Hasan Güner

CHP’nin önde gelen isimlerinden Yalova Milletvekili Muharrem İnce, seçim öncesi milletvekili adayları Yaşar Tüzün ve Av. Çağatay Karaahmet’e destek olmak ve yeni seçim bürosunu açmak için Bilecik’e geldi. Kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim olan İnce, açılışta kendisi için kurulan platformdan halka seslendi ve hükümete çok sert yüklendi. “Bu seçim saraylılar ile yoksul halkın seçimidir” diyen Muharrem İnce, CHP’nin noter tasdikli “emekliye 2 maaş ikramiye”, “kredi kartı borç faizlerinin %80’inin silinmesi” ve “asgari ücretin 1500 lira olması” gibi vaatlerine kaynak soranlara da yanıt verdi. “Kaynak kaçak sarayda. Haramda, israfta, ayakkabı kutularında” diyen İnce, yaptığı sert konuşmada şunları söyledi:

“YAŞAR’I MECLİSE YALNIZ GÖNDERMEYİN, ÇAĞATAY’LA BERABER GELSİNLER”

 “Yaşar Tüzün’le 9 sene mecliste beraber görev yaptık. Son 4 senede Büyük Millet Meclisi'nde Bilecik konuşulmaz oldu, Bozüyük konuşulmaz oldu, Söğüt konuşulmaz oldu. Bilecik'in sorunları unutuldu. Ben çok iyi hatırlarım, Yaşart Tüzün'ün başkanlık divanına, partinin grup başkanvekillerine 'Ben Bilecik'le ilgili konuyu gündeme getirmek istiyorum, bana söz verin' diye kapılarda beklediğini çok iyi hatırlarım. Meclis'in lokantasına girerim, Yaşar Tüzün'ün yanında en az 10 kişi var. Hiç yalnız yemek yerken görmedim. Son dönemde 4 yıldır mecliste Bilecik konuşulmaz oldu. sizler Ankara’da sahipsiz kaldınız, kimseye ulaşamadınız. Şimdi bunu telafi edelim mi? Yalnız bu sefer iktidar partisi olacağız. Yaşar’ı yalnız göndermeyin, yanında Çağatay’ı da gönderin. Beraber gelsinler.

Eminim ki otobüsle Osmaneli’den buraya geldik, kent içinde bir tur attım zaten durumu gördüm. Yaşar’ın bir sıkıntısı yok. Çağatay’ınki garanti olmayabilir. Sağlama almak lazım. Siyaset Pazar günü akşamı saat 5’e kadar devam eder. Hatta sandıklar kapandıktan sonra da devam eder. Yalova seçimlerini hatırlıyorsunuz değil mi? bir oyun ne olduğunu gördünüz değil mi? Çaldırmayacağım size dedim, çaldırmadım.

Bunlar alışmışlar çalmaya. Hazineden parayı çalmaya alışmışlar. Çocukların sorularını çalmaya alışmışlar. Sandıktan oyu çalmaya alışmışlar.”

“YÜZSÜZLÜĞÜN BOYUTU, YOLSUZLUĞUN BOYUTUNU GEÇTİ”

“Demin Çağatay anlatıyor, diyor ki, bunlar 3 Y’yi kaldıracağız diye geldi. Yoksulluğu, yolsuzluğu, yasakları kaldıracağız diye geldi. Yapamadılar anlattı. Eksik kaldı tamamlayayım. 3 Y’yi 5 Y yaptı bunlar. Ne eklediler yanına, yalanı eklediler. Malazgirt Zaferi’nden beri bu topraklar böyle bir yalancı görmedi. Bir tane daha eklediler, yüzsüzlük. Yüzsüzlüğün boyutu, yolsuzluğun boyutunu aştı. Çıkıyor meydanlara diyor ki, camide içki içtiler diyor. İmam çıktı diyor ki, yok böyle bir şey görmedim. İmamı Terörle Mücadele’de sorguladılar. İmamı sürdüler.

