddede ‘Kamulaştırma’ başlıklı 169’uncu maddesinde ‘Ormanların korunması,geliştirilmesi’ başlıklı 170’inci maddesinde de ‘Orman köylülerinin kalkındırılması’ hususları yer almıştır.Bunu şunun için anlattım: Orman köylülerinin kalkındırılmasının maksadı,var olan orman kaynaklarının korunmasına yöneliktir. Bu bağlamda Orman Genel Müdürlüğü bugün, ‘Ormanların korunması’ adı altında 8 ana başlıkta faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlardan bir tanesi; mevcut kaynakların ve ekolojinin korunması, bir diğeri; orman köylülerinin kalkındırılmasını sağlamaktır. Orman köylülerinin kalkındırılması noktasında Orman Köy İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından sosyal ve ekonomik maksatlı kooperatif kredileri vererek, yerel halkın kalkınmasına katkı sağlamaktadır.

Yine Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nca da, odun dışı ürünlerin geliştirilerek, planlanarak, işletilerek ülke ekonomisine yöre halkına kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Odun Dışı Orman Müdürlüğü’nün konusu olan Ekoturizm’de Orman Genel Müdürlüğü tarafından bugünlerde planlanarak yerel halkın desteklenmesine katkı sağlanmaktadır. 2023 vizyonunda Odun Dışı Orman Müdürlüğü’nce 5 Milyar Dolar bir gelir elde edilmesi planlanmaktadır. İşte bu bağlamda Domaniç ilçe sınırlarından başlayıp, Bilecik ili Şeyh Edebali Türbesi’ne kadar olan bölgedeki ‘Göç Yolu’ ve tarihi ‘İpek Yolu’ üzerinde bulunan köylerimizin sahip olduğu kaynak gelirlerinin değerlendirilerek ve yine bu sayede yöre halkının kalkınmasına katkı sağlayacağımız bu projenin gerçekten çok önemli bir proje olduğunu düşünüyoruz.”

Kırsal alanlar ağaçlandırılacak”

Kırsal alanların ağaçlandırılması noktasında planların olduğunu söyleyen Genel Müdür Yardımcısı Şahin, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Ülkemizin kalkınma projeleri ve stratejileri arasında yer alan 9 tane strateji ve devlet planlarında da mera alanlarının kırsal alanların ağaçlandırılması, rehabilitasyonu, ereziyonla mücadele çalışmaları ve burada gelir getirici faaliyetlerde bulunarak yerel halkın kalkınması noktasında alınmış bir takım tedbirler var. Bu tedbirlere bizde Orman Genel Müdürlüğü olarak biraz önce ifade ettiğim iki daire başkanlığı ile birlikte hizmetlerimizi sürdürerek katkı sağlamaya çalışıyoruz.”

“Bu kent sakin bir kent olarak kalmalı”

Vali Tahir Büyükakın, panelde gerçekleştirdiği konuşmasında Bilecik’e ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, kentin sakin bir kent olarak kalması gerektiğinin altını çizdi. Vali Büyükakın, konuşmasının başlangıcında; “aslında bu çalışmanın hikayesiyle başlamak en doğrusu. Bir gün bölge müdürümüz geldi göç yoluyla ilgili bir çalışma yapmak istediklerini söylediler. Tabi ne yapmak istediklerini onlar orman tarafından bakıyorlar. Az önce genel müdür yardımcımızın, Orman Genel Müdürlüğü’nün yapması gereken stratejik karar alanlarıyla ilgili başlıklardan bahsetti. Eko dengenin sürdürülmesi, eko çeşitliliğin arttırılması, köylünün desteklenmesi gibi bir sürü başlık var. Öbür taraftan da bizim kentte yapmak istediğimiz, bakanlığımızın ve diğer bakanlıkların çalışmaları ile devam eden başka süreçler vardı. Baktık onlarla üst üste oturuyor. Çok güzel bir şekilde uzunca bir süredir kentte ortak akıl çalışmaları yapılıyor. Hatta en son şehir planlamacılarla dün akşam tekrar bir toplantı daha yaptık, odak grup toplantısı, orada da şunlar ortaya çıkıyordu; bu kent esasen tarım üzerinden, hayvancılık üzerinden bir stratejik alan belirlemeli ve oradan devam etmeli. Diğer taraf üniversite olmalı ve üniversitenin etki alanı genişletilmeli, üniversitedeki öğrenci sayısı arttırılmalı yani özetle; bu kent sakin bir kent olarak kalmalı” dedi.

“Bilecik’e daha önceleri bu kadar ilgi yoktu”

Bilecik ilinin geleceğine ilişkin değerlendirmelerine devam eden Vali Büyükakın, konuşmasının devamında; Bilecik’te tarım, hayvancılık ve sanayiyi geliştirirken üniversitenin de bu bağlamda güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Vali Büyükakın, “yani hiçbir zaman 1 milyon, 2 milyon bir şehir olmamalı maksimum 500 binlere giden bir noktada kalmalı bununda arkasındaki ekonomik dengeyi oluşturabilmemiz için buranın üniversitesinin güçlendirilmesi bir anlamda üniversite şehri diğer taraftan tarımın ve hayvancılığın güçlendirilmesi bir taraftan da network oluşması gerekiyor. Sanayi kısmında da endüstri 4-0’a doğru bir evrilme göstermemiz gerekiyor. Ama öbür taraftan şimdi muhtemelen hepiniz diyorsunuz ki turizm ne olacak? Birde turizm var burası tarihi değerleriyle ön plana çıkmaya başladı. Buna ilişkin değerlendirmelerimizde de şu tespitleri gördük. Bir dizi başladı ve o diziyle birlikte şehrimizin bazı bölgelerine ilgi uyandı. Bu kadar ilgi yoktu daha önceleri, ama bir gün o dizi bitince şehrimizin bu bölgelerine olan ilgi de azalacak. Şimdi bütün bunları biraraya getirdiğimizde bizim bu kentin tarih turizmi, kültür turizmi, doğa turizmi başlığı altında geleceğini planlarken burayı destekleyecek bir takım aktiviteler yapmamız lazım kentin yöneticileri olarak.

