İtilaf devletlerinin Lozan’da 20 Kasım 1922’de başlıyacak olan konferansa İstanbul ve Ankara’yı ayrı ayrı davet etmesi krize neden olur. Sadrazam Tevfik Paşa Mustafa Kemal Paşa’ya Lozan’da birlikte hareket etmeyi önerir. Mutafa Kemal Paşa cevabında “ Türkiye devletinin tek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’dir.” der. Fakat Tevfik Paşa İslam aleminin İstanbul’daki Halife’ye sadık olduğunu belirterek birlikte temsil talebinde israr eder.

30 Ekim’de Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında toplanan meclis bu konuyu ele alır. Söz alıp konuşan miletvekillerinin hepsi tepkilidir. Erzurum Mebusu Hüseyin Avni bey yaptığı ateşli ve sert konuşmasında “Sevr imza edilirken kimsenin aklına TBMM gelmemişti. Bu anlaşma ile hilafetin sonunun ne olacağı hiç düşünülmemişti, şimdi hilafet makamı ortaya sürülerek İslam alemine bağlılık gösterisi yapılıyor. Hilafet perdesi altında saltanat cinayetlerine fırsat verilmemeliydi” der. (1) Kazım Karabekir Paşa, Ali Fuat Paşa, Ali Fethi beyler de İstanbul hükümetini yeren ve onların Lozan’da Türkiye’yi temsil etmeye hakkı olmadığını söyleyen konuşmalar yaparlar.

Görüleceği gibi meclisteki müzakerelerde hem 1. Grubun hem de 2. Grubun milletvekilleri saltanat aleyhinde şiddetli görüşler ileri sürmüşlerdir. Görüşmeler devam ederken Dr. Rıza Nur ve arkadaşları “ Osmanlı devletinin sona erdiğini ve hilafet makamının esaretten kurtarılacağına.. ” dair önerge imzalarlar. Önergede Mustafa Kemal Paşa dahil 80 milletvekilinin imzası vardır.

Meclisteki görüşmelerde saltanatın aleyhine konuşma yapan 2. Grubun başkanı Erzurum Mebusu Hüseyin Avni bey ve arkadaşları teklifte hilafetin açıkca belirtilmediğini söyleyerek oylamaya katılmazlar. Oylama sonucunda karar yeter sayısı için 25 oy eksik olduğundan görüşmeler 1 Kasım’a kalır.

1 Kasım 1922 Çarşamba günü modern hukuk tarihimizin en önemli dönemeçlerinden birinin tarihidir. Osmanlı devleti ve saltanat sona erdirilmiş, Cumhuriyet yönünde devasa bir adım atılmıştır. Bir yıl sonra 29 Ekim’de rejimin adı da konacaktır. (9)

9 Kasım1922 günü İsmet Paşa başkanlığındaki Lozan Barış Konferansı Türk delegasyonu, Sirkeci’den Lozan’a uğurlanır. 10 Kasım 1922 Cuma namazına Yıldız camiine gelen Vahdettin bir hafta sonra 17 Kasım sabahı İngilizlere ait Malaya zırhlısı ile İstanbul’u terk eder.

Vahdettin ‘halife’ sıfatından feragat etmeden ayrılmıştır. Aynı gün İstanbul’da bulunan Refet Paşa durumu telgrafla Ankara’ya bildirir. Bir taraftandan da Hilafet emareleri sayılan kutsal emanetleri de İngilizler’in herhangi bir saldırısına karşı korumaya alır. Telgrafı alan Mustafa Kemal Paşa yazdığı cevabi telgrafta halifenin kim olacağının belli olmadığını , bunu için Velihad Abdülmecid Efendi ile görüşüp fikrini almasını ister.

Zira Türkiye’nin Lozan’da hala hilafete ihtiyacı olduğu gibi, iç politikada hilafete cephe almak için vakit erkendir. Nitekim İsmet Paşa, Lozan konferansının ilk günlerinde “biz yaşadıkça kanımızın son damlasına kadar hilafeti tutup yaşatacağız” diyecektir.(9)

Abdülmecid Efendi’nin Halife Seçilmesi:

17 Kasım akşamı Abdülmecid Efendi ile görüşüp olurunu alan Refet Paşa bunu bir telgrafla Ankara’ya bildirir. Meclis’te yapılan müzakerelerden sonra önce Vahdettin’in ‘hal’ fetvası okunup kabul edilir. (18 Kasım 1922) Aynı gün yapılan 5. celsede 163 mebusun 148’inin oyunu alan Abdülmecid Efendi hilafet makamına getirilir.

Abdülmecid Efendi’nin halife seçilmesine İslam Dünyasından olumlu tepkiler gelir ve kendisini dış Dünya’dan ilk kutlayanlar Hindistan Müslamanlarının (Hindistan Hilafet Komitesi) başkanı Cutani’dir.

Yer yer Hilafetin saltanattan ayrılması konusunda tenkitler varsa da Osmanlı öncesinde de böyle durumlar olduğunu daha önceki yazımızda belirtmiştik.

Şimdi Türkiye’nin önünde daha büyük bir mesele vardır: LOZAN KONFERANSI

20 Kasım’da 1922’de başlayan konferans 4 Şubat 1923’de kesintiye uğrar. 23 Nisan 1923’de tekrar çalışmalarına başlayan konferansta 24 Temmuz 1923’de barış Antlaşması imzalanır. Bu arada 23 Nisan 1920’de açılan Birinci Meclis 2 yıl 11 Ay 21 Gün sonra 16 Nisan 1923 günü son toplantısını yaparak seçimlere gitmek üzere dağılmıştır.

Verilen arada Türkiye’ye dönen İsmet Paşa 18 Şubat’ta Eskişehir’de Mustafa Kemal Paşa ile buluşur ve gelişmeleri aktarır. Rauf bey, İsmet Paşa’nın bu görüşmelerde sulhun olabilmesi için hilafetin kaldırılmasına ikna ettiğini ileri sürmüştür. Öte yandan 24 Temmuz 1923’ de tarihinde imzalanan Lozan Barış Anlaşması, 23 Ağustos 1923’ de TBMM tarafından onaylanmasına rağmen İngiltere tarafından halifeliğin ilgasını müteakip 15 Nisan 1924 ‘de onaylanması Lozan–Halifelik açısından dikkat çekicidir. (1)

İngiliz belgeleri üzerinde araştırma yapan Hakan Özoğlu, Lozan’da halifeliğin kaldırılması için Türk heyetine baskı yapıldığına dair herhangi bir belgenin olmadığını, aksine İngiliz diplomatların hilafetin kaldırılmasını “ Türkiye’nin iç politika uğruna ” yaptığını yazdıklarına dikkat çekmektedir. (1)

Bir sonraki yazımızda Cumhuriyet’in İlanını ve Hilafetin İlga Edilmesini göreceğiz.

  1. Dünkü Yazımızda Prof.Dr. Bedri Gencer olarak düzeltir özür dileriz. SEZAİ BALTA

(1): Doç.Dr. Ali Satan Türk ve İngşliz Belgelerinde

Halifeliğin Kaldırılması s.157,202

(9): Taha Akyol “Atatürk’ün İhtilal Hukuku Doğan Kitap S.207

Editör: TE Bilişim