Korkmaz Kesik

Türkiye Kamu Sen’e bağlı sendikalar, Doğu Türkistan’daki olayları üzerinden hükümetin dış politikasını eleştirirken, “Dantelli kefenlerle yola çıkanlar neredesiniz?” diye sordu.

Türkiye Kamu Sen Bilecik Şubesi, Doğu Türkistan’da yaşanan olayları protesto etmek amaçlı yürüyüş düzenledi. Türkiye Kamu Sen Şube binası önünden başlayan yürüyüş Cumhuriyet Meydanı’na kadar sürdü. Yürüyüşe; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) il ve ilçe teşkilatları, Ülkü Ocakları, Türkiye Kamu Sen Konfederasyonu’na bağlı sendikalar katıldı. Yürüyüş esnasında Çin aleyhine sloganlar atılırken Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi.

Grup adına açıklama yapan Türkiye Kamu Sen Bilecik İl Temsilcisi Ömer Yel, “Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir” dedi ve diğer ülkelerin katliamlara sessiz kaldığını ifade etti. Yel, hükümetin “Yeni Osmanlıcılık” politikasını eleştirirken, ““Yeni Osmanlıcı” kesilenler, dantelli kefenlerle yola çıkanlar neredesiniz? Haydi çıkın ortaya; bir ses verin Allah aşkına!” ifadelerini kullandı. 

“Yeni Osmanlıcı” kesilenler…”

Gözümüze uzak, gönlümüze yakın Doğu Türkistan’dan yükselen çığlıkla yüreklerimiz yanmaktadır. Ramazan ayında, Doğu Türkistan’da bir millet kan ağlarken; bütün dünya yine kör, sağır, dilsiz; bu hayasız, bu alçakça zulmü seyretmektedir. Ne yazık ki, milletimizin büyük çoğunluğunun yaşanan insanlık dramından haberi dahi yoktur. Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir. Türkistan kan gölü haline gelmişken Hükümet, yaşanan dramı görmezden gelmekte, sözde insan hakları savunucuları susmakla yetinmektedir. Doğu Türkistan’da evlerinden, yurtlarından edilmiş yüz binlere, katledilen canlara kimsenin gözlerini kapatma hakkı yoktur. Mesele Müslüman olmaksa Uygur Türkleri de Müslüman’dır. Mesele insan olmaksa Türkler de insandır.

Bir dönem sözde dünya liderliğine soyunup, sözüm ona diktatörleri hizaya getirme peşinde koşanlar, milletin değerlerini oya tahvil etmek için “Yeni Osmanlıcı” kesilenler, dantelli kefenlerle yola çıkanlar neredesiniz? Haydi çıkın ortaya; bir ses verin Allah aşkına!

“Türkistan kan ağlıyor”

Kayıp vatanın çilekeş evlatları, kardeşlerimiz! Saltuk Buğra Han, Dilşad Sultan, Osman Batur, Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib, Ahmet Yüknek, Yusuf Alptekin hepinizden özür dileriz. Ata yurdumuza sahip çıkamadık. Emanetiniz vardı bizlere; Canınız, malınız, namusunuz! 150 yıldır Türkistan’ın çığlığı duyulmadı Batı’da. Nedense işine gelen her olayda ayağa kalkan Batı, konu Müslüman ve Türk olunca kör, sağır, dilsiz oluveriyor.

Bugün Türkistan kan ağlıyor. Katil Çin’in namahrem eli Türk’ün ırzı üzerinde geziyor. Katil Çin’in namahrem eli ezanların sesini kesiyor. Bugün Türkistan kan gölü ve Batı Türk’ün kanı eşliğinde ayaklar altına alıyor insanlığı: susarak kusuyor içindeki kini! Kardeşlerimiz, gözyaşlarınızı silmeye ellerimiz uzanamıyorsa da bugün milyonlarca yürek, acını hafifletmek için atıyor Türkiye’nin dört bir yanında. Türkistan; çilekeş insanların güzel yurdu, Kürşad’ını bekliyor. Utanma Türkistanlı bacım! Size bu topraklarda toplantı yapacak yer vermeyenler utansın! Türkistan bayrağını salonlara sokmayanlar utansın! Vahşete sesini çıkaramayanlar utansın! Stratejik derinlik diyerek Türk milletini dipsiz kuyulara mahkûm edenler utansın!

“Ey insanlık! Taş mı kesildiniz”

Ey yetkililer, ey sözde insan hakları savunucuları! Binlerce yıllık kadim Türk yurdunda, en temel insani değer olan inanca saygı ayaklar altına alınıyor. Soydaşlarımızın ibadet etmeleri engelleniyor. Doğu Türkistan’da çocukların boynu bükük, minareler ezansız, camiler cemaatsiz kalmış durumda… Ey insanlık! Taş mı kesildiniz, neredesiniz?

