Belediye Başkanı Selim Yağcı, önceki gün Şeyh Edebali Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölüm Başkanlığı ile Yönetim ve Denetim Kulübü tarafından düzenlenen konferansın konuğu olan Yağcı, hem üniversite öğrencileriyle tecrübelerini paylaştı, hem de gençlerin sorularını yanıtladı.

Konferansın başında siyasete girişini ve başkanlık döneminde yaptıklarını anlatan Yağcı, sunumunun ardından uzun bir süre öğrencilerin sorularını yanıtladı. İlimize yapılacak yatırımlardan, gençlerin sorunlarına kadar pek çok konunun konuşulduğu konferans zaman zaman keyifli diyaloglara da sahne oldu. Konferansın en renkli anları ise “Bilecik’te kalmayı düşünen öğrencilere ne vaat ediyorsunuz?” sorusuna Yağcı’nın verdiği; “İşiniz ve eşiniz bizden” cevabı oldu.

Konferansın sonunda, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Cüneyt Koyuncu ve İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsa İpçioğlu tarafından Başkan Yağcı’ya teşekkür plaketi takdim edildi.

Başkan Yağcı, “Girişimciler ve Yöneticiler İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteliler ile Buluşuyor” isimli konferansta üniversite öğrencilerine şu bilgileri verdi:

“Öncelikle böyle güzel bir günde, sizlerle birlikte olmaktan son derece mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Yeni bir salonda genç dinamik yüzlerle, kuruluş ve kurtuluşun şehri üzerinde Şeyh Edebali'nin Dursun Fakıh Hazretleri’nin ayaklarının izi olan bu güzide topraklarda buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Salonunuz hayırlı uğurlu olsun diyorum. Toplantımızın bereketli geçmesini temenni ediyorum.

Sevgili gençler, hayat uzun bir yolculuk ama hızlı akıp giden bir süreç insan artık bizler belirli yaşlara gelince zamanın kıymeti daha fazla anlaşılıyor, geriye döndüğümüzde zamanın ne kadar hızlı aktığını görüyoruz. Tabi ki zamanı yaşamadan yaşatmak yaşanmışlardan örnek almak son derece önemli bu da aynı tecrübe ve deneyim paylaşımlarıyla oluşacak bir şey. Bazı şeyler okulda öğrenilir bazı şeyler hayatta öğrenilir. Yani bazı şeylere deriz ki bunun okulu yok, yaşanarak öğrenilecek işler vardır. Ben tabi İsa hocamız sağ olsun kısaca özetlediler. Ben Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1988 yılında bitirdim. 84 girişliyim, 88 yılında bitirmek nasip oldu. Ondan sonra yurdumuzun değişik yerlerinde 15 yıl süresince hakimlik yaptım 1. Sınıf hakim olduktan sonra, doğduğumuz, yetiştiğimiz şehirde böyle yerel hizmetler yapma noktasında önümüze bir teklif çıktı. Mesleği çok sevdiğim başarılı da olduğuma inandığım mesleğimizden o günün şartları itibari ile istifa etmemiz gerekiyordu. Ayrıldık ve siyasetin kazanının içerisine girdi ve siyasete de yerel yönetici olarak başladık. gördüm ki yaptıkça da özellikle de belediye başkanlığının yerel yöneticiliğinin okulu yok. Yaşadıkça ve sorunlarla karşılaştıkça daha üst seviyede deneyimler elde ediliyor ve bu deneyimleri de tabi zaman içerisinde paylaşmayı arzu ediyoruz. Çünkü muhatabımız olan insan. Eşref-i mahlukat ve gerçekten şehircilik anlamında, insana hizmet noktasında ortaya koyduğunuz bir uygulamanın gelecek zaman dilimi içerisinde telafisi olmayacak ve ya çok zor telafisi olacak sonuçları olan bir çalışmayı yaptık. Çünkü toplumun genelinin bir kaynağını kullanıyorsunuz, bu kaynak dengelemesi noktasında baktığınızda bazı şeylerin ekonomik maliyetleri önemlide bazen de kaynağı dışarıda bakıldığında israf ediyormuş gibi kullanırsınız ama muhatabınız insan olduğu için sosyal maliyet çok önemlidir.  Özellikle değerli kardeşlerim, bir insanın sakatlanmasını engellemek bazen 1 trilyonu harcamaktan çok daha önemlidir.

“Türkiye'nin her yerinde büyükşehir, bütün şehir uygulamaları olacak”

Belediye Başkanı insana hizmet noktasında düşünürken, davranırken, bunun çok iyi hesap etmesi bu noktada gerekli tedbirleri alması lazım. Tabi Türkiye'de Belediyecilik yerel yönetim anlayışın son yıllarda ağırlık kazanmaya başladı. Geçmiş süreçlere baktığımızda genel idarenin ağır egemen olduğu yerel yönetimlerin biraz daha istisnai arızi bir nitelik değerlik kazandığı süreçleri yaşıyoruz. 2004 2005 yılında yerel yönetimler reformları yapıldıktan sonra yerel yönetimlerle belediye kanunları değişmeye başladıktan sonra Türkiye'de yerel yöneticilere ve yerel yönetimlere yetki devşirmesi noktasında belirgin gelişmeler oldu. Ama mantık genel idarenin ağırlıklı mantığı olduğu için tam bunda da bugün yüzde yüz iktidar partisinin bir belediye başkanı da olsak bugün yerel yönetime yetki devri noktasında yüzde yüz başarılı olduğumuzu, bu sürecin sonuca geldiğini tamamlandığını da söylemek mümkün değil ve gelecek zaman içerisinde Avrupa'da ki ya da başka gelişmiş ülkelerdeki örnekleri incelediğimizde aslında yerel yöneticiler gerçekten o şehri bu anlamda bir çok sorununda tek söz sahibi olan yerel meclisler yerel yöneticiler şeklinde görüyoruz uygulamaları bu şekilde tespit ediyoruz.

