Hasan Güner

Demisaş İnsan Kaynakları Müdürü ve Bilecik İnsan Kaynakları Platformu (İK11) Kurucusu Burhan Saltan, 25 sene önce insan kaynakları müdürlerinin emekli asker ve polislerden seçildiğini ifade ederek, “Çalışanı askeriye ya da karakoldaymış gibi yönetmek istiyorlardı. Çalışan öyle yönetilmez. Çalışanın sırtını sıvazlayacaksın, onu dinleyeceksin. İnsan kaynakları yöneticisi, insanın kaynağına, onun seviyesine inebilmeli.” dedi.

Demisaş’ta öneri sistemi yürütüldüğünü ve çalışanlarından gelen önerilerin kendileri için çok değerli olduğunu ifade eden Saltan, “İnsan kaynak değildir, bunu bilmemiz lazım. İnsan bir değerdir ve insana değer vermek önemlidir.” ifadelerini kullandı.

İK11 Sosyal Destek Projesi kapsamında Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi başta olmak üzere birçok üniversitede gençlere seminerler düzenleyeceklerini ve Bilecik’in adını bütün üniversitelerde duyuracaklarını belirten Saltan, açıklamasının devamında şu bilgileri verdi:

 

“KURUMSALLAŞMA İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM”

 “84 sene önce Yugoslavya’dan Türkiye’ye göçmüş bir babanın oğlu olarak, 1961 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. Evliyim bir çocuğum var.

Kimya sektöründe dünyanın en büyük firması olan Hoechst şirketinde, insan kaynakları elemanı olarak göreve başladım ve insan kaynakları alanında işyeri kurmak için emekli oldum. Bir müteşebbis ile beraber bu konuda karar aldık. O şirketi kuracaktım fakat ekonomik sebeplerden dolayı kuramadım.

Hoechst, kimya sektöründe Novalgin dediğimiz ilacı üreten fabrika. Son 15-20 yıldır, küreselleşme süreci içerisinde bütün dev firmalar, güçlerini bir araya getirerek, tekelleşme amacında faaliyetlerini sürdürmeye başladı.

Hoechst, yine bir dünya devi Schering ile birleşti, AgrEvo adı altında bir şirket kurdular. 5 sene sonra AgrEvo, Rhone Poulence ile birleşti, Aventis oldu. Sonra Aventis, Bayer ile birleşti. Yani 3-4 şirket birleşmesi yaşadım. Her birleşmede de ayakta kaldım Allah’a şükür. Her seferinde rakip arkadaşımı egale ettim.

Emekli olduktan sonra birkaç patron şirketinde çalıştım. Danışmanlık yaptım ama yürümedi. Kurumsal bir firmada 25 sene çalıştıktan sonra patron şirketlerinde çalışabilmeniz çok zor oluyor. İşte bu yapıyı, Bilecik bölgesindeki patron şirketlerine de anlatmak istiyoruz. Yani siz şirketinizde bir iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturacaksınız, ama kurula işçilerden almayacaksınız. Olmaz böyle bir şey. Patron şirketi “kurula benim aşçımı ya da bahçıvanımı al” diyor, ters düşüyorsunuz. Mümkünse ileride -tabii bu zaman içerisinde olacak- yönetim kurulu başkanları ve patronları da insan kaynakları platformunun içerisine yavaş yavaş çekmek istiyorum ki, insan kaynaklarının önemini o büyüklerimize anlatalım. Çünkü insan kaynakları çok önemlidir. Dolayısıyla Bilecik bölgesindeki insanların işyerlerini daha kurumsal bir yapıda yürütmesini sağlamak için de elimden gelen her şeyi yapacağım.

