ANAYASA PROF. SÜHEYL BATUM:

BU ANAYASA TÜRK MİLLETİNİ BİR KEZ DAHA OYUNA GETİRMEK İÇİN YAPILMIŞ”

Bilecik Barosu’nun ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Anayasa Profesörü Süheyl Batum’un konuşmacı olarak katıldığı “Anayasa Değişikliğini Tartışıyoruz” programı büyük ilgi gördü.

         Belediye Kültür Sitesi’nde düzenlenen programa yoğun katılım olurken, salona sığmayan vatandaşlar dışarıdan konuşmacıları dinledi.

         Bilecik Baro Başkanı Halime Aynur’un kısa açılış konuşmasının ardından ilk olarak kürsüye gelen Anayasa Prof. Süheyl Batum, bu buluşmayı sağlayanlara teşekkür ederek başladığı konuşmasında siyaseti bıraktığını, üniversitede ders vermeye geri döndüğünü söyleyerek, Anayasa meselesinin ortaya çıkmasıyla birlikte bir Anayasacı olarak değiştirilmek istenen bu metinlerden hiç memnun olmadığını belirtti.

         TÜRK MİLLETİ’NDE BAŞKA MİLLETLERDE OLMAYABİLECEK BİR BİRİKİM VAR

Batum, “bu anayasanın geçmemesi için birşeyler yapmak lazım, bu anayasanın bu şekliyle devam etmemesi lazım diye düşünüyordum, o arada Barolar Birliği’nin çok değerli başkanından bir telefon aldım. Hocam dedi anayasayı nasıl buldun, çok kötü dedim. O zaman dedi gel bunu köy köy, kasaba, kasaba, il il anlatalım, Türk milletinin bizde danışmanlığını yapalım. Varmısın dedi sonuna kadar varım dedim, o günden beride yollardayız. Bu anayasayı zaten sizler biliyorsunuz, amacımız sizlere bilmediğiniz, tamamıyla yabancı olduğunuz birşeyleri anlatmak değil, diyeceksiniz ki bu hukuk metni nereden bilelim, şimdi Türkiye Cumhuriyeti devleti yoktan varolmuş bir devlet değil, bir Cumhuriyet değil. Ne 50’de kuruldu, ne 90’larda Sovyetler Birliği yıkılınca kuruldu, hatta ne de 20’lerde kuruldu.

Türkiye Cumhuriyeti koskoca bir 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması üzerine bu topraklarda kurulan çok önemli bir cumhuriyet. Bu Osmanlı bizim geçmişimiz, 10 yıllık, 20 yıllık değil, Türk milletinde başka milletlerde olmayabilecek bir birikim var neden. Osmanlı imparatorluğu çok önemli bir devletti beğenelim beğenmeyelim ama içinde çok önemli padişahlar vardı.

Fatih Sultan Mehmet gibi, Kanuni Sultan Süleyman gibi, Yıldırım Beyazıt gibi ama dikkat edin Fatih Sultan Mehmet’in dahi, Kanuni Sultan Süleyman’ın dahi hocalarının bile akıl aldığı hocalarını biliriz, komutanlarını biliriz. Fakat Osmanlı ekonomik sıkıntılar falan bir sürü şey var, çağa ayak uyduramama gibi ama gerçeği de söylemek gerekirse birşeyden yıkıldı. Maalesef tarihin belirli bir döneminde bütün siyasal güç, o koca imparatorlukta tek kişinin eline geçti, tek Enver paşa. Yabancılar ne diyordu Enver’in ülkesi, Osmanlı demiyorlardı. Enver paşa kötümüydü, hainmiydi, deneyimi olmayan bir insanmıydı ama tek kişiydi. Ve Enver paşayı tek başınayken Almanlar birinci dünya savaşına girmeye ikna ettiler. Enver paşa kimseye sormadı, yetkileri, siyasal gücü vardı ve Enver paşa savaşa girdi. 1. Dünya savaşı koskoca bir Osmanlı imparatorluğunu yıktı, parçaladı, bütün her köşesini düşman işgali altına soktu. Şimdi o dönemden hukukçu olmanıza, anayasa hukuku üzerine bir şey bilmenize gerek yok o yüzden size bilmeyeceğiniz birşeyi anlatmayacağım dedim. Ama ne oldu parçanalanmış, yıkılmış imparatorluktan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının peşinden gelen Türk milleti hep beraber bir kurtuluş savaşı vererek bu topraklar üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Ve birşeyi bugüne kadar hiç unutmadılar, hiçbir gün kurtuluş savaşının en kötü günlerinden başlayarak herşeyi ben biliyorum, meclise de ihtiyacım yok, bakanlara da ihtiyacım yok, kimseye de ihtiyacım yok, ben tek başıma her şeye yeterim deyip bir tek kişiye Cumhuriyetin geleceğini, bir kişinin iki dudağına Türk milleti hiçbir zaman bırakmadı.

