Hasan Güner

Bilecikspor Başkanı İsmail Cinoğlu, firma ortakları Şükrü Keskin ve Zübeyir Coşan’a teşekkür ziyareti gerçekleştirdi. Bilecikli olmadıkları halde Bilecik’e, Bilecikli işverenlerden fazla katma değer sağladıklarını belirten Şükrü Keskin, “Bilecik’in sporla daha haşır neşir olması lazım.” dedi.

Bilecikspor’un resmiyette bir tane su bardağının dahi olmadığını belirten Bilecikspor Başkanı İsmail Cinoğlu, şu andaki durumu, kadavraya oksijen vermeye çalışmak olarak tanımladı.

Cinoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

“Yaptığımız bir ziyarette Bilecikspor gündeme gelmişti. Spora katkı noktasında rica ettik. Zübeyir Ağabey olayı çok bilmemesine, belki de Bilecikspor’un ismini ilk defa duymasına rağmen, ara transferde futbolcularımızın lisans ücretlerinde destek oldular. 5-6 futbolcumuzun transferi gerçekleştirildi. Bu noktada biz bunu Bilecik kamuoyuyla paylaşmak istedik. Ben huzurlarınızda sayın firma yetkilisi ağabeylerimize Bilecikspor yönetimi olarak çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun diyoruz. Amatör spora, gençlere ve Bilecikspor’a yardımlarının devam etmesini diliyoruz.

Bilecikspor’un 25 senelik bir yaşantısı var. Bilecikspor çok eski bir kulüp. 1969 yılında kuruldu. Son 8 yıla kadar da profesyonel ligde oynadı. Bu süreçte Bilecikspor’a biraz kötü manada siyaseti katarak, takımı kötü yönettik. Şehir olarak Bilecikspor’u araç olarak kullandık. Kötü bir miras bıraktık aslında.

Ben de madencilik sektöründe bulunan bir insan olarak ciroların farkında olan bir insanım. Yani zorluklarını da biliyorum. Parayı gerçek anlamda zor şartlarda kazanan insan modelleriyiz bizler. Gerçekten de Türkiye’nin lokomotifiyiz. Ne zengin sınıfa gireriz, ne fakir sınıfa gireriz. Şu yaptığımız yatırımları kenara koysak, belki ömür boyu rahat ederiz.

1999 yılında benim cirom 4 trilyondu. Günde 200-250 kamyon mal sarardık. Madencilik çok zor bir sektör. Sizin gibi 3-5 tane firma olursa, şehir rahat eder.

Bilecik olarak Türkiye’ye mal ettiğimiz bir işadamı modelimiz yok. Biz TÜSİAD’a bir üye vermiş değiliz. Bilecik’te olup da, bizi temsil eden bir şirketimiz, ağabeyimiz yok. Vermedik, öyle bir şey hediye etmedik. Bilecikli olup da kaç tane maden sahası çalıştıran var?

Bir şehirde kültür, sanat ve spor yoksa, o şehirde yaşamanın pek bir mantığı da yok. Biz eskiden Pazar günleri aynı Cuma Namazı’na gider gibi maça giderdik. Şimdi o yok.

Kulübün borçları vardı, onları 7 yıla böldürdüm. İyi kötü bir lokalimiz olsun diye İl Özel İdaresi’nin binayı aldık. Takvim yaptırmaya çalışıyoruz ve buradan kulübün kazancı 4-5 bin lira. Kendimize göre bir kişiliğimiz var. Bir insana gidip de 250 lira istemek yine bana düşüyor. Zoruma da gidiyor ama bulaştık bir kere.

Yıllarca Balıkesir, Çanakkale Dardanel bizim gruptaydı. 25 yıl bir fiil 3. ligte oynadık. Son 8-10 yıldır tamamen sistemimiz çöktü. Takımı da tesadüf aldım. Çarşıda otururken duydum ki ilk maça çıkartmamışlar, Perşembe günü istifa etmişler ve eğer lisans paraları yatmazsa, takım Cumartesi günü küme düşüyor. -6 puanla başladık, 22 puana çıktık.

Borçları taksitlendiriyoruz, tesisi kuruyoruz. Ben şu anda sportif başarıdan yana değilim. Başarı 2-3 sene sonra gelsin ama çıktığımız zaman arkada tertemiz bir sayfa olsun. Yani ne icra gelsin, ne haciz gelsin, ne de federasyon paramıza el koysun.

