Korkmaz Kesik

CNN Türk Ekonomi Editörü Cem Seymen, ülke ekonomisinin son yıllarda büyük bir borçlanmaya girdiğini bu borçlanmadan ancak üretim ekonomisi ile çıkılacağını söyledi.  Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Yönetim ve Denetim Kulübünün ortak projesi olan ‘2.Kariyer Günleri’ne konuşmacı olarak katılan CNN Türk Ekonomi Editörü Cem Seymen, Türkiye’nin son 5 buçuk sene içerisinde toplam 400 milyar dolara yakın borçlandığını ifade etti.

Türkiye ekonomisinin son yıllarını değerlendiren Seymen, borçlanmaların ancak üretim ekonomisi ile ödenebileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Merkez Bankası arasında faizlerin indirilmesi ile ilgili geçen diyaloğu hatırlatarak, “Başbakan hem de Cumhurbaşkanı çok büyük bir baskı yaparak ‘Faizleri indir’ dedi. Faizleri indir demesinin altında yatan sebep şudur, faizler inerse daha çok insan borçlanır ve ekonominin çarkları döner.” dedi.  

Son beş yılda tarım ve hayvancılığın yüzde 5 oranında daraldığını kaydeden Seymen, Türkiye’de yaşayan çiftçinin dünyanın en pahalı mazotunu kullandığına dikkat çekti. ‘Türkiye’de yat sahibiyseniz mazotun litresine 1 lira 25 kuruş ödüyorsunuz. Çünkü devlet teşvik ediyor. Ama çiftçi mazota 4,5 TL ödüyor.’ Diyen Seymen, ülkemizde yerli tohumun kullanımının da yasak olduğunun altını çizdi.  Seymen, yaptığı konuşmada şu bilgileri paylaştı:

“Uluslar arası piyasalar Türkiye’yi parlayan yıldızlar arasına soktular”

“Programa paranın dedektifi demişsiniz. Biz hiç böyle bir program hayal etmedik. Aklımızda daha çok tarımın, hayvancılığın konuşulacağı program hayal etmedik.  Bir mali program fikrimiz vardı. Fikir çok basitti. Bir ürünün üreticisinde ne ve son satıcısında fiyatı nedir? Bize gelene kadar aradaki aracılar ne kadar para kazanıyor? Böyle basit bir fikirle başladık. Bu toplam 13 bölümlük bir projeydi. Para dedektifi dememizin sebebi maliyet programı olduğu içindi ama iler öyle gitmedi. 2 veya 3 kere Anadolu’ya gittikten sonra anlıyorsunuz. Türkiye’de enteresan şeyler oluyor. Türkiye ekonomisi son 15 yıldır hızlı bir büyüme gösterdi. Dolayısıyla uluslar arası piyasalar Türkiye’yi parlayan yıldızlar arasına soktular. Çünkü Türkiye gerçekten büyük bir hızla büyümeye başladı. Ama 2007 senesine geldiğimizde çok enteresan bir şey oldu. Amerika’daki finans piyasaları çöktü. Ekonomiyi anlamak çok basittir.

“Amerikan ekonomisi 2 içerisinde çöktü”

