Cafer Elmas

2014 yılının Haziran ayında Bozüyük’te, boşandığı eşini sokak ortasında tabancayla öldürdükten sonra kaçarken önünü kesen Tahsin Sarı isimli şahsa silahını doğrultarak ölümle tehdit eden Levent Sargın (35) ilk kez hakim karşısına çıkarıldı. Sanık, mahkemede suçunu kabul ederken, cinayeti tasarlayarak işlemediğini, herşeyin biranda geliştiğini ve pişman olduğunu söyledi. Mahkemesi görülen dava sonucu delillerin toplanması ve bazı şahitlerinde ifadelerinin alınması için  sanık Levent Sargın’ın tutukluluğunun devamına karar verilirken bir sonraki duruşma 25 Şubat 2015 tarihine ertelendi.

Duruşmanın görülmesinin ardından Bilecik Adliyesi önünde öldürülen Emine Baş’ın ailesi ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklama esnasında Emine Baş’ın yakınlarının gözyaşlarını tutamadığı görülürken, basın açıklamasına Bilecik Barosu Başkanı Av. Halime Aynur'da katıldı. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Fatma Kurt, 2014 yılı içerisinde 294 kadın cinayeti gerçekleştiğini belirterek, Emine Baş’ın defalarca şiddet gördüğünü ve sonunda boşandığı eşi tarafından öldürüldüğünü söyledi. 


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na Ayşenur İslam ve hükümetin aile ile ilgili söylemlerini eleştiren Kurt, şu ifadeleri kullandı:

“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak, 30 Haziran 2014’te Bilecik Bozüyük’te öldürülen Emine kardeşimize adalet talebiyle bugün buradayız. Emine kardeşimiz boşandığı ilk kocası tarafından öldürüldü. Ve bundan önce defalarca şiddet görmüş, defalarca şikâyette bulunmuş ve bunun sonucunda boşanmaya çalışmış ancak devlet tarafından etkin bir koruma sağlanmamıştı. Ve bu etkin korumanın olmaması, Emine kardeşimizin boşandıktan sonra dahi öldürülmesine sebep oldu. Bugün Ayşenur İslam ve hükümetin diğer bütün yetkilileri ailenin korunmasıyla ilgili açıklamalar yapıyorlar. Eğer aile zayıflarsa, ailenin ürettiklerini yeniden üretmek çok maliyetli diyorlar. Ancak burada Emine kardeşimizi yaşam hakkından olmuş durumda. En temel insan hakkı elinden gitmiş durumda. Bu durumun telafisini acaba nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyorlar. Kadınları korumamanın hesabını acaba nasıl verecekler.

 Bizler bugün burada Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak bunun hesabını soruyoruz. Bugün, tıpkı 2014’te 294 kadın kardeşimizin öldürüldüğü gibi öldürülen Emine kardeşimizin katili yargılanırken hükümetin nerde olduğunu soruyoruz. Emine kardeşimiz daha evliliğine başlamadan zaten kaçırılmış ve ailesi bu konuda şikayette bulunmuştu. ‘O zaman Aile Bakanlığı neredeydi, o zaman hükümet neredeydi?’ bunu soruyoruz. Madem aileyi çok koruyorlar o zaman neredeydiler, bunun hesabını soruyoruz. Hükümetin kadın dostu olmayan politikaları nedeniyle, öldürüldüğü güne kadar şiddet görmüş olan Emine kardeşimizin hesabını sormak ve katiline ‘caydırıcı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini istiyor, ayrıca tüm kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yasalaştırılmasını istiyoruz.”

