Kıymet Aslan-
 

Eski Bilecik’in kurulduğu bölgelerin ihya edilmesi isteniyor. Bilecik Mezarlığının bulunduğu bölge, Eski Bilecik olarak biliniyor. Bölgenin turizme kavuşturulması, tekrar şehre kazandırılması için Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Derneği Başkanı Arif Durmuş ve dernek mensubu şair-yazar Osman Özvatan, gazetemiz aracılığıyla bölgenin önemine dikkat çekti.

Geçtiğimiz günlerde gazetemizin sürmanşetinden yer verdiğimiz Rumeli Fatihi" alarak anılan, Orhan Gazi'nin büyük oğlu Süleyman Paşa'nın adını taşıyan tarihi hamamın tahrip olduğuna dair haberine yer vermiş, haber sonrası bölgeyi iyi tanıyan  rehber Osman Özvatan tarafından gazetemiz aracılığıyla bazı aktarımlarda bulunarak gazetemize açıklama da bulundular.


Eski Bilecik Bölgesi’nde  Yunan işgali yangınları öncesinde 2000’e yakın evin, konağın  olduğu 350 kadar da kurum, kuruluş, esnaf, işletme, atölye, hanlar hamamlar bulunduğu bir yaşam alanının günümüzde yeniden canlandırılması için Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Derneği Başkanı Arif Durmuş ve Osman Özvatan, ilin önde gelen isimlerinin bir araya gelmesi ve hayat vermesi için çağrıda bulunuyor. Bu çağrıya kimlerin kulak vereceği ise merak ediliyor. Bölgedeki bir çok  tarihi eserin etrafını otların sardığı görüntüleri, gazeteniz yarın kameralarına da yansıdı.

Özvatan; Bilecik’e dışarıdan gelen yabancı misafirlerin konaklama, yemeklerini yedikleri bir yer olarak değerlendirilmesi gibi önerilerinde bulunuldu. Vergi kanununda yapılan değişikliklerle bu tip tarihi eser restorasyonlarında ortaya çıkan harcamaların vergiden düşülebileceğini hatırlatarak giderlerin karşılanmasının önü açıldığını ve bu bölgenin Kamu kurumlarının yanı sıra özel sektör, zengin iş adamları tarafından da sahip çıkabileceğine dikkat çekti.


Yeter ki Valilik, Belediye vs. uygun projeler hazırlanarak bu bölgelerin yeniden ihya edilmesi girişimlerinde bulunulması yönünde  beklentilerin karşılık bulunmasına dikkat çekildi. Böylece Özvatan, “Burası ihya edilirse iyi olur. Atalarımıza olan saygımızı, hürmetimizin bir ifadesini de yerine getirmiş oluruz” dedi.

“Vefa borçlarını ödemeleri gerekiyor”

İlk olarak Orhan Gazi İmareti önünde Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Derneği Başkanı Arif Durmuş’un kameramıza yaptığı açıklamasında; imaretin yapılış amacına uygun şekilde, cenazesi olan aileler için yeniden yemek vermek, hayır yaptırmak şeklinde aşevi olarak kullanılmasını istedi.


Durmuş, “ İş adamlarımız bir araya gelsin ve bu bölgeleri canlandırsın.  Düne kadar küçük bir ildi, ilimiz büyümeye namzet olmuş. Dışarıda da Bilecikli iş adamlarımız var. Hepsinin geçmişi var burada. Bu geçmişimizi nasıl yad edeceğiz? Miras aldılar gittiler,  şimdi dönecekler ve buraya vefa borçlarını ödemeleri gerekiyor. Bilecik’te her gün cenazemiz var, burası tadilat olursa, imarethane çalışırsa eğer cenazesi olan gelir, burada misafirlerini ağırlar. Eskiden kervan geçtiği için her gün burada aş kaynıyormuş. Bu bölge amacına uygun olarak yeniden değerlendirilmelidir.  Bilecik’imiz de önemli iş adamlarımız var. Burası tadilat olsun, canlandırılsın bakın o zaman burada yemek vermek, hayır yaptırmak isteyenlerimiz dahi çıkacaktır. 

