Korkmaz Kesik

Bozüyük’te, boşandığı eşi Emine Baş’ı sokak ortasında tabancayla öldüren Levent Sargın, ‘planlayarak kasten adam öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

2014 yılının Haziran ayında Bozüyük’te, boşandığı eşini sokak ortasında tabancayla öldüren Levent Sargın ikinci kez hakim karşısına çıkarıldı. Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada hakim, eşini katleden Sargın’a ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi.

Geçtiğimiz yıl 30 Haziran’da yaşanan olayda; Levent Sargın (34) isimli şahıs, 3 yıl önce boşandığı 2 çocuğunun annesi olan eski eşi 31 yaşındaki Emine Baş'la telefonda tartışmış, daha sonra evine giderek genç kadını sokak ortasında ruhtasız tabanca ile kurşun yağmuruna tutmuştu. Olay sırasında alkollü olduğu iddia edilen Sargın’ın silahından çıkan kurşunlarla ağır yaralanan talihsiz kadın kaldırıldığı Bozüyük Devlet hastanesinde hayatını kaybetmişti.

Karara bağlanan duruşmanın ardından Bilecik Adliyesi önünde öldürülen Emine Baş’ın ailesi ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Eskişehir Temsilcisi Fatma Kurt, ağırlaştırılmış müebbet cezasının kadın cinayetleri için yasalaşması gerektiğini söyledi. Özgecan Aslan’ın yakılarak katledilmesinin ardından toplumun vicdanında büyük bir uyanış gerçekleştiğini kaydeden Kurt, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Emine Baş'ın katili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ve bu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kadın cinayetlerinde yasalaşmalıdır, bizler kadın cinayetlerinin son bulması için önemli adımlardan birinin bu olması gerektiğini düşünüyoruz.

Biliyorsunuz son hafta içerisinde Özgecan kardeşimiz öldürüldü ve Özgecan kardeşimizden sonra yedi kadın kardeşimiz daha öldürüldü. Özgecan kardeşimizin öldürülmesi toplumun vicdanında büyük bir uyanış gerçekleştirdi. Artık bu toplumda kadın cinayetlerinin durmasını çok büyük bir kesim istiyor ve toplumda bu konu ile ilgili büyük bir baskı var. Biz de kadın cinayetlerini durduracağız platformu olarak yıllardır ailelerimizle birlikte verdiğimiz dava sonucu, takip sonucu kadın mücadelesi sonucu bazı çözümler ve talepler ürettik. Bunlardan en önemlilerinden biri ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının kadın cinayetlerinde yasalaşmasıyken en önemlilerinden bir tanesi de 6284 koruma kanununun düzgün uygulanması ve korumanın gerekliyse daha da güçlendirilmesidir, etkin koruma uygulanmasıdır. Çünkü bizler biliyoruz ki Emine Baş kardeşimiz aslında korunmuş olsaydı, ta ki evlenmeden önceki zamana kadar ki ilk kocası tarafından öldürüldü, etkin bir şekilde korunsaydı şu an yaşıyor olabilirdi.

Kendisi tıpkı bugün mahkemede sunulduğu gibi defalarca tehdit aldığını hatta kaçırıldığını, zaten kaçırılarak evlendirildiğini beyan etmiş ancak bunların hiçbirisi sonucunda korunmamıştı. İkinci evliliğinden sonra dahi hamileyken çok ciddi şiddet görmüştü. Bugün AKP hükümeti çocukları koruduğunu, çocukların çok önemli olduğunu, kadınların, anneliği kariyer benimsemesi gerektiğini ve çok çocuk doğurması gerektiğini söylüyor. Ancak Emine Baş kardeşimizin iki çocuğu varken ve üçüncü çocuğuna da hamileyken korumuyor. Bizler Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak kadınlar her şekilde korunmalıdır diyoruz.

