(Geçmiş zaman olur ki, Hayali Cihana değer…)

Bu hikâye tamamen hayal ürünüdür.

Gerçeklerle, günümüzle, gerçek kişi ve olaylarla zinhar alakası yoktur.

Zaman eski zaman, adamlar eski adam, siyaset eski siyasettir.

Siyasetçiler gömlek değiştirir gibi fikrini de, yerini de değiştirmektedir.

Zaten zaman eski olunca fikirde, zikirde önemli değildir.

Önemli olan nasıl olursa, kimle olursa olsun seçim kazanmaktır.

Hâsılı vazife: Seçimlerde rakip partiyi ve dahi adayını yere sermektir.

Ahir zaman dedik ya.

Demokrasi denilen bir alâmetifarika var.

Aristo ve Eflatun diye iki kişi çıkmış demişler ki:

“Demokrasi, halk içinde "ayak takımının yönetimi" dir.

Öyle olur mu demiş ötekiler.

 Liberali, Komünisti, Sosyalisti, Muhafazakârı, Anarşisti, Faşisti “en iyi demokrasi, bizim demokrasi”…

Demokraside de önemli olan halkın seçimi. Gerçi zaman zaman birkaç kendini bilmez “benim oyumla, çobanın oyu aynımı” diye sorsalar da yapılan ölçüm ve tartımlarda bilimsel verilere dayanılarak iki oyun da aynı ölçülerde olduğu tespit edilip halka tellal vasıtasıyla duyurulmuş.

Yaşasın Demokrasi. Halk seçecek. Kimi?  Önüne konulanı.

Demokrasi için ne lazım? Parti.

Başlamışlar parti kurmaya.

Ok partisi.

Beygir Partisi.

Kurt Partisi.

Kadayıf Partisi.

Limon Partisi.

Bal partisi

Kuş Partisi.

Kandil Partisi.

Esaslı parti, Falan parti, filan parti derken kurulmadık parti kalmamış.

Başlamışlar ev, meydan, kahve gezisi derken kurdukları partilere adam toplamaya.

Adamlar tamam, adaylar bulmuşlar onlarda tamam. Başlamış seçim çalışmaları.

Her partinin adayı var elbet, hepisi birbirinden dişli. Ahir zaman adayı elbet öyle olacaklar…

Hepsi birden meydanlarda bağırır dururmuş. “Şöyle yap jazz böyle yap jazz” diye

Seçimler gelmiş biri seçilmiş. Bir başka seçimde başka biri, bir başkasın da daha başka biri.

Arada bir de postal partisi diye bir parti çıkar her işi sıfırlarmış.

Halk toplanıp “demokrasi isteruk diye” bi seslenirlermiş ki postal partisi kapanır, eskiler yine eski hamam eski tas çalışmalarına başlarlarmış.

Sonraki seçime kadar böyle sürmüş gitmiş

Günümüzde, seçim zamanları her aday diğer parti hakkında atıp tutar.

Ahir zamanda da böyle...

Birinin “ak” dediğine öteki “kara” demekte

Birinin” bizim parti esas” dediğine öteki “hadi len en has bizim parti” demekte.

Memleket, seçmen, aday ne varsa demokrasi işlemekte.

Beygirci, Kuşçu, Kurtçu, Okçu, Kadayıfçı, Limoncu, Balcı, Esaslı, Kandilci herkes yerli yerinde.

Kurtçu berikine “höt” der, Okçu “ötekine”.

Esaslı, Kandilciye laf atar, Limoncu, Okçuya, Okçu, Kuşçuya.

Millet, mutlu mesut particileri dinler.

Seçim zamanı gider kendilerinden olana oy verirmiş.

Eeee demokrasi bu, “oyu vercen, adamı seçcen” demişler.

Her parti “en iyi demokrasi benim demokrasi der”. Bir araya gelmeleri de zor mu zor.

Seçim zamanı alır verirlermiş birbirlerine.

Kimi “ben baklavayı severim, kimi ihaleyi.”

Kimi “Kabak tatlısı olmazsa olmaz” der, “kimi tuzlu pasta”.

Kimi “şunu” kimi ” bunu” derken günlerden bir gün…

Kuşçu partisinin seçilmişi, Beygir partisine geçmiş. “Evimdeyim” demiş

Kurtçu partiden olan durur mu? Geçmiş Kandil partisine.  “Hakiki Kandilci benim” demiş.