“Bilecik Bütün Şehrinin adı farklı olabilir, Ertuğrul olabilir”

Bu anlamda şu aşamada biraz daha bölünmüş bir yapı var ama özellikle son büyük şehir yasasıyla birlikte yerel yönetimler biraz daha güçlü kılındı. Hedef 2019 belki devamı süreçleri içerisinde biz de bunu arzu ediyoruz. Türkiye'nin her yerinde büyükşehir, bütün şehir uygulamalarıyla artık köylere de şehirdeki anlayışla hizmet götürme metodu seçilecek ve bu noktada çalışmalar yapılacak. Bugün nasıl Bursa Büyükşehir  Kestel'in bir köyüne de hizmet götürüyor oradaki çöp toplama  ya da diğer işleri yapıyorsa, yıllardır köylerimize de şehirdeki yaşam standartlarına yükseltme noktasında çaba harcanıyorsa inşallah ileriye doğdu bütün şehir uygulamalarına geldiğimizde biz de Bilecik Belediye Başkanı belki o zaman Bilecik Büyük Şehrinin adı farklı olabilir Ertuğrul olabilir Bilecik Merkez şehri, Bilecik Ertuğrul olup genel adı Bilecik olabilir o anlamda çünkü tarihi kimliğimizle de düşünüldüğünde biliyorsunuz, Bilecik Cumhuriyetin ilk yıllarında ve Cumhuriyet öncesi dönemde Ertuğrul Sancağı olarak geçiyor ve içerisinde de İnegöl'ü, İznik'i, Yenişehir'i, İnönü'yü de alacak şekilde bir interlandla 5 tane milletvekili olan geniş bir kapsamı içerisinde alan Ertuğrul Sancağı olarak geçiyor, daha sonra ismi Bilecik olarak bu noktada Cumhuriyet tarihinde il olarak illerden biri olarak devam ediyor. Belki de bu tarihi süreci de bir bütün şehir uygulamaları içerisinde değerlendirme gerçekleştirme imkanımız pozisyonumuzda olacak.  Ben Selim Yağcı olarak 11 yıllık Bilecik Belediye Başkanı olarak ve 15 yıl ötesinde bir hakimlik yapan birisi olarak görev yapan birisi olarak genç kardeşlerim, insan tüm unvanlardan, tüm maddi değerlerinin haricinde mana olarak manevi olarak yaratılmışların en şereflisi ve hizmetin en güzeline layık olan insan ve ona ilişkin olarak da tüm hassasiyetimizle tüm iyi niyetlerimizle, tüm sinerjimizle hizmet yapma noktasında çaba harcıyoruz.

“Şehir altyapısını eşzamanlı çalışarak tamamladık”

Sizlerden Bilecik'in geçmişine ilişkin bugünü değerlendirirken tabi ki şehircilikte ve ya yaşamımızda ideallerimiz hedeflerimiz olması lazım ve geleceğimizi de buna göre planlamamız lazım ama başlangıç noktasını da unutmamak lazım. Biz Bilecik'te 2004 yılı içerisinde göreve gelip başladığımızda hakikaten kentsel doku noktasında şehircilik hizmetleri noktasında hiç birimizi mutlu etmeyecek bir tablo vardı. Bugün de eksiklerimiz var bugün de sıkıntılarımız var geldiğimiz mesafeyi ifade etmemiz açsından, alt yapısında üst yapısına kadar ve şöyle bir örnek vereyim şehrin hayatı akşam kış aylarında 6 buçuk 7'de biterdi, dışarıda yemek yiyecek alanlarımız olmazdı. Belirgin hizmetler istenilen oranda sunulamazdı. O zaman ulaşım sistemi çok bölünmüş bir sistemdi. Kooperatifler girilmez alanlar oluşturmuştu ve birisinin Toki'den veya istasyondan buraya gelmeniz için 3 tane minibüs değiştirmek gibi böyle çok sıkıntılı süreçler vardı. Allah'a çok şükürler olsun ki göreve başladığımızda şehrin gelişimi noktasında 3 aşamalı bir plan uyguladık bugün 2014 seçimlerindeki vaatlerimizi aslında 2004 yılında yılındaki çalışmalarımızda belirlemiştik. Aşama aşama bunları uyguluyoruz ve hep birlikte de sizlerin de enerjisiyle, sinerjisiyle bunları gerçekleştiriyoruz. Dedik ki şehircilikte önce ilk 5 yılda şehirciliğin olmazsa olmaz dediğimiz alt yapı hizmetlerini bitirmemiz lazım. Bugün şuna inanabilirsiniz, Türkiye'nin alt yapı noktasında en sağlıklı şehirlerinden birisini gerçekleştirdik. Coğrafyanın zorluğuna, güçlüğüne rağmen bugün alt yapı noktasında ve kolektif çalışarak, Türkiye'de eksik olan Kolektif çalışma alışkanlığını da zorlayarak tüm kurum ve kuruluşları 2005 2008 yılları arasında bir noktada tuttuk, doğal gazı aynı zamanda, Telekom ve TEDAŞ'ı aynı zamanda çalıştırarak biz de suyu kanalizasyonu, yağmur kanal hatlarını eş zamanlı olarak yaparak şehir merkezinden alt yapıyı aynı süreç içerisinde bitirdik gerçekleştirdik.  Bir de çok önemli sosyal iki tane sorun vardı birisi ulaşım sistemi ikincisi de şehir ortasında yapılan pazar sistemi o zaman Bilecik'in merkezinde seven çarşısı dediğimiz şadırvanın olduğu o bölgelerde yerlerde pazartesi günleri sokak aralarında pazarı vardı Bilecik'in bu noktada ve valilik binasının önüne kadar domates biber satılırdı öyle bir düzenlemesi vardı ve ulaşım sistemi çok önemli problemlerdi. Bunlara el attık ve bunların çözümlerini gerçekleştirdik. 2. 5 yılda şehrin sosyal hayatını kentsel dokusunu güçlendirecek ve yaşam standartlarını yükseltecek projelere yer verdik. İşte Kültür Kongre Merkezi Kayı Plaza alışveriş merkezi spor kompleksleri mahalle konakları gibi kentsel hayatımızı canlandıracak insanlara yaşadığı şehirde öz güveni aşılayacak projeleri yapma çabası gayreti içerisinde olduk.  Rekreasyon alanlarını çoğalttık, çoğaltmaya da devam ediyoruz işte bu şeyde bir anımı anlatayım. 2004'te başladığımızda maalesef Bilecik'te bir televizyon yayın için gelmişti. Fakat şehirde görüntü vereceğimiz mekan bulamadık. Acı ama yani arkamızda şehri sonuçta yine akıllarımızda kalan Şeyh Edebali Türbesinin olduğu yere gittik her zaman olduğu gibi onların hikmetine sığındık, oradan tarihi bölge olarak çekimleri yaptık. Ama bugün çok şükürler olsun kendi şartlarımız içerisinde baktığımızda şehrimizin birçok noktasında güzel görüntüleri, güzel enstantaneleri sergileyebiliyoruz. İnşallah önümüzdeki süreç içerisinde Şeyh Edebali Türbesinin olduğu bölgelerde ki düzenlemelerimiz bittiğinde şehrin diğer noktalarında ki düzenlemeler bittiğinde çok daha özel ve güzel görüntüleri de sergilemiş olacağız. 2. dönemde işte şehrin sosyal kentsel hayatını vizyonunu güçlendirecek projeleri gerçekleştirdik. 11 plakalı Bilecik'e 11 büyük proje sloganıyla yola çıktık ve bunları da gerçekleştirdik çok şükürler olsun. 3. dönem ama bu projelerin hepsini aşama aşama nasip olursa diye başlangıçta yaptık. Yani bir şehir siz büyük vaazda büyük fotoğraf olarak düşünmezseniz ona genel bazdaki büyük hedefleri koymazsanız diğerlerini gerçekleştirme şansınız olmaz ve o zaman aşama aşama düşünmek zorunda kalırsınız.

