Hasan Güner

Festivalin 28 Eylül tarihinde gerçekleşeceğini hatırlatan Gezen, “360 rakımlı ve sıcak bir bölgede olduğumuz için kabakların içi iyi olgunlaşıyor ve güzel pişiyor. Bir sonraki senenin Mayıs ve Haziran aylarına kadar dayanıklılığı söz konusu. Bu da bizim için bir avantaj. İyi bir tanıtımla üretimi ikiye katlayabilirsek, burası için de bir gelir kaynağı olacak. Onun için dernek olarak 28 Eylül’de, köyümüzde ilkini yapmak üzere bir kabak festivali düzenlemeye kadar verdik.” şeklinde konuştu.

“Bütün köyün kabak tohumlarını, Adapazarı Arifiye Tohum Araştırma Merkezi’nden getirdik. Üretilen bütün kabakların renkleri aynıdır. Büyüklükleri de aynıdır. Bir kabağın büyük olması değil; standart olması bizim için daha önemli. Genetiği ile oynanabilir veya hormonlanabilir ama biz bunu yapmıyoruz. Standart bir kalite tutturduk.” diyen Dernek Başkanı Gezen, dernek faaliyetlerine dair yaptığı açıklamanın devamında şunları söyledi:

“Derneğimizi 2012’de kurduk. Derneğimiz, muhtarlığın yetersiz kaldığı yerlerde muhtar yönetimine yardım amaçlı bir dernek. Daha çok kültürel faaliyetleri ön planda tuttuk. En başta köyde 3 tane folklor ekibi kurduk. Bu ekipler şenliklerde ve köyümüzdeki düğünlerde gösteri yapıyor. Hem yöreye uygun oyunlar kaybolmasın hem kültürümüz yaşasın diye bu folklor ekiplerini toparladık ve eğitim verdik.

Köyümüzün yukarısında bir bahçemiz var. Oraya açık hava şenlik ve düğün salonu yaptık. Caminin altını düzenleyip orayı da yemekhane yaptık. Orayı, 400 kişinin bir anda yemek yiyebileceği şekle getirdik. Sandalye, masa, ocak, tüp ve buzdolabı gibi birçok şeyi kurulu. Oranın aşağı yukarı 250 metrekare alanı var. Orayı, düğünlerde, cemiyetlerde veya toplantılarda hemen yemek yapılabilir ve yenilebilir hale getirdik.

Bu arada köyümüzde üretilen ürünlerin de tanıtımını yapmayı düşünüyoruz. Burada 300 ton kestane kabağı yetişiyor. Bu kaliteli kapağın pazarlanmasının daha kolaylaşması için bir festivalini yapmayı düşündük. Bu sene ilk defa başlayacağız. Buradan İstanbul, Bursa, İzmir, Adapazarı, Eskişehir ve Ankara’ya kadar kabağımızla ilgili broşürler dağıtacağız. Alıcıyla satıcıyı bir araya getireceğiz. Hem malımızı daha iyi tanıtacağız hem de çiftçinin üretimini artıracağız. Tabii satış olduktan sonra üretim de artacak. Barajdan dolayı üretim alanlarımız ve kapasitemiz genişledi. Belki de kabak üretimini 1 – 2 tonlara çıkartabiliriz.

Köyümüzde hayvancılık faaliyetleri çok. 2000 büyükbaş ve 4000 küçükbaş hayvan var. Köyümüzde her gün 2 ile 3 ton arası süt üretiliyor. Hayvancılığın çok olmasının bir avantajı da, hayvansal gübreleri tarlalarımızda kullanmamız. Bu gübrelerle beraber, mahsulü organiğe daha fazla yaklaştırıyoruz. Kimyasal gübreyi yarının altına düşürdük. Hiç atmayan köylülerimiz de var.

Kabak, genetiği itibariyle zaten çok fazla ilaç istemeyen bir şey. Bir hastalık gelmediği sürece ilaç atılmaz. Yani kabaklarımız, organik demesem de, yarı organiğin üzerindedir.

İkincisi, biz Adapazarı’na yani kabak üretimin merkezi olan yere kabak satıyoruz. Sebebi de şu. 360 rakımlı bir yerdeyiz. Rutubet seviyemiz az. Bunun için kabaklarımız çok daha dayanıklı oluyor. Adapazarı’nda yılbaşında veya Şubat ayında çürüyen kabak, biz de uygun şartlarda Haziran ayına kadar dayanabiliyor. Bu kabağımızın depolama kalitesidir. Ayrıca et kalitesi de düzgündür.

