Cafer Elmas

Ticaret ve Sanayi Odası’nda TSO yönetimi ve sanayiciler ile biraraya gelerek toplantı düzenleyen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, önemli mesajlar verdi.

Toplantıya sanayicilerin katılımının az olduğu görülürken, salonun büyük bir bölümünün boş kaldığı gözlendi. Bakan Faruk Özlü, konuşmasında ekonominin sağlam temelleri ve alınan hızlı tedbirler neticesinde, hem iç pazarda canlandığını hem de ihracatın artmaya başladığını belirterek, “KOSGEB aracılığıyla KOBİ’lerimize sıfır faizli 50 bin lira kredi vermeye başladık. Bu krediye 770 bin başvuru geldi. Gerekli şartları sağlayan bütün KOBİ’lerimizin peyderpey bu krediden yararlanmalarını sağlayacağız. Böylece piyasalara toplamda 10 milyar TL’yi aşan bir nakit akışı sağlamış olacağız” dedi.

Bakan Özlü, İstihdam Seferberliği projesini çok önemsediklerini, devlet olarak istihdam edilen kişiler için 773 liraya denk gelen sigorta, fon ve vergi ödemelerinin sanayicilerden alınmayacağını da belirterek, “bu sene işe aldığınız kişiler için sadece onların maaşını ödeyeceksiniz. Bu da asgari ücretli çalışanların maliyetinde yüzde 35’e varan bir indirim anlamına geliyor. Bu millet, özellikle 15 Temmuz’da gerçekten büyük bir fedakarlık gösterdi. Hepimiz bu fedakarlığın karşılığı olarak, bu borcun karşılığı olarak, bu seferberliğe katılmalıyız diye düşünüyorum. Sizleri, istihdam seferberliğine katılmaya ve sunduğumuz büyük imkandan yararlanmaya davet ediyorum” dedi.

Bilecik’te sadece 2 Ar-Ge merkezi olduğunu bu rakamı Bilecik için asla yeterli görmediklerinin altını çizen Bakan Faruk Özlü, “Ar-Ge Reform Paketi’nden yararlanmanızı ve bu sayıyı artırmanızı sizden istiyoruz. Bilecik teşvik sisteminde 3’üncü bölgede yer alıyor. Ancak yüksek teknolojili ürünlerde yapılacak yatırımlar 5’inci bölge gibi destekleniyor. Sizlerden bu imkanları değerlendirmenizi istiyoruz. Bilecik’in lojistik konumuyla bu alanlarda önemli yatırımlar çekme potansiyeli taşıdığına inanıyoruz” dedi.

Bakanlık olarak, büyük sanayi yatırım alanlarının belirlenmesi ve planlanmasında daha aktif rol oynayacaklarını da belirten Bakan Özlü, “sanayi parselini emlakçı mantığında olanlara değil gerçek sanayiciye tahsis edeceğiz. Yine OSB’lerdeki arsa tahsisleri için bir üst limit belirleyeceğiz” dedi.

“EKONOMİMİZİ, SANAYİMİZİ, DEMOKRASİMİZİ, SOSYAL YAPIMIZI HER GEÇEN GÜN DAHA DA GÜÇLENDİRİYORUZ”

Faruk Özlü, toplantının basına açık bölümünde yaptığı değerlendirmede, “bugün Bilecik’te olmaktan, sizlerle bir araya gelmekten dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Sizlerle birlikte ekonomideki ve ülkemizdeki gelişmeleri değerlendireceğimiz toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.Burada sadece bir esnafımızın bile bir sorununa çözüm bulsak, sadece bir sanayicimizin bile daha fazla üretim veya ihracat yapmasına vesile olacak bir fikir ürersek bile, bu toplantının amacına ulaşmış olacağını düşünüyorum.

Bilecik, elbette çok özel bir şehrimiz. Osmanlı’nın, ulu bir çınarın tohumları bu topraklar atıldı. O tohum, burada fidan verdi, burada kök tuttu. Buradan önce Anadolu’ya ve Trakya’ya yayılan ışık, zamanla üç kıtayı aydınlattı. Öyle bir aydınlattı ki, gittiği her yere barış, merhamet ve adalet taşıdı.Türkiye, bugün yeniden güçlü bir ülke olması iddiasını taşıyor. Ecdadımıza layık, tarihimizin hakkını veren bir Türkiye olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Dünyadaki haksızlıklara karşı zalimin karşısında ve mazlumun yanında yer alıyoruz.