 “Otogar 15 mayıs’ta bitiyor”

Büyük hedefinizi belirleyemezseniz bu defa yaptığınız yeniden yapmak gibi bir sorunla karşılaşabilirsiniz 3. dönem Bilecik açısından da turizm ve tanıtım yılı olarak düşünüyoruz ve ciddi yatırımlar yapıyoruz ve önce aynı zamanda ben Bilecik Belediyeler Birliği Başkanlığını da yürütüyorum arkadaşlarımızın bu noktadaki onayıyla tüm belediye başkanlarımız adına. Bilecik'in ilk önce ciddi bir turizm envanterini oluşturduk ve köşe köşe gezerek kalkınma ajansından da proje desteği alarak bunu gerçekleştirdik. Daha sonra Bilecik'te yapılacak Turizm türlerine olarak Bilecik Dünya turizmi destinasyonu oluyor projesiyle Bilecik'te 22 paket tur programını oluşturduk. Bunlara ilişkin çalışmaları çekimleri diğer şeyleri tanıtım kitapçıklarını oluşturduk ve şuanda da turizm noktasında ve diğer şeylere ilişkin işte sizlerinde çok yakından ilgilendiren bir taraftan otogar çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam ediyor inşallah 2015 yılının 15 Mayıs’ında biz bunu bitirmeyi hedefliyoruz.  Diğer taraftan hızlı tren garı çalışmalarımız son aşamaya geldi buradan ayrıldıktan sonra sayın valimizle birlikte hızlı teren garına da son incelemeleri yapmak üzere gideceğiz. Orada bir doğal gaz problemi kaldı inşallah onu da hallettikten sonra yeni yıla hepimiz hızlı tren ve ailelerimizin yanına ailelerimiz yanına diğer yerlere gitme fırsatını bu anlamda elde edeceğiz. Diğer taraftan da Şeyh Edebali hazretlerinin türbesinin olduğu yerlerdeki gibi Osmanlı tarih şeridi gibi kent müzesi gibi,  şehir turizmini tanıtımını gerçekten canlı tutacak projeleri yapıyoruz. Karasu Yaşam adası gibi projeleri devreye sokuyoruz. Bunları yaparken hem bir taraftan dışarıdan gelen turizme altlık oluşturmak hem de diğer taraftan da şehrimizde misafir ettiğimiz birlikte yaşamaktan gerçekten büyük keyif aldığımız mutluluk duyduğumuz sevdiğimiz genç kardeşlerimize daha fazla yaşam alanları oluşturma noktasında da bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bilecik Belediye Başkanı olarak Şöyle bir öngörüm var gerçekten Bilecik bazı şehirler vardır küçük kalmıştır ama şehirlerin kapasitesi odur üzerinde çok fazla yatırımda yapsanız o şehri çok fazla ileriye iteklemeniz çekmeniz mümkün olmaz. Ama Bilecik gerçekten bu zamana kadar diğer şehirlerin gelişimine göre istenilen potansiyeli sergileyememiş olan bir şehir fakat kesinlikle potansiyeli bol olduğundan dolayı değil, atıl kapasitesi çok fazla olduğundan bırakıldığından potansiyeli gerekli ölçüde kullanılamadığından bu noktada kalmış. Özellikle Üniversitemizin bu anlamda 2007 yılında kurulması ile birlikte biz şehir potansiyelimizi kentsel yapı açısından sizlerin enerjisi ile, katılımıyla birlikte çok üst düzeyde motivasyonla kullanamaya başladık.

“Başbakanımızdan, Bilecik’e üniversite istemiştim”