Gelsinler katılsınlar, “banane” deme sözünü kaldıralım artık. Banane derseler hep dışarı da hizmetleri görürüz, dışarıya özenmeyelim. Burasını da ihya edelim, geçmişimizi artık yad edelim. Ben inanıyorum ki Bilecik olarak bunu yaparız. Bilecik’in tarihine ışık tutmak istiyorum. İhracatımız büyüdü, adını duyurmaya başladı artık sıra geldi bu eserlerimizi gün yüzüne çıkarmaya. Buralar atıl kalmış, bizim ecdadımızı nasıl yaşatacağız? Yaşatmamız için eserlerini korumaları ve buraya insanların gelmesi lazım terk edilmiş bir yeri kim öğrenmek ister? Terk etmeyelim tekrar dönelim.


Önce Belediyemiz, valiliğimizle birlikte olacağız. Sanayicilerimizle el ele vereceğiz. Sanayicimiz baş tacımız, bu baştaçlarımızın da tanıtımlarını yapacağız. El ele verirsek hem sanayicimizi tanıtacağız hem de ecdadımızın geçmişini tanıtacak. “dedi.

Orhan Gazi İmareti; İpek Yolu’nun Bilecik'ten geçen bölümü üzerinde yapılmış olan imaretin (aşevi) duvarları; taş sıralar arasına tuğla konularak örülmüş, yığma duvar özelliğinde; yüksek, iki kubbeli bölümden oluştuğu, günümüzde ise etrafında bulunan iskeleler sayesinde ayakta duran Bilecik’in eski yerleşim bölgesindeki tarihi eserlerden bir tanesi olarak biliniyor.

“Ahilik gelenekleri bu bölgelerde sürdürülebilir

Ardından aynı zamanda Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Dernek mensubu olan Şair Yazar Osman Özvatan imareti tanıtarak başladığı açıklamasında ise şöyle söyledi;  “Şuanda önünde bulunduğumuz yer maalesef enkaz halinde Orhangazi imaretidir. Bilecik’in eski bölgesinde Osmangazi’nin feth ettiği Osmanlı cihan devletinin kurulduğu eski Bilecik’in bulunduğu yunan işgalinde yakılıp yıkılan günümüze sadece harabe halde bu şekilde bölümleriyle yansıyan bir  imaret. Burası 2. Padişah Orhangazi tarafından inşa edildiği kaynaklarda geçiyor. Yine malum burası  Bilecik’in giriş kısmı o zamanki ismi Belekoma, Şeyh Edebali’den sonra Bilecik olarak anılan yer.


Giriş kısmı olması nedeniyle malum dinimizde zengin dahi olsa da zekat yolculara verilmesinden hareketle gelen geçen herkese zengin fakir bakılmadan özellikle tüccar kervanlarına da çünkü mallarının en uygun fiyatla bir yerden bir yere intikalini sağlayan pahalıya neden olmamak bakımından Osmanlı’yı ayakta tutan kurucu unsurlardan bir tanesi de bazı kaynaklarda Baciyanirum teşkilatı olarak kaynaklarda ismi geçer. Yani Anadolu bacılarıdır. İşte bu Anadolu bacılarının da malum en önde geleni Ertuğrulgazi’nin de annesi olan Hayme Ana, Şeyh Edebali’nin hanımı olan Yıldız Hatun, Osmangazi’nin hanımı olan Şeyh Edebali’nin kızı olan Rabia Bala Hatun ve onun çevrelerindeki hanımefendiler o zamanın kadınları da buralarda üzerlerine düşeni yemekleri üretmek, yemekleri dağıtmak, gelen yolcuların çamaşırlarını yıkamak tamir etmek vs. gibi işlemleri de en güzel şekilde ücret talep etmeden ahilik geleneklerini en güzel şekilde yansıtarak buralarda uygulamışlardır.” diyerek bu mekanların yeniden  ahilik geleneklerin sürdürülmesi için uygun olabileceğine dikkat çekti.