Ekonomimizi, sanayimizi, demokrasimizi, sosyal yapımızı her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Marmaray gibi, Avrasya Tüneli gibi, Üçüncü havalimanı gibi ve daha nice dev projeyi hayata geçiriyoruz.   Elbette bu yol, güllük gülistanlık bir yol değil. Bu yolun zorlukları var. Türkiye’nin yükselişinden rahatsız olanlar var. Türkiye’yi durdurmak için terör örgütlerine kucak açanlar var. İşte en son Almanya’yı gördünüz.

PKK’ya şehir meydanlarında miting yaptıran Almanya, Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ’ın bir programına engel oldu. Kim ne yaparsa yapsın, Türkiye’nin yükselişine engel olamayacaklar. Türkiye’nin yükselişinden, dev projeleri hayata geçirmesinden, referandumda evet çıkacak olmasından ve daha birçok şeyden korkuyor olabilirler. Ancak şunu akıllarına yazsınlar: Korkunun ecele faydası yoktur.

Değerli Konuklar, biz işimize bakalım, daha güçlü bir Türkiye, daha güçlü bir ekonomi için yapmamız gerekenlere odaklanalım. Biliyorsunuz, 2016 yılı, ülkemiz için oldukça zorlu bir yıl oldu. Ancak hamd olsun, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, ekonomimiz dimdik ayaktadır. Özellikle geçtiğimiz yılın son çeyreğinden itibaren ekonomide gözle görülen bir toparlanma süreci başladı. Ekonominin sağlam temelleri ve aldığımız hızlı tedbirler neticesinde, hem iç pazarımız canlandı hem de ihracatımız artmaya başladı.

Bu dönemde, iç talebi artırmak ve KOBİ’lerin uygun şartlarda finansmana erişimini sağlamak için birbirinden önemli adımlar attık. Mesela KOSGEB aracılığıyla KOBİ’lerimize sıfır faizli 50 bin lira kredi vermeye başladık. Bu krediye 770 bin başvuru geldi. Gerekli şartları sağlayan bütün KOBİ’lerimizin peyderpey bu krediden yararlanmalarını sağlayacağız. Böylece piyasalara toplamda 10 milyar TL’yi aşan bir nakit akışı sağlamış olacağız.

“SİZLERİ SUNDUĞUMUZ BÜYÜK İMKANDAN YARARLANMAYA DAVET EDİYORUM”

Bu dönemde attığımız en önemli adımlardan birisi de İstihdam Seferberliği oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı bu projeyi çok önemsiyoruz. Devlet olarak, bu yıl ilave olarak istihdam ettiğiniz kişiler için 773 liraya denk gelen sigorta, fon ve vergi ödemelerini sizlerden almıyoruz. Yani bu sene işe aldığınız kişiler için sadece onların maaşını ödeyeceksiniz. Bu da asgari ücretli çalışanların maliyetinde yüzde 35’e varan bir indirim anlamına geliyor. Bu millet, özellikle 15 Temmuz’da gerçekten büyük bir fedakarlık gösterdi. Hepimiz bu fedakarlığın karşılığı olarak, bu borcun karşılığı olarak, bu seferberliğe katılmalıyız diye düşünüyorum. Sizleri, istihdam seferberliğine katılmaya ve sunduğumuz büyük imkandan yararlanmaya davet ediyorum.

Bu tür konjonktürel gelişmelerin yoğun yaşandığı bir dönemde, yapısal reform çalışmaları ihmal edilebilir. Biz böyle bir yanlışa düşmedik. Ülkemizin, ekonomi çevrelerinin ve sizlerin orta ve uzun vadede daha fazla ve daha nitelikli üretim yapmanızı sağlayacak adımları atmayı sürdürdük. Bizim temel meselemiz üretmektir. Hem nicelik olarak hem de nitelik olarak daha fazla üretmektir. Üretimde teknoloji seviyemizi, katma değerimizi artırmak zorundayız.

“BİLECİK’İN LOJİSTİK KONUMUYLA ÖNEMLİ YATIRIMLAR ÇEKME POTANSİYELİ TAŞIDIĞINA İNANIYORUZ”

Son 14 yılda, bunu sağlamak için, Ar-Ge’ye yönelik çok önemli destek mekanizmaları kurduk ve geliştirdik. Çabalarımızın karşılığını da aldık. Ar-Ge harcamalarımız, Ar-Ge personelimiz, patent başvurularımız arttı. Üretim ve ihracatımız içinde, düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde 10 civarında azalırken, orta teknolojili ürünlerin payı da benzer oranda artış gösterdi. Ancak bu yeterli değil… Şimdi sırada yüksek teknolojinin payını artırmak var. Bu amaçla geçtiğimiz yıl, Ar-Ge Reform Paketi’ni hayata geçirdik. Bu paketle, özellikle Ar-Ge merkezi kurulmasını kolaylaştırdık.

