Bilecik Belediyesi Osmanlı El Sanatları Merkezi'nde kursiyerler, yok olmaya yüz tutmuş "Bilecik Bezi"ni dokuma tezgâhlarında yaşatmaya çalışıyor.

Bilecik Halk Eğitim Merkezi Öğretmeni Gülay Durak, yaptığı açıklamada, Bilecik Halk Eğitim Merkezi ile Bilecik Belediyesi iş birliğinde, Osmanlı El Sanatları Merkezi'nde gerçekleştirilen kursun, 2 yıldır sürdürüldüğünü ve el dokumaları konusunda çok güzel sonuçlar aldıklarını söyledi. 

Kurs merkezindeki 10 adet el dokuma tezgâhı bulunduğunu söyleyen Durak, boş vakitlerini değerlendirmek ve aile ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla meslek öğrenmeye gelen kadınlara, el dokuması, dikiş-nakış gibi eğitimler verdiklerini vurguladı. 

Kursiyerlerle, dokuma tezgâhlarında, yıllar öncesinde kullanıla gelen meşhur "Bilecik bezi" üzerine çeşitli motifleri işleyerek, görsel açıdan beğenilen ürünler meydana getirdiklerini bildiren Durak, şunları kaydetti:

''Kursumuzun diğer bir amacı, Bilecik el dokuma bezinin tanıtılması ve yeniden canlandırılmasıdır. Bilecik el dokumacılığı, 50-60 yıl öncesine kadar yapılıyordu ancak günümüzde bu yaşatılmıyordu. Kursiyerlerimiz, burada gerekli teorik dersleri aldıktan sonra uygulamalı olarak tezgâhlarda dokumalarını yapıyorlar, kişisel dokumalarının yanı sıra yöreye ait peşkirler, keseler ve Osmanlı tuğrasının bulunduğu çantaları çeşitli desenler kullanarak işliyorlar. Yine kadın kursiyerlerimiz, kurslarımızda zamanlarını verimli geçirmenin yanı sıra bir nevi meslek sahibi oluyorlar ve bu uğraştan da büyük bir zevk alıyorlar.''

 

''Yok olmaya yüz tutmuş kültürü yaşattığımız için mutluyuz''

 Dokumalarda, yüzde 100 saf pamuk ipi ve ipekten yararlandıklarını vurgulayan Durak, şöyle devam etti: 

"Kursta asıl amacımız, ata yadigârı ürünleri tekrar gün yüzüne çıkarmak. Osmanlı El Sanatları Merkezi'mizde ayrıca orijinal el dokuması, Bilecik poşusu, iğne oyalı süslemelerin bulunduğu peşkirler yapıyoruz. Burada atalarımızın yadigârı olan bir kültürü ve geleneği yeniden gün yüzüne çıkarmakla birlikte yok olmaya yüz tutmuş kültürü yaşattığımız için kendimizi mutlu hissediyoruz. Ayrıca, yapılan eserlerle Bilecik'imizi, Türkiye ve dünyaya tanıtmaya çalışıyoruz.''

 

Kursiyerlerden Songül Çelik de dokuma kursuna 2 yıl önce başladığını ve hala büyük bir zevkle devam ettiğini belirterek, ''Dokumacılık gibi bir uğraş ile vakit geçirdiğim için çok mutluyum. Bu işi gerçekten severek yapıyorum çünkü atalarımızdan kalma bir kültürü Bilecik'te tekrar yaşatıyoruz. Bilecik bezine, öğrendiğimiz ve hayal ettiğimiz tasarımları yeniden işleme fırsatı da buluyoruz'' dedi.

Kursiyerlerden Ayfer Korkmaz ise ata yadigârı bir mesleği tekrar gün yüzüne çıkardıkları ve el emeği göz nuru ürünleri yeniden hayata kazandırdıkları için büyük mutluluk yaşadığını anlattı.

Kursiyer Şerife Yücesan da elinde, ninelerine ait ve yaklaşık yüz yıldır sandıkta sakladıkları el dokuma ve peşkirlerin bulunduğunu ifade ederek, ''Onlardan kalma ürünleri örnek alarak, bazen de bizler bir şeyler katarak, yeniden hayata kazandırıyoruz. Ninelerimden kalma bu ürünler, benim için çok değerli ve ben de bu kültürün yaşatılmasına katkı sağladığım için kendimi çok mutlu hissediyorum'' diye konuştu.




Editör: TE Bilişim