18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 101’inci yıl dönümü, tüm yurtta olduğu gibi Bilecik’te de törenlerle kutlandı. Sabah saat 8:45’te Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk anıtına çenek sunularak başlayan anma programı, Bilecik Şehitliği’ne gidilerek şehitlerimizin kabirlerine çiçek konulması ve dua okunmasıyla devam etti. Daha sonra Kongre Merkezinde düzenlenen anma programına geçildi ve burada İbn-i Sina Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin hazırladığı “Gelibolu’nun İki Yakası” isimli oyun ve okul korosu tarafından seslendirilen oratoryo izlendi. Programın ardından il protokolü ve vatandaşlar Kayı Boyu Camii’nde şehitlerimiz için okutulan mevlide katıldı.

Vali Ahmet Hamdi Nayir, Milletvekili Halil Eldemir, Tugay ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Halis Zafer Koç, Belediye Başkanı Selim Yağcı ve Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner’in de katıldığı Cumhuriyet Meydanı’ndaki törende bir konuşma yapan Bilecik Şehit Aileleri ve Gaziler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hayati Durak, ülkemizi bölmek, parçalamak isteyenlerin artık hainliklerini gizleyemediklerini söyledi ve “Şehitlerimizden aldığımız kuvvetle karşınızda daima bizi bulacaksınız. Her zaman olduğu gibi kanımızla boğulacak, ateşimizle yanacaksınız” dedi. Durak’ın konuşması şöyle:

“Ülkemizin bağımsızlığı, bütünlüğü ve Cumhuriyet uğruna canlarını hiçe sayarak ölüme koşan, yurdumuzun ve dünyanın dört bir köşesinde şehitliklerde, elbiseleri dahi çıkarılmadan bilinmeyen yerlerde, ‘kefensiz, bazıları da mezar taşı olmadan, ama görevini yapmış olmanın huzuru içerisinde’ yatan kahraman asker Şehitlerimizi, ülkemizin esenliği, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği için canlarını feda eden yüreği korkusuz polislerimizi, yurdumuzun en ücra köşelerinde insanımızı aydınlatma ve hizmet yolunda cefakar ve fedakarca görev yaparken şehir edilen öğretmenlerimizi ve kamu görevlerimizi minnet ve şükran duygularımızla anmak üzere toplanmış bulunuyoruz.

18 Mart Çanakkale’nin geçilemeyeceğinin, Türk Milletinin esir edilemeyeceğinin. Anadolu’nun dış güçlerin hain emelleri doğrultusunda parçalanmayacağının tüm dünyaya haykırıldığı gündür. İşte bu sebepledir ki 18 Mart Yüce Meclisimiz tarafından 27 Haziran 2002 tarihinde Şehitler günü kabul edilmiştir.

Bugün; dünyada Türk adının duyulduğu andan itibaren bayrağımızı yeryüzünün her noktasında taşıyanların üç kıtayı Türk Yurdu haline getirenlerin, Türklük uğruna bedenlerini toprağa koydukları gündür. Bugün; yurdumuzun semalarında, denizlerinde, Malazgirt’te, Kosova’da, Niğbolu’da, Yemen’de, Galiçya’da, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Kocatepe’de, Kore’de, Kıbrıs’ta, Irak’ta, Hakkari’de, Van’da, Şırnak’ta, dağ başında bir köyde Şehit olanların günüdür. Bugün; ölümsüzlük şerbetini içenlerin Allah’a kavuştukları gündür. Bugün; barutun kanla, kanın canla, canın vatan, namus ve bayrak uğruna destanlaştığı gündür. Bugün; Allah yolunda kurbanlık koç gibi Biricik Mehmet’in kına yakılarak “Vatan ve Bayrak uğrunda kurban olsun” diyip, oğlunun tertemiz alnını öperek son yolculuğuna uğurlayan; Şehit ana ve babaları ile eşlerinin günüdür.

Şehitlerimiz, binlerce yıldan beri Türk'ün milli varlığını sürdürmek için vatan, millet, istiklal, hürriyet, insanlık ve barış ülküsü uğruna canlarını feda elliler. Onlar ki; Türklüğün üstün haysiyet ve itibarını şerefle temsil ederken destanlaştılar, aynı zamanda anıtlaştılar. Yakılan türkülerimiz ile bestelenen, şarkılarımızda yankılanan ezgi, ozanların dilinde ağıt oldular.

Teröre karşı verilen amansız mücadelede şehit verdiğimiz Sakaryalı Zekeriya Odabaşı’nın üzerinden çıkan ve bütün Mehmetçiklerin duygularını dile getiren dizelerde bir başka anlam vardır;

Olur ya bir çatışmada ölürsem,

Arkamdan yas tutmayın,

Bırakın torağımda rahat yatayım.

Bedenimden üniformamı çıkarmayın.

Onlar benim gururumdur, ötünce kefenim olacak

Başımdan mavi beremi çıkarmayın,

O benim şanım şerefim olacak

Ayağımdan botlarımı çıkarmayın.

Onlar nice yollar aşacak,

Şehit olursam Sırat köprüsünden geçecek

Elimden tüfeğimi almayın,

O benim mezarımda sembol olacak.

Yaramın kanını silmeyin.

Onun hesabı sorulacak.

Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın,

O benim madalyam olacak.

Türk Vatanının kutsallığını, Türk Milletinin namusunu ve Türk Milletinin Bayrağının şanını canından üstün tutan şehitlerimiz, ne mutlu size ki en kutsal emanetinizi aldığımız gibi lekesiz ve tertemiz sahibine ulaştırdınız. Evladını vatana adamış aziz ana, oğlunun adı taş üzerinde, naşı toprakta kaldı zannetme! Şehidimin kutsal ismi arşta, aziz naşı cennet bahçesindedir. Kahraman Şehitlerimizin emaneti olan Bayrak ve Vatan için kutsal nöbet sırası bizdedir.

Vatan için en kutsal varlığını, canını veren yiğit şehidim! Manevi varlığından güç alan bizler, her ne halde olursa olsun, hu vatana göz diken iç ve dış düşmanlarımızı bertaraf ederek senin emanetini daima yükseklerde taşıyacağız. Ülkemi bölmek, parçalamak isteyen milletimizin huzuruna göz diken hainler; hangi maskeyi takarsanız takın, artık hainliğinizi gizleyemiyorsunuz. Bir elinizde yıldırım, diğer elinizde tufan taşısanız, denizleri taşırıp üzerimize akıtsanız, güneşi yaklaştırıp dünyayı kavursanız dahi, şehitlerimizden aldığımız kuvvetle karşınızda daima bizi bulacaksınız. Her zaman olduğu gibi kanımızla boğulacak, ateşimizle yanacaksınız.”

 

Editör: TE Bilişim