Milliyetçi Hareket Partisi Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Bilecikli parti kurmayları ile birlikte basın açıklaması düzenledi. Osmanlı’nın beşiği Söğüt’te düzenlenen toplantıda, ülkemizin ve bölgemizin içine girdiği kaos ortamına dikkat çeken Şeker, milletimizin bekası, huzuru ve güveni için çatı adayları Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek olunması çağrısında bulundu.   “B
unca birikmiş sorunla boğuşan, böyle belirsiz bir Türkiye tablosu içerisinde; yeniden birlik, dirlik ve bütünlük sağlanabilmesi için anlaşmak, kucaklaşmak ve buluşmak için Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olmalıdır” diyen Şeker; el ele, gönül gönüle, omuz omuza yürüyen bir Türkiye için bu imkana bir fırsat verilmesini istedi. Bahattin Şeker basın açıklamasında şöyle konuştu:

“Ülkemizin son derece önemli bir dönemden geçtiği herkesin malumudur. Türkiye, cumhuriyet ve demokrasi tecrübelerimizin en önemli noktalarından birini daha yaşayacak, Cumhurbaşkanını halk seçecektir. Türk milletinin iradesini her zaman baş tacı eden, söz, seçim ve tercih hakkını her zeminde ve her şartta savunan MHP kadroları olarak bizler, bu seçimin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

Bu zamana kadar olduğu gibi, bundan sonra da sayın genel başkanımızın da ortaya koyduğu milli ve manevi değerlere sahip çıkan, ilkeli, sağduyulu, anlayışlı ve dürüst bir şekilde millet iradesinin doğru bir şekilde tecelli etmesi için elimizden geleni yapacağız. Böylesine önemli bir dönemde; Türkiye'nin birikmiş sorunlarına, Türkiye'nin önünü tıkayan ve enerjisini heba ettiren fikirlere, gerilim, kutuplaşma, ayrışma içinde bocalayan siyasi ve sosyal ortama karşı bizler; yeniden gözden geçirmeyi, yeni bir değerlendirme yapmayı, yeniliğe ve değişime açık olmayı işaret ederek; toplumun bütün kesimlerine "çatı aday" fikrini sunduk.

“İhsanoğlu ismi üzerinde ortak bir akılla mutabık kalınmıştır”

Bu fikrin toplumun her kesiminde ilgi uyandırmasının ardından, meclis içindeki ve meclis dışındaki partilerimizin katkı sunması, fikir üreten, iş üreten, hizmet üreten, emek üreten ve çözüm üreten insanlarımız ve kanaat önderlerimiz tarafından değerlendirilmesi, görüşmeler yapılması ve bunların kamuoyu önünde, vatandaşlarımıza açıkça beyan edilmesinin ardından; Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ismi üzerinde ortak bir akılla mutabık kalınmıştır.

“Ülkemizin ve milletimizin bekası, huzuru, güvenliği söz konusu”

Demokrasi, fikir ve siyaset üretenlerin hizmet yarışı yapmasıdır. Görüş farklılıkları olması, siyasi tercihlerin farklı olması, farklı adreslerde ülkemize ve milletimize hizmet etmek; demokrasinin zenginliği ve güzelliğidir. Rekabet ve yarış, demokrasi kültürü içerisinde, demokratik zeminlerinde elbette devam edecektir. Her partinin görüşleri, kadroları ve projeleri olacaktır. Her parti demokrasi yarışı içinde milletimizin desteğini ve teveccühünü talep edecektir. Ancak ülkemizin ve milletimizin bekası, huzuru, güvenliği ve geleceği söz konusu olan durumlarda ve dönemlerde, ülkemizin ve milletimizin önünü açmak gibi önemli konularda; demokrasi mücadelesi veren herkes olgun, samimi ve fedakar davranıp, ortak bir akıl, bir büyük uzlaşma ve bir imkan sunmak herkesin sorumluluğudur. İşte bu sebeple, cumhurbaşkanı adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu, milletimizin teveccühüne sunulan bu imkanın ortak adıdır. Ekmeleddin İhsanoğlu'na verdiğimiz destek, ortaya koyduğumuz "çatı aday" fikrinin toplumun her kesimine ulaşması, milletimizin bu zorlu süreçte içerde ve dışarıda imkanlar yaratabilmesi, artık yeni çözüm yolları sunabilmesi ve değişime olan ihtiyacındandır.