Diğer taraftan tarım ve hayvancılığa dair bir şeyler yapmamız lazım öbür yandan burayı üniversite şehri yapma adına bir başlığın devamını getirmemiz lazım bunları alt alta koyduğumuzda ise, Orman Bölge Müdürlüğümüzden gelen göç yolunun yani Domaniç’ten Söğüt’e olan göç yolunun üzerindeki orman köylerinin kalkındırılmasıyla ilgili bir proje yapalım oradaki doğal ve kültürel değerleri ön plana çıkartalım teklifi bizim diğer tarafta yaptığımız bu kentin tarih ve turizm ayağından güçlendirilmesine ilişkin projelerle üst üste oturan bir projeydi. Zaten bizde kamu kurumlarının birbiriyle entegre olarak çalışmasını disiplinler arası bir çalışma yapmamız gerektiğini, dünyanın artık fonksiyonel organizasyonlarla yönetilemeyeceğini bütün primlerimizin biraraya gelerek organizasyonlar yapması gerektiğini bildiğimi için diğer projelerimizi entegre ederek bu çalışmayı başlattık” ifadelerine yer verdi.

“Bilecik öyle avantaj elde etti ki”

Son olarak Vali Büyükakın, Bilecik’in her açıdan diğer illere göre avantajlı konumda olduğunu söylediği konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

“Şimdi yine başka bir taraftan söyleyecek olursak bakın Bilecik öyle bir lokasyondaki karayoluyla gittiğinizde Bursa 1 saat, Sakarya 1 saat, Kütahya 1 saat, Eskişehir 1 saat, Kocaeli 1 buçuk saat, İstanbul hızlı trenle 2 saat, Ankara 2 saat, Konya 3 saat, yani şöyle bir çember çizin 2 ve 3 saatlik halkayı oluşturduğumuzda 30 milyonun üzerinde insan yaşıyor. Burası artık öyle bir lokasyon avantajı elde etti ki burada tarım yapsanız olur, hayvancılık yapsanız olur, üniversite yatırımı yapsanız buranın üniversitesi 50 binlik üniversitesi çok rahat olur. Yani 50 bin kapasiteli bir üniversiteye öğrenci gelir. Bursa’da hoca var, Eskişehir’de var, Sakarya’da var hoca bulma sorunu da olmaz çok rahat bir şekilde oda hallolur.

Diğer taraftan sanayisi zaten var ama yan tarafta Bursa’da, Sakarya’da, Kocaeli’de otomotiv var yan sanayisi olur. 3. Organize Sanayi Bölgemiz tamamlanmak üzere bunların hepsi birbirini destekler. Ama biz aynı zamanda tarihi, kültürü ile tarımsal zenginlikleri ile, hayvan kaynaklarıyla bütün bunların hepsinin oluşturduğu ama sakin de kalan bir şehir olsun istiyoruz. Nasıl yapacaksınız bunu mesela tarımla ilgili bizim dün akşam da canlı olarak kafam da olduğu için söylüyorum. Mesela Eskişehir metropol oldu artık Bursa’da büyük bir metropol şimdi hafta sonu insanlar metropollerden kaçmak istiyorlar, dinlemek istiyorlar. Hemen bir saatlik mesafede Cuma akşamdan gelinen Cumartesi kalınıp, Pazar günü dönülen bir eko turizm imkanı var. Bunu yapanlarda var birkaç tane ilçe adı söyleyeceğim. Pazaryeri’nde var, Gölpazarı’nda var benzer örnekler bir çiftlik yapmış bir vatandaşımız o çiftliğe hafta sonu gelenler var, o çiftlikte tarımsal faaliyete katılıyorlar ekiyorlar, biçiyorlar, dikiyorlar hem çocuklarıyla birlikte böyle bir yaşamın nasıl bir şey olduğunu gösteriyorlar, hem dinlenmiş oluyorlar, hem ekonomiye katkı da bulunuyorlar. Hepsi biraraya gelebiliyor eko turizm imkanları açısından şuanda özellikle Bozüyük tarafı, pazaryeri tarafı, Gölpazarı ve Yenipazar tarafı son derece elverişli. Bir tane kanyonumuz var Harmankaya kanyonu. Yani başka bir yerde olsaydı herhalde yani Avrupa ülkesinde olsaydı inanılmaz reklamlar alabilirdi ama tabi arkadaki müştemilat şuanda belli bir noktaya geldi bundan sonra orası da güçlenecek. Zaten Kaymakam arkadaşlarımız, Vali yardımcılarımız da bu konuya özel bir ilgi gösteriyorlar. Ben bu toplantı vesilesiyle özellikle eko turizm açısından baktığımızda doğa turizmi açısından baktığımızda çok inanılmaz imkanlar bulacağımıza inanıyorum. Bölgede ki köylerin güçlendirilmesi açısından da çok iyi fırsatlar olacak.”

Gerçekleştirilen programın ilk bölümü konuşmaların ardından panelistlerin katılımcılara yaptıkları sunum ile devam ederken,15 dakikalık aranın ardından Bilecik’in kültürel ve doğal zenginlikleri tartışıldı.

Editör: TE Bilişim