İlimizde 1992-2013 yılları arasında TSO Başkanlığı yapan, şu anda da sevilen ve sayılan bir esnaf olarak hayatına devam eden Ahmet Özünlü;  Organ Bağışı Haftası dolayısıyla  gazetemize yaptığı ziyarette, 2006 yılında kronik böbrek hastalığı teşhisinin konulmasından itibaren organ nakli olarak hayata yeniden sağlıklı bir şekilde dönmesine kadar olan zorlu süreci anlatarak organ bağışının önemine dikkat çekti.

2013 yılında yapılan böbrek nakli operasyonu sonrasında geçmiş olsun dileklerini sunan ve sevindirici haberi kamuoyuna ilk olarak sunan gazetenin Yarın Gazetesi olduğu için özellikle Organ Nakli Haftası dolayısıyla bir nezaket ziyaretinde bulunmak istediğini söyleyen Özünlü, “Gazetenin tabelasında dahi bu haberi görmek beni son derece memnun etti. Gösterdikleri yakın ilgi ve alâkadan dolayı başta Mehmet Özgür olmak üzere tüm gazete çalışanlarına teşekkür ederim” dedi.

“ÖMRÜ BOYUNCA ORGAN BAĞIŞI BEKLEYEN İNSANLAR VAR”

2006 yılında kronik böbrek rahatsızlığı teşhisi ile başlayan ve 2013 yılında organ nakli ile sona eren zorlu süreci tüm içtenliği ile gazetemizle paylaşan Özünlü, “böbrek rahatsızlığım dolayısıyla 6 buçuk yıl organ bekleyerek yaşadım. Diyalize bağımlı bir hayat yaşamanın ne olduğunu  maalesef yaşayanlar biliyor. Yıllar, belki ömrü boyunca organ nakli olamadığı için acı içinde bekleyen hastalar var. Bu insanların yaşama tutunmak için tek umudu organ nakli. Bu umudu çoğaltmak da bizim elimizde” dedi.

ÖZÜNLÜ, ORGAN BAĞIŞI BEKLEYEN HASTALARIN SESİ OLDU

Tansiyondan kaynaklı yaşadığı sorun nedeniyle gittiği Acil Servis’te böbrek hastalığı olduğunu öğrenen Özünlü, hastalık sürecini şu sözlerle aktardı:

“Evde makine aracılığı ile uygulanan periton diyalizi işlemi ile tedavisine başladım. 6 buçuk yıl boyunca ümitle  nakil olacağım günü bekledim.Periton diyaliz ile dünyanın pek çok yerini gidip görebilme, serbest dolaşabilme imkanım oldu. Fakat son 6 ayımda diyaliz merkezinde hemodiyaliz ile tedavi olmak zorunda kaldım. En zorlu süreç de burada başladı. 6 ay boyunca haftanın 3-4 günü diyaliz merkezine gitmek zorunda kalıyordum ve bu da bütün gününüzü öldürüyor maalesef. Umutla yeniden eski sağlığınıza kavuşmayı beklemenin ruhsal acısı bir yandan, hastalığın fiziksel acısı da bir yandan sizi tüketiyor. Örneğin; diyaliz hastalarının muz, kavun, patates yemeleri çok zararlıdır. Ben bu süreç içerisinde 85 kilodan 68 kiloya düştüm. Yüzünüzün rengi bile değişiyor. İnsanların bunu anlaması ya da en azından görmesi için diyaliz merkezlerine gidip o insanları görmelerini isterim” dedi.

“ÜLKEMİZDE ORGAN BAĞIŞI DUYARLILIĞI ÇOK ALT SEVİYEDE”

Yıllarca organ nakli bekleyen biri olarak,  ülkemizde organ bağışına olan duyarlılığın çok alt seviyede olduğunu gördüğünü üzülerek söyleyen Özünlü, “Ülkemizde organ bağışı çok düşük seviyelerde. İnsanlar bu yüzden  yıllar boyunca bir makineye bağlı olarak yaşamak zorunda kalıyor. Bu anlamda ülkemizdeki en büyük çalışma, Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından yapıldı.  Haberal, 1978 yılında İsviçreli bir doktor arkadaşının gönderdiği canlı böbrekle organ nakline başlamış ve bugün de organ bağışının ülkemizde yayılmasını sağlayan çok önemli bir bilim insanı. Bu bağlamda şu noktaya da özellikle dikkat çekmek istiyorum ki en iyi diyaliz tedavisi devlet hastanelerinde gerçekleştiriliyor. Bazı özel hastaneler bunu kazanç kapısı olarak görebiliyor” ifadelerine yer verdi.