Mesela Demisaş sektöründe dünyanın en önemli firmalarından bir tanesi. Bizde TPM ve Kaizen uygulaması var. Ayrıca yalın üretim uygulaması var. Bunlar çok önemli uygulamalar. Yani kurumsal firmaların yapması gereken uygulamalar. Biz Demisaş olarak tüm bunları uyguluyoruz. Bilecik bölgesindeki diğer firmalar niye uygulamasın. Onlar da uygulasın. Hem çalışan huzurlu, güvenli çalışsın hem de işveren daha mutlu ve başarılı olsun.

 

“BİLECİK NEDEN DAHA İYİ BİR KONUMA GELMESİN”

İşte bu sistemleri de zamanı geldiğinde İK11 toplantılarımızda arkadaşlarımıza anlatmak istiyorum. İnşallah Bilecik de Kocaeli, Bursa veya İstanbul gibi sanayi de kurumsallaşmış, kurumsallığa doğru giden bir il olacaktır. Bu kıvılcımı çaktım, olacak yani. İşverenler de bunları kabul edecekler.

Bilecik neden daha iyi bir konuma gelmesin. Sürekli yasalar, yönetmelikler ve uygulamalar değişiyor. Bu bölgede çalışan meslektaşlarımla bir araya gelip, bilgi alışverişi yapalım, ortak grup mail adresi kuralım, birbirimizle paylaşarak, bilgilerimizi çoğaltalım istedim. Ben her şeyi biliyorum demek yanlıştır. Hiç kimse her şeyi tam bilmiyordur.

Mühendislerin, avukatların, mimarların veya tabiplerin odası var. Ama Türkiye’de insan kaynakları odası yok. Bir tek PERYÖN isimli İnsan Yönetimi Derneği var. Senede bir defa kongre düzenler, ona da 1.500 – 2.000 TL arasında ücret vererek üye olanlar katılabilir.

Ben Kocaeli Gebze bölgesinde İnsan Kaynakları Dayanışma Derneği olan İKDAY’ın kurucu başkanıyım. 2005 senesinden 2013 senesine kadar yönetim kurulu başkanlığı yaptım. Biz her ay bir araya geliyorduk ve insan kaynakları çalışanlarının mesleki birikimlerini artırmak amacıyla, insan kaynaklarını ilgilendiren konularda eğitim organizasyonları düzenliyorduk. Hala da benden sonra bayrağı devralmış arkadaşlarım bu işi götürüyorlar. Sırf organize sanayi bölgesi kurmakla olmuyor. O sanayinin temelini çok iyi oluşturmak lazım.

 

“İŞKUR MÜDÜRÜM ÖN AYAK OLDU”

Bilecik’e geldiğimde ilk işim burada da bir insan kaynakları platformu oluşturmak oldu. İnsan kaynakları mensuplarının hem mesleki hem kişisel gelişimlerini sağlamak, bilgi alışverişinde bulunmak, işyerleriyle ilgili hukuki konularda bilgi, denetim ve tecrübelerini artırmak amacıyla her ay eğitim organizasyonu düzenlemek üzere, İŞKUR İl Müdürümüz Ayhan Bey ile görüşme yaptım. Bu konu kendisinin çok hoşuna gitti ve bize ön ayak oldu. Çünkü ben bu bölgedeki hiçbir meslektaşımı tanımıyordum. Sağ olsun bana iletişim bilgilerini verdi. Hatta kendisi davet etti. İlk toplantıyı Demisaş’ta, ikinci toplantıyı Bilecik Ticaret ve Sanayi Odası’nda yaptık.

 

“EN KİLİT GÖREVİ İNSAN KAYNAKLARI YAPAR”

İnsan kaynakları işyerlerinin en kilit görevini yapan elemanlarıdır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili her şeyden sorumludur. Yasal hukuki süreçlerden insan kaynakları sorumludur. Çalışanların SGK işlemleri, maaşları, vergileri vs. bunları yapan insan kaynaklarıdır. İnsan kaynakları bu kadar önemliyken, bu bölgede maalesef çok değersiz olduklarını gördüm.