Meydanlara çıkmış, elinde Kur’an’la. Kur’an-ı Kerim hepimizin kutsal kitabı. Allah’a şükür hepimiz Müslüman’ız. Sen harama bulaşmışsın. Elinde Kur’an ile seçim meydanlarında geziyorsun. Geç bunları sen geç. Sen yetim hakkı, kul hakkı yiyen, evindeki paraları sıfırlayan, 7 dakikada Bilal oğlana hallettin mi deyip, o da anlamıyor, ısrarla anlatan sen değil misin? Bunu yapan sen değil misin?

 Türkiye’de siyaseti, vaatleri, seçim bildirgelerini genel başkanlar konuşur. Parti başkanları konuşur. Hatırlayın Demirel’i, Ecevit’i, Erbakan’ı, Türkeş’i. Televizyonlara çıkarlardı, anlatırlardı vaatlerini. Şimdi bak Bilecik’te meydan okuyorum, benim karşımda istediği kanalda istediği saatte tartışacak bir AKP’li var mı? Nerede öyle babayiğit? Peki bizim Grup Başkanvekillerimizin, Genel Başkan Yardımcılarımızın karşısına bir Bakan, bir Grup Başkanvekili çıkar mı? Peki Başbakan, 23 Nisan Başbakanı, bizim Genel Başkanımızın karşısına çıkıp orada tartışma yapar mı? Türkiye’de işler değişmiş. Kaçak Saray’da çıkan zat meydan meydan geziyor, devletin parası ile propaganda yapıyor. Niye? Biliyor ki, o 23 Nisan Başbakanı konuşamaz. Onun yerine abisi devletin parası ile yapıyor. Böyle bir utanmazlık var mı?”

“EMEKLİLER NASIL KURBAN KESECEĞİM DİYE DÜŞÜNMEYECEK”

“Bu bir anayasal suçtur. Yolda geçerken çocukların sigarasına karışıyor. Oradan gazeteciye laf çakıyor. Muhalefete laf söylüyor. Ondan sonra bizim vaatlerimizi eleştiriyor. Biz ne diyoruz? Biz emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda 2 maaş ikramiye vereceğiz. Ramazan Bayramı’nda torunlar geldiğinde ne yapacağım diye düşünmeyecek. Kurban Bayramı’nda nasıl kurban keseceğim diye emekli düşünmeyecek. Gerçek bir bayram olacak diyoruz.”

“BU SEÇİM HIRSIZLAR İLE NAMUSLULARIN SEÇİMİDİR”

“Biz diyoruz ki, emekliye 2 maaş vereceğiz. O diyor ki, verdirmem. Biz diyoruz ki, çiftçiye 1,5 lira mazot, yaptırtmam diye bağırıyor. Biz diyoruz ki, 720 lira olacak yoksul aylığı. Kaynağı nereden bulacaksın diyor. Kaynak mı? Ekonomi bir tercihler meseledir. Siz neyi tercih ediyorsunuz? Bu seçim saraylılar ile yoksul halkın seçimidir. Bu seçim bin liralık bardakta su içenler ile garibanların seçimidir. Bu seçim hırsızlar ile namusluların seçimidir.

Çocuk liseyi, üniversiteyi bitiriyor, işsiz. Gel diyor çocuğa, genel sağlık sigortası primini öde. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir prim bu. Bunun adı ne biliyor musunuz; işsiz evlat vergisi. İşsiz evlat vergisini aldıramayacağız. Bunu kaldıracağız.”

“ASGARİ ÜCRETİ DAHİ BİLMİYOR”

“Kredi kartı faizlerinin %80’ini sileceğiz. Biz bu ülkede yoksulları aylık 277 liraya ev sahibi yapacağız. 70 metrekare ev sahibi yapacağız. Asgari ücret 1500 lira olacak. Geçen gün o kaçak sarayda oturana soruyorlar, asgari ücret kaç lira diyorlar, ‘sanırım bin lira’ diyor. 949 lira olduğunu dahi bilmiyor. 949 lira olduğunu bilmiyor ama trilyonları kaçak sarayı aydınlatmak için kullanıyor. bin liraya bardak alıyor, 7 tane uçak alıyor. Ekonomi tercihler meselesidir dedim. Biz tercihimizi yoksullardan yana yağacağız. Emeklilerden yana, çiftçilerden yana, işsizlerden yana, esnaftan yana yapacağız. Mahkemeye gittiğinizde dava sonuçlanmadan önce mahkeme bazen acil durumlarda yürütmeyi durdurma kararı verir. Yürütme iki anlamdadır; 7 haziran’da bu millet yürütmeyi durdurma kararı verecek. Bunun adı yürütmeyi durdurma kararıdır.