Dünyayı Wall Street’te çalışan 200 bin kişi yönetir. Wall Street’te ayda 120 bin dolar maaş alan ağabeyleri vardır. Bunlar dünyaya tepeden bakarlar. Hiç kimseyi takmazlar. Para kazanmanın en vahşice yöntemlerini muhteşem bir şekilde kullanırlar. Paradan para kazandıkları için üretim onlar için çok önemli değildir. Dolayısıyla Amerikan ekonomisinin temelinde yatan şey ekonominin finansa dayanmasıdır. Türkiye öyle bir ülke değil. Bizim büyümemiz, gelişmemiz lazım. Kıyamet koptu Amerika’da. Çünkü bu adamlar finans sektörü yavaş yavaş çökmeye başladığı zaman önce düşen maaşlar karşısında dehşete düştüler. ‘Biz böyle insanlar değiliz. Bu şekilde yaşayamayız’ deyip kıyamet kopardılar. Kıyamet koparınca bu sefer kriz tetik verdi ve Amerikan ekonomisi 2 içerisinde çöktü. Amerikan Merkez Bankası büyük paralar basar ve Türkiye gibi paraya ihtiyaç duyan ülkeler bu basılan paralardan uluslar arası piyasalarda borçlanırlar. Türkiye büyümüyor, çünkü çok ciddi bir şekilde borçlanmaya başladı. Amerikan Merkez Bankası, ‘Benim ekonomim çöktü. İnsanlar işsiz, gençler işsiz. Bütün üniversitelerden mezun olanlara iş bulmak için zamana ihtiyaç var. Ama bu arada belki ihracat rakamları da çökecek’ dedi ve şöyle bir şey yaptı. ‘Ben ayda 85 milyar doları bu odaya sığdırmaya kalksak bütün binayı kaplamamız gerekir. Bu kadar büyük parayı piyasalara basacağım. Dileyen borçlansın’ dedi.

“Her şeyimiz borca bağlı”

Dünyada 5 ülke çok ciddi bir şekilde borçlandı. Bir tanesi Endonezya, bir tanesi Güney Afrika, bir tanesi Hindistan, bir tanesi Rusya diğeri de Türkiye. Kredi kuruluşları Türkiye’ye dediler ki; ‘Parlayan yıldız ama kırılgan beşlinin içerisinde bir ülke’ Kırılgan beşli ne demek? Genel olarak içeride ürettiği para ile değil dışarıdan borçlanarak aldığı parayla büyüyen ekonomiler. Şuan kriz ya da finansal dalgalanma olsa en fazla Türkiye gibi ülkeler etkileniyor. Bunun sebebi şudur, her şeyimiz borca bağlı. Özel sektör son 12 ayda 168 milyar dolar kredi borcu ödemek zorunda. Son 5 buçuk sene içerisinde toplam 400 milyar dolara yakın borçlanmışız.  Şimdi bu borçların bir şekilde ödenmesi lazım. Ama bu borçların ödenmesi için çalışmamız ve üretmemiz lazım. Geçen ay Amerika dedi ki: ‘Ekonomim iyileşti.’

“İnşat sektörü ile büyümek sağlıklı değil”

Türkiye’de bir merkez bankası kavgası yaşandı. Merkez bankasına hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı çok büyük bir baskı yaparak ‘Faizleri indir’ dedi. Faizleri indir demesinin altında yatan sebep şudur, faizler inerse daha çok insan borçlanır ve ekonominin çarkları döner. Ekonominin çarklarının dönmesi için iki önemli faktör var. Bir tanesi finans, yani paradan para kazanmak. Dolara, Euro’ya yatırım yaparsınız ve para kazanırsınız. İkincisi de inşaattır. İnşaat, Türkiye ekonomisinin temel dinamiğidir. Bu müthiş bir dinamik. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin inşaat sektörünün çok ciddi geliştiğini görürsünüz. Bu iyi bir şey aslına bakarsanız. Çünkü istihdam sağlamaya yarar. İnşaatın bize  şöyle bir olumsuz yanı var. Bize istihdam sağlıyor ama bu istihdam kalıcı bir istihdam değil. İnşaat bittikten sonra orada çalışan herkes evine gidiyor. Kalıcı bir istihdam değil. Kalıcı olmadığı için inşat sektörü ile büyümek sağlıklı değil. Türkiye İstatistik Kurumu, geçen ay açıklamasında inşat sektörü abartıldığı kadar istihdam yaratmadığını söyledi. Toplam istihdamın sadece yüzde 5’i inşaat. Bize sanayi, hizmetler, bilim ve teknoloji lazım. O ürünleri üretmemiz lazım. Neden bu kadar Türkiye’yi dolaşarak önce bilim sonra teknoloji sonra tarım sonra hayvancılık, çiftçiler, köylerin ve bölgelerin kalkınması diyoruz. Çünkü bizim kendi içerimizde ürettiğimiz parayla büyümemiz lazım borçla değil. İnsanlar kredi verirler, borç verirler.  Siz de bunu faizi ile ödersiniz.