Kurt’un ardından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Üyesi Gülhan Akkoyun, basın açıklamasını okudu. Akkoyun, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak, Emine için adalet mücadelesini Platformla birleştiren ailesi ile birlikte bugün, Emine kardeşimize adalet talebimizle ve de hesap sormak için toplandık” diyerek açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:

“Emine 30 Haziran'da boşandığı kocası tarafından öldürüldü. 2014 yılında öldürülen 294 kadın kardeşimizin birçoğu gibi. Ancak Aile Bakanı Ayşenur İslam'ın açıklamasına göre ailenin zayıflamasının telafisi devlete maliyetli gelirmiş ve buna da modernleşme neden olurmuş. Kadınları boşanma gibi modern bir haktan vazgeçip şiddet karşısında suskunluğa ve mücadelenin tam tersine davet eden, devlet olarak da aile olarak evlilik bağını korumaya tutunup aile içerisinde öldürülen kadını korumakla ilgili hiçbir adım atmayacağının sinyallerini veren bir açıklamadır bu.

Hükümetin görevi kadınlar yerine karar vermek değildir. Boşanmamasını, kaç çocuk doğuracağını, kahkaha atmamasını,  Hükümet kendi yönettiğini iddia ettiği topraklarda yaşayan toplumun yarısını oluşturan kadınların en temel insan hakki olan yaşama hakkını korumalıdır, hayatlarıyla ilgili gerisine kadınlar karar verecektir. Kadınların hayatlarına dair buyruklar yağdıran hükümete tam da bugün, kadın dostu olmayan kadınların haklarını korumayan uygulamaları nedeniyle öldürülen Emine kardeşimizin davasının görüldüğü gün nerede olduğunu soruyoruz. Ailenin telafisi maliyetli de Emine kardeşimizin yaşama hakkının telafisi yok. Emine'ye etkin koruma uygulanmamasının hesabını soruyoruz.

Emineler yaşasın diye, adalet mücadelesini Platformla birleştirmiş baba Sabri Us, kız kardeşi Emine Us, ablaları Ayşe Durmaz ve Sacide Filiz, abisi Mecit Us, kocası Bahri Baş ve avukatı Betül Nuran Karataş ile birlikte Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak kadınlara etkin koruma ve Emine'nin katiline ve tüm kadın katillerine caydırıcı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yasalaşması için Türkiye'de tek bir kadın dahi öldürülmeyene ve hiçbir şiddet türünü görmeden kendi kararlarını alarak yaşayabilene kadar mücadelemize devam edeceğiz.”

Eskişehir Barosu Avukatlarından Betül Nuran Karataş, dava süreciyle ilgili bilgiler vererek, “Emine’nin katili, çocuklarını öksüz ve yetim bırakan Levent Sargın’ın en ağır şekilde cezalandırılarak toplum vicdanına az da olsa su serpilmesini talep etmekteyiz” dedi.

Avukat Karataş, “Bugün Emine Baş cinayetinin ilk duruşması görüldü. Emine önce Levent Sargın tarafından kaçırıldı. Evlenmek zorunda bırakıldı. Evliliğinin her günü fiziksel, psikolojik, ekonomik ve sözel şiddet gördü. 2 çocuk sahibi oldu. Çocukları yıllarca şiddet gösteren bir babanın, çocuklarını korumak isterken her gün ölen bir annenin elinde büyüdü. Yıllar sonra Levent tarafından aldatıldığını öğrendiğinde boşanabildi.  Emine mutluluğu tekrar aradı, evlendi bir çocuk sahibi daha oldu. Ancak bu mutluluk kendine çok görüldü. 30.06.2014 günü eski eşi 2 kızının babası Levent Sargın tarafından, iftar zamanı, kalleşçe sırtına iki el ateş edilerek öldürüldü. Planlanan ve tasarlanan bu elim cinayet bütün bir aileyi, geride kalan üç çocuğu perişan etti.