Adalet sarayları yaptık diyor. Ama içinde saray adaleti var. orada adalet, hak, hukuk yok. Asgari ücretin bin lira olmadığını bilmiyor ama 700 bin liralık saati takanlardan kendine bakan yapıyor.”

“KAYNAKLAR KAÇAK SARAY’DA, AYAKKABI KUTULARINDA”

“Bakın, size bir anlatayım, nerede bu kaynaklar? Bir, kaynak kaçak sarayda. Haramda, israfta, ayakkabı kutularında. Birinci kaynak bu.  

İkinci kaynak, o 23 Nisan Başbakanı Dışişleri Bakanı iken, devlete kira ödetti. Kaç paralık evde oturdu biliyor musunuz? 49 bin lira. Bizim Dışişleri Bakanımız 49 bin liralık oturmayacak. Al sana kaynak!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı 765 bin liralık kirada oturuyor. Bakanlığın kirası 765 bin lira. Biz bu kiradaki bir bakanlığı yapmayacağız. Al sana kaynak!

Büyüme hızı şu anda %3. Biz ekonomiyi doğru düzgün yönetip büyümeyi %6’ya çıkaracağız. Türkiye buradan 60 milyar lira kazanacak. Al sana kaynak!

Kamu ihalelerini şeffaf yapacağız. Yandaşları kayırmayacağız. Yolsuzluk olmayacak. Devletin parası çarçur olmayacak. Kamu ihalelerini şeffaf yaptığımızda 4 buçuk milyar dolar kar edeceğiz. Al sana kaynak!”

“YOUTUBE, TWİTTER ÖZGÜR OLACAK”

“Bu iktidar interneti yasaklamak için, Youtube’u, Facebook’u yasaklamak için 1 milyar para harcadı. Biz bu parayı harcamayacağız. İnternet, Facebook, Twitter özgür olacak. Al sana kaynak!

Örtülü ödenekten 2 milyar para kullandılar. Biz örtülü ödenekteki bu parayı kullanmayacağız. Bunu emekli için, işçi için, çiftçi için, esnaf için kullanacağız. Al sana kaynak!

Orman Baknalığı’na aracın fiyatı 887 bin lira, ama aracı 904 bin liraya kiralamışlar. Alsalar daha ucuza, 904 bin liraya kiralık araç almışlar. Bu aracı kiralamayacağız. Al sana kaynak!”

“YÖK’Ü KALDIRACAĞIZ”

“YÖK’ü gelir gelmez kaldıracağız. 40 milyon buradan para kazanacağız. Eski para ile 40 trilyon. Al sana kaynak!

Demokratik bir hukuk devletini oluşturacağız. Türkiye saygın bir ülke olacak. Türkiye başı dik, onurlu, Batı’da kabul gören bir ülke olduğunda, yabancı yatırım gelecek. Yabancı yatırım ile birlikte 20 milyar dolarlık bu yatırım Türkiye’ye kaynak olacak. Al sana kaynak!

Biz çalmayacağız. Biz yandaşlarımızı zengin etmeyeceğiz. Vatandaşın sandalı yokken, oğlumuza gemi almayacağız. Al sana kaynak!

Biz bu memlekette insanların dini duygularını, milli duygularını rencide edecek, onları istismar edecek hiçbir şey yapmayacağız. Diyarbakır’a gidiyor, ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alayım. Trabzon’a, Bilecik’e gidiyor, bir anda milliyetçi oluyor. İnsanları kandırmayacağız.”