Bir Türk olarak, sınırlarımız dışında kalan Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım, Musul’da, Telafer’de, Suriye’de Türklerin yaşadığı bölgelerde yaşanan etnik temizlik ve dünyanın dört bir yanında soydaşlarımızın yaşadığı zulüm, yüreklerimizi yakıyor.

Dünyanın her yerinde Türk’e karşı girişilen bu saldırılar, tarihten Türk isminin silinmesi için çabalayan şer odaklarının bir planıdır. Beşikteki bebeklerin çığlığı, yüreklerimizi yakıyor. Binlerce yıldır Türkmen kardeşlerimizin yaşadığı bu topraklardan sürülmesi, ırzlarının ayaklar altına alınması, katledilmesi yüreklerimizi yakıyor. Türkmen kardeşlerimizin dünyanın uzak köşesinde yapayalnız bırakılması yüreklerimizi yakıyor.

“Hükümet vahşete “Dur” demek zorundadır”

Türkmenler üzerinde uygulanan bu katliama ne Hükümetin ne de dünya devletlerinin seyirci kalması asla kabul edilemez. Dicle kenarında bir koyun kaybolsa hesabının kendilerinden sorulacağını ifade edenler acaba Doğu Türkistan’dakileri ne olarak görmektedirler? Bu nedenle Türk hükümeti bir an önce bu vahşete “Dur” demek zorundadır. Doğu Türkistan’daki zulüm sona ermeden, gümrük kapılarından tek bir Çin malının Türkiye’ye giremeyeceğini ilan etmek zorundadır. Bu vatanın gönlümüzdeki sınırları, Türk’ün yaşadığı en uzak yerden başlar. Dünyanın neresinde bir Türk’ün burnu kanasa, bizim yüreğimize kan damlar. Hiç kimsenin bu milletin içini yakmaya, soydaşlarımızı yalnız ve çaresiz bırakmaya ve katil bir devletin insafına terk etmeye hakkı yoktur.

Türk devleti, büyük olacaksa sınırlarımız dışındaki kardeşlerimizle büyüyecektir. Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun, bütün soydaşlarımıza sahip çıkmak zorundadır. Tarih, bu sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin omuzlarına yüklemiştir. Bu nedenle bu devletin politikası değerli yalnızlığı kaldırmaz; milliyetçi bir bakış, onurlu bir duruş, ilkeli bir yaklaşım ister. Bölgede yaşananlara, başta Türk Hükümeti olmak üzere tüm dünya devletleri kısa zamanda müdahale etmeli ve Doğu Türkistan’da yaşanan bu insanlık dramına bir son verilmelidir. Türkiye Kamu-Sen olarak Mısır’da iç çatışmada ölen bir çocuk için aylarca eylem yapıp, mitinglerde gözyaşı dökerken; Filistin için ayaklanıp, sokaklara dökülürken; Türkmenlerin, Uygur Türklerinin katliamına sessiz kalanları şu mübarek günlerde vicdanları ile baş başa bırakıyoruz.

“Doğu Türkistan’daki Türkler de Kobani’dekiler kadar insan”

Unutulmasın ki, Doğu Türkistan’daki Türkler de Kobani’dekiler kadar insan, Filistin’dekiler kadar Müslüman’dır. Unutulmasın ki her çocuk; hepimizin öz çocuğu kadar masum, hepimizin öz çocuğu kadar sevgiye, merhamete ve korunmaya muhtaçtır. Unutulmasın ki, nerede olursa olsun; Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.

İnsanlık katledilmeden, yaşanan trajedi daha da büyümeden Türk Hükümeti’ni, İslâm alemini ve Birleşmiş Milletler Örgütünü, bu vahşeti durdurmak üzere yetkili organlarını harekete geçirmeye ve etkili tedbirler almaya davet ediyoruz. Aksi halde bu katliama sessiz kalan her kurum, örgüt ve ülke, işlenen bu insanlık suçuna ortak olacaktır.

Ata yurdumuzda, bizden olan ve yüz yıllardır işgallere direnen, soykırımlara dayanan, İslam’ın, Türklüğün sancağını güneşin doğduğu en uzak noktada dalgalandıran Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi ilgisizliğin girdaplarında, cellatlara teslim eden anlayışı şiddetle protesto ediyoruz.

Türk milleti uyan, kardeşin katlediliyor! Bu katliama seyirci mi kalacağız; elimize kardeşkanı mı bulaştıracağız? Yerin dibine geçsin katil Çin Devleti! Kırılsın Türk’e saldıran eller! Yok olsun Türklüğe kefen biçen hainler! “Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan. Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan!” Diyor, katılımızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.”

 

Editör: TE Bilişim