Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 1 haftadan az bir süre kala Bilecik’i ziyaret eden muhalefet partileri çatı adayı Ekmeledddin İhsanoğlu, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey’in babası Ertuğrul Gazi ve Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu Şeyh Edebali’nin türbelerini ziyaret etti. Bilecik halkı tarafından yoğun ilgiyle karşılanan İhsanoğlu’na ziyaretlerinde TBMM Başkanvekili Meral Akşener, MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker, 22 ve 23’ünci Dönem CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, CHP Bilecik İl Başkanı Çağatay Karaahmet, MHP Bilecik İl Başkanı Sabri Eraslan ve çok sayıda partili eşlik etti. İhsanoğlu’nun Bilecik’teki ilk durağı Söğüt oldu. Ertuğrul Gazi Türbesi ziyareti öncesi bir süre vatandaşlara hitap eden İhsanoğlu şöyle konuştu:


 “Sevgili kardeşlerim sizlerle beraber burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Çünkü tarihimizin, ülkemizin milletimizin ve devletimizin temellerinin atıldığı bir yerdeyiz. Burada bizim her Türk vatandaşı gibi ilham alacağımız çok değerli kıymetler var, ibretler var, ve müzeler var. Tarihi hadiseler var. Osmanlı devleti 700 sene önce bu topraklarda kuruldu. Ve biz bugün bu devletin devamı olarak cumhuriyetin evlatları olarak bu tarihimizden büyük miraslar almamız lazım. Bu büyük mirastan güzel dersler almamız lazım. Ben tabi burada size cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili bir iki söz söylemek istiyorum. Türkiye tarihinde çok önemli bir sınavla karşı karşıya. Pazar günü Türkiye, Türk milleti, sandığa gidip ilk defa cumhurbaşkanını oylarıyla seçecek. Daha önce biliyorsunuz hep mecliste vekillerin yoluyla seçiliyordu ama bu sefer milletin kendisi seçecek. Milletin önünde 3 tane aday var.



Mecliste 4 tane parti var, bu dört partiden her bir ikisi aday gösterdi. AK Parti aday gösterdi, HDP aday gösterdi.  Ondan sonra CHP ve MHP geldiler bir araya dediler ki biz birer aday göstereceğimize müşterek bir aday gösterelim. Bizim partimizin üyesi olmasın, ama öyle bir aday isteyelim ki, bulalım ki bütün milletin etrafında toplanacağı bir partili olmasın. Milletin kucaklayacağı, milleti kucaklayacak birisi olsun. Sağ olsunlar beni düşündüler. Ben eminim ki Türkiye’de bu göreve gelebilecek ve bu görevi daha hakkıyla ifa edecek kıymetli insanlar var. Siyaset adamları var, devlet adamları var, bilim adamları var, yüksek yargıçlar var, var oğlu var. 76 milyonluk millette, büyük bir millette Türk Milleti gibi yüce bir millette bir tek adam mı çıkar, iki adam mı çıkar, üç adam mı çıkar, çok adam var. Ama sağ olsunlar öyle düşündüler dediler ki biz sizi istiyoruz. Ben de emrinizdeyim dedim. Siz böyle bir şeyin karşısında ne diyebilirsiniz? Kaçabilir misiniz böyle bir görevlendirmeden.



“Bu milli mutabakat projesi”

Ben aziz kardeşlerim Bu milletin evladıyım. Ben Yozgatlı bir ailenin çocuğuyum. Babam, dedem, dedemin dedesi, kökümüz, soyumuz, sopumuz bellidir. Biz de Orta Asya’dan gelmiş bir ailenin evladıyız. Şimdi hal böyle olunca, bu iki parti arasındaki uzlaşma orada durmadı. Bu aslında bizatihi tarihi bir uzlaşma. Düşünebiliyor musunuz, CHP, MHP. Bir araya geliyorlar, uzlaşıyorlar. Bu çok güzel bir şey değil mi. Ve ben kendi adayım CHP’den aday vermiyorum, ben MHP’den aday vermiyorum. Ben müşterek bir aday buldum. Bu takdire şayan bir şey değil mi? Peki bu burada durmadı. İlan edildikten birkaç gün sonra 12-14 tane parti destek verdi. Demokrat Parti, DSP, BBP, DYP, Sosyalist parti, sağcısı solcusu, BTP, herkes birleşti dedi ki İhsanoğlu’na oy vereceğiz. Bu kötü bir şey mi? Bu proje, evet proje. Bu milli mutabakat projesi. Bu yabancı bir proje değil, Büyük Ortadoğu projesi falan da hiç değil. Onunla meşgul olan onlar, onlar düşünsünler. Bu milli bir proje, bu sizlerden geldi. Ben bu vatanın evladıyım. Ben hayatımı bu vatanın üniversitelerinde, devletinde, dış politikasında, devletin değişik kademelerinde hizmet ettim.