“BÖBREK HASTASI OLUP DA FARKETMEYEN BİRÇOK İNSAN VAR”

Böbrek hastalığı ile ilgili çok fazla bilinmeyen bir ayrıntıyı da gazetemiz aracılığıyla duyuran ve önemli uyarılarda bulunan Özünlü, “Böbrek hastası olup da farkında olmayan kişi vardır. Böbrek hastalığı hiçbir belirti vermiyor. Hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi acil serviste bulabilirsiniz ve  şansınız varsa yaşıyorsunuzdur. O nedenle kişilerin kontrollerini dikkatli yaptırması gerekiyor. Böbrek hastalığının nedenleri genel olarak; genetik, yüksek tansiyon, protein kaçağı gibi sorunlardan kaynaklanıyor. Böbrek hastaları olarak sosyal medya hesaplarından da sürekli iletişim halindeyiz. Birbirimizin sorunlarını dinlemenin yanında ilaç eksiğimiz varsa da birbirimizden temin edebiliyoruz” dedi.

“EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ BİLİNÇSİZLİK”

Organ nakline karşı olan, ya da nakil sonrası hakkında şüpheleri olan insanlara çağrıda bulunan Özünlü, “Dünyada ve ülkemizde organ bağışının, umut bekleyen hastalara binaen yetersiz olduğu, toplumun bu konuda bilgilendirilmesi ve organ bağışına teşvik edilmesi için çalışmaların aralıksız sürdürülmesi gerekmelidir. Birçok kişi tek böbrekle yaşıyor ama bunu farketmiyor bile ve bir rahatsızlık duymadan hayatına devam ediyor. Organ bağışı bir insanlık görevidir, organlar toprak olmaktan çok bedende can bulması gerekir, umudunu kaybedenlere umut olması gerekir.

Organ bağışının önündeki en büyük sorunun bilinçsizlik olduğunu düşünüyorum. Öğrendiğim kadarıyla Diyarbakır’da görev yapan ve diyalize giren bir hemşire bile organ nakli olarak kurtulabileceğini çok sonra öğrendi. Bilgi ve iletişim çağında bunun gibi organ bağışı konusunda bilgi sahibi olmayan hala birçok kişinin olması da şaşırtıcı ve üzücü.

Organ bağışı konusunda sıkıntı yaratan bir diğer nokta da dini inanç kaynaklı yanlış bilgiler. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve birçok Müslüman vatandaşımız organ bağışı konusunda çekimser kalabiliyor.  Kur’an-ı Kerim’de kim bir insanın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur şeklinde bir ayet var. Bunun ötesinde de bir söz olabileceğini düşünmüyorum. Aynı şekilde Müslüman olan başka bir ülke de İran. Ben Türkiye’de organ bağışı için sıra beklerken sıranın çok hızlı geldiği için  bana İran vatandaşı olmamı önerdiler. Öğrendiğim kadarıyla İran’da ölen kişilere devlet direkt olarak kadavra olarak el koyuyor. Bu şekilde de bir kişi ölse de 5-6 farklı hayata can verebiliyor. Bizim ülkemizde de organ bağışının hızlanması için bu yola başvurulabilir diye düşünüyorum. Devlet düzeyinde bilinçlendirme kampanyaları ve teşviklerle daha fazla can için ümit olunabilir” ifadelerini kullandı.

ÖZÜNLÜ’DEN TEŞEKKÜR...

Kendisinin 6 buçuk yıl bekleyişin ardından böbreğine kavuştuğunu mutlulukla anlatan Özünlü, bu süreçte özellikle Bilecik Devlet Hastanesi’nde Nefroloji Uzmanları ve hemşireleri tarafından yakın ilgi gördüğünü belirterek, “beni ameliyat eden Prof  Dr. Sayın Alper Demirbaş’a,  Nefroloji Uzamanı Prof. Dr. Sayın Murat Tuncer’e ,ilimizde görev yapan Nefroloji Uzmanı sayın Dr. Nimet Aktaş’a, diyaliz ekibi Hüseyin Altay’a, Esma Bekar’a, tüm ekibine  ve yanımda olarak destek veren herkese teşekkür ediyorum. Herkese sağlıklı günler diliyorum” dedi.

Editör: TE Bilişim