FARKLI SİYASAL PARTİLERDEN, FARKLI SİYASAL GÖRÜŞLERDEN, İNSANLAR YANYANA İŞTE KUVAYİ MİLLİYE SİZLERSİNİZ

Şimdi soruyorum hepinizin genine işlediği bu kurtuluş savaşını hepimizin dedeleri, anneanneleri, babaanneleri hep beraber verdi. Bu Türk milleti tekrardan bu Enver paşanın tek kişinin yol açtığı yıkımları yaşamış bir millet hiçbir zaman tekrar yüzyıl sonra tüm geleceğini, mukadderatını bir tek kişinin adı ne olursa olsun iki dudağına bırakırmı. Bırakmayacak, burada görüyorum bunu, farklı siyasal partilerden, farklı siyasal görüşlerden, sivil toplum örgütlerinden insanlar yanyana. Bugüne kadar belki yan yana gelmemiş, aynı siyasal partiye oy vermemiş, halen de aynı siyasal partiye oy vermeyen insanlar birarada. Hep beraber gerçekten bir şeyi oluşturdular, biz yaşamadık hep şaşardık, kuvayi milliye nasıl kuruldu derdik. İşte kuvayi milliye sizlersiniz. İstediğiniz partiye oy verebilirsiniz, istediğiniz kişiye oy verebilirsiniz kimse soramaz kimse aşağılayamaz, ama iş eğer en sevdiğimiz insan bile olsa, annemiz, babamız bile olsa Osmanlı’nın yıkımını bilen bizler genlerine işlemiş olan bizler değerli hocalarımızın, öğretmenlerimizin, bize öğrettiği bizler hiçbir zaman koskoca Türkiye Cumhuriyetini geleceğini bir kişinin iki dudağına bağlayan bir anayasaya evet demeyiz.

KİM NE DERSE DESİN BU ANAYASA AÇIK SÖYLÜYORUM HERŞEYİ BİR KİŞİNİN İKİ DUDAĞINA BAĞLIYOR

Neden burada toplandık şundan gerçekten bu Anayasa bir tek şeyi getiriyor, bütün yetkileri, bütün herşeyi, bir tek kişinin iki dudağına bağlıyor. Buna ne derlerse desinler, iki başlılığı önlüyoruz,  prangalardan kurtuluyoruz, kim ne derse desin açık söylüyorum herşeyi bir kişinin iki dudağına bağlıyor. Türkiye Cumhuriyeti bunu yaşadı, nerede Başbakanı Cumhurbaşkanı üstlenecek, bakanların amiri cumhurbaşkanı üstlenecek, yargı cumhurbaşkanı seçecek, genelkurmay başkanı cumhurbaşkanı seçecek, yargının bütün üyelerini cumhurbaşkanı seçecek, Türkiye’deki 2 milyona yakın memurun tek amiri Cumhurbaşkanı. Burada birileri gelip bize yok yok tek adam yok, bakın burada çok adam var derse en azından şu Anayasayı yanlış yorumlamış olur o zaman bizimde hakkımız olur sizlerle biz acaba aynı Anayasayı mı oyluyoruz. Çünkü burada yazan şu Başbakan yok, artık bakanlar yok eskiden başbakana bağlıydı Cumhurbaşkanı görevden bile alamazdı tek başına şimdi yok, bakan yok, bakan olmayınca memurlar kime bağlı olacak. Hepsini tek kişi atıyor, tek kişi görevden alıyor.

