30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde, Cumhuriyet Halk Partisi Bilecik Belediye Başkan adayı olan Dr. Sungur Turan, seçimlerden sonra sessizliğini ilk kez gazetemize bozdu. Adaylığına ilişkin gelişmeleri, seçim öncesi süreçte yaşananları, milletvekilliği seçimlerindeki istifa sebebini, CHP’nin 3. parti durumuna düşmesindeki nedenleri, il ilçe arasında olduğu iddia edilen kopuklukları,
 parti içi muhalefetleri ve önümüzdeki dönemde parti içerisinde yapılması gerekenleri gazetemize açıklayan Turan, sorularımızı içtenlikle ve samimiyetle yanıtladı.


Cafer Elmas: Sayın Hocam, 30 Mart seçimleri geride kaldı. Öncelikle seçimlerle ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?


“Bana bu fırsatı verdiğiniz için öncelikle teşekkür ediyorum. Seçim sonucunda bildiğiniz gibi başaramadık. Bize inanan insanların elinden geleni yaptığına inanıyorum. Ama olmadı. Basın sürekli iç sorunlarımızın olduğunu göstermeye çalıştı. Bazı kişiler. Ben de birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu göstermeye çalıştım, elimden geldiği kadar. Biliyorsunuz ben, 2011 yılındaki milletvekilliği seçiminde aday olmuştum. Burada kamuoyu yoklamalarında gerçekten iyi olmama rağmen, partinin tüm il ve ilçe örgütleri ön seçim istemesine rağmen olmadı. Parti önseçim kararını kaldırdı ve merkez yoklamasına karar verdi. Halkın beni istemesine rağmen 2’nci sıraya konulmam nedeniyle adaylıktan istifa ettim. Asla partiden istifa etmedim ve seçim boyunca partime sahip çıktım. Partime ve kişilere karşı bir davranışım olmadı, seçim bürolarında da bulundum. Ben asla halkın beni istemediği bir ortamda başkalarının siyasi haklarının önüne geçmedim, asla da geçmem. Belediye seçimleri biliyorsunuz ikinci kısımda da Temmuz ve Ağustos döneminde müracaat eden arkadaşlarım, partiyi seçimlerde alacağı başarıda katkısı olacak başka adaylar var mı diye baktım. Seçimlerde, önce Avukat Zafer Bey’e gittim ve kendisiyle konuştum. Ve dedim ki; “Aday ol. Sen daha önce siyasete girmemiş bir kişisin. Partiyi de toparlarsın. Beraber çalışalım, ben de seni destekleyeyim.”




“KENDİMDEN BAŞKASININ ADAY OLMASI İÇİN UĞRAŞTIM”

“Çok ısrar ettim ama kendisi istemedi. Bunun dışında bazı arkadaşlara da yine adaylığı isteyip istemedikleri konusunda sevdikleri insanlar aracılığıyla sorguladım. Sorguladığım insanlar içerisinde mesela Osmaneli’de Aziz diye bir arkadaşım var. Aziz Bey’den, Faik Akarkarasu’ya seçime girip girmeyeceğini sormasını istedim. Aday olacaklarsa biz bu arkadaşları destekleyelim, seçim bu şekilde yürüsün istedim. Ama sorduğum hiç kimsenin aday olmak istememesi nedeniyle, partiye bir katkımız, bir faydamız olması düşüncesiyle kalktık Ankara’ya gittik. Kesinlikle, Cumhuriyet Halk Partisi’nden hiç kimse bana Belediye Başkanlığını teklif etmedi. Ankara’ya gittiğimde, Adnan Keskin Bey’le ve Gökhan Günaydın Bey’le konuştum, ikisine de söylediğim laf şudur; “Benim eğer partiye bir katkım olacaksa, kamuoyu yoklamalarının içerisine sokun, katkım olacaksa aday olayım, katkım olmayacaksa kesinlikle arkadaşlarımın huzurunu kaçırmayayım” dedim. Ve bu duygularla beni kamuoyu araştırmalarının içerisine sokacaklarını söylediler. Ve daha sonra benim kamuoyu yoklamalarımın çok iyi olduğunu söyleyerek, adaylık başvurumla ilgili ilçeye belge yolladılar. Biliyorsunuz Merkez İlçe’ye adaylık başvurumu yaptım ve belediye başkan adaylığım bu şekilde başladı.

