Bilecik Belediye Meclisi, Şeyh Edebali Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan’a “Fahri Hemşehrilik Payesi ve Beratı” verdi. Önceki gün gerçekleşen Ocak ayı meclis toplantısında oy birliğiyle alınan karar sonrası Prof. Özcan onuruna bir yemek verildi. Şehir dışında olmasına karşın “Böylesine bir onura muhatap olmak her şeyin üstündedir” diyerek Bilecik’e gelen Özcan, beratını Belediye Başkanı Selim Yağcı ve mecliste grubu bulunan 3 siyasi parti temsilcisinin elinden aldı.

Törende kendisine takdim edilen berata sımsıkı sarılan Özcan, Bilecik’te görev yaptığı için Cenab-ı Hakk’a şükrettiğini belirtti ve dünya üzerindeki her Müslüman’ın bu toprakların mayasına borçlu olduğunu söyledi. Üniversite olarak görevlerinin bu mayayı işleyip elmas ve mücevher yapmak olduğunu ifade eden Özcan, “Beni büyük mirasa ortak ettiğiniz için asıl tebrik edilmesi gereken sizlersiniz. Ama şunu bilin ben mirasımım peşinde koşarım” diyerek yaşadığı mutluluğu dile getirdi.

Başkan Yağcı: “Tüm Bilecikliler adına sizi fahri hemşehrimiz ilan ediyorum”

 Azmi Özcan onuruna verilen yemekte konuşan Belediye Başkanı Selim Yağcı,  2007 yılında üniversitemizin kurulmasıyla birlikte tanıştıkları Azmi Özcan’dan övgü dolu sözlerle bahsetti. Üniversite ve şehrin gelişmesinin birbirine paralel olduğunu belirten Yağcı, “Şükürler olsun ki üniversitemizi hem fiziksel şartları hem de akademik seviye bakımından iyi bir noktaya getirdik, hem de üniversiteden aldığımız enerjiyle şehrimizi iyi bir geleceğe taşımak için adımlar attık. 2004 yılında göreve geldiğimizde 11 bin su abonemiz vardı. Bugün bu rakam 27 bine ulaşmış durumda. Bir şehirde gelecek heyecanı olmasa, 10 yıl gibi bir sürede 15-16 bin yeni abonenin olması mümkün değil. Şehir içerisinde genç bir üniversitenin olması ve bu üniversitenin gelecek açısından ümitvar olması bu şehre ayrı bir enerji kattı. Bu üniversitenin oluşmasında tecrübesiyle, deneyimiyle şehrimize büyük enerji katan Azmi Özcan Bey’i hem bir dost olarak, hem bir şehir yöneticisi olarak hem de bir Bilecikli olarak, şehrimizle özdeşleştirmek bizlere büyük bir kıvanç ve gurur veriyor” dedi.  Fahri hemşehrilik kararının Bilecik Belediye Meclisi’nde tüm parti temsilcilerinin oybirliğiyle verildiğinin altını çizen Yağcı, “Ben tüm Bilecikliler adına  sizi fahri hemşehrimiz ilan ediyorum” dedi.

Prof. Özcan: “Genellikle insanların kıymeti musalla taşında bilinir”

Beratını Belediye Başkanı Selim Yağcı ve Bilecik Belediye Meclisi’nin siyasi grup başkanlarının elinden alan Prof. Dr. Azmi Özcan, Bilecik’te bulunduğu süre içerisinde duygu yoğunluğu yaşadığı çok sayıda an olduğunu, ancak bu anın onların en yoğun olanlarından birisi olduğunu söyledi. Özcan teşekkür konuşmasına şöyle devam etti:
Genellikle insanların kıymetinin musalla taşında bilindiği bir toplumda, henüz sizlerin arasındayken, bu topraklar için yapabildiğimiz ne varsa onların takdir edildiğini görmek, ben ve arkadaşlarım adına çok çok onur verici bir hadise. Bu nedenle bu kararı gündeme getiren, bu karara oybirliğiyle karar veren tüm dostlarımıza tek tek şükranlarımızı arz ediyorum.

“Dünya üzerinde onurla yürüyebilen her Müslüman’ın Bilecik’e borcu var”

Değişik vesilelerle ifade ettiğim gibi, dünya üzerinde onurla yürüyebilen her Müslüman’ın Bilecik’e borcu olduğuna inanan bir insanım. Zira bu toprakların bize verdiği güç ve mayayla birlikte, yeryüzünün hiçbir köşesinde başımızı eğmeden, dik bir şekilde yürüyegeldik. Onun için yeryüzünün her köşesindeki Müslüman Türklerin hem Bilecik’e borcu olduğuna inanıyorum, hem de Bilecik’ten rüçhaniyeti olduğuna inanıyorum. Buraya hem borcumuz var, hem de buranın mirasçısıyız. Burada bulunduğum süre içerisinde, inanın ben ve davet ettiğim arkadaşlarımın çok büyük bir kısmı, bunu bir görev olarak değil, sadece doğduğumuz, büyüdüğümüz, kimliğimizi teşkil ettiğimiz değerlerin asıl yuvası olan Bilecik’e karşı olan samimiyetimiz, ihlasımız ve borcumuzun karşılığı olarak yerine getirmeye çalıştık. Hiçbir hesap içinde olmadık. Bu topraklara mesai harcama imkanını bize verildiği için daima Cenab-ı Hakk’a şükrettik, Devletimize, Milletimize şükranlarımızı ilettik. Bu hakikaten büyük bir imkan. Çünkü biliyoruz ki nice imkan sahipleri olur, fakat iyi bir şey yapamadan göçüp giderler. Onların hayatları da zayi olmuş olur. Ben ve benim arkadaşlarımın pek çoğu dünyanın değişik yerlerinde yıllarca bilgi biriktirdik. Tecrübe biriktirdik. Ve onları değerlendirebileceğimiz, belki de dünya üzerindeki en güzel mekanlardan birisi Bilecik.