Şu anda Bilecikspor’un altyapısını 10 dakikada kurabilirim ben. Çünkü şehir büyüdü, aileler daha kültürlü. Mesela şimdi üniversiteden 4 tane oyuncum var benim. Yeni aldım ve 4 yıl burada bu çocuklar. Yani üniversiteden faydalanmak lazım. Elimizden geleni yapacağız.

Amaç para değil. Ben yine söylüyorum. Bize verdiğiniz 3-5 bin lira, 50 bin yerine geçiyor. Şimdi bastırdığımız takvimlerden 5 bin lira gelir gelecek, onları da 250’şer lira çocuklara dağıtacağım, cep harçlığı olarak. Sistem büyürse belki o zaman ihtiyaç olur. Şu anda sizin bize yaptığınız iyilik, 50 bin lira değerinde. Her şey para değil. Nasıl olsa sistem büyüdükçe, gelirler de kendine göre artar.

Ben şimdi belediyeye de müracaat ettim. Birkaç noktada halı saha yerleri var, onları istedim. En azından dedim ki, ayda 4-5 tane maç yaptırsak Bilecikspor adı altında gelir olur. Semt sahası şu anda maç oynamaya çok uygun bir yer değil. Statta yıkıldı biliyorsunuz.

Öyle bir zihniyet var ki. Ben yıllarca Bilecikspor’da top oynadım, kaptanlık yaptım. 3. Lig’deyken de duş almak veya sahaya girmek problemdi. Bir tane kulüp var koca memlekette ama o sahaya girip antrenman bile yapamıyor. Ben, 13 yıl Bilecik’te vergi rekortmeni oldum. Ayrıca futbolun zirvesini yaşadım. Ben bunlara pabuç bırakmam. Ama ben böyle iyi niyetlerle geliyorum, yalvarır gibi şunu yapalım bunu yapalım diyorum. Bunları babamızın hayrına istemiyoruz ki. Bilecikspor’u tamamen de kapatabiliriz, bu da bir çözümdür yani. Ben sisteme sokup, yardımcı olmaya çalışıyorum.

Başka yerlerde sportif direktör diyerek insanlara maaş veriyorlar ama biz cebimizden harcıyoruz. Özel İdare, tesisi bana ayda 50 liraya verdi. Sadece 50 lira ve mecliste 25’te 25 çıktı. Çünkü neler yapacağımızı anlattık. Burayı verin bir ışık yakalım, bir postacı geldiği zaman yerimizi bulsun dedik. Arabanın bagajında toplar, huniler geziyor, bagaja eşya koyamıyoruz. Resmi kaydında bir tane su bardağı bulamazsın. Öyle bir enkaz yani. Bizimkisi kadavraya yeniden oksijen, can ve tesis vermek.”

Spora siyaseti karıştırmamak gerektiğini aktaran Şükrü Keskin, “Bizim bu kapıya gelip de dönen olmadı.” diyerek, şu ifadeleri kullandı:

“Gençlerin, sporla ilişkili olmasında fayda sağlaması, kahve köşesinde eğlenmesinden ziyade, kötü alışkanlıklardan uzak durması için destek verdik. Bir kendi açımızdan böyle bir şeye vesile olan arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Buraya geldiler, bizi de bilgilendirdiler. Bu konuda biz elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Biz Bilecikli değiliz ama 93’te Bilecik’e geldik. Bilecikli iş adamları veya işverenlerden fazla Bilecik’e katma değer sağlıyoruz. Yani nereden bakarsan bak, bütün katma değeri Bilecik’e bırakıyoruz. Bilecik’in il olarak sporla daha haşır neşir olması lazım.

Siyaseti karıştırmamak lazım. Bilecik’e şöyle bakıyoruz, bizim bildiğimiz, sadece mermer konusunda 170 tane işletme var. Bu kulübe biner lira verseler, 170 bin lira yapar, ortaya daha güzel bir kulüp ve tesis çıkar.

Mesela Bursa’ya gidiyorsun, Bursa’nın mahalle, belediye takımları var. Bilecik niye büyük takımlarla oynamasın?”

Konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini belirten Zübeyir Coşan ise, “Biz sporu uzaktan takip ediyoruz. Birileri yönetime geliyor, gidiyor. Bu işi gönülden yapacak insanlar lazım. Şu anda bir atmosfer yakalansa ve bizim gibi birkaç kişi daha destek verebilse, güzel olur.” dedi.

Editör: TE Bilişim