AKP Bilecik İl Başkanı Ramazan Kurtulmuş, birkaç gündür ülkede yaşanan kaos ortamı hakkında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. AKP İl binasında gerçekleşen basın açıklamasında, ülke olarak kritik bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyen Kurtulmuş, Suriye, Irak ve Gazze’de yaşanan olayların tam ortasında olduğumuzu belirtti. AKP Bilecik İl Başkanı Ramazan Kurtulmuş yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı.

“HDP’NİN ÇIKIP SOKAĞA İNİN ÇAĞRISI İLE SOKAK ÇATIŞMALARI BAŞLAMIŞTIR”

“Ülke olarak Ortadoğu’da kilit noktada bulunuyoruz. Şuanda çevremizde bulunan başta Suriye olmak üzere Irak ve İsrail’in kontrolünde bulunan Gazze’de yaşanan olaylar olarak ateş çemberinin içinde yaşamaktayız. Ülke ve dünya gündemine oturan IŞİD meselesi ile ilgili Birleşmiş Milletler başta olmak üzere görüşmeler neticesinde bir karara varıldı. Ülkemizde de IŞİD ile ilgili bir tezkere oylaması yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden hükümete bu konu ile ilgili yetki verildi. IŞİD meselesi ile ilgili olan görüşmelerde tezkereye evet oyu veren arkadaşlar ve partiler bu olay ile ilgili üzerine düşen görevi yaptılar. IŞİD ile ilgili tezkereye hayır oyu veren partiler ne yazık ki olay Kobane noktasında sıcak çatışmalara, zulüm ve katliamlara dönüştükten sonra da  Kobane meselesini bahane edip ülkeyi karıştırma noktasında basın açıklaması yaptılar. Son iki gündür sokak çatışmalara yaşanıyor. Sokak çatışmalarının başlamasının nedeni bir siyasi parti olan HDP’nin çıkıp sokağa inin çağrısı ile sokak çatışmaları başlamıştır.

“KAOS LOBİSİ KOBANE OLAYLARINI FIRSAT BİLİP SOKAĞA ÇIKTI”

Başta terör örgütü mensupları olmak üzere malum partiye destek verenler bir de bizim sokak çatışmalarından medet uman, bu şekilde ülkede kargaşa, kaos için kendilerini sürekli hazır kıta gibi bekleten belirli terör örgütlerine mensup kişiler var. Bunlar dolayları fırsat bilip yani işin toplamına bakarsak kaos lobisi bu Kobane olaylarını fırsat bilip sokağa çıktı. Netice olarak sokakta normal yaşayan vatandaşa, devlet dairelerine, milletin malına, canına kastedip zarar verdiler. Şuanda 20’den fazla ölü var. İşin başına dönersek geçen yıllarda yaşanan Gezi olaylar başta olmak üzere, Gezi olaylarından sonra gündeme gelen 17 Aralık meselesi bunların hepsine bir merkezden bakıp değerlendirirsek bunların hepsinin altında yatan sebep bellidir. İstikrarı yakalamış, kalkınma noktasında hiç problemi olmayan, ekonomik bir sorunu olmayan, herhangi bir sıkıntısı olmayan ve her geçen gün istikrar abidesi haline gelen Türkiye’yi karıştırmak için birileri tarafından dış güçlerin maşası olup, Türkiye’yi onlara uyarak karıştıranların yapmış olduğu olaylar. Kargaşadan medet umanların gündeme getirdiği ve en ufak bir fırsatı değerlendirmek için Türkiye’yi karıştırma noktasında gündeme taşıdıkları olaylardır.