“Tarihi eser restorasyonları, vergiden düşülebiliyor”

Şair Yazar Özvatan bölgenin kültür ve turizme kazandırılması için atılan hamlelerin masraflarının vergi indirimleriyle önünün açıldığını bu sebeple ihya edilmesi için ilgi ve alaka göstermek gerektiğini anlatan konuşmasında ise;

“Gönül ister ki;  Tabiî ki Bilecik artık yavaş yavaş kabuğunu kırabilen illerden bir tanesi. İstanbul, Ankara, Bursa gibi metropollerin arasında olması nedeniyle her ne kadar geçiş noktası ihmale uğruyor gibi görünse de bu büyük yerlere ulaşım kolaylığı nedeniyle cazibe merkezi halinde. Daha da artacak inşallah. Dolayısıyla da vergi kanununda yapılan değişikliklerle bu tip tarihi eser restorasyonlarına sarf edilen ücretler iş adamları tarafından eğer yapılırsa verginin mevzuatına göre vergiden de düşülebiliyor.

Yeter ki Valiliğimiz, Belediyemiz vs. uygun projeler hazırlarlarsa gönüllü olacak olan vergiden de düşülmesi nedeniyle özel sektör, zengin iş adamlarımızda çıkacaktır mutlaka. Burası ihya edilirse iyi olur. Atalarımıza olan saygımızı, hürmetimizin bir ifadesini de yerine getirmiş oluruz. Bizler dile getirme vazifesini üstleniyoruz. İnşallah ilgililerde gerekli ilgi ve alakayı gösterirler diyoruz.”dedi.


“Gönüllü olan insanlarla işlevselliği mümkün”

Restore sonrası bölgenin işlevselliğine de temas eden Özvatan, “Fakat yine de şöyle bir gerçek te var. Binayı insanlar ayakta tutar, gerçekten de buralar bir şekilde restore edilir  ama daha sonra bomboş şekilde bıraktırılırsa, herhangi bir işlevsel hale getirilemezse zaman içersinde kendiliğinden orta vadede enkaz haline gelmesi de mümkün.  Bu bakımdan ilimizdeki mevcut derneklerden veya Valilik, Belediye’nin de kontrolünde gerekirse  yeni bir dernek oluşturularak bizzat haklıda bu işin içine koyarak adımlar atılabilir. Çünkü bürokrasi ile işler bir yere kadar, akşam 5 oldu ben gidiyorum olur. Ama gönüllü olan insanlarda işin içine katılırsa öyle zannediyorum ki  burası işlevsel hale getirilebilir. Bilecik ve köylerinde vefat edenler genelde şehir mezarlığı tercih ediliyor.

Her gün aşağı yukarı birkaç tane cenaze kalkıyor dolayısıyla burada da zengin olur, yoksul olur üzüntülü halinde bu işlerle uğraşır uğraşamaz en azından cenaze yakınları içinde, define katılan cemaate de bir takım ikramlarda da buradaki derneklerin kontrollerinde yapılacak, üretilecek ürünlerde ikram şeklinde de verilebilir. 

Anayola da oldukça yakın, sadece restorasyondan sonra giriş yolunun uygun hale getirilmesi ile bu sorun en kısa zamanda aşılabilir. Büyük araçlar için olmasa bile küçük araçlar için belli bir oranda yapılacak çalışmalar ile Süleyman Paşa Hamamı üzerinden, Şeyh Edebali’ye doğru da intikal de sağlanabilir. Araçlarla olmasa bile buraya gelen gruplar araçlarından inerek burayı ziyaret ederler yürüyerek tekrar Edebali vadisindeki ziyaretlerini yapılabilir. Yeter ki hayata geçecek uygulamalara konulsun. Zaten bunların yapılması da gerekiyor.”dedi.