İşyerlerinde umumiyetle önem verilen departmanlar muhasebe, satış-pazarlama ve üretimdir. Ama insan kaynaklarını pek kale almıyorlar. Oysa insan kaynakları, işyerlerinin ilk giriş kapısı ve son çıkış kapısı olmasından dolayı, işyerlerinin en kritik bölümlerinden birisidir. Çünkü işyerlerinin resmi kurum ve kuruluşlara karşı ilk muhatabı insan kaynaklarıdır. Bizler yaptığımız işlerle alakalı, işverenin devlete karşı hata yapmasını engelleyen bölümlerden birisiyiz. Çalışan eğitimi ve gelişimiyle ilgili organizasyonları yapan insan kaynakları departmanıdır.

 

“EN ÖNEMLİ GÖREV ELEMANI ELDE TUTABİLMEK”

İnsan kaynaklarının en önemli görevlerinden birisi de elindeki yetenekli elemanı tutabilmek. Tutabilmesi için de onun eğitimi ve motivasyonuyla ilgili her türlü organizasyonu yapması gerekir. Döküm sanayiindeki işyerleri 10 liralık baret kullanıyorsa ben 25 liralık baret kullanıyorum. Bel kemerleri, Türkiye’de hiçbir ağır sanayi firmasının çalışanlarına vermediği bir kemerdir. Ama biz yurtdışından ithalatını yaptık ve o kemerleri arkadaşlarımıza vereceğiz. Kemerleri beline takan arkadaşlarımızın mesleki hastalığa yakalanma riskini ortadan kaldırmış olacağız.

Ayrıca yine Demisaş’ta şunu yapıyorum. İş kazalarının önüne geçebilmek amacıyla gerekli tedbirleri almakla beraber, elimizde olmayan nedenlerden dolayı bir iş kazası meydana geliyorsa, kazaya uğramış arkadaşım, iş sağlığı uzmanım, ben, bölüm müdürüm, işyeri hekimim ve vardiya amirim ile iş kazasının olduğu mahalde bir araya geliyoruz. İş kazasını geçiren arkadaşımız neden kaza geçirdiğini anlatıyor ve öneride bulunuyor. Vardiya amiri ve bölüm müdürü görüşlerini söylüyor. İş sağlığı ve güvenliği uzmanımız da fikirlerini iletiyor. Dolayısıyla bir daha benzer bir iş kazası olmasın diye toplantılar yapıyoruz. Bütün fabrikaların bunu kesinlikle yapması lazım ve ben bunu İK11 toplantılarında arkadaşlarımıza anlatacağım.

 

“3. TOPLANTIDA GÜNDEM İŞE İADE DAVALARI”

Ben meslektaşlarımla bir araya gelmek istiyorum. Üçüncü toplantımızdaki konumuz işe iade davaları. Önemli bir konu ve İstanbul Barosu’ndan, iş hukuku konusunda uzman olan, avukat arkadaşım Neslihan Emre’yi getiriyorum. Bu, bütün işverenleri ve yönetim kurulu başkanlarını da ilgilendiren bir husus.

İŞKUR’un ilk muhatapları insan kaynaklarıdır. Çünkü biz sürekli raporlarımızı İŞKUR’a göndeririz. İŞKUR yazışmaları bizle yapar. Eleman alacağımız zaman İŞKUR projelerini kullanırız. Dolayısıyla muhatabımız İŞKUR olduğu için İŞKUR ile birlikte hareket edelim dedik. İl Müdürümüz Ayhan Bey’e konuyu anlattım ve “Burhan Bey, bu konuda biz de her türlü desteği veririz” dedi. Sağ olsun iki toplantımıza da iştirak ettiler. Üçüncü toplantımıza da iştirak edecekler.

Bundan sonra işyerleri resmi makamlarla işbirliğini dostane bir şekilde sürdürecek. İK11 olarak gizlimiz, saklımız olmadığını herkese göstermek amacıyla, faaliyetlerimizi tüm resmi kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde yürüteceğiz. Ama dediğim gibi İK11’in kurulmasında bana en büyük desteği veren şahıs Ayhan Tozan Bey’dir.