Ondan sonra 9-10 sene yurtdışında dünyanın en büyük ikinci milletlerarası teşkilatının genel sekreterliğini yaptım. 57 ülkenin genel sekreterliğini yaptım. Ve Türkiye’de ülkeme de bu şerefi getirdim, taşıdım. Şimdi geldiler dediler ki, arkadaş yeter, sen burada hizmet edeceksin. Ben bunu bir askerlik görevi gibi, namus, şeref görevi gibi gördüm. Bayrak hizmeti gibi gördüm. Onun için bana diyorsun ki proje diyorlar, ne projesi? Milli proje, milli mutabakat projesi arkadaşlar. Şimdi sevgili kardeşlerim, siz sağcı olunuz, solcu olunuz, muhafazakar olunuz, sosyal demokrat olunuz, hangi partiden olursanız olunuz, AK Parti’li olunuz, cumhurbaşkanlığı yolunda başınıza gelecek insanda hangi vasıfları bekliyorsunuz? Her şeyden önce bayrağına saygılı, bayrağını düşürmeyecek, bayrağını düşüreni kulağından tutup sillesine vuracak. Türkiye’nin içinde huzuru sağlayacak. Kavga etmeyecek, sen alevisin, sen Sünnisin sen şusun busun demeyecek.



Bütün milleti bir sayacak. Ondan sonra siz ne istiyorsunuz? İkilik mi istiyorsunuz yoksa birlik mi istiyorsunuz? Bütünlük mü istiyorsunuz yoksa parçalanmak mı istiyorsunuz? Siz cumhurbaşkanı bir siyasi fikrin, bir siyasi programın, savunucusu mu olmasını istiyorsunuz, yoksa bütün siyasi partilerden yana eşit mesafede mi olmasını istiyorsunuz. Anayasa diyor ki, seçildiği an partisiyle olan ilişkisi kesilir diyor. Seçildiği an, yani 10 Ağustos akşam belli oldu, kazandı, o an itibariyle kesilir. Daha devir teslim iki hafta sonra falan yok öyle bir şey. Seçildiği an kesilir diyor. Şimdi birisi çıkıyor diyor ki, ben diyor, bırakmayacağım, işte Hasan’ı getireceğim, Hüseyin’i getireceğim, daha vaktimiz var, şunu yapacağız, bunu yapacağız, böyle şey olur mu? böyle particilik olur mu? böyle particilik olur ama böyle devlet reisliği olmaz. Onun için bunu düşünmemiz lazım.



Peki cumhurbaşkanlığına göndereceğiniz kişiye orada devletin tepesinde otururken öfkeli kavgalı, etrafına tekme tokat atan birisi mi istiyorsunuz, yani Çankaya’da sorun yaratan birisini mi istiyorsunuz, yoksa sorun çözen birisini mi istiyorsunuz? Şimdi ben size bir şey söyleyeceğim, örnek vereceğim, İtalya birkaç sene önce büyük siyasi kriz yaşadı, ekonomik kriz yaşadı. Memleket çökmek üzereydi.  İtalyan cumhurbaşkanı bir öğretim üyesiydi. Hala görevde, ikinci dönem yapıyor. Ve onun yetkileri tüm cumhurbaşkanının yetkilerinden daha az. O adamcağız, hikmetiyle, erdemiyle, soğukkanlılığıyla, bütün siyasi partileri toplayarak, bütün siyasetçileri toplayarak, sabırla onlarla uğraşa uğraşa, İtalya’nın batık gemisini yüzdürerek selamet sahibi olmuştur. Ekonomisini de düzeltti, siyasetini de düzeltti. Ve şimdi İtalya tekrar büyük bir millet olarak düzlüğe çıktı. İşte devlet reisi budur. Devlet reisinden beklenen budur. Köprü yapmak, yol yapmak, baraj yapmak değil, yol göstermek. Cumhurbaşkanı yol gösterir, yol yapmaz.


Aziz kardeşlerim şimdi Türkiye, içerde bir takım istikrarsızlıklar, huzursuzluklar yaşıyor, gerilim yaşıyor, biz memleketin her tarafına dolaşıyoruz. Eskişehir’den geldik, biraz dolaşıyorduk, bir hanımefendi geldi dedi ki “ben korkuyorum” dedi.  “Evlatlarımın geleceğinden korkuyorum” dedi. Bunu genç bir anne söylüyor, ve bu annenin eşi Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir subay. Eğer bir subayın hanımı bunu söyleyebiliyorsa, o zaman biz siviller ne diyeceğiz? Yani Türkiye’nin içi bu noktaya geldi. Ben daha fazla söylemiyorum.