Bir anekdotumu anlatayım. 2006 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız şehrimizi ziyarete geldiklerinde o akşam Bilecik’te konakladılar. Akşamleyin istirahat mekanlarına giderken beni araçlarına aldılar. Giderken de bana dediler ki, ‘Bilecik ile ilgili ne istiyorsun?’ dedim ki, ben sizden para istemiyorum. Sizden şehir adına bir şey istiyorum. Bu şehir benim yaptığım tespitlere göre, imgelemelere göre, değerlendirmelere göre şehrimiz kısır döngüye girmiş. Para da olsa bu kısa vadede dönüşecek bir şey değil. ‘Nasıl?’ dediler. Dedim ki, bir şehir küçük kalmış. Dışarıdaki insan ben Bilecik’e yerleşirsem istediğim hayat düzeyini yaşama imkânım olamaz. Çünkü hizmet sektörü istenilen oranda gelişmemiş. Ama hizmet sektörünün gelişmesi için girişimci gelse, girişimci de ben büyük girişimde bulunsam, yatırım yapsam, bu nüfus yatırımımın karşılığını alamam. Yatırımı karşılama maliyetim yüksek olur ve normalde 3-4 yılda karşılandığında rantable olacaksa Bilecik’te 10 yılı bulduğunda kişiler yatırım yapmak istemiyor. Türkiye’de birçok yerde üniversite kuruluyor. Bize artık bu yanmayı, hareketliliği hızlandıracak katalizör lazım. Bu üniversite dışında hiçbir şey değil. Bilecik’te yağ var, şeker var, un var. Siz tayin ettiniz, bizde bunları karıştırıyoruz.  Eğer lezzetli bir helvayı elde etmek istiyorsak, bir an önce hızlandıralım ve şehrimizi bir an önce üniversite ile tanıştıralım dedik. O dönemlerde de Üniversite Yaptırma Yaşatma Derneğinin başkanlığını da yürütüyorduk.  Canı gönülden üniversiteyi arzu ediyorduk. Hakikaten Bilecik bir sonraki grupta iken hızlı davranılarak bir önceki gruba alındı. 2007’de üniversitemiz açıldığında büyük heyecan duyduk. Bugün burada sizlerle birlikte olunca bu heyecanın ne kadar haklı olduğunu ve şehrimizin gelmiş olduğu nüfus anlamında 30 binden 55-60 bine, belki küçüktür ama oransal anlamda baktığınızda Bilecik adına çok önemli bir rakam. Aldığımızda 12 bin konuttan bugün 25 bin konut seviyesine gelmemiz yüzde yüz bir büyüme. Yapılaşma anlamında gerçekten ciddi bir oran. Bu gelişim içerisinde dün buraya ilk market Migros geldiğinde nazlanmıştı.

“Çok yakında AVM’ler açılacak”

Çok yakında AVM’ler açılacak bu müjdeyi size rahatlıkla verebilirim. Önümüzdeki iki yıl içerisinde çok güzel sürprizler de oluşacak. Çünkü yokuş yukarıya çıktık. Bilecik adına, şehircilik adına bundan sonra yolun iniş kısmına geldik. O şehircilik noktasında zor basamakları tırmandık. Altyapıyı oluşturduk, insanların şehrin geleceğine ilişkin özgüveni oluştu. Geleceğe ilişkin ümitle bakış oluştu. Çünkü her yıl bu noktada çok ciddi konutlar yapılıyor. Hepsi insanlara pazarlanıyor, satılıyor ve hayata katılıyor. Bundan sonrada girişimcilerde inşallah bu noktada yatırımlarını yapacaklar. Önümüzdeki zaman dilimleri içerisinde küçük bir marka değeri olan şube açmayı hesap ederken, nazlanırken önümüzdeki süreçler içerisinde de gerçekten büyük güzel AVM’ler açılarak, bunu biz geleneksel motiflerimizle de, doğal güzelliklerimizle de bütünleştirerek şehrimizi daha üst seviyede yaşanabilir bir mekan haline getirmeyi hedefliyoruz. Ben bunları söylerken sadece şunu düşünmeyin. Bilecik’i bu kadar önemli tarihsel referanslarımız varken yapay bir şehir olarak da hiç düşünmüyoruz. Bizim sloganımızda bile geçmişi ile geleceğe emin adımlarla yürüyen marka şehir Bilecik’i oluşturacağız diyoruz. Bizim özümüzde en önemli kentsel referansımız tarihimiz. Bunun farkındayız ama maalesef bu zamana kadar kullanamadığımız bir referansımız tarihimiz. İnşallah tarihi referansımızı da çok iyi kullanarak, doğal güzelliklerimiz de çok iyi kullanarak Bilecik, Bilecik gibi büyümeli, Bilecik gibi gelişmeli anlayışıyla. Burada şimdi yeşil oranımız yüzde 53. Hiçbir zaman imar düzenlemelerimizde yeşil alan oranımızı yüzde 51’in altına düşürmek istemiyoruz. Bu oran çerçevesinde şehir planlamasını yapıyoruz. Bilecik’in önümüzdeki 30 yıllık projeksiyonunu da şuanda gelecek yönetimlere de ait olmak üzere planlama çabası, gayreti içerisindeyiz. İçinizde burada yaşayacaklar olacak, burada kalacaklar olacak, bizler de hayatta olursak inşallah hep birlikte göreceğiz ama biz Bilecik’i yaklaşık 20-25 yıl sonra 130-140 bin nüfuslu Bayırköy’ü de içine alacak derecede genişlemiş olan, çimento fabrikasının bulunduğu Taşçılar Köyü’nü de kapsayacak şekilde genişlemiş olan. Diğer taraftan Abbaslık yoluna kadar gelecek şekilde şehrin yaklaşık 130 bin insanın yaşadığı bir şehir haline geleceğini planlıyoruz ve yatırımlarımız da yeni mahalle planlarımızı da bu nokta içerisine koyuyoruz. Yaklaşık 20-25 yıl sonra 25 bine yakın öğrencisi ile de Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Bilecik’in tam merkezinde olacak bir konumda olacağını düşünüyoruz. O zaman zaten şu anki sinerjinizle, enerjinizle ve aramızda oluşunuzla kalbimizde çok önemli yer tutuyorsunuz. Şehrimizin gelişiminde çok önemli bir role sahipsiniz. İnşallah o zaman fiziksel anlamda da üniversitemiz şehrimizin tam odak noktasında olacak konumda olacak.”

Başkan Yağcı konferansın devamına soru cevap şeklinde devam etmenin daha uygun olacağını belirtti ve öğrencilerin sorularını almaya başladı:

“750’şer kişilik iki yurt”

Soru: “Üniversite okumak için Bilecik’e 2011 yılında gelmiştim. 2011 yılında çok yurt sorunu çektik. Bu yurt sorunu hala çekiliyor. Daha da çekilecek gibi 3 yıl kadar. Belediye bu noktada yeni gelen öğrencilere yurt düşünür mü? Hem yurt fiyatları çok pahalı hem de öğrenci bu konuda çok zorluk çekiyor? Belediyenin böyle bir düşüncesi var mı?