“ÜLKEDE 17 MİLYON YOKSUL VAR”

“Bu ülkede 17 milyon yoksul var. Bu ülkede 5 milyon borçlu var. 89 bin kişi borcundan dolayı hapiste. 436 bin kişi borcundan dolayı kaçak. Böyle bir ortamda AKP’li bir belediye gelmiş, Kabe’nin maketini yapıyor. Kabe bütün Müslümanlar için kutsal bir yerdir. Onu niye istismar ediyorsunuz? Elinde Kur’an’la meydanlara çıkıyorsun, Kabe’nin maketini yapıyorsun. Birisi de doğum gününde Kur’an’dan pasta yapmış. Sonra acıkmışlar, pastayı da yediler. Din, iman diyerek, Kur’an diyerek memleketi yediler, sonunda Kur’an’dan pasta yaptılar, onu da yediler.

Birisi çıkıyor, camilerde siyaset yapıyor. Öbürü çıkıyor, 23 Nisan’da, çocukları koltuklara oturturlar belediye başkanları, valiler, bakanlar, başbakanlar, çocuğa, muhalefetin bildirgesini nasıl buluyorsun diye soruyorlar. O 23 Nisan Başbakanı Davutoğlu çocuğun kulağına fısıldıyor. Neden biliyor musunuz? Aslında 23 Nisan Başbakan’ı kendisi. Çünkü sürekli onun kulağına kaçak saraydan birileri fısıldadığı için o da çocuğa fısıldıyor. Ne yapsın, alışkanlık. 23 Nisan’ı da istismar ediyor.

Çanakkale ile ilgili film yapıyor. Ey aziz milletim, bu ülkenin imparatorluğuna öncülük etmiş,  bu ülkenin kuruluşunda, bu milletin en değerli yerlerinden birisi olan Bilecikliler size sesleniyorum, Çanakkale hepimiz için bir destandır. Çanakkale Bilecikli için de, Diyarbakırlı için de, Rizeli için de, Edirneli için de, Yalovalı için de bir destandır.  Bu milletin 1915 ‘te yazdığı en büyük destanlardan birisidir.  Çanakkale’yi de istismar ediyor. Kendi reklamını yapıyor Çanakkale reklamı ile.

Oğlunun birisi çürük raporu alıp askere gitmemiş, öbür oğlu bedelli askerlik yapmış. Çanakkale şehitleri üzerinden istismar yapıyor. Hadi oradan!

Tabelalardan TC ibarelerini kaldırdılar. Geçenlerde bir masa yapmışlar. Masa tam 3 dönüm, yemek yiyorlar masada.

TC’lerde ise dertleri şuydu, yer yok diyorlardı. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nden rahatsız oldukları için onları kaldırdılar. Sonra da 3 dönümlük masada, haram, helal, ver Allah’ım, garip kulun yer Allah’ım diyerek yediler.”

Ne diyor bu meydanlarda. Diyor ki bu paralelciler diyor, bu cemaat diyor, bu terör örgütü diyor değil mi? Peki geçmişte ne diyordu ne istediler de vermedik diyordu değil mi? O zaman sen terör örgütüne ne istediler de verdin? O zaman sen de yargılanmalısın, sen de teröre yardım ve yataklıktan yargılanmalısın. Öyle değil mi? Şimdi ne diyor, aman ha diyor koalisyonlar gelmesin, koalisyonlar kötüdür diyor. Koalisyon kriz demektir diyor. Senin partinin zaten kendisi koalisyon. Ne diyordu baştan? Baştan diyordu ki 400 milletvekili verin, sonra 330’a düştü, sonra 276’ya düştü. Bakın ben 400 istemiyorum CHP’ye, ben 413 istiyorum. Nedenini anlatayım. Cumhurbaşkanı vatana ihanetten yargılanabilir. 184 milletvekili teklif eder, 413 de vatana ihanetten Yüce Divan’a gönderir. Gelin verin 413 gönderelim bunu.”

