Cafer Elmas

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bilecik’te AK Parti İl Danışma Kurulu Toplantısına katıldı. Coşkulu bir kalabalık eşliğinde gerçekleşen toplantıda AK Parti İl Başkanı Fikret Karabıyık, Belediye Başkanı Selim Yağcı ve Milletvekili Halil Eldemir birer konuşma gerçekleştirdi.


 Daha sonra kürsüye gelerek, “tamda sözün burasında Bilecik’te Söğüt’ün Domaniç’le arasında atılmış o büyük devlet şuurunu 15 yıldır özenle koruyan, dik duran, ayakta duran, yılmayan, yıkılmayan çok değerli AK Partili dava arkadaşlarım, değerli kardeşlerim” diyerek konuşmasına başlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ata yurdunda birarada olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirtti.


Soylu, konuşmasının devamında; “önce üzerimdeki emaneti size teslim etmek zorundayım. Bu milletin sevgilisi ve bu ümmetin aynı zamanda dünyada mağdurların, mazlumların bu merhamet ve şefkat medeniyetinin kendilerine el uzattığını görenlerin herkesin umudu haline gelmiş, Allah nasip ederse ülkemizi çok daha ama çok daha güzel günlere götürecek, hedeflerimize bizleri selametle ulaştıracak ve bu güzel milletin, şu güzel insanların yüzlerini ve gelecek nesillerini güldürecek kıymetli Cumhurbaşkanımızın, sizin sevgili Cumhurbaşkanınızın milletimizin sevgilisinin sizlere selamlarını, muhabbetlerini, en güzel duydularını getirdim. Bir sadakat ve hizmet timsali, insanın bütün sıcakkanlılığını taşıyan kıymetli Başbakanımız Binali Yıldırım beyinde selamlarını, sevgilerini, muhabbetlerini getirdim. Bakan arkadaşlarımında sizlere saygıları ve muhabbetleri var.

Bugün bu millet adına çok özel birgün yaşıyorum. Sabahtan Ankara’da yabancı temsilcilere Avrupalısına Asyalısına bu asil milletin Suriye’de ölümden kaçan mazlumlara nasıl el uzattığını, nasıl vicdan ortaya koyduğunu anlattım, sizin adınıza bu milletin nasıl bir asil millet olduğunu anlattım.

Sonra bu ata yurduna Bilecik’e gelerek 9. Jandarma Alayımızın yemin törenine katıldım. Evlatlarının ellerini kınalayıp hadi evladım ölürsen şehit, kalırsan gazi, anan baban senden razı diyerek peygamber ocağına gönderen o annelerin gurur dolu bakışlarını gördüm. O meydanı dolduran vatan için verilecek her görev, her neticeye hazır, şehitliği bir nasip gören ve acaba bize de düşermi diye bir heves içerisinde olan gençlerimize hitap ettim.

Sonra döndük bir güzel vatan evladının, bu yolda hizmet ederken yolunu, barkını, okulunu yaparken haince katledilen şehit Kaymakamımız Muhammed Fatih Safitürk’e Bilecik’in kendi asaletini birkez daha o bu toprakların kendi anlayışını bir kez daha ortaya koyduğu ve onun adının verildiği bir ortaokulun açılış törenine katıldık. Oradaki yavrularımızın geleceğe umutla bakışlarını gördük. Öğretmenlerimizin, anne babalarımızın heyecanını ve memleket sevgisini gördük. Onlara, onların anne babalarına bu ülkenin yarınlarına ait umutlarını, nasıl evlatlar yetiştirmemiz gerektiğini, her birini nasıl Muhammed Fatih yapabileceğimizi anlattık.

Şimdi burada bütün bu hissiyatın kapımıza gelmiş mazluma sahip çıkan anlayışın, vatan için canını ortaya koyan anlayışın, millete hizmet etmek için çalışırken şehit düşen devlet adamlığı anlayışının ve yarınlara ait bir umudu ortaya koyan anlayışın aslında sahipliğini yapan, bayraktarlığını yapan ve bunu bir dava olarak ortaya koyan insanların yani sizlerin arasına geldik.