Başkan Yağcı: “Belediye olarak kısa vadede böyle bir düşüncemiz yok. Ama sosyal belediyecilik çerçevesinde Bilecik Belediyesi de bu düşünceleri gerçekleştirebilecek düzeye yavaş yavaş geliyor. Başlangıçta onu özellikle ifade ettim, altyapısı olmamış bir şehirden başladık. Bu noktada tanıtım noktasında bir belediyeciliğe geçtik. Eğer bizim bir dönemimiz daha olursa da sosyal belediyecilik anlamında çok daha üst noktada yatırımları yapabilecek bir belediyecilik anlayışı sergilenir. Ama dürüstçe konuşmak gerekirse şuanda programlarımız içerisinde yurt yapımı gibi bir konumuz yok. Fakat şunu teşvik ediyoruz. Devletimiz de, hükümetimiz de bu anlamda ciddi yatırılar yapıyor. Belediye olarak da yurt noktasındaki yatırımlara istisnai öncelik tanıyoruz.  Özel sektör aracılıyla yapılacak çok yurtlar var. Şuan kredi yurtlarımızın büyük yurdu da belediye hizmetlerin sunumunda katkı sağlıyor. Arsalarını, benzeri şeyleri temin ediyor. Bize müracaat eden, şuan ruhsatlarını alarak inşaatlara başlayan bildiğim kadarıyla 750’şer kişilik iki yurt çalışması da başladı. Ben önümüzdeki zaman dilimi içerisinde de yurt noktasında da kalacak yer noktasında da herhalde en az sıkıntı çekilecek illerden birisi yine Bilecik olur diye düşünüyorum.”

“Bahar şenliklerine destek veririz”

Soru: 4 yıldır üniversitemizde bahar şenliği olmadı. Son yılımızda böyle bir etkinlik olur mu diye merak ediyorum.

Yağcı: “Bahar şenliklerinin olabileceği tarihlerde sizlerin sınavları ile bir karışma oluyor. Biz buna ilişkin olarak dönem dönem tekliflerde de bulunuyoruz. Ama tam bir konsensüs oluşarak, yoksa bir burada iki deve kesip, üç tane dana kesip bir Osmanlı usulü bahar şenliği de yapmayı istiyoruz. Ama sizin bu sen son seneyse bu sene yapalım o zaman. İlk yıllarda yapılan bahar şenliklerinde tatsız bir iki olay oldu zannedersem. Onunda getirmiş olduğu bir çekince de oluşuyor. Ama bu talepleri siz kardeşlerimde sık sık duyuyoruz. Bu sen onun başlangıcı olsun. Biz de arzu ediyoruz. Ama o tedirginlikleri hep birlikte atlatma noktasında birbirimize destek olursak, kitleler olarak öğrenci arkadalar olarak birbirimize destek olursak neden olmasın. Bu organizasyonları keyifle yapar, burada üniversite yönetimimizle işbirliği içerisinde güzel bir bahar şenliği olur. Artık binalarımız bitti, kafeteryalarımız bitti. Çok şanslısınız, şöyle şanslısınız üniversitemiz inşallah fiziksel yapılaşması bittiğinde önümüzdeki süreç içerisinde Türkiye’nin kampus alanı olarak en güzel üniversitelerinden birisi haline gelecek. Eğitim kadrolarımızın çalışmalarını da biliyorum. Bu eğitim düzeyi olarak akademik seviye olarak gelecek zaman diliminde rehber gösterilen üniversitelerinden birisi olacak. Üniversite bu kariyeri kazandıkça da gelecek zamanda değer kazanacak. Zaten bu topraklar bereketli topraklar. İnşallah gelecek zaman içerisinde de sizler açısından bereketli sonuçlar ortaya çıkarırız. Bahar şenliğini de arada kaynatmayalım. Birkaç yıldır bu anlamda girişimlerde bulunduk. Üniversite içerisinde bir organizasyon olursa da biz belediye olarak katkı sağlarız.

“Sabah ve akşamları şehir içi otobüs hizmeti getireceğiz”         

Soru: Minibüslerin burada bir tekel oluşturduğunu görüyorum. Halk otobüsleri açısından bir çalışmanı olup olmadığını merak ediyorum.

Yağcı: “Aslında şuanda minibüslerde tekel yok. Çünkü minibüsler belediye adına çalışan, fiyatlarıyla diğer şeyleri belirleyen belediyeler. Biraz daha küçük yer olduğu için buna yatırım yapan insan var. Hatta bu sabah bir görüşme de yaptım. İlerledikçe ana hatlarda öncelikle yarı otobüs daha sonra da büyük otobüsleri de yavaş yavaş devreye sokacağız. Bu sistem içerisinde kartlı sistemi devreye sokacağız. Minibüsler noktasında havuz sistemi, kartla gidilecek. Beş dakika içerisinde ücretsiz aktarmaların yapılabileceği kartlı sisteme de geçeceğiz. Hocanın birisi bir köye gitmiş ezanı okuyormuş ama kimse namaz kılmaya gelmiyormuş. Bir gün, iki gün, üç gün geçmiş. Bir gün halkı toplamış. Ben buranın imamıyım, ezan okuyorum hiçbiriniz camiye gelmiyor. Hoca efendi demişler. Biz çiftçilikle uğraşıyoruz. Ayaklarımızda çarık var. Biz bu noktada camiye girdiğimizde onu çözüp bağlamak çok zor. Demiş ki, çarıkla da camiye gelebilirsiniz demiş. Cemaat çoğalmaya başlamış. Gel zaman git zaman hocanın tayini çıkmış gitmiş. Yerine başka birisi gelmiş. Bir bakmış ki caminin içerisine çarıklarla giriliyor. Kardeşim çıkın dışarı, çarıkla camiye girilir mi demiş. Onlar demişler ki, Hoca efendi yanlışın var. Senden önceki de hocaydı ama o bize çarıkla girilebileceğini söyledi. Biz de onun için girdik. Yeni gelen hoca eski hocayı aramış. Demiş ki ya hocam çarıkla giriyorlar. Valla demiş hocam benden önce hiç camiye gelmiyorlardı. Ben çarıkla ancak soktum. Siz de çarıksız sokmayı öğretin demiş. Bizim olayımızda da minibüs olayı belediyenin ya da kamunun kontrolünde olan bir olay değildi. Kendileri bir sistem kurulmuş, bölüm bölüm kooperatifler arasında, istenildiği zaman hareket eden, istenildiği zaman istediği fiyatı koyan, yolcuya farklı davranan bir konumdaydı. Eskiden beri olan arkadaşlarımız bilir. Bizi bunlarla çok uzun hukuki mücadele sonucunda bunları tek çatı altına topladık.  Aslında doğru olan o zaman da otobüs şeklinde bir düzenlemeydi ama buradaki yapı onu kaldırmıyor. Şuan minibüs olarak tek çatı altına topladık İki yıldır da böyle devam ediyor. Onlarında yine onaylarını alarak inşallah bundan sonra bunu sizlerin daha rahat ulaşımını sağlama noktasında otobüse, ileriye doğru daha gelişmiş sistemlerle bu anlamda elektronik kart sistemine dönüşümüne yönelik olarak aşama aşama projelerimiz var. Şuanda çarıkla bir noktaya geldik. Bundan sonrada çarıksız olarak bunu gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki yıldan itibaren de özellikle belirli saatlerdeki yoğunluğu alacak 4-5 otobüsle Başköy-üniversite arası büyük otobüsleri de koyarak, sabah saatlerine de getirerek sabah ve akşam saatlerindeki yoğunluğu alacak bir sistemi de kuracağız.