 

“YÖNETİM KURULU OLUŞTURACAĞIZ”

Bu bir platform, dernek bile değiliz. İlk toplantımız tanışma toplantısı mahiyetindeydi. İkinci toplantı da Bilecik Ticaret ve Sanayi Odası’nın istemiş olduğu bir gündem görüşüldü. İşe iade davalarıyla ilgili Ayhan Bey ile de görüştüm. “Böyle bir konu mükemmel olur Burhan Bey” dedi ve üçüncü toplantının gündemini belirledik. Bundan sonraki gündemi nasıl belirleyeceğiz? 5 meslektaşımdan oluşan bir komite oluşturacağız. Bütün faaliyetlerimizi bu komiteyle birlikte gerçekleştireceğiz. Nasıl ki, bir derneğin ya da odanın yönetim kurulu varsa İK11’in de böyle bir yönetim kurulu oluşacak. Bu toplantıda çalıştay bittikten sonra arkadaşlarımızla bir araya geleceğiz, “bundan sonraki gündem ne olsun” diye soracağız.

Ocak’ın ilk haftası ya da Aralık’ın son haftası meslektaşlarımızla topluca bir yemek organizasyonu yapalım istiyorum. Piknik organizasyonu ya da halı saha maçları yaparız. Bu tarz şeyleri sürekli yapacağız.

 

“İK11’İN EN ÖNEMLİ TOPLANTISI ÜÇÜNCÜ TOPLANTI OLACAK”

Gebze Kocaeli bölgesinde ilk toplantılarımızı 5-10 kişiyle yapıyorduk. Artarak 300’lü rakamlara geldik. İlk etapta insanlar biraz uzak kalabiliyorlar.

Bilecik’teki birçok meslektaşımdan olumlu geri bildirimler aldım. Esas İK11’in en önemli toplantısı üçüncü toplantı olacak. İK11’in neden kurulduğunu bütün meslektaşlarım daha iyi anlayacak. O yüzden bütün herkesi davet ediyoruz.

Bu toplantıyı, Bozüyük Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Buğra Levent Bey’in daveti üzerine Grand Çalı Otel’de yapacağız. İK11, bu üçüncü toplantıdan itibaren patlama yapacak. Hatta mümkünse Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri okuyan üniversite öğrencilerimiz de katılsınlar. İnsan yöneten herkesin bu toplantıya iştirak etmesini istiyorum.

 

“TÜRKİYE’DE İLKLERİ GERÇEKLEŞTİRDİM”

Bir gün Bilecik’te çay bahçesinde çay içerken yanıma iki arkadaş geldi. Meğerse biri bizim fabrikanın personeliymiş. Çay içip sohbet ederken, Bayırköyspor’un başkanlığını yürüttüğünü öğrendim. Ben de geçmişte İstanbul’da bir amatör spor kulübümün olduğundan bahsederek, “Halit Paşa Spor’un kurucu başkanıydım. Gebze’ye geldiğimde ilgilenemedim. Kulübü çok iyi bir yere getireceklerini söz verdiler, yönetimden çekildim. İstanbul’da Göktürk Belediyesi, kulübü devraldı. Şu anda Bölgesel Amatör Ligdeler” dedim. “Burhan Bey, ne olur gel, bizde de hocalık yap” dedi.

Türkiye’yi bırak, dünyada sokak çocuklarına takımı ilk defa ben kurdum. Türkiye’de ilk defa sokak çocukları yararına ve geliri sokak çocuklarına verilmek üzere Eskişehirspor – Kocaelispor arasında maç organizasyonu yaptım. Türkiye’nin ilk bayan futbol takımını kuranlardan birisiyim. Halit Paşa Spor olarak, deplasmanlı bayanlar liginde mücadele etti. Yani çok faaldim.