Bugün ülkemizin taraf olduğu toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik uluslararası sözleşmeler ve yasal mevzuatımız etkin biçimde uygulanamamakta ve yasal mevzuatın uygulanması noktasında kurumlar arası etkinlik sağlanamamaktadır. Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik etkin politikalardan yoksun olunması neticesinde defalarca şikayet etmesine rağmen bir sonuç alamayan ve artık şikayet etmekten dahi vazgeçen Emine’nin de içlerinde bulunduğu, 2014 yılında ülkemizde öldürülen kadın sayısı 294 ulaşmıştır. Neredeyse her gün bir kadın cinayete kurban gitmiştir. Bunun dışında ise kapalı kapılar ardında şiddet gören, adli birimlere başvurmayan veya başvuramayacak durumda olan kadın sayısı ise belirsizdir. Resmi olmayan açıklamalara göre Türkiye’de kadın olduğu için şiddet görenlerin oranı yüzde 97 gibi vahim rakamlara ulaşmıştır.

''Kadınlara Yönelik Şiddet Ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi Ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi '' kısaca  İstanbul Sözleşmesi 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olmakta beraber gerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve gerekse Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından sözleşmenin uygulanmasına yönelik hiçbir somut ilerleme kaydedilmemiştir. Nüfusu yüz bini geçen belediyelere kadın sığınma evi açma zorunluluğu getirilmiş olmasına karşın halen birçok belediye tarafından bu yükümlülüğün yerine getirilmediği ve mevcut sığınma evleri ile kadın danışma merkezlerinin ise yetersiz ve eksik personel ile hizmet vermeye çalıştığı görülmektedir.

Hiçbir çeşidi asla onaylanıp hoş görülemeyecek şiddetin boyutları ülkemizde her geçen gün artmakta, Kadına yönelik şiddetle mücadelenin bireysel olarak kazanılamayacağı öncelikle devletin şiddetle mücadele için etkin bir politika geliştirmesi ve tüm kurumlarıyla birlikte etkin bir şekilde bu politikaları yürürlüğe koyması gerektiği ortadadır.

Biz öncelikle Emine’nin katili, çocuklarını öksüz ve yetim bırakan Levent Sargın’ın en ağır şekilde cezalandırılarak toplum vicdanına az da olsa su serpilmesini talep etmekteyiz” ifadelerini kullandı.      

Bilecik Baro Başkanı Aynur’dan destek

Avukat Karataş’ın ardından Bilecik Baro Başkanı Halime Aynur, bir destek konuşması yaptı. Bilecik Barosu olarak davanın takipçisi olacaklarını belirten Aynur, "Emine Baş ilk eşi tarafından öldürüldü. 2014 yılında 294 tane kadın cinayeti gerçekleşti. Ne yazık ki bunlar en yakınlarından, eşleri ve ailesi tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu durum da kadınlara etkin korumanın olmadığını çok açık ve net göstermektedir. Bilecik Barosu ve Kadın Hakları Komisyonu olarak bu davanın takipçisi olacağız. Adaletin yerine geleceğine inanıyoruz" dedi.

 Baba Sabri Us: “Cennet annelerin ayağı altında, kadınlarımız öldürülünce cennet nerede kalacak?”

Bilecik Barosu Başkanı Av. Halime Aynur’un ardından Emine Baş'ın babası Sabri Us, gözyaşları içerisinde “2014 yılı içerisinde öldürülen bütün kadınlar benim evlatlarımdır” diyerek, “bir Milletvekilinin yakını bu durumda öldürülseydi yasalar bu şekilde mi olurdu” diye sordu.

Acılı baba şunları söyledi: "Şu ana kadar 294 tane öldürülen kadın benim evlatlarımdır. Bu sayı 300 tane milletvekiline tekabül ediyor. Bu 300 milletvekilinin birer yakını öldürülseydi bu duruma gelinir miydi? Yasalar böyle mi olurdu? Cennet annelerin ayağı altında, kadınlarımız öldürülünce cennet nerede kalacak?”

“Ablamın hakkını yerde bırakmayacağız”

Emine Baş’ın kardeşi Mine Us ise, “Ablamın hakkını yerde bırakmayacağız. Ablamın hakkını sonuna kadar savunacağız. O bizim canımızdı. Biz beş kardeştik, şimdi 4 kardeş kaldık. Kardeşlerimiz azalmasın, haklarımızı savunalım” dedi.

Editör: TE Bilişim