“Milli ve manevi değerlerine bağlı, inançlı, sivil, demokrat bir vatan evladı”

Ekmeleddin İhsanoğlu, milli ve manevi değerlerine bağlı, inançlı, sivil, demokrat, bilgili, birikimli, tecrübeli bir vatan evladıdır. Türkiye'nin ihtiyacı olan sevgi, saygı, birlik ve dirlik ortamına katkıda bulunabilecek, Türk milletinin huzura kavuşması ve gelecek kaygılarının giderilmesi yönünde ciddi adımlar atabilecek, devletin itibarını hem yurt genelinde hem yurtdışında yeniden tesis edebilecek bir isimdir. Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye'yi uluslararası kuruluşlarda başarıyla temsil etmiş, hayatı boyunca Türkiye'nin ve İslam dünyasının bekası ve birlikteliği için çalışmış, "Allah vatanımın tüm evlatlarını, kendi evlatlarımdan ayırmayı bana nasip etmesin" diye dua etmiş olan; bir fikir adamıdır, bilim adamıdır, devlet adamıdır ve gönül adamıdır.

“Filistin'in ülkemizde "DEVLET NİŞANI" verdiği tek isim”

Kendisi aynı zamanda, "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası" sahibi olan sayılı değerlerimizden biridir. Kendisi, şu anda vicdanlarımızı yaralayan ve İsrail'in devlet terörüne yine ve yeniden kurbanlar veren mazlum Filistin halkının hep yanında olmuş, başta başkanlık ettiği İslam Konferansı Örgütü olmak üzere, çeşitli uluslararası kuruluşlarda Filistin'in savunucusu olmuş ve hizmetleri neticesinde Filistin'in ülkemizde "DEVLET NİŞANI" verdiği tek isim olmuştur.

“İhsanoğlu Türkiye’Nin önünü açacak”

Ekmeleddin İhsanoğlu, küçük yaşlarda yetim kalmasına, yıllarca yoksulluğa ve gurbete göğüs germesine, hayatın çeşitli zorluklarından geçmesine rağmen, adım adım hedeflerine ulaşıp hizmet etmiş bir vatan evladıdır. Böyle bir ismin etrafında buluşmak, Türkiye'mizin birikimlerinin ve imkanlarının da önünü açacaktır. Türkiye'de yetişen nesiller için de bir umut olacaktır.

“Dün dediğini bugün unutup, bugün söylediğini yarın inkar eden" bir gelenekten gelmiyor”

Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı makamına gelecek kişiden beklenen, tüm Türkiye'yi kucaklayıcı ve bütünleştirici tavra, uzlaştırmacı ve sorun çözücü yaklaşıma, ciddiyet ve samimiyet sahibi olan bir kişiliğe sahiptir. "Dün dediğini bugün unutup, bugün söylediğini yarın inkar eden" bir gelenekten gelmemekte,tutarlı kişiliği ve hizmetleriyle ön plana çıkmakta ve ortaya koyduğu bilgili ve nezaketli üslubuyla takdir edilmektedir.

“Milletimiz, yaşadığı coğrafyadaki gelişmelerden dolayı gelecekten kaygılıdır.” 

Diğer taraftan bildiğiniz üzere; sayın başbakan, Cumhurbaşkanlığına aday olmuş ve adeta kendini kurtarma derdine düşmüştür. Ülkemizde, 12 yıllık AKP iktidarı boyunca değerleri tahrip edilmiştir. Milletimizin birliği ve bütünlüğü zedelenmiştir. Ayyıldızlı al bayrağımıza rezilce yapılan düşmanlıklar ve alçakça yapılan saldırılar artık pervasızca ve aleni hale gelmiştir. Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Adalet sistemi işlemez hale getirilmiş ve milletimizin adalet kavramına güveni zedelenmiştir. Milletimiz, çalkantılar içinde huzursuz, yaşadığı coğrafyadaki gelişmelerden dolayı gelecekten kaygılıdır. Toplum her geçen gün daha da gerilmekte, ülkemiz karanlık emellerin oyuncağı olan şer odaklarının tezgahlarına hedef olmaktadır. Sorunlar giderek daha da birikmekte, bölgemiz yangın yerine dönmekte ve bu çatışma, şiddet, savaş ortamı içinde kalan ülkemiz bedeller ödemektedir.

“Kardeşim Esad” “Katil Esed” oldu

Mesela bu ödediğimiz bedellerden biri Suriye meselesidir. AKP iktidarında "Sıfır sorun" diyenler, "stratejik derinlik" diyenler, "kardeşim Esad" söyleminden "katil esed" söylemine geçmişlerdir ve bugün Türkiye'de vatanından, yuvasından, işinden olup ülkemize sığınmış 1,5 milyona yakın Suriyeli mülteci vardır. Türkiye yanlış politikalar, fiyaskoyla sonuçlanan köksüz ve ufuksuz dış siyaset neticesinde bu yükü çekmekte ve hepinizin gördüğü üzere artık zorlanmaktadır.

