Kıymet Aslan  

İplik nasıl yapılır, iplik haline geldikten sonra nasıl kumaş haline gelerek terziye verilmesiyle giysi oluşturulması sürecini ele aldık. Yani tekstil sektörünü içinde barındıran tüm bu sürecin başlama hikayesi  var. Biz bu hikayeyi kendi yerelimizde ele alarak, eskiden köylerde yaşayan insanların giyinme ihtiyacını gidermeleri için neler yaptıklarını kısa anlatımlarla aktaracağım. Pazaryeri ilçemizin, Arpadere köyündeyiz. Köy halkının geneli Bulgaristan göçmeni nine ve dedelerden oluşuyor.  Genç nüfus göç etmiş, köyde yaklaşık 30 hane yaşıyor. Eğitim taşımalı sistem ile gerçekleşiyor. Orman köyü olan Arpadere’nin geçim kaynağı arpa-buğday üretimi, çiftçilik yapılıyor.  Köyün kadınları ise eskiden,  yün, pamuk ve ipekten bazen giyim ve günlük hayatta kullanılan eşyalar yapıyorlarmış.  Aynı zamanda keten ve kenevir de kullanılır, Çoğu zaman bütün malzemeler evde yetiştirilen hayvan türlerinden veya bitkilerden sağlanıyormuş.



Pazaryeri ilçemizin Arpadere Köyünde hala yaşatılan el emeği “Yünden iplik Eğirme” ve Oluşturulan bu ipliklerdende 5 şişle yün çorap yapma geleneği hala sürdürülüyor. Yünden iplik eğiren teyzelerimizin yanına giderek, bu meşakkatli zanaatın inceliklerini öğrenmek için bir araya gelerek onlarla sohbet ettik. Köy evlerinde, bazen de ağaçlarının gölgesi altına, el yapımı tahta düzeneklerinden olan öreke ve kirmen diye adlandırdıkları aletlerde önce yün yada pamukların ham halini el yordamıyla çekmek suretiyle diğer bir eliyle kirmeni döndürerek ipliğin oluşmasını sağlıyorlar. Bu safhadan geçen yüne  büküm  vererek artık iplik oluşturulması içinde yine çeşitli işlemler uygulanarak el yordamıyla bükmek suretiyle iplik oluşturulmuş oluyor.


İpliğin eğrilmesi sırasında pamukların, yünlerin ya da ipliklerin bir arada tutulması ve mukavemet kazandırılması için kendi etrafında verilen spiral dönmesiyle iplikten çorap yapılabilecek düzeye geliyor 5 şiş olarak bilinen kadınların çorap örmede kullandıkları bu şişler sayesinde kışlık, sağlıklı ve kaliteli (zor eskiyen) çoraplar ve patik (çetik)ler köyde hala yaygın şekilde kullanılıyor. Arpadere köyünde yaşayan teyzelerin adeda ipliğe giden yolun hikayesini kameramız karşısında bizlere canlı gösterdiler. Günümüz teknolojisinde ipliğe büküm kazandırmak çeşitli endüstriyel tekniklerle yürütülüyor. Örneğin bunlardan bir tanesi, Ring büküm metodu: Bu işlem esnasında ipliğe 40-150 T/m (tur/metre)büküm verilir. Uygulanan bu sistemin çıkış silindirleri giriş silindirlerinden %20 - 25 daha hızlı dönmektedir. Çok yavaş ve maliyeti yüksek olan bu metot 45 - 270 denye inceliğinde Nylon 6, Nylon 66 ve polyester ipliklerinde kullanılır.


Diğer bir metot olan, Çift İplik Büküm Metodu ipliklere 40 - 150 T/m büküm verir. Bu işlemin en iyi tarafı bükümün iplik akışı esnasında gerçekleşmesi ısıl işlemin homojenliği ve ısıl işlem sonunda satışa hazır bobinlerin elde edilmesidir. Bu işlemde 40 - 280 dtex (45 - 70 denye) inceliğinde Nylon 6, Nylon 66 ve polyester ipliklerinde uygulanabilmektedir.