“Tarım ve hayvancılık son beş yılda yüzde 5 daralmış”

Bizim paramızın büyük bir kısmı enerjiye gidiyor. ‘Büyüyen bir ülkeyiz ve enerjiye ihtiyacımız var’ diyoruz. Her sene doğalgaz için 40 Milyar Dolar Rusya’ya, Türkmenistan’a, İran’a para ödüyoruz. Bunun 20 milyar doları da petrol gideri. Bütün otoyollar, arabalar Türkiye’nin kalkınması için gibi görülebilir ama aslında otoyol dediğimiz şey insanları araba almaya teşvik etmektir. Türkiye’nin kalkınmasını anlatmam için inşattan başka sektörlerden de bahsetmem gerekiyor. Büyüme rakamları içerisinde çok dikkat çekici bir şey daha vardı. Tarım ve hayvancılık son beş yılda yüzde 5 daralmış. Eskiden eken çiftçiler ekmemiş, hayvancılık yapanlar vazgeçmiş. Kendilerini geriye çekmişler. İstanbul, İzmir gibi şehirlerde muazzam bir kalabalık var. Anadolu’nun her yerine seyahat ediyorum. Çiftçi, ‘ben dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyorum’ Geçen hafta programında Türkiye’de yat sahibiyseniz mazotun litresine 1 lira 25 kuruş ödüyorsunuz. Çünkü devlet teşvik ediyor. Ama çiftçi mazota 4,5 TL ödüyor.  10 Bin liralık bir yatınız varsa 1 lira mazot, bağını bahçeni varsa meyve, sebze üretecekseniz, havancılık yapacaksanız mazotun litresi 4 TL. Böyle bir haksızlık olamaz. Dünyanın en pahalı gübresini kullanıyorlar. Dolayısıyla tarım ve hayvancılığın daralması kadar doğal bir şey olamaz. Ama neden daralıyor? Avrupa Birliği ve Amerika’da gıdada büyük kavgalar var.

“Türkiye’de yerli tohum kullanmak yasak”

Gıda dünyanın en büyük güvenlik aracıdır. Eğer kendi gıdanızı yetiştirebiliyorsanız savaşta çıksa, kıtlık da gelse, dünyada bir hastalıkta yayılsa kendi kendinize yetebilirsiniz. Ben ilkokuldayken bütün okullarda öğretilen slogan bir cümle vardı. Türkiye gıdada kendi kendine yetebilen 5 ülkeden bir tanesidir. Şimdi Türkiye 93 ayrı gıdada 103 ayrı ülkeden gıda ithal ediyor. Türkiye’de yerli tohum kullanmak yasak. Yerli tohum kullanırsanız eğer 10 yıla kadar hapis cezası var. Eğer yerli tohumla ürettiğiniz herhangi bir ürünü sattığınız tespit edilirse 10 Bin TL para cezası var. Böyle bir şey kabul edilemez. Başka bir tehlike daha var. Ne olmuş Türkiye’de, kendi üniversitelerimiz, kendi bilim adamlarımız, kendimize ait 5 bin yıldır tarım yapılan Anadolu’nun yetiştirdiği tohumlar üzerinde çalışmadığı için onlar eksik kalmış. Türkiye gibi ülkeler nüfusum artıyor diyerek yerli tohumlar gelişmemiş, ziraat fakülteleri çalışmamış, gıda mühendislerimiz eğitim aldıkları konu ile ilgilenmemişler dolayısıyla bizim tohumlarımız giderek kısıtlanmış." 

Editör: TE Bilişim