“CEMAAT ALDATTIYSA OBAMA KİM BİLİR NELER YAPMIŞTIR”

“Bir ülkenin başbakanı aldatılmaz. Aldatılıyorsa ihanet içerisindedir. Aldatıldım diyorsun. Kim aldatmış seni? Cemaat aldatmış bunu. Ya cemaate aldandıysan aldatılan adam bakkal dükkanı bile işletemez. Eğer seni cemaat aldattıysa, Obama kim bilir neler yapmıştır. Cemaat aldattıysa, Putin, Obama kim bilir neler yapmıştır. Aldatılan adam istemiyoruz.”

“AMPULÜ SOLA DÖNDÜRECEKSİN”

“Şimdi bakın bizim çocukluğumuzda Aralık ayında yerli malı haftası vardı değil mi? Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı derdik. Bir de benim anacağım hep şey derdi, oğlum salonda oturuyorsun, mutfağın ışığını kapat. Yani gereksiz olan lambayı söndüreceksin. Çocukluğumuzda böyle yetiştik değil mi? Bülent Arınç ne diyor, israf ettik diyor mu? Bülent Arınç tasarrufa çağırıyor mu hükümeti? O zaman 7 Haziran’da şu ampulü bir söndürelim. Ampulü söndürmenin yolu basit. Bu ampul, sağa doğru sıkarsan yanar, ampulü sola döndüreceksin, sola. Ampulü sola döndür bitsin.”

“DİREKTE ELEKTRİĞİ KORUYAMADILAR”

“Peki ben size bir soru sorayım. Ben 51 yaşındayım, bugün 51 oldum, kutladılar sağ olsunlar. Ben 51 senede hiç söyle bir şey görmedim, gören var mı? Bilecik’te, Trabzon’da, Mersin’de, Edirne’de, Muğla’da, Yalova’da, 81 vilayette aynı anda elektriklerin kesildiğini siz hiç gördünüz mü? Var mı gören, duyan, bilen. Yani bunlar direkte elektriği koruyamadılar. Peki sokakta Özgecan’ı koruyamadılar. Kışlada Mehmetçiği koruyamadılar. Suriye’de Süleyman Şah’ı koruyamadılar. Musul’da konsolosu koruyamadılar. Ege’de adalarımızı koruyamadılar. Havada uçağımızı koruyamadılar. Sınıfta öğretmenimizi koruyamadılar. Soma’da madencilerimizi koruyamadılar.

Borsanın %62’si yabancıların eline geçmiş. Türkiye’de yabancı işçi istihdamı için kanun çıkarmışlar. Çocuklarımız işsiz, yabancı işçi getirecekler, bununla uğraşıyorlar. Doktor da getirecekler, getirecekler de getirecekler. Bir tane yolu var bunun. 1 oy, 1 milletvekili demektir. 1 milletvekili, iktidar demektir. Ya çalmalarına izin vereceğiz, daha çok çalsınlar diyeceğiz ya da hep birlikte direneceğiz.”

“YARDIM KAMPANYASI BAŞLATTIM”

“Ben mecliste bir kampanya başlatmıştım. Bu dönem CHP’de Bilecik’ten milletvekili yoktu. Ben şöyle dedim, bir kampanya yapalım dedim, toplayalım kendi aramızda ne istiyorlarsa verelim bunlara, başka çalmasınlar artık dedim, yaptım bir kampanya. Bursa milletvekilleri 2 ton kestane şekeri veririz dediler. Zonguldak milletvekilleri taş kömürü veririz dediler. Balıkesir milletvekilleri peynir veririz dediler. Herkesten istedim, Sivas milletvekiline sordum, ağabey ne veriyorsun dedim. Ben bunlara günahımı vermem dedi. Ardahan milletvekiline sordum, 5 öküz 2 ton da saman veririm dedi. İnşallah bu sefer Yaşar ve Çağatay’ı beraber gönderirsiniz. Siz ne vereceksiniz? Ben ne mi verdim? Ben laflarımı verdim.

Bu memleketin çocukları işsiz. Bu memleketin emeklileri geçinemiyor ama tartıştığımız konulara bakın. 6 yaşında çocukla evlenilir mi evlenilmez mi? Bunu tartışmıyor muyuz? Peki annenin dizinin üstüne yatılır mı yatılmaz mı? Sapığa bak sapığa.”

 

Editör: TE Bilişim