BAŞBAKAN’A ZOR İSARİL SORULARI

Başka bir örnek ise, Filistin meselesidir. Bu konuda da, kendi önceliklerini, yaptırımlarını ve hedeflerini belirlemeyen, sadece söylemden ve nutuk atmaktan ibaret bir politika güdülmektedir. Böylesi önemli bir konu, seçim propagandası haline getirilmektedir. Şimdi Gazze, İsrail'in vahşice bombardımanlarına maruz kalırken kendisine sormak lazım...

- Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı olarak, bağırıp çağırmak, meydanlarda nutuklar atmak, insanları yönlendirmeye çalışmak, seçim sloganları atmak, kulağa hoş geldiğini düşündüğünüz naralar atmak yerine; neden İsrail'le her türlü ilişkiyi kesmiyorsunuz...? Neden İsrail'le olan ilişkileri kesmeden, halkımıza durumu izah etmeden, akılcı politikalardan uzak bir şekilde sürekli tribünlere oynuyorsunuz...?

- Türkiye'den İsrail'e Barzani'nin kontrolündeki petrolün gönderildiği ve hatta Türkiye'den İsrail'e "jet yakıtı" da gönderildiği söyleniyor. Bunlar birer söylentinin dışında, artık kamuoyu nezdinde de biliniyor. Çok basit gündemlere ve tartışmalara dahi fikir beyan eden sizler, bu konuda neden bir şey söylemiyorsunuz...?

- ABD başkanı Obama, "İsrail'in kendini savunma hakkı vardır" şeklinde açıklamalar yapıyor. Neden kendisine bu durumla ilgili yanıldığı noktaları anlatmıyorsunuz...? Meydanlarda, nutuklarda, ekranlarda Obama'ya yönelik neden bir cevabınız olmuyor...?

- İsrail'in bir kez daha böylesine pervasızca ve vahşice saldırmasında, Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelerin, çatışmaların ve mevcut durumun bir rolü ya da payı oldu mu, olmadı mı? Bu konuda Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı olarak neden düşünmüyorsunuz, neden meselenin bu boyutuna dair bir izahınız olmuyor...? Bu söylediğimiz konu, sizce önemsiz midir...?

- Katliamın durdurulması, saldırıların sona erdirilmesi, insani yardımların derhal ulaşması öncelikli ve acil iken; neden bu konuda bir girişiminiz yok...?

- Türkiye'nin 50 yıllık vetosunu, SİZİN İKTİDAR DÖNEMİNİZDE kaldırması sonucu İsrail'in OECD ülkeleri arasına girdiği iddia ediliyor. Bu iddia hakkında hiçbir şey söylemeyecek misiniz...? Yani İsrail sizin sayenizde mi OECD'ye girdi...? Vetoyu kaldırdıysanız neden kaldırıldı...?

- Yıllardan beri ABD'deki Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerinin, size 2004 yılında verdiği "YAHUDİ CESARET MADALYASINI" neden iade etmediğiniz soruluyor. Bu konuyu neden geçiştiriyorsunuz...?

İşte bu sorular, sayın Başbakanın öncelikle cevaplaması gereken sorulardır. Çünkü kendisi bir spor federasyonunun ya da bir sosyal yardımlaşma derneğinin yöneticisi yahut bir şirketin çalışanı, ekranlarda sevilerek seyredilen bir dizinin aktörü değil, Türkiye Cumhuriyetinin başbakanıdır. Eğer öyleyse, gereğini yapmalıdır.


“Kerkük ve Musul yüreklerimizi parçalıyor”

Bu saydıklarımızla birlikte, gündemde olan ve yüreklerimizi parçalayan, vicdanları kanatan başka bir konu ise Kerkük ve Musul'dur. Bakınız, bölgede AKP iktidarı yıllardır adım adım yaklaşan bu felakete çanak tutmuştur. Türkmen kardeşlerimizin başına gelen bu felaket korkunç ve tüyler ürpertici boyutlardadır. Her gün onlarca Türkmen katledilmekte, bu katliamlar Ramazan boyunca ve Türkiye'nin gözleri önünde devam etmekte, işgal edilen bölgelerden yüz binlerce Türkmen insani yardımlara muhtaç bir şekilde göç etmiş durumdadır ve yazın bu sıcağında, Irak'ın çöl ikliminde, kamplarda yaşamaktadır. Dünyanın gözleri önünde Gazze İsrail tarafından bombalanırken, Türkiye'de "3 gün milli yas" ilan etmek, elbette hassasiyet sahibi olmayı gösterir. Ancak kendi öz kardeşin, sınırın hemen öte yanında 2 aydır katliamlara maruz kalırken, göçe zorlanırken, akıl almaz işkencelerden geçirilirken neden Türkmenler için milli yas ilan edilmemiştir...? Neden bu konuda milli bir hassasiyet gösterilmemiştir, bu konu neden görmezden gelinmektedir...? Kerkük kaybederse, Türkiye kaybedecektir.

