Bilecik’in Bozüyük ilçesine bağlı Muratdere Köyü’nde açılması planlanan ve ÇED raporu alınan Bakır Maden Ocağı için 211 hektar ormanlık alanda kesilecek 72 bin çam ağacının yanısıra köylerinin ve doğanın zarar göreceğini düşünen köylüler ayağa kalktı.

İl Genel Meclis Başkanı Oğuz Sertler Başkanlığı’nda AK Parti, CHP ve MHP’li tüm İl Genel Meclis üyeleri köylülerle birlikte ormanlık alanda inceleme yaparak yetkililerden bilgi aldılar.  

Bozüyük’e bağlı Muratdere Köyü mevkiine Muratdere Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan ‘Bakır molibden madeni açık ocak kapasite artışı flotasyon tesisi ve atık depolama tesisi’ projesini İl Genel Meclisi üyeleri çalışmanın yapılacağı ağaçlık alanları bizzat yerinde inceleyerek köylüler ve şirket yetkililerinden bilgi aldılar.

Kamuoyunda oldukça fazla tepki çeken ve bölge halkı tarafından da 2 bin 110 dönümlük  ormanlık alanda 72 bin ağacın yok olacağı nedeniyle itirazlara konu olan maden ocağı için verilen ÇED raporu Muratdere köylülerini ayaklandırdı.

Sabah saatlerinden itibaren Köy Muhtarlığı binası önünde toplanan köylüler İl Genel Meclisi üyeleri ve Maden Şirketi yetkililerinin köye gelmesiyle birlikte bölgeye giderek şirketin çalışma yapacağı alanları incelediler.

Köye yaklaşık 400 metre uzaklıkta çalışmasını başlatacak olan maden şirketine karşı çıkan köylüler, 72 binden fazla ağacın yok olacağını ve köylerinin içme suyunu karşılayan 8 ile 10 çeşmenin de  kurutulacağını belirttiler. Ayrıca, yaban hayvanlarının da doğal yaşam alanları haline gelen ormanların yok olacağını belirten yerel halk maden ocağına karşı olmadıklarını lakin  kurulması planlanan tesise ve atık depolama alanına karşı olduklarını şirketin çalışmalara başlaması halinde bölgede nefes almakta bile zorluk çekileceğini söylediler.

Geçimlerini ormandan ve tarımdan sağladıklarını, açılacak olan bakır madeninin ormanlarını yok edeceğini ve kimyasal atıklarının içme suyu şebekelerine karışma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını dile getirdiler.

Firma yetkilileri ise köylülerin iddialarına ve eleştirilerine yanıt verirken, maden ocağının son teknoloji ile uygulanıp her türlü tedbirin alınacağını ve ormandaki ağaçların ihtiyaç halinde peyder pey kesileceğini belirtirken, köylülerin bu konuda rahat olmaları gerektiğini ifade ettiler. 

"Maden Ocağı benim köyüme 400 metre yakında"

Muratdere Köyü Muhtarı İsmail Kurt, maden ocağının  çalışma yapacağı alanın köylerine 400 metre olduğunu belirttiği konuşmasında şunları söyledi: "Bugün burada toplanmamızın sebebi Muratdere Madencilikle ilgili. Görmüş olduğunuz karşıdaki saha Muratdere Madencilik tarafından bakır ve molibden madeni çıkarılmak ve ÇED raporu bitmiş durumda. Biz bu ormanlardan gelirimizi sağlıyoruz. Hayvanlarımız bu sahalarda otluyor. Orkun Bey diyor ki, biz su sağlayacağız, benim bu suyumu nerede bulacak? Şimdi gidip göreceğiz, için o suyu da tadına bakın, buz gibi su. Nerden sağlayacak bana, karasudan mı sağlayacak? Ne kadar sağlayacak, benim köyüme gelen 7-8 tane çeşme var. Köy içi çeşmelerim var orada. O sahanın içinde. Onun atık sahasının içinde, üstünü kapatacak, dolduracak, 6 köyün hattı geçiyor oradan. Bana yazılmış 10 metre yaklaşmaması, benim hattıma 10 metre yaklaşmayacak. Ya benim her gün patlak oluyor sahamda. Bir sızıntıda ne olur bu. Kimyasalla ayıracak, ben siyanür kullanmıyorum diyor, tamam kullanma sen bunu neyle ayıracaksın? Kimyasalla ayıracaksın, bu sızıntı yapmayacak mı burada? Benim orada orman içinde, yerinde, maden sahası içinde çeşmelerim var. 4-5 tane çeşmemiz var. Orada biz piknik yapıyoruz bakın, şu anda gidin görün, piknik sahalarımız var. Bunların atık sahasında piknik saham var benim. Şu anda dışarıdan, Bozüyük’ten gelenler var piknik yapıyorlar. Yeşil alanımız var,  ormanımız var.  Şimdi sizlere soruyorum basın aracılığıyla karşıda görmüş olduğunuz ormanda yetmiş iki bin tane ağaç kesilecek burada artı benim köyüme 400 metre yakında. Buradan yetkililere arz ediyorum. Buranın biran önce değiştirilmesini ve sahanın gözden geçirilmesini talep ediyorum."

