Hasan Güner

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi olan ve yaklaşık 6 yıldır sanat faaliyetleriyle ilgilenen Mehmet Can Çetin, kurduğu ekibiyle birlikte film ve belgesel çalışmalarını sürdürüyor.
Gelecekteki hedeflerinin Bilecik, Bozüyük ve Eskişehir’i kapsayan bölümde kısa veya uzun metraj filmler çekmek ve bu filmlerle kendilerini Türkiye piyasasına kabul ettirmek olduğunu ifade eden Çetin, “Allah nasip ettiği sürece güzel işler ortaya koyacağız.” dedi.
20 Temmuz 2010 tarihinde MCÇ Sanat’ın kurulduğunu ve şu anda İstiklal isimli, Bilecik il ve ilçelerini konu alan ilk uzun metraj belgeseli çektiklerini, zorluk ve imkansızlıklar yaşadıklarını ama hiçbir zaman vazgeçmediklerini, İstiklal belgeseli ile bu coğrafyayı insanlara en güzel şekilde tanıtacaklarını aktaran Çetin, “İmkanı olmasına rağmen destek vermeyen veya küçümseyenler oldu. İnsanlar, bir amaç varsa peşini bırakmamalı. Allah nasip ettiyse insanlar sadece bir vesiledir. O yüzden hayallerinin peşinden koşmalarını tavsiye ediyorum. İstiklal belgeselinin son ayrıntı çekimleri kaldı. Tamamlandıktan sonra montaj aşamasına girilecek. Kasım ortası gibi hazır olur. Nasip olursa merkez ve ilçelerde gösterimlerini yapmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.



Mehmet Can Çetin, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Çocukluğumdan beri tarih merakım vardı. Kuruluş topraklarında doğduğumuz için; Edebalı Türbesi olsun, Kumral Abdal Türbesi olsun, hep ailecek ziyaret edilirdi. İlkokulda, film arşivleri, dergileri ve afişleri koleksiyonlarına başladım. Sahip olduğumuz değerleri ve mekanları tam anlamıyla gelip çeken bir firma yok. Araştırırken en fazla 1299 Kuruluş adlı filmi buldum o da kurgulanmış bir filmdi. Sürekli onu izlemeye başladım. Birden neden ben de film çekmeyeyim fikri ortaya çıktı. Tabii o zaman kamera ve imkan yok. Sonuçta 2008’de ailem neye inanarak bana mükemmel imkanlar sunacak. Hiç kendimi göstermemişim.

“HER ŞEY CEP TELEFONU KAMERASI İLE BAŞLADI”
O dönem bir telefonum vardı. Kamerası 5 megapikseldi. Onunla fotoğraf falan çekmeye başladım. O merak üzerine ailem 2009’da ilk kameramı aldı. Ben kameramı alır almaz hemen çekimlere başladım ama hiçbir şey bilmiyordum. Arkadaşlarımızla bir şeyler yapmaya çalıştık. Rezil olduk mu? Olduğumuz yerler oldu elbet. Ama tecrübe oldu ve pişman değilim.
En sonunda bu işin böyle olmayacağına karar verdim. Bu iş nasıl yapılır öğrenmek için kitaplarını aldım ve eğitim videolarını izledim. İlk önce bir tripod gerektiğinin farkına vardık. Daha sonra Metristepe belgesinin çekimlere başladık. Film ilçemizde beğeni aldı. Ardından mavi kapak kampanyasına destek olarak Mavi Tekerlek diye bir film çektik. Okul olarak liselerarası kısa film yarışmasına katıldık. Sonrasında bir sene ara vermek zorunda kaldım üniversite sınavı hazırlıkları için. Önümde iki hedef vardı. Ya Şeyh Edebali Üniversitesi’nde Tarih okuyacaktım ya da Anadolu Üniversitesi’nde Sinema. Sonuçlar açıklandı. Tarih bölümü oldu.