Bu kısa tekstil bilgisini paylaşmak istedim. Çünkü Bilecik’te bir zamanlar çok değil 2004-2006 yılları arasında son dönemlerini yaşayan İtalteks Ekspo Grup Dokuma, İplik Fabrikası ve Abbate Gömlek Fabrikalarının Bilecik’te uzun yıllar istihdam sağlamasından dolayı araştırılırsa Bileciklilerin bir çoğunun tekstilci olduğunu, dokuma ustalarının olduğu ortaya çıkar. Bu fabrikaların uzun yıllar bölgede istihdam sağlamasından dolayı bir çok dokuma ustasının yetişmesine sebep olmuştur. İlimizde bu fabrikaların varlığı  eskiden dokuma sektörüne kalifiye eleman yetiştirilmesinde  etken olmuş. Fabrikaların kapanmasından dolayı bir çok tekstilci göç ederek ilimizden ayrıldılar.  Mısır’a dahi gidenler oldu.  Bir kısmıda sektör değiştirerek geçimini sağlıyor. Mesela lezzetli yemekler yapan bir lokantada yine usta!... Tekstilin Bilecik’te yaygın olduğu dönemde öyleki mesleki Liselerde dahi Tekstille ilgili bölümler vardı. Bu sektör eğitimle de destekleniyordu. Mesela,  Anadolu Meslek ve Meslek Lisesinde Tekstil Dokuma Bölümü mezun veriyor, ordan çıkan bir çok öğrenci Bilecik ve Bursa illeri için tekstil sektörüne kalifiyeli eleman, usta, Ar-ge Müdürlüğü, desinatör, tekstil öğretmenliği tedarikçisiydi. Sektörün Bilecik’te yaşatılmamasından dolayı, tekstil sanayicilerinin ilimize yatırım yapmamasından dolayı, zamanla öğrencilerin lisedeki bölümü tercih etmemesine yol açtı. Daha sonra Tekstil Dokuma, Boya Apre, İplik gibi bölümlerinin hepsi 2006 yılında ve öncesinde kapatıldı sadece günümüzde hazır giyim bölümü olarak eğitim veriliyor. Tek korumamız, özellikle sahip çıkmamız gereken eğitim kurumlarımızda yok değil. Örneğin BŞEÜ Pazaryeri MYO’nda Tekstil Dokuma ve ve terbiye  bölümleri, Bilecik Halk Eğitim Merkezinde açılan dokuma kursu ve Osmanlı Kültür ve Elsanatları merkezinde yapılan  geçmişten gelen dokumaya katkı sağlayan, yaşatılmaya çalışılan bu alanlarda izlerine rastlayabilirsiniz.  Burada varolan tekstil sektörüne Bilecik’te katkı sağlayan kişilerle dahi bir çok yenilik yapılabilir, ilimize katma değer sağlayabiliriz inancındayım.



Bilecik’in tekstildeki yerine ilişkin yukarıda vermiş olduğum kısa bilgi, ilimizde halâ  varolduğunu bildiğim tekstilcilerin harekete geçmesinde bir adım atılabileceği  inancındayım. Belki “Dokuma Ustaları Derneği” kurularak bir çatı altında toplanılması dahi Bilecik’in değerlerinin kaybolmaması adına yapılabilecek güzel bir çalışma olacaktır. Yine belki, kardeş ilimiz olan ve tekstilde oldukça öneme sahip olan Bursa ilimizden kardeşine bir destek gelir, belki Bursalı tekstil üreticilerimizin kulağına gider, böylece sessiz kalan bu tekstilcilerimiz yeniden üretime, istihdama kazandırılması için ilimize yeni yatırımlar yapılır . Öyle ya, Girişimci yatırım yapacağı bölgede önce pazar araştırması yapar. Ulaşım engeli, teknolojiye ulaşma, bölgede teşvik, Pazar alanlarına yakınlığı olup olmadığına bakar. Tüm bunlar Bilecik’te mevcut, girişimcinin yatırım yapması için sadece gelip ilimizi görmesi gerekiyor.


3. Sayfada iplik eğirme işleminin konuşma halinde yapılan anlatımı aynen yazılmıştır. Haberde geçen bazı kelimeler ninelerin ağzından çıktığı şekliyle kaleme alınmıştır.  Yöre halkının kullandığı lehçe öğrenilmesi, gelecekte de bilinmesi açısından önem arz ediyor.  Okuyucularımızın bilgisine sunarım.