"Doğanın ve sağlığımızın bozulmamasını istiyoruz"

Muratdere Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Barış Kahraman ise, “doğanın bozulup sağlığımızın tehdit altında olmasını istemiyoruz” dediği açıklamasında şunları vurguladı:

"Muratdere Madencilik tarafından köyümüze yapılması planlanan bakır ve molibden madeni işletmesiyle ilgili burada toplanmış bulunuyoruz. Karşınızda gördüğünüz vadide atık depolama tesisi  ve pasa atık tesisi yapılacak, akabinde Bursa Eskişehir karayolunu takiben de devam eden tarım arazileri üzerinden devam eden tarım arazilerinin üzerindeki ormanlık sahada da küçük ocak işletmeciliği yapılacak. Biz köylüler olarak hem doğamızın bozulması hem sağlığımızın tehdit altında olmaması için bu projeye karşı çıktığımızı beyan ediyoruz."

"Bölge ikinci bir felaketi daha kaldırmaz"

İl Genel Meclis Başkanı Oğuz Sertler, geçtiğimiz aylarda bu bölgede Türkiye'nin en büyük yangınlarından birisinin çıktığını belirterek, bölgenin ikinci bir felaketi kaldıramayacağını söyledi. Sertler, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

"Köylülerimizin tepkilerinden dolayı tüm meclis olarak aldığımız kararlar doğrultusunda buraya gelmiş bulunuyoruz. Kendim de bu yörenin evladı olmak hasebiyle de özellikle duyarlılık gösteriyorum. Meclisimize bu konu geldiğinde buraya sadece maden çıkartılacağı ve madenin de taşınarak başka yerde işleneceği söylenmişti. Biz de İl Genel Meclisi olarak 2010 yılında bu şekliyle ruhsat verdik.  Fakat daha sonra projeler değiştirip, geliştirilip, daraltma gibi şeyler yapıldı. Kendi kanaatime göre; nakliye ücretinden veya başka sebeplerden dolayı maliyet artacağı için direkt tesis de buraya kurulacak. Arıtma tesisi, pasa sahası. Bunun öncesinde, bu köyümüz ormancılıkla geçinen bir köy. Çevre köylerimiz de öyle. Gerek hanımlarımız, gerekse erkeklerimiz burada çam ağaçlarından, tomruktan, odundan para kazanıyorlar. Bunlar da seyreltme çalışmaları. Orman Bölge Müdürlüğümüzün, İl Müdürlüğümüzün vermiş olduğu seyreltme çalışmalarıyla para kazanıyorlar, ekmeklerini götürüyorlar. Burada bahsedilen rakam, çok büyük bir rakam. Özellikle 72 bin veya daha fazlasını söyledi muhtarım. Bunlar dikkate alınmalı. Buradan çıkartılacak milli gelir ama üzerindeki milli gelir de doğamız olacak.