Derneğimizin faaliyetlerinden biri de köyümüzü ağaçlandırmak. Köyde 5-6 sene sonra bir mesire alanı oluşturmak için çalışmalar yapıyoruz. Mesela dernek bahçemize 20-25 kadar Çınar diktik. Çınar, uzun ömürlü bir ağaçtır. Mezarlığa da 50 tane diktik ve 250 tane Selvi ağacı için çalışma başlattık. İnşallah onu da 2 ay sonra dikeceğiz. Bu faaliyetlerimiz her sene devam edecek. Köyümüzün eksiği olan şeyleri derneğimiz vasıtasıyla tamamlamaya çalışıyoruz.

Düğünleri de belli bir düzene soktuk. Tek tip düğün sistemi oluşturduk. Düğünlerden içkiyi tamamen kaldırdık ve ‘Derneğin kullanım alanlarında düğün yapmak isteyenler, içki ikram edemez.’ dedik. Eskiden düğünü belli bir zümre yapıyordu; içki içmeyen insanlar düğünde refüze oluyor, erkenden evine giderek eğlenemiyordu. Ayrıca çoluğunu çocuğunu korumaya çalışıyordu. Silah ve içkiyi düğünlerden kesinlikle kaldırdık. Yöremizin oyunlarını çalabilecek çalgıları tercih etmeye başladık. Köylümüzü çok uygun fiyatlara derneğimizin bahçesinden yararlandırıyoruz. Elektriğinden tut sandalye masasına kadar sağlıyoruz. Burada dernek üyelerinden genç bir grup düğünlerin hizmetçiliğini üstleniyor. Yeri geliyor düğün sahibinin eli değmeden düğün bitmiş oluyor. Tabii ki bu sadece düğünle sınırlı değil. Cenazede de aynı şekilde. Cenazeye gitmek için araba tahsis ediyoruz veya gerekli yardımı yapabiliyoruz. Düğün yapmaya imkanı olmayan arkadaşlara da destek veriyoruz.

Ana amacımız şu ki toplumu bir arada tutmak. Bu derneğin köye çok büyük faydaları oldu. Daha önce cami derneğimiz vardı. Camimizi 18 ayda tamamlamıştık. O dernek kapatıldıktan sonra bir boşluk oluştu. Köyde bir derneğe ihtiyaç duyulunca hemen kültür derneğini kurduk. Şu anda cami derneği olmadığından onun da yükümlülüğü bizim derneğimizin üzerinde.

Muhtarlığımız yapabileceği hizmeti yapmaya çalışıyor ama bir şeyi sadece devletten beklememek lazım. Mesela köyün dışında bir tane içme suyumuz var. Ama bu suyun boruları yıllar geçtikçe yıpranmış. Şimdi dernek olarak 1500 metre boru döşeyeceğiz. Önemli olan, bir oluşumu oluşturup, toplumu bir araya getirebilmek. Biz dernek olarak bunu sağladık. Yardım yapacak insanları dernek çatısı altında bir araya topluyoruz. Bu şekilde köyün tanıtılmasını ve insanların bir arada olmasını sağlıyoruz. Şenliklerle de dışarıda oturan köylüleri köye getiriyor, kaynaştırıyoruz.

Kabağın tonajının çok olduğu ve seneye 500 tonluk hedef koyduğumuz için bir çalışma başlattık. Köyümüzde hayvancılığın çok olmasından dolayı, silaj ve yonca gibi hayvansal yemlerin üretimi de çok yapılıyor. Ürettiğimiz salçalık domates, Bilecik ve Bozüyük pazarını besliyor. Köyümüzde ayrıca biber, karpuz, üzüm, ayva ve kiraz üretimi de mevcut.

Köyümüzdeki kabak üretimi çok kaliteli olduğundan, Adapazarı bölgesindeki alıcıyı dahi buraya çektik. Üretimi artırmayı planladığımızdan dolayı, muhtarlık ve dernek olarak böyle bir festival düzenlemeye karar verdik. Bu bizim için, seneye üretimin ikiye katlanacağının bir göstergesidir. Köyümüzde kabağın üretildiğini dahi bilmeyen birçok kişi var. Biz bu insanları bir araya getireceğiz. Kabağın kalitesini insanlara tanıtacağız. Köylümüze, ‘Boş kalan arazileri kabak üretimiyle canlandıralım. Daha fazla üretip daha iyi fiyatlara satalım.’ diyeceğiz.

28 Eylül 2014 Pazar günü saat 14.00’te başlayacak bir kabak festivali düzenlemeye kadar verdik. Burada insanlara kendi yaptığımız kabak tatlısını sunacağız. Türkiye’nin birçok yerindeki hallere, satıcılara ve pazarcı derneklerine davetiyeler verip, onları buradaki üreticiyle bir araya getireceğiz. Bir alım-satım kolaylığı sağlayacağız.

Bu sene, ilk festivalimizde büyük bir katılım görürsek, bunu geleneksel hale getireceğiz ve daha da kapsamlaştıracağız. Festivalimize bütün devlet erkanını ve hemşehrilerimizi davet ediyoruz.”

Editör: TE Bilişim