“SAĞLIKLI OLAN, YÜN VE PAMUKTAN OLAN EŞYA KULLANILSIN”

Zekiye Nine” Eskiden bizler yün yatak ve yorgan kullanırdık, halada vazgeçmiş değiliz, köylerimizde kullanıyoruz, yünleri tiftikleyerek yatak yorgan yapımı ve kullanımı gençliğimizde daha yaygındı. Şimdi şehirdeki çocuklarımız, elyaftan yapılan yatak ve yorganlar kullanıyorlar. Ama Evvelkilere geri döncez. Şimdi yapmıyoz ama evvelkilere geri döneriz. Sağlıklı olan pamuk ve yün yatak yorganlarımızdı, şimdi hepsi elyaf ve naylondan yapılıyor. Şehirde elyaf ve naylon kullananlar çok yaygın.” Diyerek Naylon ve elyafın insan sağlığı üzerinde yaptığı tahribatına karşı Bilecik’e hatta Dünyaya mesajını vermişti. 


EŞYA GİYMEK İÇİN ÇEKİLEN ZAHMET!..

İncecik eğirmeye özen gösterdikleri Yün ve Pamuk’tan  iplik yapan daha sonra da çorap ören Nedime ve Fatma Nine, sadece çorap değil tüm giysilerini iplik haline getirdikten sonra o iplikleri dokurlarmış ve kumaş haline getirdikten  sonra terziye vererek iç ve dış giyim edinirlermiş. Bu aşamayı Nedime ve Fatma Nine bize şöyle anlattı. “Köyle kara düzen tezgahlarımız vardı ip haline getirdiğimiz pamuk ve yünleri dokurduk, Kumaş olarak terziye veririz, Pantolonluk kumaşları, Fereceler(Kadınların sokakta giydikleri eşya)  bize terzi yapardı.  Evvel yoktu böyle hazır eşyalar (iç ve dış giyimden bahsediyor), kalan(artık) kalmadı böle düzenler. Evvelki işler. Şimdi kolaylık hepsini hazır alıyoz (alıyoruz).

Fatma Nine:  Öreke deriz biz bunlara,  gene (yine)aletleri zayi (kayıp) etmedik.

Zekiye Nine: İnce pantolonluk eğirirsen 1,5-2 kg yün eğirilirdi. 1 akşamda 1 sümek(yumak) yapardık. 

Fatma Nine:  Aletleri şimdi kullanmasak da unutulmıye evvel yapılan işler.(unutulmuyor)

Zekiye Nine: Şimdi rahatlık, hazır dikilmiş geliye (geliyor) şimdi. Artık giysilerin hepsi hazır satılıyor, bunlar şuanda bizim yaptığımız iplik eğirme hep evvelki işler. Şimdi hazır giysi pazardan satın alıp giyiyoruz. Önceden giysi giymek için biz kendi el emeğimizle uğraşırdık.”diye anlattılar.

Nedime Nine ise “Bak şimdi kızım evvel ışıklar mı vardı. Kara kandille annelerimiz işlerdi. Öyle işlersin el emekleri, göz nurları çeyizlerimizi, ışık yok, karanlık. Ondan sonra o kara kandillerden lambalar çıktı. Karagazları gördük, tenekelerin üstüne koyarsın, el işi yapardık. “ diye el emeklerinin zorluklar içinde yapıldığını anlatarak o dönemden kesitler verdiler.

O dönemin aşkları da, sevgileri de sohbetimiz arasına karışarak, “ Kara gaz etrafında işlenen mendilleri yavuklularımıza işleyip, “dedelerimize (eşlerine hitaben) işlediğimiz mendilleri  hep verdik” diye anlattılar.

İpliğin ham halinin sümek(yumak haline getirilmesi işleminden sonra ipliğin büküm kazandırılması için 1 işlemden daha geçmesi gerekiyor. Onu da yine köyün hamarat hanımları yapıyormuş. Bu konuyu da Zekiye Nine anlattı.” Yünümüz yok pamukla gösteri yapıyoruz. Kadının eğirme, dokuma, örme ve dikme becerileri iyi bir ev kadını, şefkatli bir anne ve eş olarak görevin bölünmez bir parçasıdır. Tavan gibi yüksek bir alana eğrilen yünü asarız. Yine el yordamıyla döndürdüğümüz, Pamuk yada Yünü sol el ile yukarıya doğru ilerlemesini sağlayarak  kirmenler sayesinde büküm vermiş ve iplik haline getirmiş oluyoruz. bu hareketleri sayesinde bütün pamuk yumağının kesintisiz bir ipliğe dönüşüyor” diye anlattı.

Editör: TE Bilişim