Geçtiğimiz aylarda burada Türkiye’nin en büyük yangınlarından bir tanesi oldu. Bu bölge ikinci bir felaketi kaldırmaz. Büyük çam ağaçlarımız, yetişmesi zor olan ağaçlarımız bu bölgede. Bu bölgeden başka da yerde yok. Buradaki 100-150 yıllık çamlar da kesilmek koşuluyla açık maden çıkartacaklar. Yani yer altından tünellerle falan değil. Ağaçlar kesilecek, kimyasal maddelerle burada ayrıştırma yapılacak, pasa sahası hemen köyün üzerinde olan vadiye yapılacak. Tarım arazilerini görüyorsunuz, hemen maden sahasının yanında. Bu maden yukarıda. Bu mecburen burada akmasa, maden çıkartılan yerde akacak. Çıkartılan yerler oyuk oyuk kalacak. Burada küçük küçük göletçikler oluşacak. Bu anlamda hem doğa açısından hem köylünün sağlığı açısından hem köyün geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. 20 tane il genel meclisi üyemiz de bu duyarlılığı gösterdiler. Bizler de daha önce tarım komisyonumuz olarak buraya incelemeye gelmiştik. Ruhsat verilmemesiyle ilgili karar aldık ama bu Ankara’dan verileceği için bizim aldığımız karar çok da hüküm görmedi. O yüzden bir kez daha meclisimize soruldu. Biz de buraya meclis üyesi arkadaşlarımızla geldik ve bu maden ocağının daha rantabl ama sağlığa da, köye de, ormana da, doğaya da daha az zararlı olmasını talep ediyoruz.”

"Bu sadece Muratdere Köyü’nün sorunu değil"

Çaydere Köyü Muhtarı Fatih Hükümdar, bu sorunun sadece Muratdere Köyü'nün sorunu nolmadığını belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:Bu sadece Muratdere Köyü’nün sorunu değil. Eğer bu damıtılan su aşağıya Karasu’ya erişirse muhtemelen sel gelince, kış aylarında erişiyor olsa oraya bütün Bilecik’in sorunu. O su Sakarı’ya karışıyor. Dolayısıyla bu sadece bakır ve molibden de değil. Bunun içinde araştırdığımıza göre reyn ve altın da var. Yani bu reyn ve altın, tek çıkarma yöntemi, en ucuz yöntemi siyanürle tazyikli suyu basınca havuza direkmen üste çıkıyor. Bunu bu şekilde ayrıştırıyorlar ve damıttıkları su bütün Bozüyük’ün, bütün Bilecik’in suyu. Bunu neden bizim ülkemizde çok yaptıklarını da söyleyeyim, Alman bir mühendisin biri Nur Dağı’nda avcıya sormuş. Demiş ki bu kekliği ne yapıyorsun? Buna çağıttırıyorum, öbür keklikleri vuruyorum. Kekliği almış parasıyla ve kafasını koparıp atmış. Neden kafasını koparıp attın demiş avcı. Kendi nesline ihanet eden bir canlı yaşamayı hak etmiyor demiş. Yani bunu Almanya’da yapamamalarının sebebi bu. Şimdi biz insan olarak kendi neslimize ihanet etmemeliyiz. Bugün biz varız ama yarın torunlarımız, çocuklarımız, bu bütün Bozüyük’ü etkileyecek bir şey. Buradan toz kalkacak, yukarıda koca dağa, beton yeraltı sularımız Muratdere havzasından geliyor. Komple Bozüyük’ün, bizim köylerin suları. Onun için gelin biz hep beraber olalım, birlik olalım, bütün Bozüyük, bütün Bilecik, kendi neslimize ihanet etmeyelim.”

Muratdere Madencilik Jeoloji Mühendisi Orkun Başer; İl Genel Meclisi Başkanı Oğuz Sertler, köy muhtarları ve köylülerin yaptıkları açıklamalara cevaben yaptığı konuşmasında şunları söyledi:

Köylüler, muhtarlarımız ve teyzelerimiz, çok güzel şeyler söylediler, fikirlerini söylediler, ben bunlara tek tek cevap vermek istiyorum. Şöyle ki 72.000 ağaç kesileceğinden bahsediyorlar, biz amanejman planında sade bunların ağacı verdik fakat kesilecek alan bu şekilde olmayacak. Şöyle söyleyeyim, bizim ÇED izin alanımız 210 bin hektar. Ve bu alanın içinde proje ünitelerimizin toplam alanı 136,5 hektar. Bu 136,5 hektarın içinde 5,5 hektar kadar tarım alanı mevcut. Ve gene yaklaşık 12-13 hektar civarında daha önce orman tarafından kesilmiş ve boş alanlar var. Yani yaklaşık yüzyirmi hektara falan geliyor. Bu bahsedilen rakamın çok çok altında, öncelikle onu söylemek istiyorum.