“Sosyal belediyecilik noktasında eksiklerimiz var”

Soru: “Belediyenizde ilçelere ulaşımı sağlayan sistem kooperatiflerin elinde. Öğrenciler gelmek istiyorsa özel imkanlardan faydalanması gerekiyor”

Yağcı: “Belediye ulaşım sektörüne ilişkin Bilecik’te özelleştirmeyi çok önceden yapmıştı. Düşünce olarak da sosyal belediyecilik için gerekli bir olay ama maliyet anlamında taşımacılık belediyelere her zaman ekstra yük yükleyen olaylardan birisidir. Şu aşamada da uygulamada belediye de o fiyat yapsa ilçeler bazında fiyatı serbest taşımacılıktan çok daha aşağıya mal edemiyor. O noktada böyle bir şey düşünmüyoruz. Ama ileriye doğru bütün şehir uygulaması noktasında oluşursa o zaman belediye ilçeler arasında da toplu taşımacılığı tek elden organize edecektir. Şuan mülki sınırlarda Bilecik merkez ilçe belediyesi konumundayız. Sosyal belediyecilik noktasında eksiklerimiz var.”

Öğrenci: “Paramızla rezil oluyoruz”

Soru: “Bilecik’i bu sene kazandım. 3 aydır buradayım. İstanbul’dan farklı olarak çok yaşadığımız şey var. Esnafı olsun, işvereni olsun. Paramızla rezil oluyoruz. Acaba bu burası gelişmekte olduğundan mı böyle, yoksa küçük şehir olduğu için mi?”

Yağcı: Halk arasında bir söz vardır. Beş parmağın beşi de bir olmaz noktasında Mutlaka esnafımızın içerisinde de, ticaret erbabımızın içerisinde de yanlışlık yapanlar vardır ama genel bazda esnaf karakterimiz olarak sizleri rahatsız edecek bir davranış içerisinde olacağını düşünmüyorum. Özellikle spesifik olarak sizi rahatsız eden, paranızla sizi rezil eden, size huzursuzluk veren. Bazen insan olur ki bir milyon harcarsın bir şey olmaz. Ama bir kuruşa kafan takılır. Niye bu noktada böyle bir davranış içerisinde oluyor diye. Sizi rahatsız eden bu tür olaylar olursa bunu söyleyin. Çünkü askerler zamanında da ilk geldiğinde benzer iddialar oluyordu. Ben 11 yıldır belediye başkanıyım sadece 1 tane geldi. Ondan da bir berber dükkânına çok ağır ceza verdim. Hatta ondan sonra da ticaret sanayi odamızla da görüştük. Esnaflarla da görüştük. Dedik ki bundan sonra askere fazla fiyatlı iş yapan, mal satanları kapısına yazalım. Bu iş üzerinden böyle satılıyor diye deşifre edelim.

Çıksın ortaya çünkü şehir içerisindeki bir esnafın, Ticaret erbabının yanlış tavrı ve tarzı bazen tüm ticaret esnafını bu anlamda karalıyor. Yanlışlar yapanlar vardır ama bazen geleneksel olarak da iş yerini açıp hizmet sektörü noktasındaki o zarafet ve nezaket noktasında eksiklikleri olanlar da mutlaka vardır. Fakat rahatsızlık duyduklarınızı bize o an itibariyle bildirirseniz zaten zabıtamız bu konularla ilgilenir. Biz de şehri bu anlamda sizleri rahatsız eden, işletmecilerle de görüşerek onları da belirgin bir eğitimden geçirebiliriz.

“2015 yılında bir orta ölçekli alışveriş merkezine de kavuşacağız”

Soru: Teşekkür ederim geldiğiniz için. Bilecik'te kafeterya adına bir gelişme var. Fakat biz öğrenciler olarak alışveriş adına bir düzenleme bekliyoruz. Böyle bir girişimiz olacak mı?

Yağcı: Tabi ticaretin temel şeyi karlılıktır. Ticaret erbabı kazanamayacağı yere yatırım yapmak istemiyor. Öncelikle de nüfusu hesap ediyor. Bu zamana kadar aslında alışveriş merkezi getrime konusunda çok da kenarda durmadık. Birçok girişimlerimiz de oldu. Destek verme konusunda da çabalarımız oldu ama büyük alışveriş merkezleri biraz tereddütlü davranıyor. Yaptığımız yatırımın geri dönüşümü daha uzun vadeli olur kaygısını taşıyorlar. Fakat son günlerde ve son aylarda alışveriş merkezi ve 5 yıldızlı otel yapımında uğraştık fakat bu zamana kadar 5 yıldızlı otel girişimcisini de getiremedim. Ama son günlerde bu konulardaki ilgi ve alaka biraz daha artıyor. Zannedersem 2015 yılında bir orta ölçekli alışveriş merkezine de kavuşacağız diye düşünüyorum. Öyle arayış ve yatırım içerisinde olan gruplar var. Gelip gidiyorlar bunlara yönelik olarak.