“KENDİLERİNİ BU ŞEKİLDE AKLAMALARI MÜMKÜN DEĞİL”

Kobane konusunu gündeme getiren başta CHP diyor ki Kobane ile ilgili tezkere çıkaralım. Böyle lokal bir şeyin olması mümkün mü? Bugün Musul için başka tezkere çıkaralım, Bağdat için başka tezkere çıkaralım, böyle bir şey akla ter düşen bir şeydir. Bir tezkere çıkarırsınız. Bu tezkere genel anlamda bir tezkere olur. Bu tezkere neticesinde de yetki Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verilir. Bu yetki de bir şekilde kullanılır. Her olayın başladığı yerde bir tezkere çıkarırsanız kaos olur. Ama tezkereye hayır oyu verenler olayların bu şekilde gelişeceğini tahmin etmediler. Olaylar bu şekilde geliştikten sonra da bu sefer kendi vicdanlarını rahatlatmak için, kendilerini kamuoyu önünde temize çıkarmak için şurası için tezkere çıkaralım, bu tezkerenin şurası eksikti, noksandı diye bahaneler uydurarak kendilerini aklama yoluna gittiler. Kendilerini bu şekilde aklamaları mümkün değil.

“KARGAŞAYA NEDEN OLAN SİZSİNİZ”

Özellikle terör örgütüne destek veren siyasi oluşum, kendi yaptığı açıklaması neticesinde milleti sokağa döktü. Son açıklamalarında da millete sükunet, barış ve kardeşlik çağrısında bulunmaya kalktı. Neticede sokağa döken sizsiniz, bu kaosu başlatan sizsiniz. Kargaşaya neden olan sizsiniz. Sokak ile bu işler olmaz. Demokrasi çerçevesinde bu işleri yapmak lazım. Yani yaptıkları ile söyledikleri arasında herhangi bir bağlantı kesinlikle yoktur. Söylemleri neticesinde ülkeyi kaosa, kargaşaya sürüklemişlerdir. Şimdi de halk nezdinde ve kendi vicdanlarında aklanmak için söylem değiştirerek malum çarkçı Kemal gibi onlarda çark etmişlerdir. Çarkçı Kemal her zamanki gibi yine Çark etti ve çark etmeye devam ediyor. Onların politikalarının bir yere varmayacağını milletimizde gördü ve anladı. Ama üzücü olay şudur. Neticede kendileri Türkiye’nin istikrarı noktasında dış güçlerin ve içerideki faiz lobisinin kargaşadan, kaostan, terörden medet umanların siyasi kanadı olmayı bırakmaları gerekiyor. Başka türlü siyaseten başarılı olmaları mümkün değildir.

AK Partinin başarısına gıpta ile bakanlar kendilerini düzeltmek yerine sokak çatışmalarında   medet umma yöntemi ile siyaset yapma düşüncesine sahipler ama bunun sonucunda başarılı olmaları mümkün değildir. Bu geçtiğimiz yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkımız tarafında bir şekilde onaylandı. Halkımız kargaşa, kavga, sokak çatışması istemiyor. Bunlara da Gezi olaylarına göstermiş olduğu tepki başta olmak üzere sağduyulu bir şekilde yaklaşarak kargaşadan, kaostan yana olanlara destek vermediğini gösterdi. Meydana inerek kendi milli iradesine destek vererek hükümetine sahip çıktı.

“UYANIK OLMAK ZORUNDAYIZ”

Bu olaylar ve buna benzer olaylar Türkiye’de devam edecek ve bunlarda medet umanlar her zaman bu olaylar çıksın diye herhangi bir bahane arayarak bu olayları yama noktasında hazırlıklı bulunacaklar. Bizler ne yapmamız gerekiyor? Tüm siyasi partilere, bu partilere oy veren arkadaşlara, sağduyulu vatandaşlarıma şu şekilde seslenmek istiyorum. Bunlardan hiç kimseye fayda gelmedi, gelmesi mümkün değil. Bildiğiniz gibi 90’lı yıllarda Bosna’da, bölünme neticesinde Sırpların yapmış olduğu vahşetler, katliamlar, tecavüzler ortada. Şimdi onu anma günleri yaşanıyor. Bugüne dönersek Amerika’nın Irak’ı işgali neticesinde katledilen bir çok insan çatışmalarda, bombalarda öldü gitti. Daha sonra Suriye geldi. Mısır geldi, Arap baharı geldi. Şuanda  Gazze’de yapmış olduğu katliamları İsrail durdurdu.  Bundan sonraki süreçte ise duracak anlamına gelmez.