BU KADAR YETKİ PADİŞAHTA YOK

Bu kadar yetki padişahta yok. 1876 anayasasında padişahın bütün hakimleri atayabilme yetkisi diye bir şey yok. Meclisi istediği gibi, canı çektiğinde feshedebilme yetkisi yok. Ne padişahlığı, Amerika’da da böyle, dünyada söylüyorum diktatörlük yada başka bir şey ile adlandırılan Zambiya, Tanzanya, Saddam, Esed gibi ülkeler dışında hem Cumhurbaşkanı olan hem de parti genel başkanı olmaya devam eden bir ülkede yok. İşin karakterine aykırı. Şimdi şöyle diyorlar canım eskiden de partili değilmiydi, bu da tamamıyla yanlış, partili olmak demek şu demek değil herkes bir futbol takımı tutumazmı tutar, herkes tutar, adam büyür belli girişimlerde bulunur hakem derler ne yapıyorlar sen maçı yönetirken siyah forma giyeceksin, burana hakem diye yazacaksın, kokartını takacaksın maç yöneteceksin. Bir adam şöyle diyebilirmi, nevar ben eskidende takım tutuyordum şimdi Bilecik’in maçında karşı tarafın formasını giyeceğim zaten ben o takımı tutmuyormuydum. Başkanın partili olmaması demek, partisinden ayrılması demek şu demek değil adama bir iğne yapıyoruz hangi partiye zamanında oy vermiş olduğunu yada başkanı olduğunu unutuyor, uyuşuyor, hangi partideydiniz diyorlar bilmiyorum diyor, hangimiz böyle anlıyoruz Cumhurbaşkanın partili olmamasını. Tabiki partili olacaksın, hakemin olduğu gibi ama sen cumhurbaşkanı olunca bitti o partinin başkanı olamazsın şimdi bize bunu getirmişler. Atatürk’e biliyorsunuz veto ile fesih verelimmi diyorlar,  o meclis hani bugün ne var Atatürk o mecliste etkindi dedikleri 1924 anayasasında hayır diyor meclis. Atatürk siz kimsiniz demiyor. Şimdi bize anayasanın içerisinde fesih getirmişler, vetoyu getirmişler, Amerikan sisteminde fesih var diyen biri gelsin hukukçu konuşalım.

BU ANAYASA’NIN CUMHURBAŞKANI KARARNAMESİ DİYE  İNANILMAZ BİRŞEYİ VAR

Bu anayasanın daha inanılmaz birşeyi var, diyorki bizim 150 yıllık geleneğimiz, bunun için hukuk bilmeye gerek yok, dedelerimize, şuanda yaşayan babanannelerinize,anne annelerinize sorun 150 yıldır bu yani Cumhuriyet’ten öncesine tek başına Cumhurbaşkanına imza yetkisini tek başına padişaha bile vermiyorlar. Cumhurbaşkanı inanılmaz geniş bir alanda hiç kanuna gerek duymadan, ilerde kanun bile olmadan yüz yıl, iki yüz yıl Cumhurbaşkanı kararnamesi diye bir işlem getirmişler. Bazıları şöyle diyor aman bir alanda yetkisi yokki, ne olur diyor, neden diyoruz, yazdık Anayasaya diyor münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken yerlerde yok. Açın Anayasayı 1982 Anayasasını bir madde bulun bana ben özür dileyeceğim, buradan çıkıp gideceğim.

Mümhasıran kanunla düzenlenir diyen yok öyle bir şey, ne bu uydurduk, yok böyle bir şey. Demekki her alan açık, o zaman ikinci şey söyleniyor, canım ne olacak şu kadar bir yetki. Bu Cumhurbaşkanı bu yetkiyle ne yapabiliyor biliyormusunuz evet temel hak ve özgürlüklere dokunmuyor diyorlar ama şunu saymıyorlar, bir tanesi hariç, ekonomik ve sosyal haklar Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenebilir. Nedir bu ekonomik ve sosyal haklar, bu kadar azıcık bir şeymi, çocuk hakları, aile, eğitim hakkı, kıyılar, kıyıların korunması, oranın imara izin verilmesi verilmemesi tek başına Cumhurbaşkanının hiçbirşeyden haberimiz yok. Bir sabah baktınız kıyılar gitmiş, inşaat izni verilmiş nasıl yaptınız Cumhurbaşkanımız izin verdi, ya eskiden olmazsa bir ÇED raporları, kıyılar devletin tasarrufu altındadır kanunlar, Anayasa mahkemesi yok, Danıştay’a gidersin yok, kamulaştırma, özelleştirme, çevre hakkı, çalışma hakkı, kıdem tazminatını Cumhurbaşkanı tek dudağıyla düzenleyebilecek. Sanayi hamlesi yapıyoruz, sanayicilerimize böyle şeyler yükleyemeyiz, kıdem tazminatı gitti tek imzayla, Cumhurbaşkanı bırakın babanıza bile böyle bir yetkiyi verirmisiniz. Sendika hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkı, asgari ücret tespit komisyonları toplanıyor bakanlığa bağlı gidiyor, geliyor şimdi nasıl yapılacağı bile Cumhurbaşkanın iki dudağında. Tespit komisyonunu topladım arkadaşımıza sordum kim arkadaşınız sana ne, sordum tek iş kalıyor bize canım koskoca Cumhurbaşkanı böyle yaparmı, Atatürk’ün ülkesinde bir hukuk devletinde Allah’ım inşallah yapmaz diye duamı edilir, yoksa o yetki ona verilmezmi, verilmez tabiki hayır. Sosyal güvenlik hakkı, emekli maaşımız bir kişinin iki dudağında, emekli ikramiyesi, hepimizin geleceği, insanlar çalışıyor, kör topal bir emekli maaşı alayım diye acaba promosyon olurmu diye bankalar dur bakayım 50 liramı vereyim, 100 liramı vereyim diyor. Şimdi Cumhurbaşkanın iki dudağında.