Ben genel merkezde de şunu söyledim; Kamuoyu yoklamasının dışında, mutlaka önseçim yapılmasını destekledim. Çünkü halkın istediği kişiyi partinin de ön seçimle desteklemesi gerektiğine inanıyordum. Geçmiş seçimde de aynı şeyi söyledim ama, hiçbir seçimde benim yönlendirici özelliğim, partide gücüm olmadığı için bunları yönlendiremedik.”

C.E: Sayın Hocam, Partide ve kamuoyunda şöyle bir algı var, “Sungur Turan bir önceki milletvekilliği seçiminde 2’nci sırada olduğu için istifa etti. Önseçim istedi, demokrasi dedi. Fakat bu yerel seçimlerde kendisi de Genel Merkezden atandı. Ön seçim olmadı, temayül yoklamasıyla aday oldu” Bu eleştirilere ne diyorsunuz?

“Şöyle söyleyeyim. İlk seçimde ön seçim istedik, olmadı. Ankara’da kamuoyu yoklaması yapmak istediklerini söylediler sonra iptal ettiler. Sonra benim desteğimle kamuoyu yoklaması yapıldı, ama merkezde yapılan kamuoyu yoklamasında iyi çıkmama rağmen, parti bu şekilde davranınca, ben de dedim ki, biz arkadaşımızı destekleyelim. Yaşar arkadaşımızın bu memlekette gerçekten siyasi olarak bir mücadelesi var, faydası var. Kendisi ile ilgili bir sorun değil bu. Partinin davranışından dolayı ben oturup ikinci sıra adaylığı, vatandaşın halkın isteğinin dışında davrandığı için adaylıktan çekildim. Ama asla partiden istifa etmedim. Ve Yaşar Bey’in bürosuna da gidip gelmişimdir. O dönemde Yaşar Bey’le ilgili benim azımdan asla aleyhinde bir laf duymamışsınızdır. Her zaman partimi desteklediğimi bilirsiniz. Az önce de belirttiğim gibi, ikinci seçimde kamuoyu yoklaması yapılması ve partinin bunu bana göre önseçimle delegesine sorup onaylatması en doğru sistemdir. Benim istediğim şey buydu. Ama bu olmadı. Bunu da ben yönlendiremem. Burada da ben atama yoluyla gitmedim. Genel Merkez 50-60 sayfalık bir kamuoyu yoklaması yapmış. Ve bu kamuoyu araştırmalarında, partinin oyu 12 birimse, benim oyum 9.5 birim çıkmış. Yanı bu, diğer adaylara göre çok yüksek çıktığı için bana teklif ettiler. Daha önce de söylediğim gibi, ben bu göreve direkt talip olmadım. Avukat Zafer Bey’i sıkıştırdım. Diğer arkadaşlarım olsun diye elimden geldiğince uğraştım. Kimse olaya yeterince sahip çıkmayınca, katkım olacağına inandığım için sonradan adaylık için başvurduk. Başvuruşum bu şekildedir.”


“PARTİSİNE İHANET ETMEYEN İNSANLARI BİR YERLERE TAŞIMALIYIZ”

C.E: Peki Sayın Hocam, CHP ve adayı Sungur Turan Bilecik’te 3’üncü parti olacağını düşünüyor muydu? Bu sonucu neye bağlıyorsunuz?