Derler ki kapalı ocak yapsınlar. Bakın Muratdere cevheri porfiri sistemde bir cevherleşme, yani porfiri ne demek, çok geniş alanlarda çok düşük tenörlü bir cevherleşmeden bahsediliyor. Kapalı ocakla işletilebilmesi mümkün değil. Cevherimiz çok yüzeyde, bunun için kapalı ocak sisteminden ziyade, açık ocak uygundur, zaten burda kapalı ocak sisteminde kapalı ocak şeklinde bir üretim söz konusu olamaz.

Diyorlar ki, madeni çıkartsınlar ama ormanları keseceksiniz, zaten bu köy, Muratdere Köyü orman köyü.  Zaten burası ağaç kesiyor. Yani şöyle de bir durum var, bizim sahamızda anladığımız kadarıyla, ağaçların birden bire kesilecek olması, ve böyle bir algı var. Tamam çok güzel düşünceleri var ama raporu tamamıyla okunmamış olarak görüyorum. Şöyle ki bizim ağaçlarımız, sahadaki ağaçlar, işletme oldukça kesilecek, yani birden bire biz girdik, bu kadar ağacı kestik, burayı açtık diye bir şey söz konusu değil. Burası zaman içinde kasilecek ve yeniden rehabilite edilecek. Orman Müdürlüğü’ne bunun için gereken ödemeler yapılacak ve burası daha sonra ormancılığa kapatılmayacak, daha sonra orman burayı rehabilite edecek ve bu alanlar tekrar ormancılığa açılacak. 50 yıl olur, 60 yıl olur ama burada ormancılık bitmeyecek. Artı ormancılık yapacak çok yer var. Zaten bu köy ormancılıkla çalışıyor.”

Zaman içinde dediniz, Ne kadar zamanda olacak?”

Ağaçların yetişmesi için gereken süre, buna Orman Şefliği çok daha iyi cevap verecektir. 50 – 60 yıl, 70 yıl diyelim.

Onun dışında yaşlı ve hasta olan teyzelere de acil şifalar dilerim. Şimdi şöyle, İl Halk sağlığı, il Afet, İl Çevre, İl Orman, toprak su yönetimi, vesaire bütün bu kuruluşlar, bütün bu projeyi tek tek incelediler ve olur verdiler.  Siyanür olacak diyenler var, altın olacak diyenler var, renyum diyenler var. Bakın şunu açıklıkla söylüyorum, bu projede altın madenciliği yapılmayacak, bu projede kesinlikle siyanür kullanılmayacak, bunlar insanları korkutmak için kasıtlı olarak belki de söylenen cümleler. Burada 0,1 ppm civarında altın bulunmaktadır fakat, işletilecek ekonomik bir değer değildir bu. Burada sadece bakır ve molibden işletilecektir. Zaten ÇED olarak da bizim devlete olan taahhüdümüzdür bu. Bunlar her türlü kontrol edilecek, izlenecek.

Sahalarımız, tarlalarımız kötü olacak diyenler var, bakın yurt içi ve yurt dışı birçok firmayla biz çalıştık, hiçbir maliyetten kaçmadık. Hava kalitesiyle ilgili çalışmalarımız yapıldı, su kaynaklarımız azalacak denildi, biz su kuyularımızı bulduk, su kaynaklarımız mevcut, bunların Muratdere’nin eksilen suyunun firma tarafından sağlanacağını biz hep taahhüt ettik, yani bütün taahhütlerimiz devlet garantisi altında. Ben de bunları söylemek istiyorum, teşekkür ederim.”

Editör: TE Bilişim