Bu kadar kaosun, kargaşanın, ayrışmanın yaşandığı coğrafyada istikrarı yakalamış, özellikle barış süreci noktasında belirli bir şeyi başlatmış ve barış süreci noktasında çalışmalarını devam ettiren hükümetimiz, barış olsun diye bu zmana kadar kendi üzerine düşen görevi gerek güvenlik güçleri, gerek devleti temsil eden bürokratlar ve hükümetimiz mütevazi bir şekilde barış sürecine zarar vermemek adına üzerine düşen ne varsa yaptı ve yapmaya devam ediyor. Ama bu süreci provoke etmek isteyenler, kardeşliği ortadan kaldırmak isteyenler, kaos yaşayan bir Türkiye’yi tekrardan geriye döndürmek isteyenler elinden gelen mücadeleyi veriyorlar. Bunlara karşı uyanık olmak zorundayız.

“HER GEÇEN GÜN KARDEŞLİK TESİS EDİLİYOR”

İstikrarı ve kalkınmış Türkiye dedik. Neticede Avrupa’da yaşanan ekonomik krizler ortada. Türkiye’nin bu ekonomik krizlerden hiç etkilenmeyip, kriz teğet geçecek denildi ve gerçekten teğet geçti. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor. Bununla birlikte Türkiye’nin kanayan yaralarından Doğu’daki terör olayları bitti. Türkiye’nin milyarlarca dolar para aktardığı terör meselesi ortadan her geçen gün kalkıyor. Her geçen gün kardeşlik tesis ediliyor. Bunu çekemeyenler, istikrar abidesi olan ve her geçen gün büyüyen, Türkiye’de söz sahibi olan ve gerçekten Ortadoğu’da, bölgesinde ve Dünya’da belirli bir güç haline gelmiş olan başta Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız bu vizyonun ve bu büyüklüğün temsilcisi olan Birleşmiş Milletlerde bunu dile getiren, bu şekilde olan bir Türkiye’yi başta dış güçler, Cumhurbaşkanımız dedi ya Birleşmiş Milletlerde, “Dünya beşten büyüktür.” Bu sözü söyleme cesareti bulan bir Cumhurbaşkanı birilerini mutlaka rahatsız etti. Bu rahatsızlık neticesinde bu şekilde olan bir Türkiye’yi çekemeyenler, dış güçler başta şuanda IŞİD denen terör örgütünü kurup Ortadoğu’da bunu gündeme getirdiler.

KENDİLERİ YARATTIKLARA ŞEYE KARŞI KENDİLERİ SAVAŞ AÇIYORLAR

Şuanda IŞİD’in elindeki silahlar başta Rus, Amerikan, Sırp yapımıdır. BU silahlarla orada suni bir gündem yaratıp IŞİD terör örgütünü büyük güçler ve faiz lobisi bir şekilde destekleyerek Ortadoğu’daki kargaşayı devam ettiriyorlar. Kendi emel ve amaçlarına ulaşmak için yine  aynı şekilde davranmaya devam edecekler. Kendileri yarattıklara şeye karşı kendileri savaş açıyorlar. Daha önceki süreçlerde yaşananlar da bellidir. Ortadoğu’daki belirli liderleri koymuşlardır. Menfaatleri bittikleri zaman bunları bir şekilde öldürmüşlerdir. Saddam bunun bir örneğidir. Bugün Libya Lideri Kaddafi bunun bir örneğidir. Bu ülkede yaşan insanların hepsi istikrara, huzura, kalkınmaya ve geleceğe sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Bunun altını özelikle çizmek istiyorum.

