Cafer Elmas-  

B
ağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Garacoğlu,  KÖY TV Genel Müdürü Dr. Hakan Öztürk ve Dr. Aykut Akman gazetemize ziyaret etti. Gazetemiz Sahibi Mehmet Özgür ile bir süre sohbet ederek ülke gündemine ilişkin bir takım açıklamalarda bulundu.

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Garacoğlu açılım sürecine ilişkin, borçlara dair ve oy oranların yükselişine dair bir takım sert açıklamalarda bulundu.

“Doğrunun etrafında toplanılmalıdır”

Garacoğlu ; “Toplumu değiştirmek kolay değil. Bir sürece ihtiyaç var, bir tohumun ekilmesi kolay bir süreç değil. Ama şunu görüyorum. 2 günden beri Bilecik bölgesini ziyaret ediyoruz. İnsanlar doğruyu bulduğu zaman en azından kanaat önderleri en azından sahip çıkıyor, yanlışı gördüğü zaman da yanlış diyebiliyor. Yalnız kitleyi değiştirmek kolay değil, Bağımsız Türkiye Partisi tabi yeni bir parti. Medya veya kanaat önderleri olarak ta bakabiliriz toplumun durumuna. Bana göre odaklanılması gereken nokta şu, doğru nedir? Yani bize gösterilen, önümüze konan, görmemizi istedikleri şeylerden çok doğru yada yanlış odaklı bir tartışma ortamı yaratmak ve o tartışmanın içersinde doğrunun etrafında görüşü ne olursa olsun doğru doğrudur. Sonuç olarak matematiği tartıştığımız zaman 2x2=4’tür. Efendim Sağ kesim 4 demesi lazım, sol kesime sorarsak oda 4 demesi lazım bazı olaylar toplumda bu noktadadır.”diyerek  konuşmasına şöyle devam etti.


“Olaylar birbirine karıştırılıyor”

“İnsanların problemi var. Nasıl çözülecek maziye ışık tutalım. Genel manada inanç boyutunda, itikat boyutunda problemler var. Prof. Dr.  Baş 12 tane eser yazdı inancın genel merkezinin nereye oturtulacağı noktasında. Hacı Bektaş’ı Veli Anadolu’ya geldiği zaman Anadolu’da bir sürü etnik kökenli insanlar var. Ama Hacı Bektaşi Veli’nin getirdiği maya doğru bir mayadır. Bakıyor ki burada yanlış yok doğru var. Bende Hacı Bektaşi Veliyim diyor, o zaman bende Türk’üm diyor. İş orada bitiyor. Atatürk’ü tartışıyoruz toplumda kim diye, adamı dinsiz, babası belli değil diye ilan ediyorlar. Kardeşim adamın hayatı ortada, yaptığı işler ortada, düşmanı kovdu, sonuç itibariyle bir Kuvayi Milliye ruhuyla birlikte Anadolu’ya ayak bastı, bu ülkeyi kurdu. Bu adam Hacı Bektaşi Veli dergahında büyüyerek, devletine isim vermiş. Hacı Bektaşi Veli’nin dergahına önem vermiş. Yani inanç kesimine baktığımız zaman devletin, milletin seven insanlar hep onun yanında. Ondan sonra Halifeliği kim kaldırdı? Kardeşim halifelik din değil ki. Halifelik bir yönetim şekli, nasıl dinsiz? Bu kadar hutbeler okuyan, Atatürk hafız hafız. Öyle ya bir taraf oluşturulacak. Yani bütün olaylar birbirine karıştırılıyor.”diye söyledi. 

“AKP , o bölgede PKK’yı  güçlendirdi”

“Medya da konuşan insanların bir doğrusu yok veya yakaladığı işin özü konuya vakıf olmak ve ortaya yeni bişeylerin konulduğunu bulmak mümkün değil.  Bağımsız Türkiye Partisinin şöyle bir özelliği var. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı bugün 40 tane kitap yazmış, aslında mesaj şudur. Herhangi bir konuyu kitaplarında tez halinde ortaya koymuştur.

Mesela açılım konusunda çok enteresan, açılım adı altında AKP , o bölgede PKK’yı  güçlendirdi.  PKK şu anda o bölgede devletten güçlü. Bu halkı PKK’nın kucağına attığın zaman sen o halkı devlet olarak kucaklayamazsan, sorunlarını çözemezsen  adam diyecek ki PKK, Devletten güçlü. Açılımla sen bunu çözebildin mi? Yok.

Biz askeriyle, siviliyle, kanaat önderleriyle vs. biz doğruya odaklanmamız lazım. Bu işi kim çözecek, fikir nedir? Nasıl bu fikrin etrafında duracağız. Hadise şudur, bütün bu ayrımcılık tohumlarını kenara itecek gerçek mayayı bir araya getirerek bu birlikleri oluşturmamız şart. Yani ecnebi geliyor ayrımcılık tohumlarını ekiyor, istediğini zenginleştiriyor, istediğini fakirleştiriyor.”dedi.