Bilecik’te sadece 2 Ar-Ge merkezi var ve biz bu rakamı Bilecik için asla yeterli görmüyoruz. Ar-Ge Reform Paketi’nden yararlanmanızı ve bu sayıyı artırmanızı sizden istiyoruz. Bilecik teşvik sisteminde 3’üncü bölgede yer alıyor. Ancak yüksek teknolojili ürünlerde yapılacak yatırımlar 5’inci bölge gibi destekleniyor. Yine OSB’lerde yapılan yatırımlar ile orta-yüksek teknolojili bazı sektörlerde yapılacak yatırımlar da 4’üncü bölgedeymiş gibi destekleniyor. Sizlerden bu imkanları değerlendirmenizi istiyoruz. Bilecik’in lojistik konumuyla bu alanlarda önemli yatırımlar çekme potansiyeli taşıdığına inanıyoruz. Son dönemde gerçekleştirdiğimiz bir diğer önemli çalışma da Sınai Mülkiyet Kanunu yasalaştırmak oldu. Patent, marka ve tasarım başvurusu yapmak, bunları tescil ettirmek ve korumak artık daha kolay. Dolayısıyla Ar-Ge merkezlerinde ve tasarım ofislerinde gerçekleşen projeleri sınai mülkiyet hakkına dönüştürmek ve ticarileştirmek artık çok daha mümkün hale geldi.

“SANAYİ PARSELİNİ EMLAKÇI MANTIĞINDA OLANLARA DEĞİL GERÇEK SANAYİCİYE TAHSİS EDECEĞİZ”

Şu anda TÜBİTAK’ı yeniden yapılandırmak içinde bir çalışma yürütüyoruz. Böylece bilim ve teknolojide bugün olduğundan bile daha iyi bir seviyeyi yakalayacağız. İşin Ar-Ge kısmında bunları yaparken üretim kısmıyla ilgili de elbette çalışıyoruz. Üretim Reform Paketi’yle birçok önemli düzenlemeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu paketle, büyük sanayi alanları oluşturacağız. Bakanlık olarak, büyük sanayi yatırım alanlarının belirlenmesi ve planlanmasında daha aktif rol oynayacağız. Şehir içlerinde kalan sanayi sitelerini, şehir dışına taşımak amacıyla destek ve kredi mekanizmalarını getireceğiz. Böylelikle daha modern ve verimli alanlarda üretim yapılmasını sağlayacağız. Üretim için tahsis ettiğimiz alanlarda eğer belli sürelerde üretime geçilmemişse tahsisi iptal edeceğiz. Sanayi parselini emlakçı mantığında olanlara değil gerçek sanayiciye tahsis edeceğiz. Yine OSB’lerdeki arsa tahsisleri için bir üst limit belirleyeceğiz. Arsa fiyatlarının şişmesine izin vermeyeceğiz. Üretim Reform Paketiyle, bunlara benzer daha birçok önemli adımı hayata geçireceğiz.

Ekonomi, istikrarı sever. Siyasi istikrar, güçlü ekonominin temel şartıdır. İstikrarlı bir politik yapı, ekonomik kalkınmaya devamlı surette olumlu yansıyacaktır. Türkiye’de şu anda istikrar var. Ancak bu yarın da olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü bugünkü istikrar sistemin kendisinden değil, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın uyumlarından kaynaklanıyor. Bunu değiştirmeliyiz. Sistemi, istikrarın kaynağı haline getirmeliyiz. Kişilerden bağımsız olarak, sistem üzerinden siyasi istikrarı teminat altına almalıyız. Seçimlerle ve hükümetlerle ilgili belirsizliklere son vermeliyiz. Yürütmedeki iki başlılığı muhakkak ama muhakkak bir surette ortadan kaldırmalıyız.  Türkiye’yi daha hızlı karar alabilen ve aynı zamanda bu kararların etkin bir şekilde denetlenebildiği bir ülke haline getirmeliyiz. Bütün bunlar, ekonomi için, yatırımcılar için çok önemlidir. En fazla teşvik veren ülke de olsak, hatta vergileri tamamen de kaldırsak, siyasi istikrar olmazsa, ülkeye yeteri kadar yatırım çekemeyiz. 16 Nisan referandumu işte bu yüzden çok önemli. Referandum sonucunda çıkacak bir Evet kararı, Türkiye’ye büyük güç katacak. Bu sonuçtan en büyük gücü ise ekonomimiz, sanayicimiz, esnafımız, KOBİ’lerimiz devşirecek. Bu nedenle, iş dünyamızın, demokrasiyi güçlendiren, karar alma süreçlerini iyileştiren ve istikrarı teminat altına alan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, ‘tabi ki evet’ diyeceğine inanıyorum” dedi.

Editör: TE Bilişim