“49 vatandaşımız rehin durumda”

Bakınız Suriye'deki yoğun çatışma ortamına gönderilen TIRLARIN AKIBETİ hala merak konusuyken; bugün Suriye'de varlığını sürdüren IŞİD adlı kelle kesen,camilere ve türbelere saldıran,çoluk çocuk demeden canice ve vahşice katliamlar yapan, bütün bunları mukaddes dinimiz adına yaptığını söyleyen örgüt, Kerkük ve Musul'a girerek bölgedeki büyük oyunun başka bir figürü olmuştur. Üstelik, bu durum göz göre göre olmuş, AKP iktidarı uyarılara kulak asmamış, hatta Dışişleri Bakanının "tedbirimizi aldık, her şey kontrolümüz altında" açıklamasından bir gün bile geçmeden konsolosluğumuz IŞİD tarafından işgal edilmiş ve vatandaşlarımız rehin edilmiştir. Bugün hala 49 vatandaşımız rehin durumdadır. Bir tarafta IŞİD, bir tarafta PEŞMERGE; Kerkük'ün ve Musul'un akıbetinin ne olacağı belli değildir. Türkmen kardeşlerimiz, kendi kaderine terk edilmiş, canilerin ve katillerin insafına bırakılmıştır.

Kimse unutmasın ki, Kerkük ve Musul asırlardır, 1000 yıldan fazla bir süredir kadim Türkmen yurdudur.

İşte bu yaşananlardan hareketle ve özetle; Türkiye'nin yaşadığı son gündemlerden bir kaç örneği sundum. Daha sıralanacak, söylenebilecek o kadar çok şey var ki, ben bu noktada hatırlatma yapmış olup;

Değerli hemşehrilerime seslenmek istiyorum...

Böyle bir ortamda, bunca birikmiş sorunla boğuşan, böyle belirsiz bir Türkiye tablosu içerisinde; yeniden birlik, dirlik ve bütünlük sağlanabilmesi için anlaşmak, kucaklaşmak ve buluşmak için Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olmalıdır. Kutuplaşmayı bertaraf etmek için Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanlığına seçilecek en doğru, en meşru, en doğal, en layık isimdir. Tüm vatandaşlarımız bilsinler ki;

Biz güçlü, büyük ve lider bir Türkiye istiyoruz; bugün olduğu gibi sokaklarında huzur olmayan, sınırları tehdit altında olan, itibarı zedelenmiş bir Türkiye değil...

Biz üreten, bütünleşmiş, hedeflerine yürüyen, haklarını koruyan ve boyun eğmeyen bir Türkiye istiyoruz; bugün olduğu gibi şu veya bu ülkeye mecbur kalan, ayrışma içinde bocalayan, rotasını şaşırmış, haklarından taviz vermiş, boyun bükmüş bir Türkiye değil...

Biz dürüstlüğün, çalışmanın, başarmanın, helal kazancın, emeğin ve alın terinin büyüttüğü bir Türkiye istiyoruz; haramın, yolsuzluğun ve rüşvetin batağında olan, hırsızlığın, çalıp çırpmanın, dümen çevirenin hakim olduğu, emeği ve alın teriyle çalışan insanımızın adeta köle gibi görülerek ihmaller sonucu toprak altında kalıp unutulduğu bir Türkiye değil...

Ayyıldızlı bayrağımızın gölgesinde, mukaddes vatan toprağımızda, istiklalimize sahip çıkarak yaşamak, helal ekmeğimizle, ailemizle, bütün Türk milletiyle geleceğe yürümek istiyoruz; bugün olduğu gibi bayrağımıza saldırıların olduğu, vatan toprağına kastedenlerin sokaklarda gezdiği, istiklalimize ve ekmeğimize göz dikenlerin kaderimizi tayin etmeye kalkıştığı, aile ve millet değerlerimizin tahrip edildiği, zedelendiği bir Türkiye değil...

İşte o yüzden, gelin bizlere destek olun, omuz verin.

Gelin, ülkemizi bu tıkanmış, kokuşmuş, çürümüş siyaset ortamının dışına çıkarabilmek için beraber bir adım atalım. Gelin, adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu'nu bu Çankaya yürüyüşünde yalnız bırakmayalım... Dinleyelim, anlayalım, destek olalım... Bu sese kulak verelim, hakkında yapılan iftiraları, karalama kampanyalarını, çeşitli ayak oyunlarını boşa çıkaracak kadar dürüst, vatansever, bilgili bir vatan evladı olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nun sesidir. EL ELE, GÖNÜL GÖNÜLE, OMUZ OMUZA YÜRÜYEN BİR TÜRKİYE İÇİN BU İMKANA BİR FIRSAT VERELİM...”

Editör: TE Bilişim