“KARGAŞANIN, KAOSUN HİÇ KİMSEYE FAYDASI YOK”

Kargaşa, kaos eğer bizim ülkemize sıçrarsa, IŞİD’i kurup Ortadoğu’yu karıştıranlar, buna destek verenler, Esad’a destek verenler, Esad’ın katliamlarına göz yumanlar, başta Rusya, Çin olmak üzere . Biliyorsunuz Birleşmiş Milletlerde onlara karşı karar çıkmadı. Bunlar başta olmak üzere bizi savaşın, kaosun içine çekmek istiyorlar. Bugün Kobane ve diğer illerde yaşanan kargaşanın Türkiye’de başladığını düşünün.  Terör olaylarının Türkiye’nin geneline sıçradığını düşün, kardeş kavgasının başladığını düşünün, bunun kime ne faydası oalcak? Kardeşliğin, beraber yaşamanın, birlikte sevgiyle, sohbetle, muhabbetle, bağlılık içinde yaşamanın herkese faydası var; ama kardeşin kardeşi vurmasının, kargaşanın, kaosun hiç kimseye faydası yok. Bunun kime faydası var? Dediğimiz gibi dünyayı faiz zulmüyle sömürenlere, vampirlere faydası olur, bunun içerideki işbirlikçilere faydası olur. Enflasyon artar, faizler yükselir, yokluklar, kıtlıklar, düzensizlik başlar. Herkes her gününden, yarınından endişe içinde olur ve bundan asla kazançlı çıkan olmaz ve olması da mümkün değildir. Onun için istikrar, hangi siyasi partiye, hangi görüşe, hangi inanca, hangi mezhebe mensup olursak olalım hepimize lazım. Bunun göstergesi de işte canlı bir şekilde yaşıyoruz, kimin kimi vurduğu belli değil ve neticede oradaki masum insanlar bir şekilde katliamdan kaçarak ülkemize sığınıyor.

“BÜYÜK DEVLET OLMANIN GEREĞİ BUDUR”

Sığınmayla ilgili Türkiye’de değişik kesimlerin eleştirileri var. Bizim geçmişimize, inancımıza, büyük devlet olmamıza ve büyük imparatorluğun mirası olmamıza yakışan şey katliama, tecavüze, işkenceye uğrayan insanlara kapımızı açmaktır değerli arkadaşlar. Bunun başka tartışması olmaz, büyük devlet olmanın gereği budur. Bu ecdada, bu inanca mensup olmanın gereği budur. Ülke şu anda, hükümet başta olmak üzere gereğini yapıyor. Bu insanlara kapımızı açtık ve açmaya da devam edeceğiz. Bu manada hiç kimsenin herhangi bir endişesi, tereddüdü olmasın. Suç işleyen varsa, suç işleyenle ilgili güvenlik kuvvetleri gereken tedbirleri alır, gerekirse sınır dışı yapar, bunun da provoke edilmesine gerek yok.

“BİZ İCRAAT YAPARIZ, BİZ BİZE YAKIŞANI YAPARIZ”

Bu memlekette düne kadar kömürcü, makarnacı diye bu insanları bu şekilde doyuruyorsunuz, besliyorsunuz, sosyal güvence noktasında destek veriliyor diye bizi eleştirenler şu anda da Suriye’den göçenlere veya oradan kaçanlara veya bize sığınanları bir şekilde niye alıyorsunuz diye eleştirdiler. Biz icraat yaparız, biz bize yakışanı yaparız. Biz Müslüman’a, Türk milletine, Türk evladına yakışanı yaparız; onlar da çamur atmaya devam ederler. Atsınlar, onlar çamurlarına devam etsinler, biz bize yakışan neyse büyük devlet olmanın gereği olmanın, büyük imparatorluğun mirasçısı olmanın gereği neyse yaparız. Yeniden büyük medeniyet yolunda Türkiye diyoruz, yeniden büyük medeniyet yolunda Türkiye’nin kurulması için biz emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Bizden medet uman, bizden yardım bekleyen, bizim büyümemizi, onurlu ve gururlu bir şekilde izleyen başta Balkanlar olmak üzere bulunmuş olduğumuz coğrafyada Arap dünyası, Kuzey Afrika, Türkî cumhuriyetler her zaman için bize güveniyorlar ve güvenmeye devam edecekler, biz de emin adımlarla kararlı bir şekilde büyük medeniyeti yeniden inşa etmek için yolumuza devam edeceğiz.” 

Editör: TE Bilişim