Siz Bilecik'e alışıyorsunuz, biz de Bilecikliler olarak sizin gibi genç kardeşlerimizle yaşamaya alışıyoruz. Aslında bu bir süreç. Bu geçen 7 yıllık süreci çok da kötü geçirmedik. Eksikliklerimiz, sıkıntılarımız var ama mesela konut noktasında çok büyük açık vermedik. Bilecik'te 2004 yılında ben belediye başkanlığına başladığımda normal memur bile konut bulma sıkıntısı yaşıyordu. 2009 yılında bin 200 tane TOKİ konutu yaptırdığında tüm müteahhitler ayağa kalktı. Bilecik'te artık 20 yıl konut ihtiyacı olmaz dediler. Belediye başkanı bizim mesleğimizi elimizden aldı dediler. Ama biz o zamanlardan konut ihtiyacı doğacağını bildiğimiz için bir an önce hareket ettik ve Bilecik'te bin civarında TOKİ konutunu birden yaptırdık. Benim o zamanki demeçlerimde de vardır. 2011 yılından itibaren Bilecik'te yeniden konut ihtiyacı olacak demiştik. 2010 yılının ikinci yarısından itibaren tırmanmaya başladı. O arada da özel sektör yatırıma girdi ve konut noktasında, altyapıya ilişkin girişimcilerimiz cevval davrandı.

Kafeterya ve apart yapımı noktasında o süreci baya yakaladık. Yani çok büyük mağduriyetler yaşamadan, yaşatmadan o süreci asgari düzeydeki hizmetler de olsa belirgin bir şekilde geçirdik. Ama bundan sonra Bilecik'te gerek hizmet sektörümüz, gerek yatırım sektörümüzde potansiyel de belli. Bunu gördük, dokunduk, yaşadık ve yaşıyoruz. Bundan sonra bu konularda daha verimli çalışmaları ortaya koyacağımızı düşünüyorum.Örneğin, bizim projelerdeki birinci önceliğimiz gençlere yönelik olarak ne yapabiliriz? Düşüncelerimizden birisi inşallah sizi siz olarak, bulunduğunuz ortamda rahat ettirecek mekanları oluşturmak. Kafeler falan var ama bunlar da yine öğrencilerin caddesi gibi, öğrenci sokağı gibi özel, steril alanlar olup öğrenci kardeşlerimizin orada kendi yaşam alanlarında daha rahat edecekleri bölgeler olmasını düşünüyoruz. Mesela şu anda mevcut hastanenin yerini sizlere yönelik olarak dizayn etsek, orayı bir öğrenci adası şekline getirsek güzel olmaz mı? Canlı müzik ve diğer etkinliklerin de olacağı bir süreç. Hepimiz bu süreçleri yaşadık bu noktada. Biliyoruz ama bildiğinizde de ulaşmak zaman alıyor. Planlama, şehrin şartları, şehrin sosyal dokusunun buna hazırlanması, insan yapısının dahi bunu kabullenecek düzeye gelmesi bir süreci gerektiriyor. Ama Bilecik olarak bu süreci el birliği içerisinde güzel atlatıyoruz. İyi bir noktaya gidiyoruz. Gelecek zaman dilimleri içerisinde de herhalde sizler Bilecik'in en önemli zenginliği olacaksınız. Zaten öylesiniz. Gerçekten yapılacak yatırımların da en gözde hizmet edecek kesimi üniversite gençliği olacak. Herhalde gelecek zamanın siyasetçileri, diğer şeyleri de üniversitenin içerisinden çıkar diye düşünüyorum.

“Karar verdikten sonra arkama bakmam”

Soru: “Siz görüldüğü üzere de bir ili yönetiyorsunuz. Binlerce insana hitap etmeye çalışıyorsunuz. Sürekli birilerinin sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyorsunuz. Bunların tabi doğal olarak belli yorgunlukları var. Kendinizi nasıl yeniliyorsunuz? O kadar çok konuyla ilgilenirken diğer bir konuya nasıl bakabiliyorsunuz? Kendinize ayırdığınız özel dinlenme saatlerinde neler yapıyorsunuz?”

Yağcı: “İnsanların kaderleri vardır. Bazen derdi olan kardeşlerimiz derdini anlatırken başkanım sizi de çok yorduk derler. Ben 24yaşımdan itibaren hep dert dinliyorum. Hali vakti yerinde, imkanı olan hiç kimse benim  karşıma gelmez. Hakimlik mesleğinden geliyorum aynı zamanda. Hakimlik yaparken de insanların sorunlarıyla ilgileniyordum. Biraz da bu anlamda bir davranış şekli oluşturmak hayatımızın bir parçası. Benim hayat anlayışımda da bir şeye karar verirken çok düşünen, araştıran ama verdikten sonra da hiç arkasına bakmayan bir adam var. O konuda gerçekten kararlıyım. Kendime güvenirim çünkü kararımı vermeden önce bir insanın, bir idarecinin yapacağı bütün istişareleri yapmaya çalışırım. Bazen basın ve kamuoyunda başkan başına buyruk, istediğini yapıyor gibi ifadeler yer alır ama arkadaşlarım bilir, müdürümüzden içimize varıncaya kadar birçok konuyu herkesle konuşurum. Onların fikirlerini, düşüncelerini, tekliflerini mutlaka değerlendiririz. Sonuç itibariyle sonuç kararını her yerde bir kişinin vermesi gerekir. Onun da sorumluluğunu siyasi, hukuki ve idari anlamda  kim üstleniyorsa o kararı da onun vermesi uygun olandır. o anlamda çok fazla bir sürecimiz olmuyor.