         YARGI MENSUPLARI BİR TEK KİŞİYE BAĞLANIYOR, YANİ CUMHURBAŞKANINA

Bütün bu yetkileri verdik ama Türkiye Cumhuriyetinde 81 ilde, 957 ilçede, görev yapan tüm memurlar gibi, tüm yargıçlarda, savcılarda bizim davalarımıza bakacak bizim davalarımızda adaletli karar vermesini beklediğimiz bütün yargı mensupları birtek kişiye bağlanıyor, yani Cumhurbaşkanına.

Buna hayır diyen arkadaşlar var, bakın hayır diyenler falan lütfen 37 yılımızı bu anayasaya verdik, bakın ne diyor, şimdi ilk önce anayasa maddesini de bir okuyalım. Cumhurbaşkanını yargılayacak olan yüce divan bütün bu Cumhurbaşkanı kararnamelerini asgari ücreti düşürdü, ne yapacağız Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz kaç sayısı var 15 nasıl atanıyor bakalım.

TBMM 3 üye seçiyor, gizli oylama ile seçiyor, arkadan ilk oylamada üye tam sayısının üçte ikisi, 2. oylamada salt çoğunluk, 3. oylamada en fazla oy alan üye. Tesadüfe bakın, en fazla oy alan üye muhalefet yok, iktidar iyi olduğu için her zaman kendisi şöyle der rica ederim biz seçmeyelim muhalefet seçsin lütfen der. Hadi ondan yırttık, salt çoğunluk 3’nü verdik, 12’si geri kalan 12 tanesini Cumhurbaşkanı tamamıyla tek imzası ile atıyor.

BU ANAYASA GERÇEKTEN TÜRK MİLLETİNİ BİR KEZ DAHA OYUNA GETİRMEK İÇİN YAPILMIŞ

Gelelim 159. Maddeye. Cumhurbaşkanı 4 tane üye seçiyor diyorlar. Bakıyorum Adalet Bakanı kurul üyesi, Adalet Bakanı’nı kim belirliyor tesadüfe bakın ki Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı 2. üye kim belirliyor Cumhurbaşkanı, 4’te Cumhurbaşkanı yine ettimi 6, neyse Allah’tan 7 üyemiz var. Meclis Başkanlığına herkes adaylığın veriyor, meclis başkanlığında anayasa ve adalet komisyonundan üyeler ortak seçiliyor. Tesadüfe bakın ortak üyeler 50’de 30 yani 5’te 3 çoğunlukla seçiliyor ve bir şey daha söyleyeyim olmadı, 5’te 3 bulunamadı nasıl seçilecek en fazla oyu alan her biri için ayrı ayrı seçim yapıldığı için, örneğin öyle 1. aday için iktidar partisi 3 aday gösterdi, muhalefet partilerinden biri 2 aday gösterdi, biri 5 aday gösterdi, biri 8 aday gösterdi ve oylama yapıldığında şansa bakın en yüksek oyu alan iktidar partisinin gösterdiği 2 aday kazandı. Son seçimde diyor ki 2 aday arasında kura çekeriz ha Ali, ha Veli, aynı parti gösterdi, 13’te 13 Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün yargıçlar, savcılar, tamamı Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş vaziyette. Hangi demokratik rejimde var bu, bir tane ülke gösterin. Anayasa’da gerçekten ben şuna inanıyorum bu maalesef bizi Türk Milletini bir kez daha oyuna getirmek için yapılmış. AK Parti’ye oy veren insanların bile ciddi bir çoğunluğu bunu anlıyor, vermeyecek oy neden çünkü aynı Türk Milletinin fertleriyiz biz. Aynı birikime sahip, dedeleri, anneanneleri, babaanneleri bu Cumhuriyeti kurmak için aynı yerde sırt sırta savaşmış insanlar. Biz zorla savaşla kazandığımız Cumhuriyeti tekrardan bir kişinin ne kadar seversek sevelim iki dudağına bırakırmıyız, bırakacak mıyız hayır.”

Editör: TE Bilişim