“Hiçbir partinin çözüm önerisi yok”

“4 tane partinin fotoğrafına bakıyorum. Millet ve Devlet adına söylüyorum, AKP ne yapacağını çözüm olarak bir tane cümlesi yok. Yaptığı bütün işlere bakıyorsunuz, ayrımcılığa  yönelik, ülkeye bölmeye yönelik. Milleti ve Devleti zora sokacak operasyonlar, hangi fotoğrafa bakarsak bakalım. Milletin borçlanma grafiklerine bakıyoruz, 2002’de 6 katrilyon bankalara borcu var. Bugün 300 katrilyon. Bu milleti bilinçli olarak bankalara yönlendirdin. Devletin politikasına bakın, devlet 200 milyardan bugün 750 milyar borcu var. Bu da vatandaşın kendi içindeki cezaları, ssk borçları, vergi borçları bunlar içinde değil. Yani Türkiye’nin bütün merkezleri bitirilmiş hem vatandaş açısından hemde  devlet açısından. “IMF’ye olan borcu bitirdik” havası sanki bütün ülkenin borcunu bitirdik havasındalar.  Bu aynı zamanda, bir devlet adamı, bu devletin gerçeğini gizlemeye yönelik bir takım şeyler açıklarsa, bu devletin ayağa kalkması mümkün değildir. Kimlik problemi, siyaset problemi de var. Mesela CHP’nin ve MHP’nin bütün bu realiteleri matematiksel olarak milletin önüne koymamaları da çok enteresan. Bugün MHP, ANAP ve DSP,  AKP öncesi iktidardayken 1.5 sene olduğu anda bırakıp gittiler. Sonuç olarak çözümü olmayan bu partiler dışarıdan adam transfer ettiler. Yani bu adamların da çözümü yok. Tüm her şeyi bir kenara itip bu işi kim çözecek? Bu işi çözecek iradenin mutlaka kanaat önderleri tarafından, STK’lar, Gazeteciler tarafından, yeniden bir yapılanmaya gidilmesi lazım.

Ecnebilerin uzandığı noktalar; kendi operasyonuna göre lider oluşturup, medya oluşturup, kurtuluş reçetesini yine oradan çıkaracaksak yine aynı tas aynı hamam olacak diye düşünüyorum. Büyük bir tehlike görüyoruz. Ülkenin bu pozisyonu, şuanda federatif yapının konuşulması, milleti ekonomik  olarak bitirmeleri, tarım kesiminin iflas etmiş olmaları, devletin bu kadar borçlandırılması noktası artık herkes bu işin farkına varması gerekir. Bizim Bilecik’e geliş gayemizde biraz bu konuların Bilecik’te gündeme almamızdır.”dedi.

“%50, Toplumun bütün kesimleri taşın altına elini koyarak çözülür.”

“İstatistiklerin %50’lerde gösterilmesini ve önlemlerine ilişkin ise, “Toplumun bu anlamda bütün kesimleri taşın altına elini koymalı. Bir tehlike gördüğümüz zaman onu en azından söylem olarak konuşmamız gerekir. Şöyle bir kanaat oluşmuş durumda, kim güçlü onun etrafında yürüyelim. Burada medya da bu çerçevede hareket ediyor. Eğer medya, STK’lar, Kanaat önderleri bu medyanın uydurduğu bu tezgah, küresel tezgahın oluşturduğu havaya göre hareket ederlerse bu iş battığı zaman ortaya çıkar. Ama o zaman da gemi batmış olur. %50’yi nasıl alıyorlar, ben bu olayı medya kanalıyla insanlarımızın gözünden gizliyorlar. Müthiş derecede yanıltma politikası var. Mesela borcu bitirdik diyorlar. Kanaat önderleri borcu bitirdiysen şuanda 48-49 katrilyon borcun faizine ayırmışsın bütçende. En azından medya şunu demesi lazım. Bütçe gelirinin %20 si borcun faizine gidiyor. Kanaat önderlerinin bu yönde bağımsız hareket etmeli. Bana göre medya da görevini yanlış yapıyor. Hatta yanlış yönlendirme yapıyor. Borç dört katına çıkmış, medya bitirdik diye yayın yapıyor. 

 PKK, “çok net olarak kongrelerinde bağımsız devlet istiyoruz bunu alıncaya kadar da hiçbir şekilde davamızdan vazgeçmeyeceğiz” diyor. Bu fotoğrafı barış süreci olarak servis eden bir medya, ülkenin bölüneceği sürece barış süreci makyajı yaparak servis eden bir medyanın olduğu noktada bu şekilde ayakta kalabileceğini görüyorum. Bütün bunlara rağmen Atatürk Samsun’a çıktığı zaman İstanbul medyası Atatürk’le dalga geçmesi elbette Atatürk’ün başarıya ulaşmasını engelleyememiştir. Ama bizim çıkışımız bu oyunu bozacaktır diye düşünüyorum. Bugün Haydar Baş 2. Atatürk, Hoca Atatürk  olarak salonlarda lanse ediliyor. Bütün bu oyunları bozacak şifreleri ortaya koymuştur. Bu anlamda yerel gazetelerimizi ziyaret ediyoruz. Şuanda Putin 2005’ten beri 3 tane profesör danışmanını Haydar Baş’a gönderiyor. Ben bunu nasıl yapacağım diye soruyor.” dedi.  

Editör: TE Bilişim