“Her zaman arkamda duran eşim var”

Tabi yaşlar da ilerledikçe yorgunluk da artıyor. Bunu kabul etmek lazım. Yorulmadığımız zamanlarda akşam olsa da fırsat çıksa da eve gitsek diye bakıyoruz. 2 yaşında bir torunum var. Bir an önce ona kavuşmanın yollarını arıyoruz. şu andaki en büyük dinlenme kaynağım torunumla geçirdiğim 1 saatlik zaman oluyor onu bulabildiğimiz zaman. İnsan hayatında okumanın kendine ait zaman oluşturmanın çok önemi var. Mutlu, huzurlu bir aile yapısının olması son derece önemli. Zaten bizim gibi insanların en önemli rehabilite merkezi evlerindeki eşleridir. Sağ olsun, benim de çok sabırlı, gayretli ve bizim yıllardır yükümüzü çeken, her zaman arkamızda duran, moralimizin en bozuk olduğu zamanlarda senden daha büyük kimse yok, sen bu işleri başarırsın diye motive eden, bir noktada benim haklı payım ne kadar varsa, benden daha fazla kendisinin payının olduğuna inandığım çok değerli bir eşim var. Onun bu noktadaki katkıları var. Çok hayırlı ve yetiştirmekten gurur duyduğum 2 tane evladım var. Birisi anaokulu öğretmeni. Diğeri de yeni avukat oldu. inşallah o da bürosunu açacak. Onlar ı yetiştiriyoruz. Aile yapımız içerisinde bu şekilde mütavazi bir hayatı yeğliyoruz. Zaten kendim de köylü çocuğuyum. Çok küçük şeylerle mutlu olan bir insanım. Tabi ki sosyal ortamımız, arkadaşlarımızla sohbetlerimiz de en keyif aldığımız şeylerden biri. Siz belki farkında değilsiniz ama çok değerli öğretim görevlileriniz, hocalarınız ve rektörünüz var. Bu anlamda da rektörümüzle sohbetlerimiz, dostluklarımız bizleri  dinlendiriyor.

Öğrenci: “Hamsu giderek siyahlaşıyor”

Soru: “Ben 4 yıldır burada okuyorum. Edebali Türbesini arkadaşlarımızla çok fazla ziyaret ederiz. Orada Hamsu Köprüsünün altından geçen suyun giderek ne yazık ki siyahlaştığını görüyoruz ve biz buralarda geziyoruz. Ayrıca çevreye de çok fazla kötü bir koku yayıyor. Bu konu için ne yapıyorsunuz?”

Yağcı: “Arıtma projelerimizi hazırladık. Şu anda atık arıtma projemiz bitmek üzere. İnşallah bu suya ilişkin olarak da Bilecik'in coğrafyası çerçevesinde geçen gün Ankara'da bir toplantı yaptık. Buraya 2004 yılından önce ama tam olarak yılını bilmiyorum bir terfi sistemi yapılmış. Burada toplanan kanalizasyon atıklarının, terfi ile bir noktaya atılıp oradan da o arıtma sistemine gidecek bir düzenleme kurulmuş. Fakat kurulduğu yıldan itibaren hiç kullanılmamış. Geçenlerde biz bunları devreye sokmaya kalktık. Yapılan proje de ciddi şekilde deforme olmuş. Onun için de o sistemi alamadık. Şu anda orada biriken atıkları doğrudan yeni arıtma sistemine gönderecek ek bir proje yapıyoruz. İnşallah Bilecik'in gelişen sistemine de ayak uyduracak, aşağıda yaptığımız Karasu bölgesinde olan arıtma projesine gönderilecek. Sanırım 1 buçuk yıl içerisinde de on u bitireceğiz.

Biz Hamsu Vadisi projesini yaparken buradaki projenin çalışacağını düşündük. Elimizde devletin verileriyle yapılmış bir terfi sistemi vardı. Ama buradaki projeyi maalesef yapan devlet organları da, sistemi teslim alanlar da, bizler de çalıştıramadık. Yeniden oraya yönelik olarak bir proje yapıp Hamsu Vadisi projemizde diğer aşamalarını o sebeple gerçekleştiremedik. O Hamsu Vadisi yürüyüş yolu projesi aslında sadece o değil. Devamında oraları kamp alanları, yeşil alanlar, özel adrenalin parkları, dağa tırmanma bölgeleri falan da proje içerisinde vardı. Ama o altyapı sorununu çözemediğimiz için veya beklenmedik bir pozisyon ortaya çıktığı için şu anda onu durdurduk. Hatta kamuoyunda da bazen yürüyüş yolu kırılıyor gibi söylemler de çıkıyor. İnsanlar maalesef buraları iyi kullanmadıkları için mecburen bu durumlarla karşılaşabiliyoruz. O projeyi şu anda durdurduk. Altyapı sorununu çözdükten sonra devam edeceğiz. 3 aşamalı bir proje bu. Yapıldığı zaman yaklaşık 70 Trilyonu bulan 3 aşamalı, çok özel bir proje. Çok özel alanlar da var orada. Köprü altı kafeleri gibi geniş kapsamlı faaliyetler düşünüyoruz oraya. 2009 yılında başlattığımız ana projeyi seyrederken bile heyecan duyuyorsunuz. Ama idarecilikte bazen bu şekilde beklenmeyen hallerin tezahürü, hesap edilmeyen şeyler çıkabiliyor. O bizi de üzüyor ama inşallah önümüzdeki zaman dilimi içerisinde bunu gerçekleştireceğiz. İSKİ'den destek alıyoruz. Devlet Su İşleri'nden destek alıyoruz. Bilecik'in coğrafi yapısı içerisinde en az maliyetle o oluşan atığı aşağıdaki arıtmaya yönlendirecek bir çalışma içerisinde olmaya çalışıyoruz. Orası şehrin ölü alanlarından biri ama hayata kazandırdığımızda gelecek zaman dilimi içerisinde o ölü alandan çok güzel mekanlar ortaya çıkacak. Onun için bu başlangıç dönemimize biraz ara verdik. Fakat şu anda orası beni de rahatsız eden konulardan birisi.

“İşiniz ve eşiniz bizden”

 Soru: Biraz önce sizin de bahsettiğiniz gibi öğrenciler Bilecik'e alışıyor. Siz de Bilecik'te okuyan genç arkadaşlara alışıyorsunuz. Bilecik'e alışıp da Bilecik'te kalmaya devam etmek isteyen arkadaşlarımız için özel bir istihdam alanı projeniz ya da buna yönelik bir çalışmanız var mı?

Yağcı: “Ne diyelim? İşiniz ve eşiniz bizden diyelim.”

 

Editör: TE Bilişim