Bu rota doğru bir rotadır. Bu rota ülkemizin bütün gerçeğini yansıtan bir rotadır. Hani o ellerinizde tuttuğunuz bu salonun her köşesine asılı parti bayrağımız varya siz zannetmeyinki o bayrak 2002’de bu parti kurulurken çizilmiş bir bayraktır. Belki şekli, belki şemali, belki amblemi parti kurulurken belirlenmiş olabilir biz bu bayrağın ruhunu, bu bayrağın temsil ettiği çizgiyi, ben zengin bir millete kağan olmadım, karnı aç üstü çıplak bir millete kağan oldum, Türk milletinin, Türk devletinin adı sanı yok olmasın diye gece uyumadım, gündüz oturmadım, ölesiye, bitesiye çalıştım diyen Bilge Kağan’dan, Ey Oğul insanı yaşatki devlet yaşasın diyen Şeyh Edebali’den, Sakarya savaşı öncesi hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır o satıh bütün vatandır diyen Gazi Mustafa Kemal’den, bütün bu anlayıştan. İşte o yüzden bu partinin bayrağı dün çizilen bir bayrak değildir. Şekil, şemal değişir, kişiler değişir bugün biz buralardayız yarın gençlerimiz bu kürsülerde olacaklar. Ama aynı şeyi konuşacaklar, yine dertleri bu milletin refahını, bu milletin huzurunu, bu milletin birlik ve beraberliğini temin etmek olacaktır. Yine dertleri dünyayı bir karanlığa sürüklemek isteyen terör destekçilerine karşı dünyanın en güzel toprakları olan bu Anadolu topraklarına karşı devletimizi ve milletimizi savunmak olacaktır. Yine dertleri bu Ortadoğu coğrafyasının kadim medeniyetini dışarıdan destekli terör odaklarına çiğnetmek isteyenlere karşı biz bu toprakları hiçkimseye çiğnetmeyeceğiz diyen bir anlayışın sahipleri olacaklardır. Sevgili gençler o yüzden bu bayrağı iyi anlayın, bu sevdayı iyi anlayın. Çünkü bu sevda olmadan, bu aşk olmadan bu yol yürünmez. Bizleri, sayın Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı, Bakan arkadaşlarımızı, Meclis’te milletvekili arkadaşlarımızı sabahlara kadar çalıştıran, sizleri bu davayla, bu millet sevgisiyle kasıp kavuran birgünde herbirimize üç-dört şehir gezdiren, program yaptıran herbirimizi bugünün yarınlarına umutla taşıyan bu anlayıştır ve bu aşktır.

Bu memleket ve herbirimiz bu anlatacaklarımın her cümlesini tek tek yaşadınız, tek tek hissettiniz. Birgün vahlandınız, birgün içinize ağladınız, birgün kahrettiniz, çok sıkıntı çekti bu millet, çok badirelerden geçti. Bu milleti sürekli yukardan aşağıya siz bu ülkeyi yönetemezsiniz, size bu ülkeyi yönettirmeyeceğiz dediler. Bir gün terörizmle terbiye etmeye çalıştılar, bir gün anarşizmle terbiye etmeye çalıştılar, bir gün enflasyonizmle terbiye etmeye çalıştılar. Bir gün o medya patronlarının gazete manşetlerinden terbiye etmeye çalıştılar. Bir gün Türk dediler, bir gün Kürt dediler, bir gün sünni dediler, bir gün alevi dediler, bir gün dindar dediler, bir gün köylü dediler, ama hep bir şeyi söylediler size bu ülkeyi idare ettirmeyeceğiz tam 300 yıldır bunu en iyi bilen sizlersiniz. Tam 300 yıldır bu coğrafyayı geriletmeye çalıştılar. Umutlarımızı hayallerimizi ne zaman yeşertsek bizim ayaklarımıza çelme taktılar. Bizi birbirimize düşürdüler, bizi 1600- 1700 faizlerle terbiye etmeye %150 enflasyonlarla terbiye etmeye ülkemizin etrafında teröristlere karşı aldığımız İHA’ları bozulunca İsrail’e gönderdiğimizde terörün en kızgın olduğu zamanda bize ne haliniz varsa görün dediler. Bizi böyle bir bezginlikle karşı karşıya bırakmak istediler. Biz liderlerimizi seçtik, ülke yöneticilerimizi seçtik, her birine ayrı muamele ettiler, her birine iftira attılar, yetmedi kimini milletin karşısında küçük düşürmeye, kiminin içinden bir sapkın çıkarmaya çalıştılar verdiğimiz oyların hiçbir kıymeti yoktur diye gözümüze ve gözünüze batırmaya çalıştılar.

Bu ülkede 1950’de Başbakan olan Adnan Menderes’i 1960 darbesinden sonra idam ederken hiçbir zaman vicdanlarına, hiçbir zaman arkalarına bakmadılar bize bir mesaj vermeye çalıştılar dediler ki biz size bu ülkeyi yönetemezsiniz dedik siz kimsiniz ki köylerle şehirleri biraraya getiriyorsunuz, akıllanmayacak mısınız, siz kimsiniz ki bu ülkede fabrikalar yapacaksınız akıllanmayacak mısınız, siz kimsiniz ki köylü dediğiniz bu insanların evlatlarını mühendis yapacaksınız akıllanmayacak mısınız, siz kimsiniz ki onları milletvekili yapacaksınız, bakan yapacaksınız, başbakan yapacaksınız akılanmayacak mısınız size bu ülkeyi yönettirmeyeceğiz bu ülkeyi vesayetle yöneteceğiz sizi akıllandıracağız diyenlere karşı hep dik durdunuz ve bir itirazı dile getirdiniz biz akıllanmayacağız, biz akıllanmayacağız biz zengin, güçlü, özgür bir ülke olacağız, biz dünyanın 10 büyük devletinden birisi olacağız dediniz.

