Bilecik’in TOKİ bölgesinde yaşayan Ayten Yıldırım(55),isimli kadın hiçbir eğitim almamasına rağmen ürettiği sanat eserleri ile göz dolduruyor.

Küçük yaşlardan beri eline geçen her parçayı değerlendirip  güzel bir obje haline getiren Yıldırım, kendi evinin verandasında ufak bir sergi ile yaptığı eserleri komşularının beğenisine sundu.

Arkadaşlarına ve komşularına boş vakitlerini nasıl değerlendireceği konusunda örnek olan Yıldırım, bu hobinin kendisine bir nevi terapi gibi geldiğini belirtti.

“Gezdiğim yerlerde bir taş dikkatimi çekerse mutlaka bir şeylerle biraraya getirip farklı heykeller yapıyorum

Yıldırım’ın açtığı sergide birbirinden güzel, anahtarlık, abajur, minder, tablo, saksı, mumluk gibi eserler bulunuyor. Dağdan, ormandan ve denizden bulduğu  objeleri biraraya getirerek farklı tasarımlar ortaya çıkaran Yıldırım, “3 -5 yıldır bu işlerle uğraştım, kendimi hobiye verdim. Hem bana terapi gibi oldu, hem de bazı arkadaşlar  gelsin görsün boş vakitlerini nasıl değerlendireceklerini öğrensinler diye böyle bir şey yaptım. Dağdan, taştan ormandan bulduğum şeylerle bu işleri ortaya çıkarmaya çalıştım, nazar boncukları ve ağaçlara süsler yaptım. Denizden topladığım çakıllarla farklı objeler, tablolar, nar ağacı sağlam olduğu için nar ağacı dalını damacana şişesiyle birleştirip çok güzel bir çiçek objesi yaptım. Kumaş  parçalarından kalan atıklardan kırlentler, minderler, çantalar yaptım. İplerden bir kaç çanta, ahşaplardan mobilyalar yaptım”  diye konuşurken   gezdiği yerlerde dikkatini çeken bir taş  bulursa onları birleştirip mutlaka farklı objeler ve heykele benzer şeyler yaptığını dile getirdi.

Taş oyup mumluk yapıyor

Yaptığı eserler arasında  en çok beğeni alan mumluk ve saksıların olduğunu söyleyen Yıldırım, “eski çağdaki gibi oldu ama taş oyarak mumluklar yaptım. O da çok güzel onu çok beğeniyorlar, saksılar yaptım. Saksılarda yetiştirdiğim çiçeklerin hiçbirini parayla almadım, yine bir parça ağaç atılmıştı. O ağacın kökünü ikiye bölüp kendi elimle zımparaladım, o beni çok yordu ama güzel bir şey ortaya çıktı” ifadelerine yer vererek yaptığı çalışmaları tanıttı.

“Bu konuda hiçbir eğitim almadım”

Çocukluğundan beri bu hobiyle uğraşan Ayten Yıldırım, “çocukluğumdan beri resim yapardım, hatta öğretmenim  o zamanlar bana çok kızardı. Resimlerim hep karakalemdi, karakalemden sonra yaklaşık  5-6 yıl önce tuvale renkli boyalarla tablolar yaptım. Bu konuda hiçbir eğitim, hiçbir kurs almadım, kendi yeteneğim, kendi becerimle elde etmeye çalıştım” dedi.

Herşey bir kukla oyunu ile başladı

Küçüklüğünde Karagöz ve Hacivat oyunundan etkilendiğini söyleyen Yıldırım, oyundan sonra kendine kukla yapmasıyla bu hobiyle ilgilenmeye başladığını  belirterek, “elime küçücük bir kukla almıştım, bizim çocukluğumuzda Karagöz ve Hacivat oyunları olurdu. Okulda öğretmenimiz bize böyle bir şeyler olacak izlemeye gelin çocuklar dediğinde ilgimi çekmişti benim, o zamanlar kendime kukla yaptım evde mahallede komşular izlemişti beni, kuklaları konuşturuyordum.  O gün bugündür  hep  tarlada, bağda, bahçede ne bulursam  onlarla bir şeyler yaparım ama hiçbir zaman faaliyete geçirmedim, işte yaş 55’e gelince yavaş yavaş bir şeyler artık ortaya çıkartmak istedim” açıklamalarında bulundu.

“Dedikodu yapmaktansa böyle şeylerle vakit geçirmek daha güzel”

Yaptıkça daha farklı şeyler ortaya çıkardığını, kendi yeteneğini daha iyi gördüğünü vurgulayan Yıldırım, “insanlar,  bir şeyler yaptıkça daha çok bilgi sahibi oluyor, daha farklı şeyler ortaya çıkartıyor” derken, dedikodu yapmaktansa böyle şeylerle vakit geçirmenin daha güzel olduğunu, insana terapi gibi geldiğini ifade etti.

Bir hafta sürecek olan sergisini 3-4 yıl içinde daha farklı eserlerle halka açık bir şekilde sunmayı amaçladığını da belirten Ayten Yıldırım, şu anda torunlarıyla ilgilendiği için her daim vakit bulamadığını belirtirken, küçücük bir zaman dilimi de olsa her boş vaktini hobileriyle geçirdiğini söyledi.

Editör: TE Bilişim