Kadınlar anne olduğu için değil, kadınlar çocuğu olduğu için değil, kadınlar birilerinin kız kardeşi, birilerinin kızı olduğu için değil, kadın olduğu için korunmalıdır, diyoruz ve kadına karşı şiddet, kadına karşı ayrımcılık bu şekilde toplumdan silinmelidir diyoruz. Ancak hükümet her türlü söylemine rağmen, bu söylemlerin hiçbiriyle dahi tutarlı olmayan şekilde kadınları hiçbir şekilde koruyan politikalar üretmiyor. Bizler artık bunun son bulmasını, kadınları koruyan politikalar üretilmesini, kadınların yaşam hakkının kazanılması için en önemli adımın şu anda bu etkin politikaların üretilmesi olduğunu söylüyoruz. Ve yıllardır bu politikalar üretilmediği için bizler çözümlerimizi ve taleplerimizi sunduk, şu an bu toplum içerisinde, bu topraklarda kadın cinayetlerinin çözülmesi için hemen halledilmesi gereken, hemen yapılması gereken şey, bizim çözümlerimizin, kadın mücadelesinin, kadın hareketinin çözümlerinin ve taleplerinin yerine getirilmesidir. Bugün bunu burada Emine Baş kardeşimizin ailesiyle birlikte, Bozüyük'te öldürülen Hülya Cabı kardeşimizin annesiyle birlikte ve tüm toplumla, kadınlarla birlikte söylüyoruz. Kadın cinayetlerini durduracağız.

Baba Sabri Us: “3 tane torunum sokak ortasında”

Katledilen Emine Baş’ın babası Sabri Us, milletvekillerine seslenerek, “550 milletvekilimiz kadınlarımızı canavar görüyorsa bu yasaya parmak kaldırmasın. Eğer kadınlarımızın canavar olmadığını ispatlayacak varsa lütfen parmaklarını kaldırsınlar, bu meclisten bir dakika içinde geçer.” dedi. 3 tane torununun kızının katledilmesinin ardından sokakta kaldığını ifade eden Us, “Hep beraber kadın cinayetlerini bastıracağız. Cumhurbaşkanımız Suriye’den 15 yaşında bir kardeşimizi getiriyor, gecenin 12’sinde dirayet veriyor nüfus müdürlüğünü açtırıyor, nüfus kağıdı düzenlettiriyor, pasaportunu veriyor, Rusya’ya piyano yarışmasına sokuyor. Bu piyano yarışmasından kadınlarımızın öldürülmesi daha önemli değil mi? Bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza soruyorum. Benim 3 tane torunum sokak ortasında. Bunların cevabını kim verecek?” dedi.

Abla Sacide Filiz: “Adalet yerini buldu”

Emine Baş’ın katiline verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının vicdanlarını biraz da olsa rahatlattığını söyleyerek, “Benim kardeşimi hep 5 kurşunla öldürmek istediğini söyledi. 5 kurşuna acıyorum. Saat 8’e kadar eve gelmezsen 5 kurşuna acırım diye söylüyordu ve 2 kurşun sıktı kardeşime. 2 evladına acımadı ama eminim 2 kurşuna acıdı. Ama adalet yerini buldu. Başka söyleyecek bir şeyim yok. Adalete, herkese, bütün devlete teşekkür ediyorum.”ifadelerini kullandı.

Emine Baş’ın kardeşi Mine Us: “Hangi çağda yaşıyoruz”

Kadın cinayetlerinin bir an önce durdurulmasını isteyen Emine Baş’ın kardeşi Mine Us, “Herkesten, üstüne ne görev düşüyorsa herkesten yapmasını istiyorum.” dedi. Rahatça sokağa çıkamadıklarını dile getiren Us, “Öncelikle bunu tamamen bir iç savaş olarak görüyorum. Buna bir son verilmesini rica ediyorum. Herkesten, üstüne ne görev düşüyorsa herkesten yapmasını istiyorum. Çünkü gün geçtikçe artan kadın cinayetleri ve üstelik kartopu atıldı diye öldürülen bir kişi varsa ortada ben diyorum ki biz hangi dünyada yaşıyoruz, hangi çağda yaşıyoruz bunu soruyorum. Biz rahatça sokağa çıkamıyorsak, ben ablamın çocuklarını sokağa salmıyorum. Korkuyorum, neden çünkü öldürülmekten. Kadın cinayetleri artık durdurulsun.” dedi.