Şimdi aynı zamanda Bayırköyspor’un teknik direktörlüğünü yapıyorum. Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’nun düzenlemiş olduğu etkinliklere katılıyorum. Arkadaşlara hep şunu söylüyorum. Ben bilgi ve tecrübelerimle Bayırköyspor’u bir iki sene sonra çok iyi konuma getireceğime inanıyorum. Sırf Bayırköyspor’un değil, Bilecik’te bulunan tüm amatör spor kulüplerinin gönüllü hocalığını üstlenmek istiyorum. Pırıl pırıl çocuklarla şu ana kadar 9 resmi lig maçımızı oynadık. Bölgeyi ve takımları bilmediğim halde başarılı olduğumuza inanıyorum.

 

“KARİYER PLANLAMASI GÜNLERİ DÜZENLEMEK İSTİYORUM”

Bir de sporcu arkadaşlarımıza destek olsun diye, tüm amatör kulüplerdeki öğrencilere kariyer planlaması günleri düzenlemek istiyorum. Bunu da bir toplantıda Nusret Bey’e söyledim. Kocaeli’nden veya İstanbul’dan gelecek olan uzman arkadaşlarımla beraber gençler için kariyer planlaması yapmak istiyorum. Hem futbolda kariyerlerini ilerletsinler hem de gelecekteki profesyonel iş hayatında. Kariyer planlaması nedir, nasıl yürütülür, iş arama teknikleri, CV doldurma ve mülakat teknikleri gibi konularda tüm sporcu arkadaşlarımıza gönüllü olarak eğitimler vermek istiyorum.

 

“BİLECİK İNSANINI ÇOK SEVDİM”

Bilecik’i gerçekten çok seviyorum. Bayırköy’e gidiyorum, 70 yaşındaki dede “Hocam hoş geldin” diyor. 10 yaşındaki çocuk geliyor, “Hocam maçımız ne zaman” diyerek elimi öpüyor. Vezirhan’a gidiyorum ve yine aynı ilgiyi görüyorum. Gerçekten Bilecik insanını çok sevdim. Bilgi, deneyim ve tecrübelerimle buradaki meslektaşlarıma ya da işverenlere bir şeyler verebileceksem ne mutlu bana. Ben bundan sonra buradan kolay kolay ayrılmam.

Depoyu geziyordum, bazı kramponlar gördüm. Demisaş bu konuda bayağı sosyal bir şirket. Turnuvalara katılmışlar ve antrenman malzemeleri falan var. Bunları çaldım. O kramponların bazılarını futbolcularıma vereceğim. Şu amatör spor kulüplerine destek olsunlar.

 

“İSTEDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL, İSTEDİKLERİ GİBİ YÖNETECEKSİNİZ”

Gençlere sahip çıkalım, onlar bizim her şeyimiz. Şu andaki gençlerin kuşağı Y kuşağı. Y kuşağını yönetebilmek çok zordur. Onların dilinden anlayabilmek ve onları dinleyebilmek önemli. Bizim kuşağımız, kendi düşüncesiyle bakmasın şu andaki kuşağa. Onları çok iyi dinlemeleri ve analiz etmeleri lazım. Bu kuşağı yönetebilmek çok önemli. Eğer yönetemezseniz geleceğin Türkiye’sini kolay kolay başarılı bir hale getiremezsiniz ve güzel bir Türkiye kuramazsınız.

O yüzden ben 10 yaşındaki çocuğu dinliyorum. Ne yapalım oğlum diyorum. “Hocam, tahta çalışması yapmayalım, saha da antrenman yapalım” diyor. Ben de “tamam” diyorum. Dinliyorum çünkü çocuk onu istiyor. Eğer siz tahtada çalışma yaparsanız sizi dinlemeyecektir.

Yani tüm eğitmenler de, bir eğitim programı yapacağı zaman, “Nasıl bir eğitim yapalım” diye sormalı, “Ne istiyorsun?, nasıl yapalım?, gel birlikte yapalım” demeli. İnsanları dinlemek zorundasınız. Eğer dinlemezseniz başarılı olamazsınız. İstediğiniz gibi yönetmeyeceksiniz, istedikleri gibi yöneteceksiniz.