“Sayın Başkan’ın kapısını çaldım. Dedim ki “Başkan bu borç senin borcun”

Sayın Başkan’la 31 Aralık 2007’de karşılaşmıştık. Şu anıyı paylaşmakta fayda var, 31 Aralık itibariyle Anadolu Üniversitesi muhasebesini bizden ayırdığı için, göreve başladıktan bir hafta sonra yaklaşık 30 güvenlik personelimizin maaşı ödenecek, fakat bütçe bir sene önce yapıldığı için, biz de 15 gün önce Anadolu Üniversitesinden koptuğumuz için, o arkadaşların maaşlarını ödeyecek bütçemiz yoktu. Kimisi çocuğuna ilaç alacak, kimisi evine ekmek alacak… Şehirde kimseyi de tanımıyorum, Sayın Başkan’ın kapısını çaldım. Dedim ki “Başkan bu borç senin borcun.” Dedi ki, “Önceden haber verseydiniz parayla gelirdim.” Kredi kartımızı verdik. Şimdi isimlerini hatırladığım kadarıyla, Sayın Pamukçu, Sayın Özünlü, Arfettin Bey, Turgut Bey, Sayın Başkan, Orhan Bey’de vardı sanıyorum. Bu 5-6 dostumuz o gün o genç arkadaşların ihtiyaçlarını karşıladılar.

“İnsanı önceleyen bir kampus kurduk”

O günden bu güne Üniversite Yaşatma Derneği’nin mütevazı imkanlarıyla oluşturdukları bir fon ile, o günkü imkansızlıklarla başlayan yolculuk, ülkemizin iftihar edebileceği, pek çok diğer üniversite gibi bir üniversite oldu. Ama sadece sayısal anlamda değil. Bugün 20 bin kişilik bir aile olduk fakat bizim kültür ve değerlerimizi sonsuza yaşatacak kampus yapılaşmasıyla, bize yakışan mimari dokusuyla birlikte, insanı önceleyen bir kampus kurduk. Şu an gidin bakın, belki bini aşkın çocuğumuz kütüphanede ders çalışıyor. Bu Türkiye’nin pek çok şehrinde görülmeyen bir şey.  Her yerinde ışıklar yanıyor, O çocuklarımıza çorbalar dağıtılıyor. Bunun tek bir gerekçesi var; biz kendi öz çocuklarımıza nasıl bir dünya kurmak istiyorsak, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşamasını istiyorsak onu kurmaya gayret ediyoruz.

Bizim üniversite olarak görevimiz; buranın mayasını işlemek, mücevher yapıp dünyaya tanıtmak”

Yeryüzündeki savaşların en büyük nedeni, bizzat bizim hiç ölmeyecekmiş gibi, kendimizi için bir dünya kurma kavgası. Hayır öleceğiz ve yok olacağız. Ve çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşamasını istiyorsak, o dünyayı onlara biz miras bırakacağız. Sevgi dolu bir dünya, güvenlik dolu bir dünya, mutluluk dolu bir dünya mı istiyoruz, yoksa bir damla petrol için, bir avuç para için, hırs için birilerinin boğazlandığı, denizlerinden binlerce ceset çıkan, kadının, çoluk çocuğun kışta kıyamette sokaklarda kimliklerinden, kişiliklerinden dolayı örselendiği, tekmelendiği, küçük ve hor görüldüğü bir dünya mı? Hangisini tercih edersek onu kuracak olan biziz. Ve ben bu yüzden Bilecik’e çok önem atfediyorum. Çünkü geçmiş yıllarda, bir defa değil tam iki defa dünyanın ihtiyacı olan değerleri buradan dünyaya takdim etmişiz. Neden 3’üncüsü olmasın. Çünkü burada bu maya var. Bu mayayı araştırmak üzere geldik. Ve sizlere de çok büyük şükran borçluyuz, sizler bu insanlık mayasını bu güne kadar muhafaza ettiniz. Bizim üniversite olarak görevimiz, bunu işleyeceğiz. Bunu elmas yapacağız, mücevher yapacağız ve dünyaya tanıtacağız.

“Böylesine bir onura muhatap olmak her şeyin üstündedir”

Lütfen bu birlik beraberliğinizi bozmayın. Bana tevcih ettiğiniz bu yüksek onur benim şahsımdan ziyade, bu yolculuğu bu güne kadar taşıyan bütün arkadaşlarıma verilmiş bir onur olarak görüyorum. Onlar adına da alıyorum. Bu yolculuk devam edecek. Birileri belli süreyle gelecek ama kurum devam edecek. Kurumun geleneği devam edecek. Benim dönemim de esas itibariyle 1 Ocak itibariyle sona erdi. Ama şu anda yeni atama yapılmadığı için muvakkaten karşınızdayım. Bugün de şehir dışındaydım. Satın Başkan telefon açıp durumu bildirince her şeyi bırakıp koşup geldim. Çünkü böylesine bir onura muhatap olmak her şeyin üstündedir. O yüzden asıl tebrik edilmesi gereken sizsiniz. Beni büyük mirasa ortak ettiğiniz için. Ama şunu bilin ben mirasımım peşinde koşarım. Hepinize çok teşekkür ediyorum.”

Editör: TE Bilişim