Daha önceden yazdığım Gayya isimli bir senaryo vardı ama çekemiyordum. Arkadaşlarla onu çektik. Bozüyük ve Demirköy’ün bazı mekanlarında çekimlerini tamamladık. Şimdi o filmi uluslararası yarışmalara yollayacağız.
Sonra İstiklal belgesine başlamaya karar verdik. Sonuçta artık imkan ve ekipman var. Bu süreç zorlu bir süreç. Başlamadan önce ‘Şöyle yaparız, böyle yaparız’ diyenler oldu. İnsanların sözüne aldanılıp yola çıkılsa, şu anda Muhteşem Yüzyıl kıvamı bir şey çekiliyordu. Tahmin ettiğim gibi gitti ve yine belli kişiler destek oldu. Seçimlerden önce Gayya çekimlerinde bize araç verildi. Seçimlerden sonra hiç kimse araç vermeyi kabul etmedi. Kendi özel araçlarımızla tüm il, ilçe neresi varsa gezdik ve çekimlerini tamamladık.
Sonra Muzaffer Hoca’mın yanına gittim,  durumu anlattım. O her türlü destek olacağını söyledi. Zaten Muzaffer Hoca’mın ses tonu iyi olduğu için, belgeselde çok işimize yaradı.
Muzaffer Hoca Pazaryeri, Bilecik ve Bozüyük’te tanınan bir insan. Belgeselde onun olması bir artı avantaj. Bozüyük’ten iki kişinin olması benim için çok önemliydi. İlki Diş Hekimi Nadir Mumcu. Bilecik ilindeki en büyük tarih arşivine sahip insandır. Böyle bir diş hekimi. Ona Kasımpaşa Camii ve Bozüyük Tren İstasyonu’ndan bahsettirdik.
Daha sonra, emekli Edebiyat hocamız Bilgen Hoca var. Bozüyük’te çok iyi tanınır. Benim dedemin dahi öğretmenliğini yapmış bir insan. Ona Kurtuluş Savaşı dönemlerini anlattırdık. Üniversiteden kendi hocalarım var. Ömer Hoca ve Halim Hoca da Bilecik ile Söğüt’ü anlatacaklar bize. Nasipse onların da çekimlerini tamamlayacağız.



“DESTEK BULAMADIK”
Ben bu işi hissedenlerle yapmak istedim. Çalıştığımız insanlar hep bu bölgeyi coğrafyayı hisseden insanlardı. O yönden avantajlıydık. TRT 2015 Belgesel Yarışması’na katılarak Bilecik’i temsil edecek. Şimdi filmin müzik ihtiyacı var. Burada Alpay kardeşimizin bir stüdyosu var. O bize kendi arkadaşlarıyla enstrümantal müzikler düzenleyecek. Bilecik’te bazı kişilerle görüştük, destek alır mıyız diye fakat destek bulamadık.
Bir yere çıkıldığı zaman ‘Kuruluş, kurtuluş, biz Bilecik için yanıyoruz, tutuşuyoruz’ derler ama arka plana geçtiği zaman ‘Kardeşim kaç para vereceksin.’ Kimi insanlar şöyle bir yaklaşım sergiledi: Sen üniversitede okuyorsun. Üniversitenin ödeneği var ve sana nasıl destek vermez. Ben üniversiteden destek talep etmedim. Sonuçta kendi kameramız ve hocalarımız vardı. Şimdi farklı ihtiyaçlar var ama Bilecik’te bir destek bulamadık. Bozüyüklüyüm dediğin zaman ters muamele yapmalarını hoş karşılamadım. Bakalım ilerleyen zamanlarda neler olacak. Hayırlısı olsun.