25 sene önce insan kaynakları müdürlerini kimlerden yapıyorlardı biliyor musun? 20. Piyade Alayı’ndan emekli olmuş başçavuş, binbaşı, emekli olmuş komiser ya da polis memurundan yapıyorlardı. Adam, elinde sopayla askeriyedeki gibi karakoldaki gibi çalışanı yönetmek istiyordu. Çalışan öyle yönetilmez. Çalışanın sırtını sıvazlayacaksın, onu dinleyeceksin. Ben buraya geldiğimden beri kaç tane işçimin evine gittim, çorbasını içtim, yemeğini yedim. Türkiye’de kaç tane insan kaynakları müdürü çalışanın evine gider? Dolayısıyla insan kaynakları yöneticisi, insanın kaynağına inebilmeli. Onun seviyesine inebilmeli.

10 yaşındaki bir çocuk, eğer çömelip göz göze gelmiyorsanız, sizi kucaklamaz. Çömeleceksin, aynı hizaya geleceksin ve kollarını açacaksın. O çocuk o zaman gelir seni kucaklar. İnsan kaynakları yöneticisinin de kollarını çalışanına açması lazım.

Biz Demisaş’ta öneri sistemi yürütüyoruz. Çalışanlarımızın verdiği her öneri bizim için çok değerlidir. Hatta biz o önerisine ödül veriyoruz. İşyerleri öneri sistemini kurmalı ve çalışanlarının önerilerini almalı. Çünkü çalışan üretiyor. Onun fikirleri çok önemlidir.


“REKABET EĞİTİMDEN GEÇER”

Ben insan kaynakları adının değişeceğini düşünüyorum. Eskiden personel departmanıydı, sonra insan kaynakları dediler. Bir kere, insan kaynak değildir, bunu bilmemiz lazım. İnsan bir değerdir ve insana değer vermek önemlidir. O yüzden ileride, yönetim kurulum da kabul ederse, ben bu departmanın ismini insan yönetimi ya da yetenek yönetimi olarak değiştirmek istiyorum. Çalışanlarımızın hem mesleki hem de bireysel olarak gelişmesi için 2015 eğitim bütçemizi daha yüksek bir rakama çekeceğiz.

Gerçekten, eğitimle alakalı hangi konuda üst yönetime çıktıysam, üstüne bir de teşekkür aldım. Bizim böyle bir bakış açımız var. İnşallah Türkiye’deki tüm işverenler de konuya böyle bakar. Ancak böyle bakarlarsa, şu küreselleşme süreci içerisinde başarılı olabilirler. Eğer bu şekilde bakmazlarsa asla rekabet edemezler. Rekabet eğitimden geçer. Tüm bu önerileri meslektaşlarıma da ileteceğim. Hatta Bozüyük’ten sonra toplantılarımızı, yeri uygun olan fabrikalarda yapmayı düşünüyorum.

Bizim için Bozüyük ya da Bilecik yok. Bütün firmaların İK11’in içerisinde olması gerekir. Kuracağım yönetim kurulunda Bozüyük’teki firmalar da olacak. Biz daha emekleme durumunda bile değiliz. İleride insan kaynaklarıyla alakalı tüm sorunlarını İK11 Platformu içerisinde çözeceğiz. Bunu da taahhüt ediyorum. Gerekirse başka illerden de destek alacağız. Tüm meslektaşlarımızın sorunlarını çözeceğiz. Bu bir dayanışma platformu. Örneğin işsiz kalmış bir meslektaşımıza iş arayacağız, referans olacağız. Birlikten güç doğar.

Bozüyük’teki fabrikalarda görev yapan tüm arkadaşları 5 Aralık tarihinde saat 14.30’da Bozüyük Grand Çalı Otel’e bekliyorum.”

Editör: TE Bilişim