Ben 3’üncü parti olacağımızı tabii ki düşünmüyordum. Esasında seçimlere son 1 hafta 10 gün kala kamuoyu yoklamalarında durumun çok da kötü olmadığını biliyordum ama, sonradan neler değişti neler oldu, bir şeyler mutlaka olmuştur. Ama ben seçimde elimden geleni yaptığıma inanıyorum. Arkadaşlarımın da genellikle seçimde uğraştığına inanıyorum. Gerçekten bizim partimizin sosyal kültürel dokusu diğer partilerden çok daha iyidir. Çok kaliteli bir tabanımız var. Bu tabanın mutlaka üst kademede yönetime girmesi gerekir. Siyaseti sadece parası olan insanın değil, herkesin yapmasını sağlamalıyız. Sevilen, dürüst, bilgili, partisine ihanet etmeyen insanları mutlaka bir yerlere taşımalıyız. Bazı arkadaşların davranışlarındaki hataları tüm partiye mal edemeyiz. Bunlar istemesek de, mutlaka olacak şeylerdir. Partide aklı ve kültürel yapısı gelişmiş insanlara saygı duyalım. Lütfen kurnaz arkadaşlara saygı duymayalım. Akıl ve kültürel yapısı dolu insanlara sahip çıkarsak, parti bir yere gelir. Kurnazlarla bir yere gelemeyiz. Ben geçmişte hiçbir zaman kurnaz davrandığımı düşünüyorum. Seçimde bizim partimizin yaşadığı iç sorunların çok daha fazlasını biliyorsunuz diğer partiler de yaşadılar. Diğer parti adaylarında da sıralamalarda bir sürü sorunlar oldu. Fakat ne hikmetse, biz bazı konularda daha çok eleştiri aldık. Bunlar da tabi güvensizliğin gelişmesini sağlıyor. Seçimlerde ben ne yapabilirdim? Elimden geleni yaptım. 17 bin insana, insanların kişisel isimleriyle mektup yazdım. Her eve gittim, her insana derdimi anlattım. Bilecik’te hiçbir dönem yapılmadığı kadar, çok ciddi projeler çıkardım. Benim projelerim ne Ak Parti’nin ne MHP’nin projeleriyle kıyaslanacak projeler değildir. Bu memleketi gerçekten bir yerlere getirecek projelerdir. Ben yapamasam da, hangi arkadaşım yaparsa buna saygı duyarım. Önemli olan Bilecik’in bir şey kazanmasıdır. Bu projeleri, İstanbul Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisi niteliği olan arkadaşlarla yaptık. Önemli olan katkımızın olmasıydı. Projelerimizin dışında, gençlerimize yönelik Haluk Levent konseri verdik. Pek çok genel başkan yardımcımız gelerek bize destek verdi. En önemlisi, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen Ağabeyimiz bizi hiçbir zaman kırmadı. Eskişehir’in bütün imkanlarını bize sunacağını, ortak çalışacağımızı söyledi. Her şeyi yaptık. Son olarak da Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu geldi ve bu olayı taçlandırdı. Ama bütün bunlara rağmen olmadı.”

“DOĞRUNUN YANLIŞIN OTURULUP KONUŞULMAZI LAZIM”

C.E: Kamuoyunda, örgüt içinde sıkıntı olduğu, seçimlerde size tam destek verilmediği, il ve ilçe arasında bir kopukluk olduğu söyleniyor. Siz seçimlerde örgütten gerekli desteği aldığınızı düşünüyor musunuz?

“Şöyle bir şey söylemek istiyorum; seçim sonrası her yerde bir sürü ihanet hikayesi anlatılır biliyorsunuz. Ben bunları partili arkadaşlarıma asla yakıştıramam. Onların kültürlü, bilgili, Cumhuriyetine bağlı, cefakar insanlar olduğunu düşünüyorum. Eskişehir gibi bir belediyemiz olacaktı, olmadı. Senelerce il belediyesini alamamış bir partilinin ihanetini düşünemem. İlerde çocuklarına ne anlatacaklar. Biz bu sonucu beklemiyorduk ama, mutlaka hatalarımız vardı ki, hatalarımızın kendi içimizde konuşulması gerektiğine inanıyorum. Bana göre Cumhuriyet Halk Partisi’nde yapılması gereken en doğru şey, hatasıyla vebaliyle, partili arkadaşlarla oturup, il ve ilçedeki arkadaşlarımızın birlik ve beraberliğimizde hatalarımız varsa bunları konuşmak. Ben arkadaşlarımı basının önünde eleştirmeyi doğru bulmam. Eğer bir şey yapacaksak oturacağız, kendi içimizde konuşacağız, tartışacağız, doğruyu bulacağız. Kısır döngülerden kurtulacağız. Birbirimizi sevmeyi öğreneceğiz. Eğer biz bunları yapamazsak hiçbir zaman başarılı olamayız. Ben ilçedeki ildeki arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ellerinden geleni yaptıklarına inanıyorum. Ama biz bu arkadaşlarla birlikte oturup, örgütle birlikte seçim değerlendirmesi yapılması gerekiyor. Alınan sonuçları birlikte değerlendirmemiz gerekir. Arkadaşlarımla ilgili herhangi bir şey söylemem ahlaki olmaz.”

