31 Mart’ta mahalli seçimlerimizi yapacacağız. Belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi ve il genel meclisi üyelerimizi seçeceğiz. Bunu sağlıklı yapabilmek için yerel sorunlarımızı ve çözümlerini tartışmamız gerekirdi. Hatta gerekirse yerel basın önünde bir araya gelerek, geniş katılımların sağlanacağı çözüm odaklı, demokratik ortamlarda, tüm adayların eteğindeki taşı dökeceği, yapacağını anlatacağı, kaynaklarını söyleceği tartışmalar yapılabilirdi. Buna fiziki ortam sağlayacak kongre merkezimiz bile vardı.

Fakat genelde ülkemizde, özelde ilimizde gerilen siyasi ortam mahalli seçimler yaptığımızı bile unutturdu. Seçmen hergün, önce karşı tarafı kaybettirmeye odaklanıyor. Bunda en büyük etken maalesef siyaset dilimize hergün daha fazla giren itici, ötekileştirici, itibarsızlaştırıcı nefret dili ve söylemi. Önce iktidar bloğunun seçmene anlatacak çokta fazla bir hikayesi olmayınca, seçmenini konsolide etmek amacıyla başvurduğu bu nefret dili, İllet/zillet/hain söylemi karşı blokta iktidara oy vermeyi düşünmeyen, ama muhalefetin tavrını da pek beğenmeyen seçmen kitlesini konsolide etmeye başladı. Bundan kuşkusuz Millet İttifakı bloğuda memnun.

Biz Demokrat Parti olarak ülke genelinde bu seçimlere hiçbir ittifaka bağlı olmadan katılacağımızı duyurmuştuk. İl genelinde ise daha öncede uzunca açıklamalarını yaptığımız gibi; bizi adeta ittifak yapmaya değil, biat etmeye zorlayan tavır karşısında 73 yıllık, devlet yönetmiş bir siyasi misyonun temsilcileri olarak bu oyunu bozduk ve onurlu dik duruşumuzla, tıpkı Yassıada da mahkeme diye kurulmuş eşkiya ve katil çetelerinin, Zincirbozan da 12 Eylül darbecilerinin önünde eğilmeden bükülmeden dik durduğumuz gibi bağımsız olarak seçimlere girmeye karar verdik.

Daha kampanyanın başında yaptığım açıklama ile, ne şahsımdan nede arkadaşlarımdan kesinlikle nefret dili kullanmayacağımızı, siyaseti bir hizmet yarışı olarak gördüğümüzü, Cumhuriyet’imizin kurucu değerlerine bağlı kalarak, dostluk ve kardeşlik ruhu içerisinde seçim kampanyası yapacağımızı belirttik.

Kampanyamızın ana aksını iki temel üzerine oturttuk; önce güven veren, temiz, şaibesiz, yandaşlara ve akrabalara değil halka hizmeti esas alan, kaynakları israf etmeyen yönetim anlayışı, sonra da üretken ve isdihdam sağlayan gerçekçi, ayakları yere basan projeler. Dünyada hızla gelişen, ülkemizde de lokal bazda uygulamaları olan, yenilenebilir, çevreyi kirletmeyen, güneş ve rüzgar enerjilerinden önce yeni açacağımız imar alanların da altyapısını hazırlayarak, daha sonra gittikçe yerleşik

alanlarda kullanılmasını sağlacağımızı, çevremizdeki jeotermal kaynakları üretime ve turizme kazandırma projelerimizi güncel tabirle MEGA projelerimiz olarak halkımıza sunduk.

Çok acıdır ki bugün maalesef, projelerinizin değil, ne kadar reklam panosunda ne kadar resminizin olduğu, bir mahalli seçim için boyutunu aşan parasal harcamalar, elden verilen ve üçüncü dünya ülkeleri görüntüsünü andıran hediyeler, gıda yardımları ile gündem oluşturmaya çalışılıyor.

Bütün bunlardan daha acı olanı, bir oy almak uğruna, destekledikleri adaya oy verirlerse Ruz-i Mahşer’de beraat belgesi olarak karşılarına çıkacağını söyliyecek kadar yüce dinimizi makam hırslarına alet edebiliyorlar. Ve bu tavır ne parti üst kademelerinden ve nede 9 Kasım’da fesli haini ziyarete giden Diyanet İşleri başkanı Ali Erbaş ve kurumu tarafından tepki görebiliyor.

Cumhuriyet’imizin laik ve demokratik ilkelerini esas almış, Atatürk devrimlerine ve değerlerine sonuna kadar bağlı bir siyasi partinin ve onun Cumhuriyet çocuğu bir adayı olarak ben Sezai Balta bu çağdışı yöntemlerin bizim için hiçbir zaman bir siyaset yöntemi ve unsuru olmayacağını birkez daha tüm Bilecik’li hemşerilerime hatırlatır, en derin saygılarımla seçimlerin ülkemize ve ilimize hayırlar getirmesini dilerim.

İnş. Müh. Sezai Balta

Demokrat Parti Bilecik Belediye Başkan Adayı

Editör: TE Bilişim