Avukat Betül Nuran Karataş: “Müspet bir karar”

Avukat Betül Nuran Karataş, ağırlaştırılmış müebbet kararının Yargıtay’dan bozulmadan gelmesini beklediklerini söyleyerek, “Kararımız çıktı. Gayet müspet bir karar. Umarım Yargıtay’dan bozulmadan aynı şekilde gelir. Ve aynı şekilde de dediğimiz gibi bu karar onaylanır. Kendisi hak ettiği cezayı misliyle çekeceğine inanıyorum ben. Umarım bütün dosyalarımızda bundan sonra karalarımız bu şekilde müspet olur. Emine çok çekti, doğru. Hatta bugün dosyaya sunduğumuz kararlarda da görüleceği üzere yaklaşık 8 defa mahkemelere, resmi makamlara şikâyet edilmiş. Fakat maalesef sonuç alınamamış durumda. Bundan güç alan kişiler de maalesef bu şekilde davranmaya devam etti. Tek dileğimiz, tek ricamız artık adalet ölümden sonra gelmesin. Ölmeden de adalet olsun.”dedi.

Emine Baş’ın Ağabeyi Mecit Us: “Hükümet yanımızda yok”

Emine Baş’ın Ağabeyi Mecit Us, mahkeme süresince hükümetten hiçbir destek görmediklerini belirtti. Kadın cinayteleri sorununun temelden çözülmesi gerektiğini söyleyen Us, şöyle konuştu:

“3 seçimdir kendilerine oy vermişimdir, arkalarında durmuşumdur. Ama şu an bakıyorum birinci mahkemede yanımızda yok. İkinci mahkemede yine yanımızda yok. Biz yüzeysel bakıyoruz. Bakıyoruz diyoruz ki “yol yaptırıyor, hastane yaptırıyor” Yaptırdığı yol benim kardeşimi hastaneye götürebildi mi? Yaptırdığı hastane kardeşimi geri döndürebildi mi? Biz bunların ilk önce adaleti sağlamasını bekliyoruz, adaleti düzenlemesini bekliyoruz. Bunların gerisi zaten sonradan gelir.

İnsanın refah içinde, huzur içinde, kardeşlik içinde yaşamasını istiyoruz. Diyor ki 3 çocuk. Al anneleri yok, nasıl 3 çocuk? Ne yapacak bu 3 çocuk? Kim annelik yapacak bunlara? 3 çocuk yaptı kardeşim de ne oldu? Koruyabildi mi? Kim bakacak kim annelik yapacak. Herkesten Allah razı olsun, hakimlerimizden, avukatımızdan ve burada bulunan bize destek veren herkesten Allah razı olsun. Bundan sonra kardeşler, Emineler bu şekilde can vermezler.

Toplum olarak da bu gaflet uykusu diyorum. Çünkü basından duyuyoruz bir şeyleri. Bir haftaya kalmaz unutuyoruz, siliniyor gidiyor, ah vah diyoruz. Ama bunları bizim gündeme getirip arkasında durmamız gerekiyor. Millet olarak vekillerimiz de aynı şekilde bir şeyler yapması gerekiyor. Bir yerde bir sorun var. Beş kişi, on kişi, yirmi kişi… Bu sorunun temeli bir çözmesi lazım, üç yüz kişiye dayanmış. Hala daha bir kıpırtı yok. Bunları çözmelerini bekliyoruz. Benim kardeşim öldü. O, o gün bir şekilde ölecekti belki ama yasalar sağlam olsaydı o şahıs belki bir şeyler düşünecekti. En azından caydırıcı bir şeyi olacaktı ama maalesef olmadı. Bundan sonra kardeşler, anneler ağlamaz.” 



Editör: TE Bilişim