Menderes’e yapılandan sonra bir 15 Temmuz’la karşı karşıya kaldık hepinize şunu söylemek istiyorum öyle bir sistem kurdular ki 60 darbesi onları kesmedi, bir Başbakanın idamı onları kesmedi, bazen AYM ile bazen Yargıtayla, bazen ihtilallerle, bazen darbelerle her birimizi terbiye etmeye çalıştılar.

27 Şubat günü bu ülkede 28 Şubat’ın olacağını hiç kimse tahmin etmiyordu millet özgürlüklerini yaşıyordu artık bu ülkede başörtülü başörtüsüz diye bir problem neredeyse kalmamıştı, insanlar istedikleri gibi yaşıyordu ama alınan bu büyük mesafe birden 28 Şubat günü bir günde tarumar edildi, bir ülkede bu büyük değişim bir gün de nasıl yanar, nasıl insanların evlerine girilir, nasıl insanların hayat tarzıyla başı açık mı örtülü mü, hangi siyasi düşüncenin, hangi fikrin içerisinde diye bir anlayışla karşı karşıya bırakılır hiç birimiz anlamadık ve 2002’de Ak Parti iktidara geldikten sonra o sabrını hiçbir şekilde bozmadı ama hatırlayacaksınız yine başka bir şey çıkardılar bu milletin önüne siz cumhurbaşkanı seçemezsiniz diye biz size söylemedik mi dediler hala akıllanmadınız mı dediler oysa millet kararlıydı cumhurbaşkanı seçmek cumhurbaşkanının bu millet devletin en yüksek kademesine ben oturacağım dedi.

Dediler ki olmaz anayasayı takla attırdılar hep beraber yaşadık bunları çünkü sistemi öyle kurmuşlardı istedikleri zaman kaos oluşturabilecek medya patronlarıyla beraber bir şekilde o medya patronlarıyla terbiye edecekleri AB’den ABD’den ekonomimize baskı yapabilecek bir sistem kurmuşlardı ve bu sistem bir şeyin karşısındaydı milli iradenin reyin oyun ve sandığın karşısındaydı hep beraber yaşadık.

27 Nisan’dan bir gün önce 26 Nisan günü memleketin başına böyle bir şey gelecek diye hiç kimse ama hiç kimse düşünmedi yetmedi hepimiz biliyoruz bu ülkede faizler %4’e inmişti bu ülkede IMF’ye olan borçlarımız tamamlanmış bitmiş tükenmiş hatta kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan borcu bitirdiğimiz gün dünyaya bir seslenişte bulunmuştu.

Bildiğiniz Türkiye o eski Türkiye değil yeni Türkiye bu artık size boyun eğmeyeceğiz ve orta dereceli bir memurunuz artık bizi denetlemeyecek. Ey IMF istiyorsanız biz size 5 milyar dolar borç veririz dediği zaman yepyeni bir süreç başlıyordu. Bunları hep yaşadık. O gün bir taraftan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, peki o gün bir taraftan 3. Havalimanı, o gün bir taraftan Avrasya, bir taraftan Marmaray, bir taraftan Osmangazi, bir taraftan enerji santralleri ve bir taraftan bir büyük Türkiye’nin heyecanı kaplamıştı aziz milletimizi. Sadece bilinki, bilmelilerki ve bilmeliyizki bütün dünyanın her tarafında şu anadolu coğrafyasının ayakta durmasını isteyen ellerini duaya açmış Allahım ne olursun bu büyük milleti zillete uğratma çalışanlara fırsat verme diye dua eden milyonlar var, milyarlar var ve onlar bu coğrafyaya, bu insanlara dua ediyorlar. Bütün bunların etrafında bu heyecanla hiçkimse ertesi gün Gezi olayları olacak, 5 ağaç yüzünden ülkenin huzuru, ülkenin birliği beraberliği ortadan kaldırıp milleti birbirine sokacaklar, aynı saat ve aynı dakikada Amerika’da, İngiltere’de canlı bir şekilde yayınlanacak bu millet hiç kimse ama hiç kimse ummuyordu böyle birşeyi. Bu sistem bunu da oluşturdu. Hızla ilerleyen Türkiye’yi ani bir fren yaptırarak kendi iç meselesine döndürdü. Biz artık yükselmek istiyoruz. Gerileme dönemini atlattık yükseliş dönemindeyiz. Şimdi ikinci sıçramamıza, ikinci hamlemize gitmek istiyoruz” dedi.

Editör: TE Bilişim