“Coğrafya kaderdir” o halde…

“Bursa, Eskişehir gibi niye gelişemedik”  demek yerine esasen Bilecik’in  de elinde bir takım temasının bulunduğunu söyleyen Şair Yazar Osman Özvatan; “Tanıtımın” Bileciklilerin misyonu olması gerektiğini açıklayan önemli tespitlere yer verdi.

 Özvatan; ““Bursa, Eskişehir gibi niye gelişemedik”  demek yerine yani Bilecik’in de misyonu var. İbn-i Haldun “Coğrafya kaderdir” der.  Taşı mermer diyoruz bir sürü  mermer fabrikalarımız, toprağı seramik diyoruz, çok sayıda seramik fabrikalarımız var. Yaprağı ipek diyoruz ipekle alakalı her ne kadar fabrikalarımız olmasa da fakat herşeye rağmen bizim gerçek misyonumuz, gerçek temamız Osmanlı Söğüt’te, Bilecik’te inkişaf edip 624 yıl 3 kıtaya İslam adaleti yaygınlaştırdıysa Şeyh Edebali’nin, Osmangazi’nin, Orhangazilerin, emekleriyle Alperen gazilerin, ahilerin emekleriyle olmuştur. Dolayısıyla Coğrafyada kaderse bizimde kaderimiz Osmanlı misyonunu, vizyonunu güncellemek. Diğer 81 il’e ve tüm Türk İslam coğrafyasına da en uygun bir şekilde, kapsamlı bir şekilde tanıtmak olmalıdır bizim misyonumuzda diye düşünüyoruz Bilecikliler olarak.

Örnek vermek gerekirse mesela Arabistan da Mekke ve Medine çok önemlidir. Hac görevi yapılıyor fakat bunun dışında Cidde, Riyad şehirleri var oralarda sanayi vs. yönünden önemli şehirler. Bir Cidde de oturan kişiye denilse ki Medine nasıl bir yer denilse “Ben bilmiyorum” demezler. Hristiyan bir Arap bile olsa böyle bir şey söylese yadırganır. Dolayısıyla Bilecik’te, civarda doğan büyüyen veya yaşayan herkesin Erken Osmanlı dönemiyle ilgili, kurulu ve kurtuluşla alakalı en azından bir 10-15 dakika olsun konuşabilecek bilgisi ve bilgisinden de daha önemlisi  ilgisi gerekir diye düşünüyoruz. İlgililere de buralardan yardımcı olmalarını, kendileri adına çünkü bunları her ne kadar yaparlarsa kendi eliyle ne yaparlarsa, koyarlarsa neticede onu götürecekler. Kefenin cebi yok neticede…” diyerek devletin desteğiyle birkaç ekip oluşturulabileceğine veya Denetimli serbestlik amacı da bu bölgelerde kullanılabileceğine dikkat çekti.


“Nesilden nesile aktarmak için O günden bu güne ne kaldıysa…”

Ardından Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Derneği Başkanı Arif Durmuş ile Osman Özvatan açıklamalarına Emirler Camisi minaresinin bahçesinde devam etti.

Başkan Arif Durmuş, Emirler camisinin minaresinin ve buradaki diğer camilerin ardında kalan bütün minarelerin  ilelebet yaşaması  isteniyorsa “    şimdiden koruma gibi önlemler almak, O günden bu güne ne kaldıysa buralarda tadilat yapıp yeni eserler kazandırmalıyız  durumundayız. Buraya koruma kurulu izin vermiyor diye bir çivi dahi çakılmazsa gelişmez. İnsanlar buralarda yaşarsa bu eserler nesilden nesile aktarılır, önemi bilinir unutulmaz. Bu tarihi yerlerin ihya edilme zamanı gelmiştir.”dedi.