“KİMSE KİMSENİN ADAMI OLMAMALI”

C.E: 3’üncü parti olmak sonuçta bir başarısızlık. Geçen seçimlerde 100 oyla seçim kaybediliyor, bu seçimlerde 3’üncü parti olunuyor. Oldukça da bir oy kaybediliyor. Bu durumdan sonra siz örgütten istifa beklediniz mi? İstifa eden birileri olmalı mıydı sizce?

“Bundan önceki belediye seçimine geri dönersek, o gün alınan oyla bizim aldığımız oy arasında, yanlış hatırlamıyorsam 200 oyluk bir kayıp var. O dönemde MHP’nin neredeyse adayı yoktu. Biz seçime girdiğimizde karşımızda Ak Parti ve ciddi bir MHP vardı. Başka nedenler de vardı. Tabi bu nedenlerden dolayı yine geçmiş oya yakın bir oy aldık. Çok fazla bir düşüş olmadı. Ama bizim, normal şartlarda bu seçimi almamız gerekiyordu. İl ve ilçe konusunda, değdim gibi birbirimizi sevmeyi öğrenmemiz lazım. Birbirimize karşı dürüst olmayı bilmemiz lazım. Bunları kendi örgütümüzde, kendi içimizde görüşmemiz lazım. Partide hiç kimse kimsenin adamı olmamalı. Ben ne Ahmet’in ne Mehmet’in ne Hüseyin’in adamı değilim. Ben sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin adamıyım. Ve Bilecik halkının adamıyım. Bunun dışında benim gerçekten baktığım bir şey yok. Ben belediye başkanı olmuşum, vekil olmuşum, önemli değil. Buralarda çözüm olacak şey, gerçekten bu memlekette aday niteliği taşıyabilecek 35-45 yaşlarında, eğitimli, kültürlü, altyapısı olan arkadaşlar varsa, bizler oturacağız, bizler elimizi cebimize sokacağız, onun finansmanını da yapacağız. Sadece parası olan insanların siyaset yaptığı bir sistem olmaması lazım. Bizim oturup, birlikte o insanları taşımamız lazım. Önemli olan doğru iş yapmak. Önemli olan ciddi bir sosyal demokrat parti kimliğine kavuşmak. Kendimizi geliştirmek.”

C.E: Cumhuriyet Halk Partisi Bilecik’te bir yenilenme yapmalı mı? Bu başarısızlıktan nasıl çıkacak CHP?

“Tabiki yapması lazım. Demin de değdim gibi. Birbirimizi severek ve konuşarak, kendi aramızda tartışarak halletmemiz lazım. Kişiler üzerinden basın önünde siyaset yapmak yalnızca partiyi yıpratır. Kimseye de bir artı sağlamaz. Önemli olan ben-sen değil. Burada partimize sahip çıkmamız lazım. Çünkü CHP çınar gibi bir partidir. Kökü olan bir partidir.”

C.E: Sungur Turan bundan sonra siyasetin neresinde? Yeniden aday olmayı düşünüyor mu? Önümüzde milletvekili seçimleri var? Görev düşmesi durumunda devam edecek mi yoksa tamam mı diyecek?

Ben her şeyden önce partinin başarılı olmasını istiyorum. Benim başarılı olmam önemli değil. Vekil veya söylediğim gibi, partiyi taşıyacak her türlü olayın arkasında dururum. Halk çok isterse, zorlarsa girerim ben. Ben kişisel siyasi duygularımla asla siyasete girmem. Geçmişte de girmedim. Halk seni bir yerlere taşımayacaksa, zorla güzellik olmaz. Niye girip kendimi yıpratayım. Benim düşünce şeklim şu, şu an için daha çok bir toparlanma süreci geçirip, kendi içimizdeki değerleri çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. O da tabi biraz zaman alacak. İnşallah düşündüğümüz gibi olur.” 
Editör: TE Bilişim