“TRT BELGESEL YARIŞMASI’NA KATILACAĞIZ”
Ekipte 10 kişi bulunuyor. Bunların içinde sesi güzel olup da seslendirme konusunda yardımcı olan var. Fotoğraf çekme veya web tasarımı yeteneği olan var. Bir arkadaşımız çevre esnaftan sponsor ayarlıyor. Bazıları oyunculuğa meraklı. Bu şekilde bir ekibimiz var.
İstiklal belgeseli, kuruluş ve kurtuluş noktasında bir belgesel. Her zaman insanların ağzında ‘Burası kurulduğumuz ve kurtulduğumuz topraklar.’ ifadeleri dolanıyor ama buraların hiçbir belgeseli yok. A ya da B Kanal gelmiş, Bilecik’i ya da Söğüt’ü çekip gitmiş. Biz, bir saatlik uzun metraj, insanların izlediği zaman zevk alacağı ve mutlu olacağı bir şey hazırlayalım istedik. Amaç; TRT Belgesel Yarışması’nda kendimizi kabul ettirmek. Daha sonra bu belgeseli Türkiye çapında, ilkokullarda ya da liselerde yayıp, insanların  fikir sahibi olmasını sağlamak.
Çünkü bir yere gidip Bilecikliyim dediğin zaman, ‘Bilecik neresi? Şanlıurfa Birecik mi?’ diyorlar. Hem tanıtalım istedik hem de bu bir fırsattı sonuçta.  Daha önce kimse bunu yapmaya cesaret etmedi. Allah da bize nasip etti.

“KAFA YAPISININ DEĞİŞMESİ GEREKİYOR”
Görünüşte ekibin adı MCÇ ve ben merkezli kuruldu ama kim yetenekliyse onunla da yükselebiliriz. Bazı kısa film grupları kendini İstanbul veya Ankara piyasasına kabul ettirmiş. Adana’dan, Sivas’tan, Malatya’dan kendini kabul ettiriyor. Neden biz İstanbul’a 2 saat uzaklıktayken kendimizi kabul ettirmeyelim.
Benim hedefim Tarih akademisyeni olmak, Türk tarihi üzerine belgesel çalışmaları ve dünya sistemi üzerine kısa film çalışmaları yapmak.
Öncelikle kafa yapısının değişmesi gerekiyor. Tanıdığın ya da üst makamda bir dayın varsa ilerleyebiliyorsun. Bazı projeler yapıldı. O projelerde Bozüyük’ten de insanlar yer alabilirdi. Bu demek oluyor ki, bazı kurumlar ‘Ben istediğim zaman, istediğimi çekerim, istediğim türküyü söylerim. Sizin, Ahmet’in Mehmet’in ne yaptığı umrumda değil.’ diyor. Bu bir vurdumduymazlıktır.”



“GAYRETLİ BİR ARKADAŞ”
Belgesel projelerinde gençleri yalnız bırakmayan Bilecik Eğitim Derneği ve Bozüyük Kent Konseyi Başkanı Muzaffer Tekelioğlu, projede görev almaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.
Tekelioğlu, konuyla ilgili şunları aktardı:
“Mehmet Can Çetin, İstiklal isimli belgeselde, kuruluş ve kurtuluşla alakalı çekimine başlamıştı. Bizimle görüştü ve ‘neler yapabiliriz’ düşüncesiyle yardım talebinde bulundu. Gayretli bir arkadaş. Daha önceden girişimlerde bulunmuş ama elinden tutmayan veya destek vermekten vazgeçenler çok olmuş. Biz Şeyh Edebalı’dan başlamak üzere konuları taksim ettik. Gölpazarı, Osmaneli, Söğüt Bilecik ve Bozüyük’e ağırlık verdik. Buralardaki tarihi ve kültürel yerler üzerinde bir çalışma yapıldı.
Projede Şeyh Edebalı’dan başlayarak 50-60 dakikalık bir belgesel oluşturuluyor. Mehmet Can kardeşimiz çekimlerini yaptı. Onunla ilgili seslendirmesi, kurgusu ve montajı neler yapılması gerekiyorsa yapılacak. Allah nasip ederse Kasım’ın ilk haftasında, eğer yetkili ve ektili kişiler teveccüh gösterirse, değişik yerlerde galasını yapmayı planlıyoruz. Ondan sonra da, yine okullarla işbirliği halinde öğrencilerimize o belgeseli göstermeyi arzu ediyoruz.”
Editör: TE Bilişim