“Tanıtımın yaygınlaşması çok daha rahat Bilecik bunu yürütür”

Osman Özvatan ise; “Bu bölgedeki tarihi eserlerin bakım, onarım, tadilatın yanı sıra ara boşluklara da eski fotoğraflardan yararlanarak Osmanlı tarzında evler, konaklar yapılır. Mesela buradaki Emirler cami onarıldıktan sonra yanına konak yapılırsa,  Karacalar Cami yapılır yanına bir konak yapılırsa, Bu konaklara da dernekler vb. kullanıma açılarak büro olarak kullanılırsa  dışarıdan gruplar organize edilebilir. Tanıtımın yaygınlaşması çok daha rahat Bilecik bunu yürütür.

Bu bölge sit alanı olması nedeniyle özel şahıslara  tekrar vermeleri imkansız. Ama en azından tarihi yerler Emirler Camisi yanına bir tarihi yansıtacak bir çalışma yapılmalı. Ak kaldırımın, Karacalar Camiinin, Osmangazi Camilerin, Süleyman paşa Hamamının ihya edilerek, mümkünse hatta hamsu vadisi içindeki değirmenlerin dahi yenilenerek buralara otantik binalarda yapılarak, yine devletin denetiminde derneklere sorumluluk ve tahsisi yapılabilir. Bu derneğin mensupları da buraları etkinlik alanı olarak kullanır. Sadece Bilecik’te yaşayanlara değil, herkes kendi konumunu yaşatır.”dedi.


“Ertuğrulgazi’nin ihtifalindeki  ruh burada da canlandırılmış olur”

“Örneğin Biz Edebali Derneği olarak özellikle Söğüt Festivalinde tanıştığımız Türkiye genelindeki, yurt dışındaki yörük dernekleriyle istişare eder dışarıdan buralara gruplar getirir, buralarda yemeklerini, ikamelerini, bu binalarda sağlama imkanını da bulabiliriz. Örneğin bir Erzurumlular Derneği diyelim çok sayıda Bursa’da, Eskişehir’de de Erzurumlu kardeşlerimiz var ve aktif bir dernektir onlarda o şekilde yapabilirler. Rumeliler Derneği mesela, bırakın Trakya bölgesindeki illerimizi, balkanlardaki derneklerle istişare edip onları dahi buralara getirebilirler. Bu şekilde burası canlandırılır. Nasıl ki Ertuğrulgazi’nin ihtifal yani festivalindeki ruh bu şekilde burada da canlandırılmış olur. İnsanlar Söğüt’e pilav yemek,  karın doyurmak için gelmiyorlar. Yani vaktiyle Ertuğrul gazi 3 maksatla başlatmış. Bunlar arasında savaşlarda şehit olan yetimlerin, dulların yerini tespit etmek, hayvanların ne kadar ürettiği ve kar –zararda mıyız ekonomik olarak tespitini yapmak, hem civardaki Türk beylerini hem de Rum tekfurlarını bir araya getirerek, siyasi kurultaylar düzenleyerek siyasi kararlar almak için onu yapmıştır. Burada da aynı misyon benzer şekilde uygulanabilir. Türkiye’deki, Balkanlardaki, Orta Asya’daki ilgililer Osmanlı torunları bu bölgelerde vesileler oluşturularak getirilir. İlerleyen dönemlerde sadece kültürel değil siyasal, sosyal, ekonomik bir takım kararlar alınarak uygulayarak, icra ederek ortaya konulma imkanına kavuşturulabilir. Çünkü Bilecik’ten başka Bilecik yok. Biz dünyanın neresine gidersek elimizde çilingir anahtarı gibi   kıymetini bilebilsek inanın Bilecikliyim, Söğütlüyüm denildiği zaman her yerde her zaman önü açıktır. Fakat bizimde burada yaşayanlar olarak bu vizyonu, misyonu kullanılabilir hale getirmemiz gerekir”dedi.

Yarın Gazetesi olarak, Bilecik Edebali Kültür ve Araştırma Derneği’nin haberimize konu olan bu gayretinin başarıya ulaşarak, destek bulmasını temenni ediyoruz. 


Editör: TE Bilişim