Gökay Şimşek

Geçtiğimiz hafta KESK ve DİSK yaptıkları açıklamayla, Gezi Parkı protestocularına karşı uygulanan sert müdahalelerin devam etmesi durumunda yurt genelinde genel greve gideceklerini açıklamıştı. Geçtiğimiz cumartesi günü polisin Taksim Meydanı’nı göstericilere sert müdahalesiyle  boşaltıp çok sayıda kişiyi gözaltına almasının ardından DİSK ve KESK ortaklaşa aldıkları karar doğrultusunda, tüm yurtta bir günlük genel grev ilan etti. Eğitim Sen Bilecik İl Temsilcisi Serdar Birsen’den, alınan grev kararının sebep ve sonuçlarıyla ilgili konuştuk.“Bu sadece ağacın kesilmesi olayı değil, aslında hayatımızın biçimlendirilmesi meselesidir” diyen Serdar Birsen’in açıklamaları şöyle:

Hükümetin tek adam politikası var

“Tayyip Erdoğan’ın da, hükümetinin de şu anda aslında Neo-Osmanlıcılık politikası var. Yani Yeni-Osmanlıcılık politikası. Tek adamlılık anlayışı var. İşte bu anlayışla, Osmanlı politikasını yeniden hayatımıza sokma anlayışı söz konusu. Dolayısıyla ülkemizde simge olmuş, Taksim Meydanı gibi bir yeri emeğe kapatan, örneğin 1 Mayıs’ta bu sene gördük, “inşaat çalışması var güvenli değil” bahanesiyle orada kutlama yapılmasına izin vermedi. Ondan sonrasında zaten 1 aylık bir eylemlilik süreci de var. Süreç buralara kadar geldi. Şu anda oraya topçu kışlasını yapacağız denerek aslında farklı bir simgenin oraya yerleştirilmesi meselesi. Taksim’in emeğin simgesi olmaktan çıkartıp başka simgeler bulma çabasındadır Başbakan. İşte bu simgeyi yerleştirme noktasında da Tayyip Erdoğan’ın tek bir çözümü var, o da yine dayattığı Başkanlık sistemidir.”

Grev hakkımız olmadığı söyleniyor

“Başkanlık sistemini getiremediği takdirde bu dönem milletvekili seçilemeyeceğinden dolayı, ya Cumhurbaşkanı olmak isteyecektir ya da tek adam rolündeki başkanlık sistemini dayatacaktır. Dolayısıyla tek adamlığı, bir bakıma da tekrardan hilafeti getirerek insanların kendisine biat etmesini istiyor. Bu çıkış, başkaldırı, Tayyip Erdoğan’ın bu oyununun bozulması üzerine olduğu için şu anda her baskıyı uygulamaktadır. İşte en son İçişleri Bakanının açıklaması var. Kamu çalışanları grev yapamazlar kanunsuzdur bu eylemler gibi bir açıklaması var. Kanunu neye göre düzenlerseniz, kanun o şekilde olur. Bütün ülkelerde demokratik olarak eylem yapma, grev yapma yasaları vardır. Faşizmin olduğu ülkelerde, demokrasinin olduğu ülkelerde, İslam rejiminin olduğu yerlerde bu kanunlar vardır. Halkın demokrasiye uygun olarak mı yönetileceği yoksa bu gibi eylemlerde halka zulüm etmek, gaz bombası atmak, tazyikli şu sıkmak gibi baskı rejimi mi olacağını sormak gerekiyor. Bize uygulanan, söylenen, “sizin grev hakkınız yoktur”, “sizin iş bırakma eylemi yapma hakkınız yoktur”, “sizin tepki verme hakkınız yoktur”. Başbakan söylemlerinde, “yapacaksanız bir eylem, ülkenin yaylaları çok oralara gidin bağırın, çağırın” diyebiliyor. Yani siz yapın eyleminizi ama kimse duymasın. İş bırakma eylemi yapmayın, üretimden gelen gücünü kimse hatırlamasın, ayını zamanda tüketimden gelen gücünü de kimse hatırlamasın.”

Başbakanın açıklamaları haklı kutuplaştırıyor

“Şu anda hükümet istifa denmesinin nedeni de, AVM gibi yabancı sermayeye aktarılacak pay dolayısıyla, bunlarla beraber çarkı kendi ortaklarıyla döndürme isteği var. İşte bu isteğin halk tarafından görüldüğü ve bu oyununda bozulmaya çalışıldığı bir döneme girmiş bulunmaktayız. Aynı zamanda halkın bu kadar tepki göstermesinin nedenlerinden biri de, hem polisin şiddetidir, hem de hükümetin kışkırtıcı açıklamalarıdır. İnsanlar artık bu tepkiyi bardağı taşıran son damla olarak görmektedir. Biz bunların değerlendirmesini 4+4+4 uygulamasında zaten öngörmekteydik. Hatta bu eylemlerde baktığımızda kendisine oy verenlerin bile karşı çıkışı vardır büyük bir oranda. Başbakanın, ben ve onlar, siz ve biz şeklinde açıklamaları toplumu kutuplaştırmıştır. Meselenin burada sadece gezi parkı olayı olmadığını her kez açık bir şekilde anlıyor zaten. Bu eylemler tamamen insani bir tepkiydi Fakat oradakilere çapulcu, vandal, terörist derseniz, iç savaş provası yaparsanız, taraftar gruplarını bile terörist ilan ederseniz, ortamı gererseniz, insanları kışkırtmış olursunuz. Son açıklamalarında da askeri de kullanırız diyorlar. Yıllardır askeri vesayetten mustarip olduklarını söyleyen kişinin, şu anda askere bel bağlaması aslında kimin ne kadar demokrat olduğunu, kimin aslında askeri vesayetin ürünü olduğunu göstermektedir. Halkımız bunu gayet iyi görmektedir. Kimin dost kimin düşman olduğunu gördük diyor kendisi. Dolayısıyla kimin dost kimin düşman olduğunu kendisi de görmüştür.”

İnsanlar güçlerinin farkına vardı

“Bu halkın yanında olması dolayısıyla; KESK de, DİSK de, TBB de, Tabip Odaları da bu eylemlere destek olmak amacıyla tepkisini göstermiştir. Bundan sonra da destek vermeye devam edecektir. Hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı tarafından sürekli, “mesaj alınmıştır” deniyor. Ama bu mesajın ne olduğu bir türlü açıklanmıyor. Fakat Tayyip Erdoğan gayet iyi bilmektedir mesajın ne olduğunu. Başta dediğim gibi buradaki olay sadece ağaç meselesi değildir. Buradaki olay halkın artık isyan noktasına geldiğinin tepkisidir. Mesaj açıktır sorumlular artık gereğini yerine getirmelidir. Buna sendikaların tepki vermesi de çok doğaldır. Çözüm ne olabilir? Bu saatten sonra artık özürle de, oraya topçu kışlası yapmayacağız, Gezi Parkı’nı yıkmayacağız denmesi bile olamaz. Bu eylemler dinmeyecek, durmayacak. Belki Bilecik’te bu tepki daha fazla değil ama yurt çapında insanlar bir araya gelindiğinde ne kadar güçlü olabileceklerinin farkına varmıştır.”

Editör: TE Bilişim