Hatay’daydık 2 gün önce. Geldiler dediler ki bu IŞİD teröristleri, bu El Kaide teröristleri kol geziyorlar biz geceleri dışarı çıkamıyoruz dediler. Kolluk güçleri de kimse bizimle ilgilenmiyor, biz evlerimizde korkuyoruz dediler. Siz şimdi Söğüt’te huzur içerisinde yaşıyorsunuz. Birde o teröristlerin bu taraflara geldiğini düşünün, ne yapacaksınız. Peki bunlara sebebiyet verenimi getireceğiz tekrar başımıza. Siz şimdi bu mübarek tarihi yerdesiniz. Osmangazi’nin, Orhangazi’nin, Şeyh Edebali’nin olduğu yaşadığı yerler, bakınız Şeyh Edebali Gazi Osman Bey’e ne diyor?



“Biz bu şerefli yolculuğa sevgi ekmeye çıktık”

Şimdi herkes bunu biliyor ama ben 1-2 satırını okuyacağım. Diyor ki hoca talebesine “Ey oğul artık sen beysin devlet resisisin. Bundan sonra öfke bize uysallık sana”, bey öfkelenmeyecek, bey tekme tokat atmayacak bey böyle olur, böyle olmayan bey olamaz. Suçlanmak bize katlanmak sana. Ama bize ne oluyor bey suçlamaya çalışıyor. Ve biz katlanmaya çalışıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Türk örf ve adetinde böyle bir şey kabul edilebilir mi? Ey oğul bundan sonra bölmek bize bütünlemek sana. Biz böleceğiz, biz yanlış yapacağız sen bütünleyeceksin diyor beye. Bugün daha da tuhaf değil mi? Tam tersi şeyler oluyor. Son olarak şunu söylüyorum Şeyh Edebali Osman Gazi’ye diyor ki, ‘en büyük zafer nefsini tanımaktır.’ Bu aslında Peygamber efendimizin bir hadisine dayanır. Bu İslam ahlakı, İslam dini budur. Türk töresiyle, İslam ahlakı aynıdır. Öfke ve nefsin bir olup aklını yener.



Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Şimdi biz öfkeyi beyden görüyoruz. Biz beyden artık öfke istemiyoruz, sebat istiyoruz, sabır istiyoruz ve herkesi sevmesini istiyoruz. Ben size işte bunu vaat ediyorum. Sözle değil benim ahlakım budur. Benim tavrım budur. Benim 40 senedir tanıyanlar bunu söyler, benim öğrencilerim bunu söyler, benim hocalarım bunu söyler, benim meslektaşlarım, uluslararası camiada beni tanıyan doğuda, batıda, Avrupa’da, Amerika’da, Rusya’da, İslam dünyasında tanıyan devlet büyükleri, cumhurbaşkanları, kralları, Dışişleri Bakanı benim bu şekilde bir insan olduğumu bilir ve tanır. Biz bu şerefli yolculuğa sevgi ekmeye çıktık, saygı ekmeye çıktık, birlik ve beraberlik, dirlik ekmeye çıktık.



Biz bunları ekiyoruz ki ekmeğimiz büyüsün, ekmeğimiz büyüdükçe paylaşması daha kolay olur. Daha büyük parçalar, hisseler bize düşer. Daha mutlu oluruz, daha refah oluruz ve biz bunu paylaştıkça huzur ve istikrar içerisinde biz daha müreffeh çocuklarımız huzurlu ve zengin olur. Ve biz bu ekmeğimizi büyüttükçe muhtaç olan komşularımızla, dostlarımızla paylaşırız. Biz bu kendi ekmeğimizi, kendi aramız
da paylaşırız, başkalarıyla paylaşırız ama toprağımızı ve vatanımızı asla paylaşmayız. Allah bu millete ve devlete zeval vermesin.”


İhsanoğlu çay bahçesindeki konuşmasının ardından Ertuğrul Gazi Türbesini ziyaret etti. Burada Osmanlı kurucusu Ertuğrul Gazi ruhuna dua okudu ve türbe defterine yazı yazdı. Ziyaretini sonlandıran Ekmeleddin İhsanoğlu buradan Bilecik merkeze hareket etti. Bilecik’te Şeyh Edebali’nin türbesini ziyaret eden İhsanoğlu burada dua etti ve Edebali Hazretleri hakkında bilgi aldı. İhsanoğlu türbe ziyaretinin ardından merkez çay bahçesine geçerek Bilecikli vatandaşlar ile oturdu. Burada vatandaşlara Bir süre hitap eden İhsanoğlu, daha sonra İstanbul’a gitmek üzere ilden ayrıldı.a 

Editör: TE Bilişim