Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal edişinin 80’inci yıl dönümünde tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de anma etkinlikleri düzenlendi.

Saat 08.40’da Cumhuriyet Meydanı’nda başlayan anma etkinliklerinde Vali Tahir Büyükakın tarafından Atatürk anıtına çelenk sunulurken, İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Atatürk’e hitaben şiir okundu.

Saat 09.05’te Cumhuriyet Meydanı’nda hayat 2 dakika boyunca durdu. Sirenler eşliğinde 2 dakika boyunca protokol üyeleri Ata’ya saygılarını gösterirken, protokol üyeleri duygusal anlar yaşadı.

“Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim”

Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen anma ekinliği Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde devam etti.

Buradaki program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlarken, Yavuz Selim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Adem Avcu, programda bir konuşma gerçekleştirdi.

Müdür Avcu, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 80’inci yıldönümünde yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Büyük Atatürk'ün, aramızdan ayrılışının 80. yılındayız. 10 Kasımların Atatürk'ün 57 yıllık hayatını, mücadelesini, milletimize kazandırdıkları ve kazandırmak istediklerini doğru anlama bakımından önemi büyüktür.

Bu meyanda Âlâmızın bize ve Ülkemize kazandırdıklarının mutluluğu ile yeni bir 10 Kasım'ı yaşıyoruz. Büyük Atatürk'ün Ölümünün 80. yıldönümünde her 10 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da yine saygı ve minnetle anıyoruz.

Bilindiği gibi 19. yüzyıl Avrupa'nın ekonomi, hukuk ve eğitim alanlarında büyük atılımlar yaptığı bir yüzyıldır. Avrupalı aydınlar ve yöneticiler kendi toplumlarının 19. yüzyıldaki büyük gelişme ve dönüşümlerine öncülük etmişlerdir. Ne yazık ki Osmanlı aydını ve yönetimi, çağın dinamiklerini ve dönüşümlerini, bilinçli bir şekilde tanımak ve çağla barışık yaşamayı başarmakta yetersiz kalmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk ise, Türk devletinin ulaşması gerektiği aşamayı 20. yüzyılın başlarında şaşmaz bir sezgiyle görerek yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim ve teknoloji olduğunu tespit etmiştir.

Ayrıca gerçek kurtuluşun ekonomik bağımsızlıktan ülkenin her bakımdan kalkındırılıp güçlendirilmesinden geçtiğini belirtmiş, batı uygarlığın biliminden, teknolojisinden yararlanarak, bunları özümseyerek çağdaş uygarlık düzeyine çıkıp, bu düzeyi de aşmayı milletinin önüne amaç olarak koymuştur. Atamız bu amacı daha somut olarak “Büyük davamız, en medeni en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir”şeklinde ifade etmiş ve refah toplumu olmayı hedef göstermiştir.

Gerçekten de 1920 ile 1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişimler, hem milletin birbiriyle kucaklaşması, hem de çağ ile yarışmak düşüncesiyle temellendirilmiştir. Uygulanması da milletin çağdaşlaşmaya katılması ve ona katkıda bulunması şeklinde olmuştur.

Atatürk'ün, Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve Asya'nın pek çok ülkesinde, totaliter rejimler veya diktatörlükler bulunuyordu. Böyle bir dünyada Atatürk, yabancı bir gazetecinin sorusuna “ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim” diye cevap vermiştir.

Aynı çağda yaşayan, gerek kendi milletleri gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur.

Atatürk işte sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. “Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak” hedefi ise çağın akışına yön verme düşüncesinin bir göstergesidir.

Yalnız 10 Kasımlarda değil, her daim Atatürk'ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef ve stratejilerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi, Büyük Atatürk'ün ebedi istirahatgahında huzur içinde yatması bakımından da önemlidir.

Konuşmama Büyük Atatürk'ün sözleriyle son vermek istiyorum. “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”

Bu düşüncelerle Büyük Atatürk'ü ebediyete intikalinin 80. yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, kıymetli hazirunu saygıyla selamlıyorum.”

Müdür Avcu’nun konuşmasının ardından iki öğrenci şiir seslendirirken, program Yavuz Selim Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan orotoryo gösterisi ile devam etti.

Diğer yandan protokol üyeleri 10 Kasım’a özel açılan resim sergisini gezerken, 10 Kasım anma programı burada sona erdi.

Editör: TE Bilişim