Kuşçuların esas adamı, Okçuların seçim umudu, durur mu?

“Esas Ampulcü benim aslında” demiş. Okçular, kuşçular şaşkın.

İlkin Kadayıfçı, sonradan Esas partili geri kalmamış.

Daha düne kadar alıp verdiği Kandil partisine gidip:

“ne diyonuz,  en hakiki Kandilci benim, beni seçin diye” başlamış dolanmaya.

Limoncu bi seçim önce “bu Okçulardan kötüsü yok” derken şimdi “esaslı okçu benim illaki beni seçin” der dururmuş.

Balcı aşağımı kalacak? “Yo orda durun demiş ben dededen Okçuyum.”

Beygir partili durur mu oda hemen Okçu partisine gidivermiş.

Milletin kafa karışık.

Kabakçı, Baklavacı, Tuzlu pastacı “ne oluyoz yav” diyemeden.

Hooop, eski Kurtçu, şimdiki Esaslı Kandilci ben “caydım” demiş.

“En hakiki parti Ok partisi, beni seçsinler .”

Okçular varmış Kuşçu partiliye “gel” demişler “bizden aday ol. Ayrı olsak ta bir sayılırız”.

Bu sefer eski Kuşçu “haydi demiş haydi başka kapıya. Ben Kandilci oldum.”

Partiler bi taraftan “ne yapcaz diye kendilerine sorarken, seçmen öte yandan” yav biz ne yapcaz” der dururmuş.

Vatandaşa soralım demişler, sormuşlar.

Kimi, Kandilde “bu olursa iyi olur” demiş, kimi “bu.”

Bazıları” Ok için bu iyidir, Kurt içinde bu.”

Hele ki “yav iyi çocuktur bizim oğlan beygircidir ama ondan iyi Kurtçu yoktur” demeye başlamışlar.

Her partinin eskisi, oy vermişi var, yeni oy vereceği de.

Kimi “yav partilim olsun da ister çamurdan olsun”” derken, kimi de” partilidir ama kaşının üstünde gözü vardır biz onu istemezük” demekte.

Ha birde Beygircimi, Okçumu, Kandilcimi, Kuşçumu, Balcı veya Kurtçumu olduğu belli olmayan tipler türemiş.

Her seçim zamanı çıkar; Pişmiş aşa su katar misali “bizde adayız” derlermiş.

Hariçten gazel okur. “En iyisi benim beni seçin” diye konuşur dururlarmış.

Vatandaş bu durur mu? “Oy vercez tamamda birader Hangi partiye diye” konuşanlar olmaya başlamış.

“Eskiden Başkan seçerken parti önemli değil adama oy verirdik. Şimdi, partisi ne, adayı kim, öncesi ne” diye onlarda şaşkın konuşur dururlarmış, derlermiş ki:

Bugün:

“Kandilciyim diyenin Okçu.

Kuşçuyum diyenin Kurtçu.

Beygirciyiz diyenin Limoncu.

Kadayıfçıyız diyenin, Balcı.

Okçuyuz diyenin Esasçı olmayacağının garantisi var mı acep”…

Gelmiş çatmış seçim vakti. Gitmiş herkes sandığa.

Oy kullanıp ey iyisi bizimki diye seçim yapacaklar. Yapacaklar da kim kimin halen bilinmemekte.

Neyse, “Oldu da bitti maşallah” diye vermişler oyları, açmışlar sandıkları, seçmişler adamın hasını(!)

Çıkmış yeni seçilen taşın üstüne başlamış konuşmaya.

“Ey beni seçenler, eskiden ne idiysem idiydim. Hayırlısıyla bugün bu oldum, yarına Allah Kerim” diye.

Alkış, yaşa, seslerinden ortalık kıyamet yeri.

Seçimler bitmiş, gökten üç elma düşmüş üçün ikisi siyasilere biri seçmene.

Dostlar, Allaha Şükredelim artık böyle şeyler yok.

Ondandır ki bu zaman, Ahir zamandan, bu zamanın adayları da Ahir zaman adaylarından iyidir.

Kıymetini ve dahi kadrini bilin.

Hoşça ve Dostça Kalınız. Saygılarımla…